Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLARA Adalet yoksa gelecek de yok nel olarak yapıt’tan ayırarak söylüyorum, bir yapıt bir kitaptan fazladır: Çekirdeği, tasarımı, hedeflediği çevren çizgisi, onlara yönelen dil ve üslup kaygılarıyla. John Fowles’un “edebiyat ürünlerinin çoğu kusurluluğun herhangi bir aşamasında bırakılır” yargısını bir anlamda paylaşıyorum: Yetkin yapıt, ürün, kitap, metin yazıl(a)mamıştır. Bir anlamda paylaşmıyorum: “Açık yapıt” (opera aparte) kavramına bağlı olsun olmasın, açık bırakılmış yapıtlar vardır; bitmezler, bitmeyecekJohn Fowles’un “edebiyat ürünlerinin çoğu lerdir, onu kuranlar bir aşamada değilse ötekinde bu durumu görkusurluluğun herhangi bir aşamasında bırakılır” müş, kabullenmişlerdir. Yargımı yargısını bir anlamda paylaşıyorum: Yetkin Niteliksiz Adam örneğindeki gibi bit(irile)memiş girişimlere bitiştiryapıt, ürün, kitap, metin yazıl(a)mamıştır. miyorum, böyle bir boyutları olsa da, düşündüğüm yapıtlar, tıpkı BatıDoğu Dîvanı, bitmiş (görüoethe, BatıDoğu Dîvanı’nı kalmıyonen) halleriyle bitimsizliklerini dayayımladığında 70 yaşında. rum. İslâm yatanlardır: Les Fleurs du Mal ya O yıl Reinhard’a yazdığı dininin, mitoloda Cantos. bir mektubundan: jisi ile, gelenekleri Bir dolu bitmiş, çünkü tasarım“Bu arada zaile benim yaşıma ları gereği bitimli başyapıt bekliyor man zaman, uygun şairce bir kitaplığımda, görmezden gelmiyoEzra Pound Dîvan’ımdan okuyup oyalanıhavası var: Tanrırum onları: Divinia Commedia ya yorum. Onu yazdığım günler bir daha nın, akıl erdirilmez da Paradise Lost. Her biri, şüphe geri gelmez artık. Yaşlı yıllarıma bu şiir iradesine karşı yok, bir kitaptan fazlasıdır. Açık türü öyle uygun düşüyor ki, arada bir, yeni koymadan boyun eğiş; dünyadaki düzenin bırakılmamışlardır (bis: tasarımları gereği), bir şiir yazıp şu bölüme, ya da bu bölüme bir halka gibi, ya da sarmal biçimde, dönüp kapanmış, kapatılmışlardır. Söylemek belki katmaktan kendimi alamıyorum. Böylece dolaşıp yine çıktığı yere gelen devingen yügereksiz: Bunu bir zaaf, bir zayıflık, ötekisini kimi boşluğu doldurduğuma ve yapıtı daha rüyüşüne gülümseyerek bakabilme; yeryübir erdem, bir üstünlük belirtisi saymayı çekici bir hale getirdiğime inanıyorum”. Bir zü ve yeraltı arasında, ayrıcalık yapmadan aklımdan geçirmem bile: İki farklı girişim, yıl sonra, Zelter’e yazdıkları tamamlayıcı niduyulan tutku ve eğilim, tüm gerçeklerin yaklaşım, çatı anlayışıdır. telikte: “Dîvan’ımı derin boyutuyla sevmeni açık bir biçimde kendilerini simgeleyerek Goethe, BatıDoğu Dîvanı’nı 1819’da isterim. Ona kendimden neler kattığımı bir dağılıvermeleri... Bir büyükbaba için bu kitap haline getirmiş, okura iletmişti. ben bilirim. Bu şiirleri, tek tek çekip alarak kadarı yetmez mi?” (Çeviri: Melâhat Togar). Mektup alıntıları gibi yaşamöyküsel ve türlü biçimde işlemek ve değerlendirmek Goethe, on iki yıl daha yaşadı. filolojik veriler yapıtını bitirmediğini kanıtolası. Eberwein kimilerini seçip bestele* lar. Kitabının “eksik”leri vardı da onları mı miş, şarkılar yapmış, senin bunlar üzerine Bir kitapla, dahası iyi (her ne demekse), “tamam”lıyordu? Gülünç yorum olur. Kiyargılarını öğrenmek isterim (...) Bu arada önemli (bis) bir kitapla bir yapıt aynı şey taptan yapıta gidişe bir sınır, bir son yapım Dîvan’a yeni şiirler eklemekten de geri değildir bana kalırsa bir tutulamazlar. Getarihi tayin etmemişti. Baudelaire Çiçekler’i, Pound Cantolar’ı kat kat döşemişlerdi ve sonları gelmeden sonları gelmişti. Sağlık ya da yaşlılık sorunları akışı zayıflatmıştı tabiî; gene de irili ufaklı dokunuşlar, taslaktan ürüne giden yolda köprüde asılı kalmış ek parçalar işin içindeydi: Yapıtın sonunu ancak hayatın sonu getirecektibiliyorlardı. Açık bırakılmış yapıt G KARIŞIM Mürekkep kartuşuna dönüyorum. Bir “uzun” kartuşla yaklaşık on beş sayfa ilerlediğimi anladım. Demek, orta boy bir kitap için on uzun kartuş (yirmi kısa kartuş) gerekiyormuş. Neden bilmem, o an aklım serum torbalarına gitti. Sonra da, kan verme işlemlerine ve şırıngalara. Gece düşümde her şeyi birbirine karıştırdım. Belki bundandır: Kırmızı mürekkep ürpertir hep beni. Oysa kanın kuruduğunda aldığı rengi bilmiyor değilim. Beşir Fuad’ın son mektubu kimin elinde acaba? n Goethe Baudelaire ysel Çelikel’in yaşamı, toplumun yaralarının hemen hepsine dokundu; kadınların çıkışsızlığına, veremden zamansız ölümlere, yol vergisine, ekmek karnesine, Varlık Vergisi’ne, 67 Eylül’e... “Adalet yoksa gelecek de yok”, yaşamının parolası oldu. Uluslararası Hukuk Kürsüsü’nde ilklere imza attı. İstanbul Hukuk Fakültesi’nin ilk kadın dekanı, Türkiye’nin ilk kadın Adalet Bakanı oldu. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Türk Hukukçu Kadınlar Derneği’nin başkanlığını üstlendi. YÖK üyeliği yaparak daha demokratik bir Türkiye için çabaladı. Çelikel ve gazeteci yazar Berat Günçıkan’la telif hakkını ÇYDD’ye bağışladığı “Adalet Yoksa Gelecek de Yok Aysel Çelikel Kitabı”nı konuştuk. Philippe Djian, “Canım Cicim”de yazarlığın olağan sonuçlarıyla yüzleşip ekstralara çıkan Denis karakterinin etrafında sürprizlerle örülü ve okuru ters köşeye yatıran bir hikâye kurguluyor. Doğruyalan ve gerçeksahte ikilikleri roman boyunca okuru rahat bırakmıyor. Cemil Kavukçu’nun yeni öykü kitabı “O Vakıt Son Mimoza”da, yazarın hüzünlerle örülü öykülerinin yanında birçok hayal kahramanının aynı gemide yer aldığı ve fantastik bir macera içinde geçen, düş ile gerçeğin yer yer karıştığı, iç içe geçtiği öyküler de yer alıyor. Bol kitaplı günler... A KITAP İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar l Yayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden l Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü l Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. 24 Aralık 2015 3 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap