Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O Şair Mehmet Erte’nin yeni düzyazı kitabı “Arzuda Bir Sapma” bir erkeğin çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe uzanan yolda arzularının kendisini nasıl belirlediğini anlatan öykülerden oluşuyor. Qiu Miaojin’in aşk acısıyla yazılmış Montmartre’dan Son Sözler’i ise herhangi bir ülkede, herhangi bir cinsten iki kişi arasında yaşanabilecek şeyleri anlatıyor. Mektuplardan oluşuyor. Anılar, talepler, hesaplaşmalar, yakınmalar iç içe. rzuda Bir Sapma (Mart 2015, Yapı Kredi Yay.) çoğu kısacık biri upuzun öykülerden oluşan bir kitap. Ama kitabın bütününü okuduğunuzda başlı başına bir anlatı olduğunu da düşünebilirsiniz. Mehmet Erte istese bu parçaların bütününden bir roman oluşturabilirmiş. Seçimini öyküden yana yapmış. Arzuda Bir Sapma’nın tüm öykülerinin tek bir ana ve anlatıcı kahramanı var. Olayları, yaşananları, gözlemleri onun anlatımıyla öğreniyoruz. Bir öyküde çocukluk çağında, diğerinde ergen, bir başkasında ilk gençlik çağlarında… Ama hepsinde bir arzunun peşinde. “Arzu” deyince kuşkusuz ilk akla gelen cinsel arzular. Ama tanımlamaya girişince “akılbilgi, başarı, cinsellik, acınma duygusu, sürekli duygusal pohpohlanma açlığı, çevre edinme, maddi değerler elde etme konular”ının da arzu kavramı ile ilintisi olduğunu görüyoruz (bkz. tr.wikipedia.org/wiki/Arzu). Mehmet Erte de “arzu”ya ilk başta “cinsel arzu”ymuş gibi yaklaşan olaylar anlatırken ilerleyen sayfalarda yaşamın diğer değerlerini de anlatıya katıyor. Ne de olsa insan sadece cinsel arzu ile yaşamıyor. Mehmet Erte’nin ana kahramanının duygu ve davranışlarını, tabii ki arzularını çeşitli felsefi bakış açıları ile yorumlamak mümkün. Erte’nin metnin satır aralarında böyle felsefi göndermeler yaptığını da hissediyoruz. Kuşkusuz Arzuda Bir Sapma’yı ve anlatıcı kahramanının davranışlarını, yaşama ve yaşadıklarına bakışını örneğin Lacan’cı ya da Hegelci anlayışla okumak ve çözümlemek ilginç yorumlar ortaya çıkartacak ve veriler sunacaktır. Bu tür okumaları bekliyoruz ama öncelikle edebi nitelik açısından S A Y F A 2 4 n 7 kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Arzuda Bir Sapma kabul edilebilir kılıyor. Okuru neden bir göz kırpma süresi içinde bu kadar çok şey düşünülüp anlatılamasın diye ikna ediyor. Bir başka deyişle çok temel bir anlatı kuralını kırmış oluyor. GÖRECE GERÇEKLİK Gerçeklik duygusunun ne kadar görece olduğunu göz kırpma süresinde anlatılanların uzunluğu dışında da sık sık tartışmaya açıyor Mehmet Erte. Anlatıcı kahramanının “obsesif kompulsif bozukluk” diye de adlandırabileceğimiz takıntılı, kontrolcü hali anlatının böylesine detaylandırılması ve gerçekliğin değişkenliğinin vurgulanması ile daha da net ortaya çıkıyor. Aynı şekilde ana kahramanın ruh halinin ancak böyle bir anlatımla yansıtılabileceğini Mehmet Erte de düşünüyorsunuz. Arzuda Bir Sapma arzu bir okuma yapmak daha doğru, kavramını takıntılı bir erkek kahramanın zaten benim de alanım bununla yaşamından çeşitli evrelerle ele alırken sınırlı. oluşturduğu anlatım ve diliyle de bütünlüyor. Yılın en dikkate değer ve tartışılİKİ ANAHTAR ÖYKÜ: maya değer kitaplarından biri Mehmet TASMA VE SAPMA Erte’nin Arzuda Bir Sapma’sı. Arzuda Bir Sapma’nın iki MONTMARTRE’DAN anahtar öyküsü olduğunu düşünüyorum, SON SÖZLER birincisi kitabın ilk öyküsü olan “Tasma”. Okul çağına gelmiş erkek çocuğun evQiu Miaojin’in den ve esas olarak annesinden kopup Montmartre’dan Son Söztamamen başka bir dünyaya okula, ler’ine (Mart 2015, Çev. kendi yaşındaki çocukların arasına gidiş Süreyya Çalıkoğlu, Aylak evresi anlatılıyor öyküde. Kitabın adına Adam Yay.) İzmir Kitap da sızan “Sapma”da ise ergenlik çağınFuarı’nda rastladım ve dan ilk gençliğe geçiş evresindeki erkek alma nedenim Türkçede çocuğun ilk cinsel deneyimini genelevde ilk kez Tayvanlı bir yazarın yaşaması anlatılırken aslında arzu kavrakitabı ile karşılaşmamdı. Ama okumaya mını karşılayan tüm değerler ele alınıyor. başlayınca yayınevinin kitabı basma ne“Tasma” 12, “Sapma” 36 sayfa. Diğer deninin “Tayvan edebiyatından bir eseri tüm öyküler kısa ya da çok kısa. ÇoğunTürkçeye kazandıralım” düşüncesinden luk tek sayfalık, tek paragraflık... Şablonçok daha önemli olduğunu anladım. larla yorumluyorsanız metinler bir şairin Qiu Miaojin’in (yoksa “Chiu Miaokaleminden çıktığı için kısa ve öz anlatChin”mi demeli?) çok kısa ve dolu dolu mayı başarmış ya da yeğlemiş diyebilirbir yaşam öyküsü var. 1969’da doğmuş siniz. Ama işin aslı öyle değil. Mehmet 1995’de 26 yaşındayken yaşamına son Erte iyi bir anlatıcı ve şairliği ile yazarlığını vermiş. İntihar etmiş. Sanatçıların, yazarayırmayı biliyor. Yazdığı türe hâkim, ların genç ölmesi, hele yaşamlarına intihar şairaneliğe kapılıp türün gereklerinden ederek son vermeleri toplumu, okurları fedakârlık etmiyor. Hakkını veriyor. Hatta derinden etkiler, onlara daha ilgiyle ve ustalaşmanın verdiği bir tavırla anlatı yakından bakmalarına neden olur. Qiu kurallarını da ironik bir yaklaşımla tartışMiaojin için de böyle olduğu anlaşılıyor. maya açıyor. “Sapma”da “bir göz kırpma Yaşarken sadece bir romanı Notes of a süresi içinde” anımsanan çok uzun zaCrocodile (1994) ve öyküleri yayımlanmış. man dilimleri var. Bir anlatıda zaaf olarak Esas ününe ve nihayetinde kült yazar olgörülebilecek bu eğilimi Mehmet Erte masına ise intiharından sonra yayımlanan ironik bakışı ile kendi kendini eleştirerek Montmartre’dan Son Sözler’in neden olM A Y I S 2 0 1 5 duğu anlaşılıyor. İlk öykülerinin yayımlanmasından itibaren dikkati çekmeye başlamış ve Notes of a Crocodile’le bu dikkat iyice yoğunlaşmış. Çünkü Qiu Miaojin Tayvan eşcinsel edebiyatının kurucu yazarlarından. Uzun yıllar diktatörlükle yönetilen ve her türlü özgürlükçü düşüncenin yasak olduğu bir ülke olan Tayvan’da eşcinsel olduğunu ifade etmek de, eşcinsel edebiyat ürünleri vermek de çok büyük bedelleri göze almayı gereken bir şeymiş. Qiu Miaojin kendi kimliğini edebi eserlerle açıklamakla kalmıyor bunu çok açık yürekle ve başka bir yoruma yer vermeyecek şekilde yapıyor. Kitabın sonunda yer alan Ari Larissa Heinrich’in Tayvan’daki eşcinsel edebiyatı ve Qiu Miaojin’i anlatan Sonsöz’ünden de internetteki çeşitli metinlerden de bunu anlamak olası. Ama önemli olan bu bilgiler olmadan Montmartre’dan Son Sözler’i okumak, edebi değerini keşfetmek. BİR İÇ DÖKME, HESAPLAŞMA METNİ Montmartre’dan Son Sözler roman olarak tanımlanıp sunulsa da bir anlatı olarak farklı bir yapıda. Daha çok bir iç dökme, hesaplaşma metni olarak değerlendirilebilir. Kahramanların Çin’i çağrıştıran isimleri olmasa herhangi bir ülkede, herhangi bir cinsten iki kişi arasında yaşanabilecek şeyleri anlatıyor. Aşk acısıyla yazılmış Montmartre’dan Son Sözler. Sevgilinin ardından, onu geri döndürebilir miyim, o mutlu günleri tekrar yaşayabilir miyiz umuduyla yazılmış bir metin. Mektuplardan oluşuyor. Mektup yapısına uygun olarak tamamen bir anlatı değil. Anılar, talepler, hesaplaşmalar, yakınmalar iç içe. Qiu Miaojin bununla da yetinmemiş, mektupları yazılış sıraların göre, yani kronolojik olarak yerleştirmemiş. Zaten kitabın başında herhangi bir mektuptan başlayarak okuyabilirsiniz de diyor. Montmartre’dan Son Sözler can yakıcı yanı kitabın anlatıcı kahramanı ile yazarının aynı sona, intihara varmaları. Kitabın kült eser haline gelmesinde bu durumun büyük etkisi olmuştur kuşkusuz. Kitap “yarı otobiyografik” olarak tanımlanmış. Okuyup bitirdiğinizde de yazarın yaşamı ile büyük benzerlikler taşıdığını anlıyorsunuz. Qiu Miaojin açık sözlü bir yazar. Söylediğim gibi istese anlatısını belirsiz bir halde bırakabilir, anlatılan aşk öyküsünün hemen her cinsten iki kişiye yakıştırılmasını sağlayabilirmiş. Aksine yaşadıklarını da, aşkını da açık açık yazıyor, değerlendiriyor. Sevgilisinin kendisini terk etme nedenlerini kendi yaptığı yanlış hareketleri, tokatlamaya, yok saymaya kadar varan yanlış tavırları ele alıp sorgulamasının yanında iki kadın arasında yaşanmış olmasının etkilerini de ele alıyor. Kadınlararası aşka toplumun yaklaşımlarının kendi ruh hallerini etkilemiş olabileceğini ve nihayetinde sevgilisinin kendisini bırakmasında toplumun bu yaklaşımın da nedenler arasında sayılabileceğini yazıyor. Montmartre’dan Son Sözler kırık bir aşk öyküsü, aşk acısı ile yazılmış bir edebi metin olarak tat alınabileceği gibi eşcinsellerin yaşadıkları ve onlara yaşatılanları tartışmaya açmak için de okunup değerlendirilebilecek bir yapıt. n K İ T A P S A Y I 1316 A C U M H U R İ Y E T