Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MURATHAN MUNGAN’DAN “DOKUZ ANAHTARLI KIRK ODA” Masal diyarından öyküler “Dokuz Anahtarlı Kırk Oda”, Murathan Mungan’ın bundan otuz yıl önce başladığı ‘Kırk Oda’ serisinin dördüncü kitabı. Kitapta, serinin diğer kitaplarıyla akrablaık ilişkilerini güçlendiren, diğer yandan kendi içindeki komşuluk iliişkilerini de gözeten hikâyeler yer alıyor. eray ak erayak@cumhuriyet.com.tr S öz konusu Murathan Mungan olduğunda artık klasikleşmiş bir tabiri kullanarak başlıyorum yazıya; edebiyatımızın en üretken kalemlerinden biri. Evet bu doğru ancak Mungan’ı ve yazdıklarını sadece “üretkenlik” ve “çalışkanlık” gibi nitelemelerin ardına gizlemenin zor olduğunu düşünüyorum. Murathan Mungan her şeyin başında kendi yazı/n evrenini yaratmış bir yazar ve kaleme getirdiği her kelimeyi bu evrenin bir parçası hâline dönüştürmeyi başarabiliyor. Yazınsal kimliğinin her parçası, aynı zamanda kendi kimliğinin de parçaları oluyor ve Mungan özelinde yazı ve yaşam arasındaki o ince perdenin sınırları daha da silikleşiyor her seferinde. Tam da bu nedenle yeni yayımlanmış bir Murathan Mungan kitabı görüldüğünde, ki bu sık başımıza geliyor, aceleyle basıma hazırlanmış bir kitabın varlığı söz konusu olmuyor. Üzerine uzun uzun düşünülmüş, kitabın varoluş nedenleri ve yazar zihnindeki yolculuğu üzerine dahi kafa yorulmuş bir metin karşılayacak okuru raflarda yerini alan her yeni Murathan Mungan kitabıyla beraber, biliyoruz. Diğer yandan bu yeni kitap aynı zamanda Mungan’ın soyağacı diyebileceğimiz kitaplarla örülü haritasına belli noktalardan temas ederek, kitapları arasındaki akrabalıklara yeni bir güç, farklı bir bağ, yeni bir bağlam da katacak; bunu da biliyoruz... Mungan’ın yazdıkları arasındaki ilişkiyi bir ağacın dallarına benzetirsek eğer; yeni kitap, mutlaka diğer dallara temas ederek, onların gücüyle fakat kendine has tazeliğiyle başka bir yerden baş verecek. Planlı büyüyen bir şehrin, yine plan dahilinde şehre dahil edilmiş yeni bir sokağı Mungan’ın kaleminden çıkan her yeni metin. Bu bağlamda Mungan’ın edebiyat dünyasında kaçak yapılaşmaya yer yok. Kendi edebiyat dairesine kattığı her yeni kitabıyla Murathan Mungan, üzerine uzun uzun düşünülmüş bir fikir ucunun sonuçlarını koyuyor aslında okurunun önüne. Böylelikle planlı programlı büyüttüğü kenti, edebiyat şehri yeni yapılarla boğulmaktansa, bahsedilen düzenin bir parçası olarak genişleyen bir kültür metropolü hâlini alıyor. Tıpkı yeni kitap Dokuz Anahtarlı Kırk Oda’nın yarattığı etki gibi. OTUZ YIL ÖNCE BAŞLAYAN HİKÂYE Dokuz Anahtarlı Kırk Oda’nın hikâyesi için bundan otuz yıl öncesine gitmemiz gerekiyor. Mungan’ın yeni yayımlanan bu öyküler toplamı, ilk kitabı bundan otuz yıl önce yayımlanmış ‘Kırk Oda’ serisinin dördüncü kitabı. Aynı serinin diğer kitapları; Üç Aynalı Kırk Oda, Yedi Kapılı Kırk Oda ve yenisi Dokuz Anahtarlı Kırk Oda. Mungan’dan bir not: “Kırk Oda, Üç Aynalı Kırk Oda ve Yedi Kapılı Kırk Oda’dan sonra bu kez gene aynı akrabalık, komşuluk ilişkilerini sürdüren benzer yapıda çatılmış, ortak merkezli dokuz hikâyeden oluşan Dokuz Anahtarlı Kırk Oda ile devam ediyorum yıl lar önce çıktığım yolculuğa.” Bu notun devamı da var: “Yıllar önce söylediğim ve söz verdiğim gibi, kırk odalı bu dizinin son kitabı olacak Sonuncu Oda’nın sonuna kadar izini süreceğim kırk masal.” Kitabın arka kapağına da alınmış bu küçük not, Mungan’ın yazını ve düşünüşü üzerine çokça nüve veriyor aslında elimize. Yazının girişinde de bahsedilen Mungan’ın yazdıklarının akrabalığı ve kaleme getirdiği her şeyin bir büyük plan dahilinde yeri olduğunun, yazarın kendi kelimeleriyle vücut bulmuş hâli bu kısa not. BİR MASAL ÂLEMİ YARATMAK Dokuz Anahtarlı Kırk Oda’nın sayfalarını araladığımızda ise Mungan’ın otuz yıl önce çıktığı bu yolculuğun aynı düzlem üzerinden yürüyen fakat sınırların kapılarını zorlayan öyküler dünyasının içine giriyoruz. Aynı düzlemden kasıt, ‘Kırk Oda’ serisi kapsamında çıkan tüm kitapların derdinin anlatmak üzerine kurulu olması. Daha doğrusu yazar derdinin muhsin akgün Murathan Mungan, ‘Kırk Oda’ serisinin tüm kitaplarında masallar anlatıyor aslında. Bunları da modern öykü biçimi içine yerleştiriyor. anlatım olanakları üzerine kurulmuş olması. Mungan, Kırk Oda serisinin tüm kitaplarında masallar anlatıyor aslında. Bunları da modern öykü biçimi içine yerleştiriyor. Mungan’ın anlatım meselesi de tam olarak burada başlayıp bitiyor. Yazar, öykü olanakları içinde hikâyenin sınırlarını zorluyor. Batılı biçimin içini Doğulu bir biçemle doldurma arayışının sonuçlarını okuyoruz biz ‘Kırk Oda’ serisi ile. Öykünün sonsuzluk vaat eden biçim dünyasında, tahkiyenin samimiyete ve yazmaktansa anlatmayı tercih eden üslubuna yaslanıyor Murathan Mungan bu öykülerde. Bu Doğulu biçemle hikâyeleştirilenler ise ne günlük dertlerin kısıtlayıcılığına ne de uçucu meselelerin havariliğine sahip. Felsefi derinliğin ve varoluş dertlerinin fantastik diye nitelenebilecek bir düzlemde ve hikâye hikâye sorgulanışına tanıklık ediyoruz Dokuz Anahtarlı Kırk Oda’nın sayfaları arasında. Masallarda görülen boyutuyla bir fantastik bu öykülerde can bulan. Masalsı bir temel üzerine yükselse de modern anlatının sınırlarını da kapsıyor bir yandan. Böylelikle ortaya yine kitabın ve ‘Kırk Oda’ serisinin mantığıyla uyumlu bir bileşke çıkıyor. Öykü biçimi içinde anlatılan masallar gibi masal temelli modern fantastik hikâyeler oluşturuyor Dokuz Anahtarlı Kırk Oda’yı. Kitaptaki öyküler Murathan Mungan’ın önceki yazdıklarıyla akraba. Bu, yazının girişinde de söylendi. Fakat kitaptaki dokuz öykü de birbiriyle akraba aynı zamanda. Dokuz Anahtarlı Kırk Oda nasıl ki komşuluk ilişkileri bağlamında ‘Kırk Oda’ serisinin yeni toplamı hâline geliyorsa, kitaptaki dokuz öyküyü birbiriyle de akraba, komşu yapan ilişkiler mevcut. Bu aynı zamanda kitaba romanvâri bir bütünlük de katıyor ki Mungan’ın hemen tüm toplamlarında görmek mümkün böylesi durumları. Zaman zaman pek çok yazarı bir araya getirerek öykü derlemeleri de hazırlayan Mungan’ın, öykü küratörlüğünü kendi kitabı için kullandığını görüyoruz Dokuz Anahtarlı Kırk Oda’da. Kitabın sayfaları arasında ilerlerken; sıralanışından sonuçlanışına dek bir akışın, senaryonun içinde dolaştığımızı da fark ediyoruz aynı zamanda. Bu bütünlüğü sağlayan öykülerin kendi karakterleri yanında, yazarının onlar arasında kurduğu anlam ve imge birliği diğer yandan. Dokuz Anahtarlı Kırk Oda özelinde başat birleştirici unsur güçlü ve öykülerde pek çok anlamıyla birlikte kullanılan “anahtar” imgesi. Mungan, bir kelimeyi güçlü bir kelime hâline getirip anlamlar arasında geziyor öyküler boyunca. Anlamlar ise okuru felsefi algıları da geniş olan iç dünyalara taşıyor. Mungan, müjdesini şimdiden verdiği Sonuncu Oda’ya doğru ilerlerken bir anlamda kendi masal âlemini de oluşturuyor böylelikle. n Dokuz Anahtarlı Kırk Oda / Murathan Mungan / Metis Yayınları / 166 s. 8 30 Mart 2017 KItap