Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tanımlanabilen yönetilebilir bir işlev olarak tanımlanabiliyor.” GÖZLERİMİZ TAMAMEN AÇIK Crary’nin hatırlattığı ve vaziyete cuk oturan bir başka mevzu, hayatımızın önemli parçalarından “uyku modu.” Buradaki “uyku”nun aldatıcı olmaması gerektiğini söylüyor yazar çünkü o anda bile hiçbir şekilde tam olarak kapanma veya kapatma söz konusu değil. Yani bütünüyle istirahatten bahsetmek imkânsız. Bahsedilecekse de bu çok pahalı bir süreç artık. Üstelik vücuda giren kimyasallar da ayrı bir konu. 7/24 çalışma veya ayakta kalma; gözler kapalıyken bile beynin işleme durumu, benliği altüst eden bir süreç kısacası: “7/24, zamansız bir zamanı ilan eder, maddi ya da teşhis edilebilir hudut çizgilerinden çıkarılıp alınmış bir zamanı, silsilesiz ya da tekrarsız bir zamanı.” Crary’e göre 7/24 asla hedefsiz değil; rekabet, ilerleme, sahip olma, kendini sağlama alma ve konfor üzerinden yürüyen bir öğütücü. Zamanı yiyip bitiren hız bütün bunları peşine takan bir lokomotife benziyor. “Birey” de kendisine sürekli yeni uygulamalar indiren bir mekanizmaya... Bu mekanizmanın işleyişi veya dayatmasıyla “birey” uysallaşırken tüketim, birikim ve açgözlülüğü talanla ya da yaşamı köreltmeyle eşleştiren her türlü “çatlak ses” de 7/24’ün neferleri tarafından itinayla bastırılıyor. Böylece hepimiz bir şekilde sakinleştirilip (ya da uyuşturulup) bize dayatılanları satın alıyor, kişiliğimizin yönetilmesine izin veriyor ve “ölmeden önce yapılacaklar, okunacaklar, izlenecekler listelerine” yöneltiliyoruz. Gözlerimiz tamamen açık biçimde 7/24 “toksik yiyecek ve suyla beslenip nükleer reaktörlerin yakınında yaşayan uysal tebaa”ya dönüşüyoruz. ALARM ERTELEME REKORTMENLERİ VE NEFERLER 7/24’ün gelip dayandığı bir başka nokta kâr güdüsü. Bunu sağlayan da düzenli çalışma. Daha doğrusu, insanları sapma olmayan bir rutine alıştırma veya doğal koşullardan inorganik şartlara geçiş. Günümüzün “verimli” ve disiplinli, hatta esnek çalışma koşullarının çerçevesini de çiziyor bu “mantık.” Tabii sadece o değil; 7/24 kapitalizm, yoğun dikkat gerektirmesinin ve çok çalışmayı buyurmasının yanında “çoklu işlemler ve eğlencelerin takip edilebileceği” biçimde yürüyor. Zaten aklımızı teslim ettiğimiz “akıllı cihazlar” da bu yüzden var, öyle değil mi? Onların, 7/24 kapitalizmini tamamlaması ve rutinimize hizmet etmesi bu şekilde açıklanamaz mı? Hıza alışmamızı sağlayan ve bir anlık bekleme tahammülümüzü bile sekteye uğratan 7/24 kuralları, aynı zamanda gündüz düşlerine dalmamızı engelleyip herhangi bir gecikmede sinirlerimizin laçka olmasına yol açıyor. Dikkatimizi toplamamızı emreden ve dağıtan 7/24 “mantığı”, bizi dört koldan sararak denetimini sıkılaştırıyor. Bugün geçerli olan sistem, bizi atıl ve cansız bir karaktere bürünmemiz için zorluyor. Bir anlamda şeyleşme deneyiminde bir başka faza geçmemiz isteniyor. Bu da sahip olma, birikim yapma ve güce erişmenin tek değer olduğunu söylüyor. Beri yandan da geç kapitalizmin yazılı veya yazısız kurallarına biat edilmesi gereken bir düzen o. Peki, bahsi geçen o düzenin tarifi nasıl yapılabilir? Crary buna yanıt veriyor: “7/24 beklemesiz bir zaman, talep üzerine bir ânındalık, başkalarının mevcudiyetinden yalıtılma yanılsaması sunar (...) 7/24, doğrudan demokrasinin her biçimi için elzem olan birey sabrı ve saygısını köreltir; başkalarını dinleme ve konuşmak için sıranın sana gelmesini bekleme sabrını...” 7/24 bir praksis. Bunun içinde uyku ise gündüz var olan sığlığın iplerinin gece salınması anlamına gelir. Onun dışında, sistemde herhangi bir anlamının bulunduğu da söylenemez. Crary’e göre toplumsal ile doğal arasında bir yerlerde duran uyku, mevcudiyeti korumaya yardım eder; o, “küresel şimdiki zamanın büyük ağırlığının reddi” olarak da değerlendirilebilir. O halde bugün devam eden mücadelenin iki ucu da netleşmiş olur: Bir tarafta alarm erteleme rekortmenleri, öbür cenahta ise daha çok “üretme”, tüketme ve performansını arttırma meraklıları, yani 7/24’ün neferleri... n alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr 7/24: Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu/ Jonathan Crary/ Çeviren: Nedim Çatlı/ Metis Yayınları/ 126 s. “En iyi performansı” sergilemek için dişini tırnağına takan “sağlam iradeli bireyler” oluşturulurken gerçekte ilaçlarla ayakta kalmaya çabalayan, bol bol psikiyatra görünen, sürekli depresyonda ve son derece huzursuz kişilikler haline getiriliyoruz. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 3 9 1 5 E K İ M 2 0 1 5 n S A Y F A 2 3