02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

K itap İçin...145 SELÇUK ALTUN 3585 Turist : Pardon, siz polis misiniz? Polis : Evet ama sivil polisim. Turist : Üstünüzdeki üniforma değil mi? Polis : Şey, bugün benim izin günüm de. 3586 Küresel kültürazzi: Madde veya alkol bağımlısıydılar: Edgar Allan Poe, Thomas de Quincey, Tennessee Williams, William S. Burroughs, Charles Baudelaire, August Strindberg, Robert Louis Stevenson, Graham Greene… / Vatikan’ın yasakladığı bazı yazarlar: Stendhal, George Sand, Victor Hugo, Alexander Dumas, Gustave Flaubert, Alberto Moravia… / Kitap ithafları: Ivan Turgenev, Gustave Flaubert’e; Charles Baudelaire, Theophile Gautier’ye; Leo Tolstoy, Ivan Turgenev’e, Agatha Christie, P.D. Wodehouse’a; William Faulkner, Sherwood Anderson’a; Truman Capote, Tennessee Williams’a… / 15’lerine gelmeden (y)azmışlardı: Victor Hugo, Jack Kerouac, Johann Goethe, Jorge Luis Borges, Jack London, Anais Nin… / H.G. Wells iki dolmakalemle dolaşırdı: uzun cümleleri uzunuyla, kısa cümleleri kısa dolmakalemle yazardı. / Samuel Beckett bir tiyatro provası sırasında bir oyuncuyu uyardı: İki noktalık susuyorsun, oysa senaryoda üç nokta var! / “Bir virgül koyarak veya kaldırarak bir cümlemin niteliğini yükselten her kimse en sevgili arkadaşımdır” derdi yazar George Moore (18521933) / “Günde sekiz saat çalıştığını söyleyen sanatçılar ya yalancıdır ya da eşek” derdi gitarist Andres Segovia… 3587 İşbu iki yazar, yemek kitabı yazsalar bile okurum: Lord Kinross (Patrick Balfour) ile Doğan Avcıoğlu. 3588 Şu açılış paragrafının vuruculuğuna bakar mısınız? “Tanburi Cemil’in Hayatı” – Mesut Cemil, 1947: “Babamı; evimizin geceleri ahşap kaplamalarına tırmanan sansarları, tavan aralarında koşuşan fareleri, selâmlığın bodrum penceresine açılan penceresinde görünen sarı yılanı, açık kalan boş oda kapılarının karanlığında karşıma çıkan perilerile karışık, bir hatıralar yumağının arasında görürüm. Siyah redingotunun ipekli geniş yakası zayıf göğsünün üstünde ciddiyetle kapanır, nahif bünyesine ve ince boynuna göre geniş yakası, plâstron boyunbağı üstünde hafifçe yana eğik başı biraz daha büyük görünür, zaptedilmiş büyük bir şikâyetin tükenmez kederini taşıyan dargın bakışlariyle bu adam, bir esir ve bir kral gibi, tecessüsümün önünden gelir geçerdi. Kimin esiri ve neyin hâkimiydi? O gün gibi bugün de bilmiyorum.” 3589 Yahya Kemal Varşova Büyükelçisi iken (19261930), vatan hasretiyle yazdığı bir şiirden: Bir erganun ahengi yayılmakta derinden; Duydumsa da zevkalmadım İslâv kederinden. Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta, Tanburi Cemil Bey çalıyor eski plâkta. K İ T A P S A Y I 1316 ‘Tanburi Cemil Bey çalıyor eski plakta’ “Örnek insan Saffet Bozkurt Beyefendi’nin anısına” Yaşar Kemal ile Tilda Kemal’in birlikte imzaladıkları bir kitap hiç görmemiştim. Bir internetsel sahaf safarisinde, küresel yazar William Saroyan’a sundukları “The Wind From The Plains”i (Ortadirek) görünce derhal ısmarladım. Kitap 1964’te, “William Saroyan’a – Bir Anadolulu’dan diğerine” diyerek imzalanmış. Ermeni asıllı Amerikalı William Saroyan’ın (19081981) babası Armanak Karaoğlanyan Bitlisliydi, 1905’te Amerika’ya göçmüştü. Yazdıklarında Türk düşmanlığı yapmayan yazar, 1964’te İstanbul’a gelmiş, Bitlis’e geçmişti. Sevecenliği ve pos bıyıklarıyla Saroyan, Türkiye’de hoş karşılanmıştı. İstanbul’da Yaşar Kemal’le buluştuklarında, artık bana emanet edilen kitap kendisine armağan edilmiş olmalıydı. İngilizce kitaba şubatta ulaştım. Aynı ay içinde, Saroyan’ın İstanbul’da bir baba ile kızına yine 1964’te imzaladığı iki kitap (“My Name Is Aram” ve “Yoksul İnTilda ve Yaşar Kemal’den sanlar”), Sahaf Turkuaz’da William Saroyan’a ithaf. karşıma çıkmasın mı? 3576 Fresno kentinde doğup, orada ölmüştü. Hem onun, hem de oğlu Aram Saroyan’ın tüm yapıtlarını okumuşumdur. Hayatı romandı, kısa öykülerinde Sait Faik tadı vardı. 2006’da onun anılarının peşinden mi Fresno’ya gitmiş ve ikinci romanım “Bir Sen Yakınsın Uzakta Kalınca” için notlar almıştım. 97. sayfada, “…Radisson Hotel’e karargâh kurmaya giderken, kopkoyu giysileri içinde salına salına ilerleyen tedirgin bir Ermeni grubu dikkatimi çekti. Arabayı durdurup onları surat surat izledim. Geniş alınlı, kemer burunlu ve yaşlıysa pos bıyıklı tıknaz erkeklerle çukur gözlü, et benli, kavruk yüzlü ve deforme bedenli tıknaz kadınlar inşallah hayırlı bir nedenle kiliselerine yürüyordu. Sanki kıraç tarlalarında günlük mesailerini tamamına erdirmenin gururuyla önümden ağır ağır geçtiler. Tanıdık bir kütleden kopmuş aysbergin uzaklaşırken erimesini seyredermişçesine, kıdem sırasına göre kilise kapısından teker teker yitişlerini izledim.” demişim. 3579 Aram Saroyan’dan (doğ. 1943) antolojilere girmiş bir (m)inimalist şiir: Hghgh Fuad Köprülü (18931966) 3577 “Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektuplar” Fikret Otyam, İş Kültür: Unkapanı, 2.6.1964 “Sevgili Fikret, Sana hemen şunu esefle beyan edeyim ki, bütün ricalarına rağmen Mr. Saroyan’ı verdiğin telefon numaralarından arayamadım. Sebep bir değil birkaç. Önce hepsinden önemlisi PARASIZLIK! Cepte metelik yok, beşinci aydır ödenmeyen ev kirası bir yanda, öte yanda tamtakır bir ev, bomboş cepler… Beride kalk Saroyan’ı ara. Şayet arayıp da bulsaydım, adam beni gayet tatsız, renksiz bulacaktı. Sonra ne lüzum var? Meşhur romancımız, romanımızın dünya temsilcisi, yüz akımız onunla buluşup poz poz resimler çektirdi. Türk roman ve hikâyesini temsil ediverip çıktı ya. Onun bu şahsi reklamı elvermez mi adamcağızı doyurmaya?”… 3578 William Saroyan Kaliforniya’nın S A Y F A 2 2 n 7 3580 Evin İlyasoğlu’nun Yaşar Kemal ile ilgili anı yazısının (04.03.15, Cumhuriyet) başlığı, “Bir müzik dostuydu”. Önemli klasik müzik konserlerinde onunla ve eşi Semiha’yla sık sık karşılaşırdık. Bir keresinde bana, “Kitaplarımın arasında en çok İnce Memed 4’ü severim” demişti. “Çünkü onu yazarken sürekli Çaykovski dinledim.” artistlerinin anı fotoğrafları ve imzaları vardı. Karşımdaki yeşil tablodaysa, bir Türk bayrağının altında 1.3.1952 tarihi ve Fuat Köprülü imzası yer alıyordu. Gurbette bir Türk büyüğüyle karşılaşmışçasına heyecanlandım, kalkıp tabloyu okşadım. (Fuad Köprülü (18901966): tarihçi, edebiyatçı, akademisyen, araştırmacı yazar ve bibliyofil. Demokrat Parti kurucularından ve Dış İşleri Bakanları’ndan. Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa soyundan. 1957’de, “Kurduğum partiyi tanıyamıyorum” deyip istifa etmişti. O bir (z)arif devlet adamıydı; TBMM’nde devlet adamı diyebileceğiniz kaç kişi var?) 3583 Avrupa’nın en büyük kenti İstanbul’dan –ilginç demografik istatistikler: İstanbul’da ikamet edenlerin yalnızca %15’i kent nüfusuna kayıtlıdır. (%5’i Sivas, %4’ü Kastamonu, %3,5’u Ordu ve (her biri) % 3 olmak üzere Samsun, Giresun, Tokat, Trabzon, Malatya, Erzurumludur.) 39 ilçe arasında en kalabalık olanlar: 1Bağcılar 752 bin, 2 Küçükçekmece 740 bin, 3 Ümraniye 660 bin. En ıssızları: Şile 32 bin ve Adalar 16 bin. Kentin en (k)alabalık yaşdilimleri: 1) 3034 yaş : 1.4 milyon, 2) 2529 yaş : 1.3 milyon ve 3) 3539 yaş : 1.2 milyon… 3584 “Bir paradoks gibi gelebilir ama tüm müspet bilimler tahmin metodunun etkisi altındadır.” Bertrand Russell 3581 İngiltere’de böyle bir edebiyat ödülü var! “Yılın Iskalanmış Romanı.” 3582 Yeni bir çeviri kitap projesi için Ocak başında Londra’da, bir dostumuzun kızının düğün töreni için de Ocak sonunda Roma’daydık. İstanbul 14 milyon nüfusuyla Avrupa kıtasının en büyük kentidir; Londra’dan 2 kat, Roma’dan 4 kat büyüktür. Araç ve insan trafiği açısından İstanbul’la karşılaştırıldığında, o kentler birer köy gibi sakindi. Otelimizin arkasındaki sokakta ünlü Alfredo lokantası vardı. On dört kişilik grupla son akşam yemeğini orada yedik. Bize ayrılan özel odanın duvarlarında cumhurbaşkanları, krallar ve Hollywood M A Y I S 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle