25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Gece Çığırtkanları / Şenay Eroğlu Aksoy / Yapı Kredi Yayınları / 86 s. İlk kitabı “Evlerin Yüreği”yle kendine özgü bir anlatım oluşturan, öyküleri ve yazıları 2007’den bu yana kitaplık, Notos, Özgür Edebiyat, Sözcükler dergilerinde yayımlanan Şenay Eroğlu Aksoy, “Gece Çığırtkanları”nda kader, kahır ve vicdan üçgeninde gezinen öyküleriyle var oluşun ağır toplarını masaya sürüyor. Yerinden yurdundan sürülmüş çaresiz insanlar; yastık altlarında saklanan ya da toprağa bırakılan hatıralar; yangın yerine dönmüş tekinsiz sokaklarıyla karanlık kenar mahalleler; tahta kılıçlarıyla tozlu sokakları, terk edilmiş siperleri aşındıran çocuklar... İsli elleri, endişeli yüzleri ve susturulmuş dilleriyle tahammülsüzlüğe, acımasızlığa ve korkunun kahredici gücüne karşı koymaya çalışanlar... Türkiye Coğrafyası / Marcel Bazin, Stéphane de Tapia / Çeviren: Arzu Nilay Kocasu / İletişim Yayınları / 350 s. Türkiye coğrafyası üzerine yazılmış bu kitap, klasik anlamda bir coğrafya kitabı değil. Ülkenin fiziki özelliklerinin yanı sıra beşeri coğrafyasını, toplumsal niteliklerini; Osmanlı İmparatorluğu’ndan cumhuriyete geçiş, askerî darbeler gibi Türkiye’nin ve bulunduğu coğrafyanın yapısını derinden etkileyen olaylarla birlikte geçirdiği ve geçirmeye devam ettiği tarihsel dönüşümleri de inceliyor. Göç, nüfus, istihdam, eğitim, sanayi, turizm, üretim, siyaset, ekonomi, din, iç çatışmalar gibi konuları ele alıyor, Türkiye’nin çok tartışılan “gelişimi” ile ilgili analizlerde bulunuyor. Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve Ortadoğu ile ilişkiler ve karşılıklı etkileşimler; Avrupa’nın özellikle Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girişi ile ilgili ülkeye bakış açısı, Türkiye’nin bir Avrupa mı, yoksa Asya ülkesi mi olduğu ile ilgili bitmek bilmeyen tartışmalarla ilgili önemli sorular soruyor, cevaplar veriyor. 100 Tuhaf Kitap / Yayına Hazırlayan: Ahmet Büke / Ağaçkakan Yayınları / 218 s. Ahmet Büke, yayına hazırladığı kitapla ilgili şunları söylüyor: “Şu hayatta para biriktiren arkadaşlarım da oldu, kitap biriktirenler de. Birinciler hatırlanacak kadar ilginç değildiler ama ikincilerin çoğu gerçekten ‘nadide’ insanlar. Belki de en tuhafı Murat Gültekin. Yaklaşık otuz yıldır pek kimsenin ilgisini çekmeyecek kitapları ve müzikleri toplar durur. Bu sürecin çoğuna tanıklık ettim hatta bu tuhaf ava birlikte katıldık zaman zaman. Sabaha karşı bitpazarlarında elde fener, gelen malları karıştırdık zira o kadar erken gitmezseniz en güzel kitapları, kasetleri ve plakları başkaları kapar. Bazen birlikte evde otururken kapımız çalındı ve adına lancacı denilen adamlardan haberler aldık. Bunlar yeni ölü evlerini gözlerler ve rahmetlinin değerbilmez yakınları tarafından çöpe atılan kitap ve fotoğraflarını meraklısına elbette bir miktar ‘sakal’ karşılığı ayırır. İşte bu elinizde tuttuğunuz kitap, Murat Gültekin’in çeyrek asırdan fazladır üzerine titrediği kütüphanesi sayesinde yazıldı desek doğru olur. İçerideki kitapların her biri bu toprakların insanına ait tuhaflığın, kafa karışıklığının ve deliliğin nişanesi sayılsa yeri.” S A Y F A 2 4 n 2 2 E K İ M Doctor WhoSiluet / Justin Richards / Çeviren: Ayda Sungur / İthaki Yayınları / 190 s. Marlowe Hapworth kilitli çalışma odasında ölü bulunur. Kimliği belirlenemeyen bir saldırgan tarafından öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Bu tam da Meşhur Dedektif Madam Vastra’ya göre bir iştir. Eldivensiz boks yapan Rick Bellamy’nin hayatı, cenazeci kılıklı biri tarafından elinden alınır. Bu olay Sontaran Strax’ı öfkelendirir. Gariplikler Karnavalı: Acayip ve büyüleyici gösteriler ve akrobatlarla dolu bir eğlence. Burası Jenny Flint’in sorularına cevap aradığı yerdir. Bütün bunların birbiriyle bağlantısı nedir? Peki, zengin fabrikatör Orestes Milton’ın bu olaylarla ilgisi ne? Doktor ve Clara hakikatin peşine düşmek için diğerlerine katılırken, kendilerini hiçbir şeyin ve hiç kimsenin göründüğü gibi olmadığı bir dünyanın ortasında bulurlar. Gelmiş geçmiş en tehlikeli silah Londra’nın üstüne salınmadan gerçeği ortaya çıkarmayı başarabilecekler mi? Wakolda / Lucia Puenzo / Çeviren: Gül Gürtunca / Doğan Kitap / 200 s. Patagonya 1960. Arjantin’i bir uçtan diğer uca geçen Alman Doktor José’nin yolu Arjantinli bir aileyle kesişir. Ailenin kızı Lilith, Alman doktorun dikkatini çeker. Çünkü kızda anomali vardır ve doktorun ilgi alanlarından biri olan cücelik araştırmaları için iyi bir denektir. Doktor, Lilith’in varlığındaki tuhaflıktan adeta büyülenir. Kızın annesinin hamile olduğunu öğrenince bu hamileliğe müdahale etme isteğine karşı koyamaz. Soğuk, hesapçı ama son derece çekici bir adam olan José, Lilith’le arkadaş olup onu etkileyerek aileyle yakınlaşır. Öte yandan doktorla küçük kız arasında cinsel bir çekim, karanlık bir ilişki başlar. Ne var ki José, aslında Auschwitz’de insanlar üzerinde yaptığı deneylerle ünlenmiş Nazi Doktor Josef Mengele’den başkası değildir ve geçmişi er ya da geç ortaya çıkacaktır. Gezide Dört Kadın / Sema Fener / Yitik Ülke Yayınları / 182 s. Bir kadının en erken başlayan mevsimi ilkbahardır ve o kadın için ölene kadar devam eder. Yaz, sonbahar ve kış bedenini yıpratır, yüzünde kimi güzel, kimi çirkin izler bırakır ama ruhu hep ilkbaharı yaşar. Dört mevsimi farklı deneyimlerle yaşarken ilkbaharı ruhunda taşıyan dört kadın, Sema Fener’in kaleme aldığı bu kitapta, bireysel benlikleriyle toplumsal benlikleri arasındaki çatışmayı Gezi ruhu ile birleştirerek var olma ve özgürleşme arzusunun önüne dikilen engelleri yıkmaya çalışıyor. AnabasisOn Binler’in Dönüşü / Ksenophon / Çeviren: Ari Çokona / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 254 s. Sokrates’in öğrencisi olan Ksenophon ilk eserini haksız ölümü üzerine hocasını savunmak için yazar. Devlet adamlığı konusundaki “Kyros’un Eğitimi ve Tiranlık Hakkında”, Spartalılara ilişkin “Hellenika ve Lakedaimonların Devleti”, ev idaresine dair “İktisat Üzerine” yazarın başlıca kitapları arasında yer alır. En tanınmış eseri “AnabasisOn Binler’in Dönüşü”, Pers prensi Kyros’un iktidarı ele geçirmek için ağabeyi II. Artakserkes’e karşı açtığı sefere katılan Yunanlı askerlerin savaş ve yurda dönüş macerasını anlatır. Ksenophon’un anı ve deneyimlerini aktardığı “Anabasis”, çoğu Anadolu’da geçen büyük bir askerî seferin güncesi. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 4 0 Basit Bir Es / Enis Batur / Kırmızı Kedi Yayınları / 76 s. “Eğer, bir kış sabahı, trenin biriki dakikalığına durduğu uzak bir ülkenin taşra istasyonundan binen tek yolcu karşındaki boş koltuğa oturur ve çantasından senin yıllar önce yazdığın bir kitabı çıkarıp okumaya koyulursa, şaşırma: Bu sahne başka bir yazar tarafından senin için yazılmıştı.” Enis Batur, “Basit Bir Es”te kısa metinleriyle okurların bir kez daha karşısında. Gündelik Yaşamda Avrupalı Müslümanlar / Nilüfer Göle / Metis Yayınları / 284 s. Ocak 2015’te Paris’te girişilen cinayetler haklı olarak büyük bir tepki doğurdu ama aynı zamanda Müslümanların Avrupa’daki varlığına dair kamuoyunda yer alan önyargıları ve kafa karışıklığını da arttırdı. Şimdi Avrupa’da en çok ihtiyaç duyulan şey, Müslümanların varlığını “zıt kategoriler” vasıtasıyla düşünmeyen bir sağduyu geliştirmek. “Gündelik Yaşamda Avrupalı Müslümanlar”da, 20092013 yıllarında Avrupa’nın 21 kentinde göçmen “sıradan Müslümanlar”la onların Müslüman olmayan komşuları ve hemşehrileri olan “kökten” Avrupalıları yüz yüze tartışma toplantılarında bir araya getiren saha araştırmasının sonuçlarını yorumluyor Nilüfer Göle. Araştırmanın amacı, sokakta kılınan namaz, minareler, camiler, Danimarka’da yayımlanmış karikatürler, kadınların başörtüsü ve çarşafı, şeriat, helal gıda ürünleri, bazı sanat yapıtları, Yahudiler ve Yahudilikle ilişkiler gibi konularda Avrupa kamu alanında ortaya çıkmış çeşitli tartışmalara verilen tepkileri soruşturmaktı. Göle, tercih ettiği özgün araştırma yöntemi sayesinde pek çok basmakalıp düşünceyi sarsıyor ve bütün bu tartışmaların aslında alternatif bir kamusal kültürün ortaya çıkmasına paradoksal biçimde katkıda bulunduğunu gösteriyor: İslami hiphop’tan “helal jambon”a varıncaya dek günümüzün Avrupa Müslümanları, modern yaşam biçimlerini İslam’a uygun biçimde yapılandırıyorlar ve bu yapılandırma Avrupa’nın kültürel değerleriyle çelişkili değil. SSCB’de Komünist Muhalefet / Pierre Merlet / Çeviren: Elif Hikmet / H2O Kitap / 170 s. Bir devrimin başına gelecek ilk şey muhalefet. Rusya’da 1917 Proleter Devrimi üç yıl süren iç savaştan zaferle çıkmıştı ancak harap olmuş ve kaynaklarını neredeyse tüketmişti. Devrimi yapan işçilerin önemli bir kısmı cepheden dönememiş, dönenler de takatsiz kalmıştı. Yardıma gelecek dünya devriminden umudu kesmeye başlayan işçi sınıfı Sovyetler’deki ağırlığını yitirerek, iktidarı, giderek bürokratikleşen devlet aygıtına kaptırdı. Gittikçe artan ayrıcalıklarını istikrara kavuşturmaya can atan bu habis kitle, bir yandan, kendisine mal ettiği iktidarı işçi sınıfına karşı ilelebet elinde tutmanın yollarını ararken beri yandan da yeniden güçlenen burjuvazinin rekabetini kırmaya çalışıyordu. İşte bu koşullarda bir işçi muhalefeti, bir sol muhalefet öncelikle fabrikalardan ve devrimi yapan partinin bağrından, Bolşeviklerin arasından yükseldi. Devrim’i ve Bolşevizm’i gasp eden bürokrasi ve onun yozlaşmış sözcüleri, bu muhalefeti kendi geçmişlerinden koparmak için yeniden adlandırmakta gecikmeyecekti: Troçkistler... 2 0 1 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle