22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

167 ‘Bizde ekseriyetle bayağı romancıya revaç vardır’ “Veysel Uğurlu için” 4126 Sami Çölgeçen (18791935) döneminin örnek ve renkli kişilerindendi. Deniz teğmeniyken siyasi nedenlerden 1902’de Fizan’a (Libya’nın güneyindeki çöl) sürüldü. 1908’de dokuz sürgün arkadaş, üç yaşındaki oğlu Yadigâr ve üç rehberle birlikte ÇadNijeryaLiberyaKanarya Adaları güzergâhını takip ederek altı ayda kaçıp hürriyete kavuştu. Denenmemiş, tehlike ve sürpriz dolu, genelde çöl olan yol boyunca; eşkıya ve vahşi hayvan saldırısına uğrayıp iklim koşullarıyla savaştılar. Yol üzerindeki nice kabile onlara konukseverlik gösterdi, Türk olduklarını duyunca baş tacı etti. Hürriyetlerine kavuştuklarında içlerinden ikisini eşkıyalar öldürmüştü. Derken Osmanlı’da II. Meşrutiyet ilân edildi. Vatanına dönüşte Sami Bey üst düzey yöneticilik, diplomatlık ve milletvekilliği yaptı. Koleksiyoner ve bibliyofildi, kitaplarını Ankara Halkevi’ne bağışladı. Soyadı kanunu çıkınca “Çölgeçen”i seçti, 1933’te anıları Milliyet’te tefrika edildi. (Ömer Hakan Özalp’ın hazırladığı, “Sahrayı Kebir’i Nasıl Geçtim” adlı kitap, bir macera filmi kadar sürükleyici ve Osmanlı tarihine dair elzem dipnotlarla mücehhez.) 4127 Hey gidi günler hey! Yadigâr Çölgeçen (19051988) ve ailesi, kayınpederim Ömer Rıfkı Alkan’ın 1950’lerin Mecidiyeköyü’nden komşularıydı. Nur’la 1980’de evlendik, onlarla görüşür olduk. Yadigâr Beyamca Emekli Deniz Yarbayıydı; gerekmedikçe konuşmaz, sanki başka bir âlemde yaşardı. Babası gibi koleksiyonerdi ve sık sık Boğaz’a balık tutmaya inerdi. Sami Çölgeçen’in Türkiye’deki evliliğinden olan diğer oğlu, Yeşilçam’ın ünlü aktörlerinden Feridun Çölgeçen’di (19111978). Yadigâr Beyamca’nın eşi Emel Çölgeçen gerçek bir hanımefendiydi, Nur onu çok severdi, gazeteci ve yazar Hüseyin Cahit Yalçın’ın akrabasıydı. Sami Bey’in torunu Sami Çölgeçen Koç Holding’te üst düzey yöneticiydi, Türkiye Futbol Federasyonu’nda da yöneticilik yaptı. Onun kızı Emel Çölgeçen ise tanınmış tiyatro ve dizi sanatçısıdır. 4128 “Belâ Çiçeği”ndenAttilâ İlhan, 1962: “En kral arkadaşım ibrahim cura Sami ve Yadigâr Çölgeçen Fizan’da... şimdilik bir romanda tebdil yaşıyor.” 4129 VEFA(T). 4130 25.12.2016! Cumhuriyet’in kültür sayfasında, “Orhan Pamuk ve Ece Temelkuran kitapları New Yorker listesinde” başlığını okur okumaz burnuma nahoş kokular gelmeye başladı; edebiyat dergisi olmayan New Yorker, asla liste vermezdi ve haberde servis edilmiş bir bülten havası vardı. İnternete girdim, aynı başlıklara rastlayınca bu kez 13.12.2016 tarihli New Yorker’ı irdeledim. “2016’da sevdiğimiz kitaplar” adlı köşede, New Yorker’a sık sık yazan Türk Can Alkor asıllı Amerikalı yazar Elif Batuman, Orhan Pamuk’un “Kafamda Bir Tuhaflık”ından etkilendiğini belirttikten sonra, “Türkiye’deki siyasi durumla özellikle ilgilenen veya tek adam yönetiminde kutuplaşan demokrasilere genelde ilgi duyan okurlara Ece Temelkuran’ın, “Turkey: The Insane and the Melancholy”sini öneriyor ve kitabın heyecanla yazılmış bir kurmaca dışı yapıt olduğunu belirtiyordu. Özetlersek haberde iddia edildiği gibi bir liste yoktu, seçimi Türk asıllı bir yazar yapmıştı ve Temelkuran’ın kitabı spesifik iki konuya ilgi duyanlara önerilmişti. (Bir dipnot: Yazarlarımızın yurt dışındaki başarılarıyla gurur duyarız ama lütfen manipülasyonlara tenezzül etmeyelim.) 4131 Hakan Günday’ın “Daha”sı gibi Ece Temelkuran’ın kitabı da doğru zamanda yabancı bir dile çevrildi, bağımsız bir yayınevi tarafından yayımlandı ama AngloAmerikan dünyasında ses getirdi. Elif Batuman’ın (doğ. 1977) adına ilk kez 2006’da New Yorker’da yayımlanan bir yazısında rastlayıp KİTAP İÇİN’de bu Türk kızına dikkat demiştim. Harvard mezunu ve Stanford’tan doktoralı Elif önemli bir akademisyen ve yazar oldu. 14 Mart’ta “The Idiot” adlı ilk romanını bekliyoruz. 4132 Zamanı bol İstanbullu bibliyofillere nostaljik bir öneri: Kitaplığınızdaki 1980 öncesi kitapların yayınevi adreslerini yazıp gidip görmek ve şimdiki durumlarını not etmek. 4133 Bir özel kitap önerisi: Önemli ve ünlü, müteveffa şair ve yazarların İstanbul’daki Cemil Meriç’ten Vedat Dalokay’a ithaf. mezarlarını ziyaret ederek kabirlerinin fotoğraflarını çekip bir kitapta toplamak. Bahaneyle, bakım ve onarım gerektirenler ortaya çıkar ve belediye olmasa bile hayırseverler onlara el uzatabilir. 4134 Küresel kültürazzi: Gustave Flaubert eleştirmenlere, edebiyatın cüzzamlıları derdi. / Voltaire gayrimeşruydu. / Georg Büchner 1837’de tifüsten öldüğünde 23 yaşındaydı, tiyatro oyunu “Woyzeck” 42 yıl sonra yayımlandı. / Ressam Ruth Kligman (19302010) üç küresel ressamın sevgilisi oldu; Jackson Pollock, Willem de Kooning ve Franz Kline. / Erje Ayden (19372013) de Kooning ve Franz Kline’nin dostuydu. / Erje Ayden’in “The People of Imprisoned City”sinin kapak deseni de Kooning’e aittir. / Erje Ayden o deseni Selçuk Altun’a vermiştir ama heyhat imzasızdır. / Şair Antonio Machado (18751939) 35’indeyken 15 yaşındaki Leonor’la evlendi. Karısı üç yıl sonra veremden öldü. / Yahya Kemal, “Sessiz Gemi” adlı şiirini ondan etkilenerek yazmıştı derler. / Soprano Montserrat Caballe gençliğinde bir mendil fabrikasında çalışıyordu. / Oyun yazarı Plautus (MÖ 254184) ise değirmende işçiydi. / Herman Melville ile Walt Whitman aynı yıl doğdu, altı ay arayla öldü ve New York’ta yakın semtlerde yaşadı. / D. H. Lawrence ile Henry Moore’ın babaları kömür madeninde işçiydi. 4135 Muhafazakâr kesimin saygıdeğer isimlerinden akademisyen, düşünür, yazar ve çevirmen Cemil Meriç (19161987) gençliğinde solcuydu. 1940’larda Elazığ’da lise öğretmeniyken çevirdiği Balzac’tan “Altın Gözlü Kız”ı, Vedat Dalokay’a 17 Haziran 1943 günü imzalarken “Kemalin şahikalarına yılmadan ve yorulmadan koşabilmen temennisiyle” demiş. Eniştem Mustafa Dalokay, Vedat Dalokay’ın (19271991) yeğeniydi. O anlatmıştı, Cemil Meriç Elazığ’da öğretmenken ebeveynler çocuklarını, “Sakın o komünistin yanına yaklaşma” diye uyarırmış… 4136 Yeniden gündeme oturan Avusturyalı yazar Stefan Zweig (18811942) antika ve manüskri koleksiyoneriydi; Balzac, Guy de Maupassant, Nietzsche, Tolstoy, Dostoyevski, Goethe, Gustave Mahler, Mozart ve nice çağdaşı yazar veya şairden (Heinrich Mann, Oscar Wilde, Walt Whitman, Paul Claudel, Hofmannsthal, Rilke vs. vs. vs.) manüskrileri var. Beethoven’in masasında yazardı, Londra’ya taşınırken onu da götürmüştü. Koleksiyonunu Zürih’te, antikacı sahaf Martin Bodmer’e satmıştı. Bodmer küresel bir koleksiyonerdi. Elindeki hazineyi korudu, 1951’de onları Cologny’de yaptırdığı müzeye bağışladı. Cenevre yakınlarındaki müzede Gütenberg İncili’nin yanı sıra seksen dilde 150 bin kitap ve belge varmış. Henüz gidemediğim için utanmıyor değilim. 4137 Yalçın Sadak, şair ve çevirmen Can Alkor (doğ. 1936) için Gösteri’de (Aralık, 2016) kaleme aldığı yazısında, “Can Alkor, neredeyse mırıldanırcasına söylüyor ama kesinlikle alçakgönüllü değil. Saygılı, tartımlı, incelikli, kendi çıkarımlarını sıralıyor fakat öncülerine bir borç yüküyle boyun bükmeye yanaşmıyor” demiştir. Can Alkor, ülkenin en önemli şair ve çevirmenlerindendir. Gün >>demde olmak için çabalamayacak kadar (z)ariftir. 8 2 Mart 2017 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle