25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DIANE HUDDLESTON’DAN BEAT KUŞAĞI İNCELEMESİ OKURLARA ‘Beatler edebidir’ Diane Huddleston, “Beat Kuşağı ‘Hippi’ Değil Hipster” isimli kitabında, Beatlerin ABD’de medya, halk ve entelektüeller arasında nasıl algılandığını; onlara hangi önyargılarla yaklaşıldığını ve bunun sonucunda akımın nasıl yanlış bir yere konduğunu aktarıyor. alİ bulunmaz alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr 1940’larda filizlenen Beat Kuşağı’nı anlamak, onunla ilgili gerçek bilgilere ulaşmak için sorulacak doğru soruların başında “Beat Kuşağı nedir?” değil, “Beat Kuşağı ne değildir?” geliyor. Diane Huddleston, Beat Kuşağı’nın ne olmadığını anlatmaya koyulurken Soğuk Savaş döneminin ABD’sinde halka dayatılan sahte gerçekliği, ahlak tacirlerinin öne sürdüğü “fikirleri” ve insanın değerini sıfırlayan hayat tarzını reddedenleri, yani hipsterları hatırlatarak konuya giriyor. Yaşamın özünü ve manevi tarafını yakalamayı tercih eden bu “serseriler”, muhafazakâr toplum tarafından çabucak yaftalanıp dışlanmaya çalışıldı. Zenginliğin ve kalıpyargıların reddi, bunlarla yaşayanlarca elbette garipsenecekti. İşte Huddleston’ın “zafer” ve “trajedi sembolü” dediği Beat Kuşağı böyle bir ortamda doğdu. Yazar, Beatlerin medya tarafından bazen bilinçli olarak bazen de bilgi eksikliğinden dolayı yanlış tanıtıldığını; çizgi film karakterine dönüştürülüp basite indirgenerek kategorize edildiğini söylüyor. Huddleston, medyanın anlamadan halka anlatmaya uğraştığı Beatleri, sadece şekil itibariyle değerlendirip âdeta bir satış malzemesi haline getirdiği görüşünde. Bu da 1960’lardan itibaren halis Beatlerin yerini şiddet ve suça yönelen özentilerin almasına neden oluyor. “BEYAZ ZENCİLER” 1957’de Ginsberg’ün Uluma’sına açılan davayı ve hâkimin, eseri müstehcen bulmadığı mahkeme kararını hatırlatan Huddleston, bu gelişmenin Beat olgusunu ABD topraklarında herkes tarafından ulaşılabilir hale getirdiğini belirtiyor. 1957’yle birlikte ağırlıklı olarak ABD’de, “Beat” ve “hipster” kavramları tartışılmaya başlanıyor. Yazarın kitabının ana ekseni de bu işte. İlk bakışta Beat’in “bitik” veya “zaval lı” gibi anlamlara geldiği düşünülse de Huddleston, Norman Mailer’in aynı adlı makalesiyle Beat Kuşağı’nın çerçevesini çizdiğini ifade ediyor: “Beyaz Zenciler”. “Atılan bombayla aniden ölmekten ya da daha kötüsü, düzene uyarak yavaş yavaş çürümekten korkan” Beatler, siyahi hipsterların beyaz modeliydi. Tabii kontralar da hemen boy gösterecekti; yazar, “haydut”, “bohem”, “sorumsuz” ve “müptezel” gibi nitelemelerin Beat Kuşağı’nı “Amerikan karşıtı yaşam” torbasına tıkıştırmak isteyenlerce sıralandığını anımsatıyor. Orta sınıfın endişelerini arkasına alan bu kötüleme veya algı kampanyasına karşın Beatleri anlamaya uğraşanlar da vardı. Huddleston, maneviyat ve bireysellik gibi nitelemelerin de aynı dönemde dillendirildiğini söylerken kimi eleştirmenlerin, “Beat Kuşağı diye bir şey yok, küçük bir hipster grubu var” dediğini de hatırlatıyor. TİCARİLEŞTİRME MANEVİ MESAJI ÖTELER Gönüllü olarak girdiği sistemin savunuculuğuna soyunanlara karşı sistem tarafından mahkum edilenlerle yan yana durmayı seçen halis Beatler toplumsal, sanatsal ve siyasal eleştirinin 1940’ların ikinci yarısından itibaren öne çıkan kesimiydi. Huddleston, bunu görmeyi ve anlamayı reddeden entelektüellerin, politikacı ve sanatçıların oluşturduğu geniş bir çevrenin varlığından söz açıyor. O çevre Beatleri, 1960’larda ortaya çıkan hippi kültürünün ilk örneği sayma eğilimindeydi. Hippi kültürünü “dünyaya yabancılaşmış, Amerikan değerlerinden uzak ve sefaleti tercih eden” diye tanımlayanlardan bazıları Huddleston’a göre işi daha ileri götürmüş ve hippileri patolojik vaka olarak görmüştü. Beatlerle hippileri birbirine karıştıran, ikisi arasında ayrım yapmayan ya da yapamayanlara Huddleston kısa ve net bir yanıt veriyor: “Beatler edebidir, hippiler bir ergen hevesidir.” “Gelip geçici bir ergen hevesi” olarak gördükleri Beatleri kültürel sığınmacılarla eşleştirenler, Huddleston’a göre çareyi onları “kültürel protesto içeren bir metaya” veya pazarlama nesnesine dönüştürmekte bulmuştu. Halis Beatler, başta Kerouac ve Ginsberg olmak üzere, ticarileş(tir)menin, manevi mesajı öteleyeceğini savunuyordu. Yazar, Beatlerin bu yüzden tüketim toplumuna serzenişini daha güçlü bir tonda dillendirdiğini ifade ediyor. Yani Beatler, medyanın ve bazı entelektüellerin sulandırmaya uğraştığı mesajlarını, üstlerine gelindikçe daha açık seçik dile getirmeye çabalamıştı. Huddleston, meseleyi “Kısa Beat Kuşağı Tarihi” kıvamında ele almıyor. Daha çok Beatlerin medya, halk ve entelektüeller arasında nasıl algılandığını; onlara hangi önyargılarla yaklaşıldığını ve bunun sonucunda akımın nasıl yanlış bir yere konduğunu aktarıyor. Haliyle bu da okuru, Beat Kuşağı’nın söylemine değil de şekline bakılarak değerlendirilişine götürüyor. Bu yüzden halis ve taklit Beat ayrımı kitapta çok belirgin. n Beat Kuşağı “Hippi” Değil “Hipster”/ Diane Huddleston/ Çeviren: Burcu Denizci/ SUB Yayın/ 42 s. Turhan Günay için... H içbir kanun yok ki yerine sığmayan bir varoluşu cezaevine sokuşturmaya muktedir olsun. Kâr etmez ahım, diye bir cümleyi nereye hangi kuvvetle kapatabilirler acaba. De ki saza değen eli bağladın, çoktan beridir titreyen tel ne olur peki, uzay boşluğuna yayılan salınım? Çelebiliğiyle bilinen birisinin hatıramıza işleyen yarım gülümseyişini nereye, hangi koğuşa koyar da sahiden esir edebilirler. İzlerden söz ediyorum. Sözlerden. Kaşı gözü kuduretten nakışlı diyenin şu yazıya kadar uzanan kalbi dehlizinden daha büyük kaçış tünelini kim kazar. Zamanın üstünde akan som sözleri kim unutur kolay kolay. Turhan Günay’ı cezaevine koymuşlar demek, peki bunu nasıl tarif edeceğiz. Zırvalık, kumpas, izansızlık, yüzlerce sıfatını buluruz haksızlığın. Gelgelelim kendilik kudretini bilen insanın özgül gücünü kolay kolay tarif edemeyiz. Hukukun adaleti aşındırdığı nice terbiyesizliğe türküyle, kitapla yanıt verilebilir ancak. İçeride ciğerim deliktir diye inleyen insanın görgüsüyle. Yine de unutmayalım, yürekteki özgür neşenin kendisinden öte başka adı yoktur. Lazcada tabiat anlamına gelen kelime bulunmuyormuş, öyle bir şeyden söz ediyorum. Turhan Günay’ın canlılığı kutsayan yürekten neşesini kutlayarak yineliyorum şimdi. Ne kadar üstümüze gelirlerse gelsinler dünya bir gölgeliktir, kimsenin de değildir. Sema Kaygusuz KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Direktörü: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 315 Aralık 2016 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle