22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Bir kitap elifbası denemesi (IV) Her kitaplığa, geçmişten günümüze uzun ellilerin dadandığı bilinir. En ağır kitap çalma bilânçoları kamu kütüphanelerine aittir. En yakıcı kitap hırsızlığı türlerinden biri, “intihal”dir: Kitapların içeriğini kaynak göstermeden kendi “yazdıkları” kitaplara devredenler arasında bakanlara, milletvekillerine, profesörlere, ünlü yazarlara rastlanır. E ZBER Bütün öğrencilerin her çağda kâbusu hâline dönüşen ezberleme alıştırmalarını, eğitim felsefelerinin dil ve ifade doğruluğu açısından önemli, yararlı bulması şaşırtıcı değildir. Gelgelelim “ezber”, aslında zorunluluklardan doğmuştur. Ortaçağ’ın büyük düşünür ve teologu Augustinus, manastır kütüphanelerinde rastladığı, bir başka “kopyasını” zor bulacağı kitapları oracıkta okumakla yetinmez, ezberlermiş. Aynı anda beş müridine, beş farklı odada, beş farklı risalesini “dikte” ettiği kayıtlardadır. Ezberlediği metinlerden, aradan çok uzun bir zaman geçmesine karşın, tek satır atlamadan, upuzun alıntılar yaparken gözlerini boşluğa diktiği, beyninde sanki bir ekran açtığı tanıklarca doğrulanmıştır. FİHRİST JeanClaude Carrière, ciltçiliğin İran’da, onuncu yüzyılda başladığını anlatır: Büyük cilt ustası Nedim, yalnızca ciltlemezmiş kitapları, onları okur ve özetlerini bir deftere çıkarırmış. Ciltlediği yazmaların çoğu kay Gutenberg İncil’i. Augustinus bolmuş zaman içinde, ElFihrist adlı notları aracılığıyla varlıkları saptanabilmiş. Benzeri bir durum, Konstantinopolis patrikliği görevine iki defa getirilen, dokuzuncu yüzyıl Bizans’ının bilge kişisi Fotios’un Kütüphane başlığıyla tanıdığımız “codice”leri için geçerlidir: Yazarın üzerine yazdığı, çoğu Pagan dünyasının eserleri 279 adettir ve önemli bir bölümü sonradan yok olmuştur. GUTENBERG Asıl adı Johannes Gensfleisch’tır. 1440 dolaylarında, Strasbourg’da, Batı dünyasındaki ilk matbaayı kurmuş, 1455’te ünlü 42 satırlı İncil’i basmıştır. HIRSIZ G. B. Shaw’un “Kütüphanemi, başkalarından geri vermek üzere aldığım kitaplarla kurdum” sözü yarı yarıya lâtifedir: Her kitaplığa, geçmişten günümüze uzun ellilerin dadandığı bilinir. En ağır kitap çalma bilânçoları kamu kütüphanelerine aittir. Harvard Kütüphanesi’nden çalınan paha biçilmez değerdeki, eski Çin kültürüne ait 49 yazmayı FBI kırmızı bültenle aramaktadır. İnterpol, Kopernikus’un ender bulunabilen bir kitabının çalınmış yedi nüshasının peşindedir. Oxford’dan çalınan De Humani Corporis Fabrier, Japonya’da bir dişçilik fakültesinin kitaplığında bulundu. Kitap hırsızlığı evlerden ve kitabevlerinden başlar, ulusal kütüphanelere ve arşivlere kadar uzanır. Sınıfsal sınır tanımaz: BBC’de Barok Müzik konferansları veren bir profesör Oxford’daki kitabı çaldığı için iki yıl hapis yatmıştır. Polastron, 3 bin 335 eski kitabın başlık sayfalarını kütüphanelerde usturasıyla kesen John Bagford’u anar. Scotland Yard, dünya arşivlerinden çalınmış 4 bin 500’ü aşkın eski ve kıymetli haritanın kataloğunu hazırlamıştır. En yakıcı kitap hırsızlığı türlerinden biri “intihal”dir: Kitapların içeriğini kaynak göstermeden kendi “yazdıkları” kitaplara devredenler arasında bakanlara, milletvekillerine, profesörlere, ünlü yazarlara rastlanır. HİND İndus uygarlığında yazının ortaya çıkmasını 5 bin yıl öncesine götüren tarihçiler var. Bugünkü Hintçeyi ve sayısız yan kolunu MÖ 300’de yaratılan Brâhmî diline borçluyuz. Soldan sağa okunan ve yazılan Brâhmî metinleri sıklıkla ince uzun levhalar üzerine döşenmiş, kitap formatında sayfaların karşılığına denk gelen bir birleştirme yöntemine başvurulmuştur. Budist örf ve âdetlerinde yazıcıların, güzel yazı kavramının yeri büyüktür. Ses ve işaret boyutlarının eşdeğer önem taşıdığı bu yazı türü bütün bölgeyi etkisi altına almıştır. Kadim İndus yazısından yaklaşık 400 harfişaret kalmışsa da hiçbiri sökülememektedir. Hiyeroglif örneği. HİYEROGLİF MÖ 3000 dolaylarında Mısır’da yaratılan yazı. Üstü üç farklı dil ve yazıda kakılmış, British Museum’daki siyah Rosetta taşı sayesinde, Champollion tarafından 1822’de sökülmüştür. HURUFÎLİK İran kökenli bu batinî mezhebinin üyeleri, evrendeki her şeyi harflere benzetir, o yönde açıklar. Tanrı’nın da harflerle ortaya çıkacağı inancına Hıristiyan kültüründe de rastlanır. Her ismin dört harften çıktığı fikri merkezindedir. Hurufilikte 4, 7, 14, 28, 32 sayıları belirleyici kabul edilmiştir. Bektaşiliğin içinde erimiştir. n KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Danışmanı: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 316 Mart 2017 Turhan Günay için... S evgili Turhan, Bugün bahar geleceğini haber verdi. Güneş dünyayı ısıtmaya başladı bugün, pencereler açıldı, gençler çimenlere yayıldı, çocuklar oynadı, içimiz umutla, bahar sevinciyle doldu. Hepimiz baharı çok özledik. Baharı ve özgürlüğü. Biz dışarıdayız diye özgürüz sanma. Senin kalbinde ne varsa bizim kalbimizde de aynısı var; aynı sıkıntı, aynı boğuntu, aynı umutsuzluk. Ama umutsuzluk geçici çünkü baharın geleceğini biliyoruz. Kış çok ağır geçti bu yıl, içeride daha ağır geçtiği muhakkak, acımasız soğuk iliklerinize işlemiştir. Ama inan dışarısı da çok soğuktu bu kış, umutsuzdu, çok karanlıktı. Güneş kalın, gaddar bulutlar yüzünden dünyayı aydınlatamadı bir türlü. Çok şiddetli fırtınalar yaşadık, genç dallar kırıldı, fidanlar çürüdü, yaşlı ve eşsiz ağaçlar köklerinden söküldü. Kış bu yıl dünyayı her zamankinden daha fazla çoraklaştırdı, kuruttu, hepimizi eksiltti. Kitaplar yalnız, düşünceler öksüz kaldı. Bu kış hepimiz kalbimizin üstünde bir yumrukla yaşadık. Ama bahar yolda, elbet gelecek, tabiatın kanunu bu, her geceyi gündüzün takip etmesi gibi her kıştan sonra bahar geliyor. Ağaçlar filizlenmiş bile, yapraklar yeşillenmek için sırasını bekliyor. Doğa gerçek bir bilge, insana sabrı öğretiyor, her iyi günün bir vaktinin olduğunu ve kötü günlerin geçeceğini bize doğa söylüyor. Bu yıl baharın işi daha zor olacağa benziyor ama ısrarlı fırtınalar baharın gelmesini engelleyemez. Dünyadaki ilk bahardan beri her bahar ağaçlar yapraklanıyor. Doğa kendini yeniden doğuruyor. Ağaçların yeşerdiği, kalbimizin üstündeki yumruğun yerini, sevincin ve umudun aldığı günlerde görüşmek üzere kardeşim. İçeride kendine iyi bak. Ayfer Tunç [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle