Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DİKMEN GÜRÜN’den “YILDIZ KENTER’İN HAYAT HİKÂYESİ” ‘Savaşın en güzeli tiyatro !’ GAMZE AKDEMİR gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Dikmen Gürün, yaşamı tüm renkleriyle yakalamış ve sahnenin merkezine yerleştirmiş Yıldız Kenter’in dünyasından sesleniyor okurlara. İki kadim dostu buluşturan “Tiyatro Benim Hayatım”, üretken ve mücadeleci bir yaşamla beraber ülkenin içinden geçtiği süreçleri de yansıtıyor. Kenter ve Gürün’le hayat ve tiyatro dedik. dönüştürmeyi, çalışmayı, sanatsal olanın yakalanabileceği bu aşamayı çok sevdim. İnsanı büyüten, zenginleştiren acıları depolayıp anımsayarak hepsini sahnede fırsat buldukça değerlendirdim. Başarı konusunda açgözlüyüm. Hep kendimi aşmaya çalıştım. Küçüklüğümden en çok aklımda kalan annemle babamın aşkı, kardeşlerimle aramdaki büyük bağlılık, bana yaşamı aşkla algılama ve yansıtabilmeyi öğretti. Aşk her şeyde olmalı... Alice Harikalar Diyarı’nda yaşıyorum ben. Her şeye hayretle bakıyorum, şaşkınlığım bir türlü geçmiyor. Her ânı dolu dolu yaşıyorum, algılıyorum. Bir oyunda sahneye çıktığımda inanılmaz başka bir dünyaya gidiyorum, onlar sayesinde Y ıldız Hanım, Dikmen Gürün’le uzun yıllara varan dostluğunuzdan doğan bu kitap, ortak tiyatro sevdanızın en somut ifadesi hiç kuşku yok ki. Her şey nasıl başladı? n Dikmen Gürün, yıllardır yazılarını takip ettiğim, beğenerek okuduğum bir eleştirmen. Eleştiriden çok şey öğrenirim. Yerginin de övgü kadar önemli bir misyonu var. Yeter ki bilgili ve karşısındakine, yapılan işe saygılı olsun yazılanlar. Gürün’ün eleştirileri bu iki özelliğe sahip olduğu için önemli benim gözümde. Dostluğumuza gelince; tiyatro gibi ortak bir aşkımız olunca bir yerde kesişecekti yollarımız. Kesişti de. Yıllar önce “Kim bu eleştirmen?” sorusuyla başladı, onun Tiyatro Festivali Yönetmeni olduğu yıllarda gelişti. Sonra, 2013’te bir gün “Hayatınızı yazabilir miyim?” diye sordu. “Seve, seve” dedim ve başladık bu güzel yolculuğa. Bu kitapta başta Müşfik, Şükran, Kamran olmak üzere tüm sevdiklerimle buluşuyorum ama hasret gideremiyorum. Keşke yanımda olup “Tiyatro Benim Hayatım”ı okuyabilselerdi. “HEP ÖĞRENCİ OLARAK KALACAĞIM” n Tüm hayatınıza damgasını vuran duygu ne? n Biz altı kardeştik. Yaşamak, savaşmaktı. Savaşın en güzelini tiyatroda keşfettim. Sahneye çıkmak, oynamak, alkışlanmak ve kendimi göstermek istiyordum. Fark edilme isteğini çok yoğun hissediyordum, bu zaafı güce yıldızlara yaklaştığımı görüyorum. Ben en çok doğaya ve sanata inanıyorum. n Nasıl bir öğrenciydiniz? Sizde en iz bırakan hocalarınız kimdi, kimleri örnek aldınız? n Eğitimim boyunca yerli ve yabancı hocalarımla aramda çok güzel aşklar doğdu, öğrencilerimin tümüne de tiyatrocu olmanın sorumluluğunu yaşamak üzere çalıştıkları için âşık oldum. Konservatuvar imtihanına girdiğim zaman Carl Ebert sordu; “Hep öğrenci kalmaya razı olabilecek misin?” Durdum, kafamdan geçen “Hayır, asla, öğrencilikten kurtulacağım, oyuncu olacağım, alkışlanacağım.” Ama Ebert’in yüzündeki ifadeyi görünce isteksizce “Evet” dedim. Yıllar sonra bunun bir oyuncu ve oyunculuğu kariyer edinmek isteyen biri için kaçınılmaz olduğunu anlayacaktım. Ebert’in dediği gibi hep öğrenci olacaktım. Hocalığa, hocalarım Mahir Canova, Nurettin Sevin ve Dorothy Sands’in asistanı olarak başlamam şansların en güzeliydi. n Nasıl bir hocasınız peki? Öğrencilerinize ilk neyi öğretir ve öğütlersiniz? n Hocalığım elli yılı aşan öğrenciliğimin devamı. Hep öğrenci olarak kalacağım. Oyunculuk bir matematik işi. İnsanın derisiyle, kemiğiyle, duygularıyla ilgili bir iş. Gördükleriyle ve algıladıklarıyla ilgili bir şey. Bir tür hesap işi. Bunu öğrendim okulda ve bunu öğretmeye çalıştım öğrencilerime. Hocalığımda hep “önce kendini tanı” ilkesinden hareket ettim. Tiyatrocu, tepeden tırnağa kadar >> MUAMMER YANMAZ 12 19 Kasım 2015 KItap