Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ROBERT SEETHALER’DEN “BÜTÜN BİR ÖMÜR” Ölümden şimdiye kadar kimse kaçamadı Robert Seethaler, romanı “Bütün Bir Ömür”de Andreas Egger adlı sıradan bir adamın hayatını yüz kırk sayfaya sığdırıyor. Robert Seethaler cem tunçer cemtuncer3@gmail.com B ütün Bir Ömür’ün yazarı Robert Seethaler aslında ödüllü bir aktör. Onu Paolo Sorrentino’nun Youth filminden hatırlayanlar olabilir: Gönlünü Rachel Weisz’a kaptıran dağcı yazarımız Seethaler’dan başkası değil. Aktörlük ve yazarlık arasında muhakkak benzeşen unsurlar olmalı; en azından Bütün Bir Ömür kitabındaki ana karakterimizin Avusturya Alpleri’nin göbeğinde yaşaması, haliyle karakterin doğa ile bağlantısı, Seethaler’in canlandırdığı dağcı karakteriyle örtüşüyor.Seethaler 1966’da doğmuş. Bütün Bir Ömür, en çok satan romanı. Almanya’da beş yüz binden fazla okunan roman, Avrupa’da da epey övgüye mazhar oldu, birçok ödül adaylığının yanı sıra Orhan Pamuk, Elena Ferrante, Han Kang gibi yazarlarla Uluslararası Man Booker finalistleri arasında yerini aldı. DOĞANIN ORTA YERİNDE Bütün Bir Ömür, Andreas Egger adlı bir çiftçinin tüm hayatını anlatma iddiası taşıyor. Sıradan bir karakter Egger. Hayata dair çok büyük beklentileri yok. Tabiri caizse gözü yükseklerde değil. Bir ev, kendisine sadık bir eş, ekip biçebileceği küçük bir alan, makul bir iş, onu mutlu etmeye yetecek. Bir ayağı sakat, aksıyor fakat bu sakatlık dışında güçlü. Hatta kitabın bir yerinde, yazarın bu sakatlığı, karakteri fazla güçlü kılmamak için verdiğini düşünmeden edemiyoruz. Ayağı sakat olmasaydı, onun fiziksel olarak her şeyi yapabileceğine ikna olmuş vaziyetteyiz. Yazar karaktere bu sakatlığı vermese Egger belki de alıp başını gidecek, doğup büyüdüğü topraklarda fazla durmayacak, belki de bu kadar mütevazı bir hayatın peşinde bile koşmayacak. Roman boyunca bizleri bırakmayan birkaç tema var. Adı Bütün Bir Ömür olsa da ölümün ağırlığını, kitabın başından sonuna kadar hissediyoruz. Henüz girişinde, Boynuz Hannes adlı yaşlıca, ölüme yakın bir karakter karşılıyor bizleri ve onu kurtarmaya çalışan Egger. Dağ yolu, ortalık kar ve soğuk. Kitap boyunca bize eşlik eden bir diğer tema ise doğa. Doğanın içinde, kapanan köy yolları haberlerinden aşina olduğumuz bir manzara. Fırtınanın tam ortasında iki adam. Egger, Hannes’i sırtına almış, onu güvenli bir yere taşıma telaşında. Hannes aniden Egger’ın sırtından atlıyor ve dağlara doğru koşmaya başlıyor. “Dur, sersem köpek! Ölümden şimdiye kadar kimse kaçamadı!” diye bağırsa da Egger, Hannes’in kaçtığı şeyin ölüm olmadığını düşünüyoruz. Sanki ölümden kaçma değil, manevi bir dünyaya doğru koşma telaşı içindeymiş gibi. İnsan, ölüm anında, milyonlarca yıldır içinde bulunduğu fakat sonradan koparıldığı doğayı arzuluyor olabilir mi? Aklımıza ister istemez, yaşlanıp elden ayaktan çekildikçe bir sahil kasabasına, Karadeniz’de bir köye yerleşen, yorgun, bitap insanlar geliyor. Taksi Şoförü filminde Travis (Ro bert De Niro) ile Wizard (Peter Boyle) arasında geçen bir diyalogda, Wizard Travis’e “Senin gibi genç olsaydım” der, “yiyip içer hayatıma bakardım.” Travis bunun duyduğu en saçma şey olduğunu söylediğinde Wizard cevaplar: “Ben nereden bileyim, Bertrand Russell değilim ki bir taksi şoförüyüm.” Fakat rivayet odur ya, Russell bir gün bir taksiye biner ve taksi şoförü döneminin en meşhur filozoflarından olan Russell’ı tanıyıp ona hayatın anlamını sorar. Russell bilmiyorum cevabını verdiğinde taksici hayal kırıklığına uğrar. Russell’ın bile bilemediği bir soru, hayatın anlamı nedir, insanların kafasını en çok kurcalayan soru olsa gerek. HAYATIN ANLAMI NEDİR? Hayatın anlamı nedir, bir insanın hayatını ne değerli kılar, Wizard’ın “yiyip içip hayata bakmalı” cevabı ne kadar doğru? Bu sorular etrafında dönüp dolanan bir kurgu Bütün Bir Ömür. Dünyanın en ünlü felsefecilerinin bile cevap vermekte zorlandığı bu soruya kitabın yanıt vermesi de pek kolay değil fakat yazar, yine felsefi bir biçimde, bir cevap bulmaktan çok soruya yönelik bir sorgulamaya girişiyor: “Hayatın anlamı nedir mi? Önce hayat nedir, ona bir karar verelim.” Hayatın ne olduğuna dair yazarın ortaya koyduğu cevap bir hayli karanlık fakat bir o kadar da gerçek. Kitabın iki ana temasından birinin ölüm olduğundan söz etmiştik. Ölüm kitapta kol geziyor. Öyle ki Seethaler’in kitabı nasıl bir ruh halinde yazdığını merak ediyoruz. Bir yakınını mı kaybetti ya da ölüme çok yaklaştığı bir anın sonrasında, yıllar süren sorgulamaların neticesinde bu kitabı yazmaya mı koyuldu? Hayat, başlar, biter, önünde sonunda her şey ölür. Romanı okudukça tanıdığımız, sonrasında yok olan karakterler gibi. Dağlara doğru tırmanan Hannes’e “Ölümden şimdiye kadar kimse kaçamadı!” diye bağıran Egger’ın söylediği bu söz, kitabın özeti gibi. İsmi Bütün Bir Ömür olan bir kitabın, “Ölüm var!” lafı üstüne kurulu olması ironik gibi gözükse de yaşayan tüm canlılardan insanı neyin ayırdığını düşününce her şey hal yoluna giriyor: Hayatı sorgulayabilmek, “Hayatın anlamı nedir?” sorusunun cevabını buymaya çalışmak ve bu sorunun kendisini sorgulayabilmek, dolayısıyla, ölümlü olduğunun farkında olup buna göre yaşayabilmek, insanı diğer hayvanlardan ayırıyor. Kitap yüz kırk sayfa, bir ömrü, bir hayatı anlatabilmek için oldukça kısa. Yetmiş yaşında geriye dönüp baktığımızda, yüz kırk sayfayı doldurabilecek anılar yaratmış olacak mıyız, orası meçhul. Fakat Egger yaşıyor, çok da büyük idealleri olmadan; sadık bir eş, ekip biçebileceği küçük bir alan ona yetecek. Bunlara kavuşacak mı? Yaşadıkları aklına geldiğinde, geçmişe dönüp baktığında, mutlu bir adam mı görecek? Egger hayatı sorguladıkça Seethaler de o kısa ama çok şey barındıran kitabında, bizleri aynı soruları sormaya davet edecek. Bütün Bir Ömür, ince cüssesinde çok büyük şeyler barındıran, aklınızda dönüp dolaşanlara yenisini ekleyecek bir kitap. n Bütün Bir Ömür / Robert Seethaler / Çeviren: Feza Şişman / Timaş Yayınları / 144 s. 8 16 Mart 2017 KItap