06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Müslüman Site / Louis Gardet / Çeviren: Ahmet Arslan / Ayrıntı Yayınları / 490 s. Müslüman Site, ilk basımından altmış yıl sonra, Ahmet Arslan’ın çevirisiyle okurlarla buluşuyor. Katolik bir rahip ve Yeni Thomascı bir kültür filozofu olan Louis Gardet, Müslüman dünya ile Batı arasında gerçekleşecek bir diyaloga katkıda bulunmasını ümit ettiği Müslüman Site’yi, “Müslümanların kalbinde somut olarak yaşanan İslâm’a yeni bir yaklaşım tarzı,” olarak sunar. Müslüman Site adı, bir yandan Hıristiyan “Tanrı Sitesi”ne nazire; diğer yandan da amacı bütün dünyayı kuşatmak olan Müslüman bir kaleye işaret etmekte. Bu yüzden, Müslüman Site’nin konusu, bir din, bir dogmalar sistemi, hukuksal bir yapı olarak İslam değil, Müslüman bir toplumsal hayatın örgütlenmesinin genel çerçevesi olarak; başka deyişle kendine özgü kuralları, armaları olan bir toplumsal varlık olarak İslam. Kitap aynı zamanda, İslam’ın siyasi değerlerinin etkinleştiği kendi toplumumuzun ve Ortadoğu’nun bugün hâlâ devam eden krizini anlamak için de zengin bir kaynak. Anadolu Masalları: Az Gidenler Uz Gidenler / Muhsine Helimoğlu Yavuz / Kaynak Yayınları / 200 s. “Evvel zaman içinde kalbur saman içinde…” diye başlar masallar. Masalın kurgusal dünyasına açılan bir kapı işlevi gören tekerleme, bizi gerçeklikten uzaklaştırarak bu dünyaya hazırlar. Kapıdan girince karşılaştığımız olağanüstü öğelerle dolu dünya, eğlendirme amacından fazlasına sahip. Dolayısıyla toplumlar, masalları yalnızca çocuklar için değil, toplumu eğitmek, dünya halklarına yaşam serüvenleri boyunca yol göstermek, toplumsal bir hafıza, insanlığa dair “kültürel bir genetik kod” oluşturmak için yaratır. Muhsine Helimoğlu Yavuz’un Anadolu’yu dolaşarak anlatıcılarından dinlediği ve bu kitapta topladığı 47 masal, biz yetişkinlere, çocukluğumuzda bıraktığımız masalları hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecinde masalların üzerimizdeki etkisine de ayna tutuyor. İnsanın Acısını İnsan Alır – Bütün Yazıları 1 / Şükrü Erbaş / Kırmızı Kedi Yayınları / 260 s. Yayınevi, usta şair Şükrü Erbaş’ın külliyatına şiirlerinden sonra bütün yazılarıyla devam ediyor. Şükrü Erbaş’ın zaman zaman öyküye yaklaşan denemelerinin, şiirsel düzyazılarının bir bölümü yer alıyor İnsanın Acısını İnsan Alır’da. Yazılarında bireysel acılara, hayal kırıklıklarına, yalnızlığa yer verirken topluumsal olanı da dışarıda bırakmıyor Erbaş. Tıpkı şiirinde olduğu gibi... Meleğin Çağrısı / Guillaume Musso / Çeviren: Nükhet İzet / Doğan Kitap / 382 s. New York, Kennedy Havaalanı. Bekleme salonunda bir kadın ile bir adam çarpışırlar, kısa bir ağız dalaşından sonra herkes kendi yoluna gider. Madeline ile Jonathan daha önce hiç karşılaşmamışlardır; tekrar görüşmeleri için de bir neden yoktur. Ama çarpışma sonrası yere dağılan eşyalarını toplarken, cep telefonları birbirine karışır. Bunu fark ettiklerindeyse aralarında 10.000 kilometre vardır. Madeline Paris’te çiçekçi, Jonathan ise San Francisco’da restoran sahibi ve şef C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 7 5 aşçıdır. İkisi de meraklarına yenik düşerek birbirlerinin telefonlarını karıştırmaya başlar ve akıl almaz bir gerçekle karşılaşırlar: Geçmişten gelen bir sır ikisini birbirine bağlamaktadır. Bu sırrın merkezinde ise birinin neredeyse hayatına mal olacak, diğerinin ise hayatını borçlu olduğu gizemli bir genç kız vardır. Guillaume Musso’dan siyah ve tozpembe renkleriyle romantik bir gerilim okurları bekliyor Meleğin Çağrısı’nda. Emanetimdeki Hayatlar ya da Acı Defteri / Mehmet Fırat Pürselim / Aya Kitap / 352 s. “Kalemi elime aldım. İlk sayfada, ‘Berna’nın Hikâyesi’ yazıyordu. Başlığı karalamadan altına ‘Hüzün Yüklü Gözler’i ekledikten sonra yazmaya başladım. İlk başlarda sağalmak için yazdım, ama zamanla kendimden çok dokunduğum insanlar için yazdığımı anladım. Nasıl ki, kelebeğe dokunduğunda onun renginden, güzelliğinden, canından bir parça parmaklarında kalırsa, ben de dokunduğum insanlardan kalanları ve dokunanların alıp gittiklerini anlatmak istedim. Kimsenin güzel bir hikâyesi yoktu. Herkes ölümlerden, yıkımlardan, acılardan bahsediyordu. Belki birileri de çıkıp sonu vuslata eren bir aşk hikâyesi, yaldızlı bir başarı öyküsü ya da mutlu olduğu bir anısını anlatsaydı canım şimdi bu balkonun demirinde asılı kalmazdı.” İlk kitabı Hayat Apartımanı’yla 2013 Naim Tirali Öykü Ödülü kazanan Mehmet Fırat Pürselim’den Emanetimdeki Hayatlar ya da Acı Defteri, öykülerle yürüyen bir roman. Müzikofili / Oliver Sacks / Çeviren: Begüm Kovulmaz / Yapı Kredi Yayınları / 382 s. “Müzik ve Beyin Öyküleri” alt başlığıyla yayımlanan Müzikofili, nörologyazar Oliver Sacks’ın meslek hayatında karşılaştığı vaka öykülerinin bir derlemesi. Adından da anlaşılacağı gibi bu kitapta bir araya getirilen vakaların ortak noktası, geçirdikleri hastalık veya kazalar sonrasında müziğe karşı geliştirdiği hassasiyetler. Bir sabah, zihninde bitmek bilmeyen son derece “gerçek” bir melodiyle uyanan bir kadın... Yıldırım çarpmasından sonra piyano çalmaya karşı tutkulu bir ilgi geliştiren bir doktor... Nörolojik hasarlar ve bunlarla baş etme süreçleri yeni “algı kapıları” ile özgül ve sıradışı deneyimlerin önünü açabilir. Sacks diğer kitaplarında olduğu gibi Müzikofili’de de hekim ve insan kimliğini öne çıkararak sosyal bilimlere ve edebiyata yaptığı göndermelerle okura, üzerinde hiç düşünülmeyen bambaşka bir dünyayı, beyin denilen gizemli organın dünyasını anlatıyor. Sevmek ya da Terk Etmek / Delphine de Malherbe / Çeviren: Armağan Sarı / Everest Yayınları / 112 s. Delphine de Malherbe, büyük bir hayranlık duyduğu Fransız edebiyatının aykırı sesi, feminizmin öncüsü ve skandallar kraliçesi Colette’in yaşamını, yazarın ağzından yeniden kurgulayarak okuru bu sıradışı zihnin hesaplaşmalarıyla baş başa bırakıyor. Sevmek ya da Terk Etmek’te, kadınerkek ilişkisinin çözülemeyen doğası, farklı cinselliklerin en karanlık katmanları, bedenin sırları Colette’in büyüleyici yaşamından kilit anlarla birleşiyor. Serçenin Kanadındaki Sevinç / Mehmet Salim / Evrensel Basım Yayın / 124 s. “... Şimdi neredesiniz? Hangi kenttesiniz? Nelerle uğraşıyorsunuz? Nelere gülüyor, nelere üzülüyorsunuz? Evlendiniz mi? Yoksa artık bizden geçti mi diyorsu2 4 nuz? Af haberlerini hâlâ takip ediyor musunuz? Önünüze bir tabak koyduklarında hâlâ şaşırıp bu kaç kişiliktir, diye soruyor musunuz? Evde, durakta üç adımlık bir yer bulduğunuzda hâlâ volta atıyor musunuz? Misafiriniz geldiğinde hâlâ şaşırıp görüşçüm geldi diyor musunuz? Koğuş basılacak diye uykudan fırlıyor musunuz hâlâ? Şekerli bir şeyler yiyip içtiğinizde açlık grevlerini hatırlıyor musunuz?..” Serçenin Kanadındaki Sevinç, Mehmet Salim’in ilk öykü kitabı. Çakalların Yurdu / Adrian McKinty / Çeviren: Ömer Mülazım / Martı Yayıncılık / 448 s. Zengin Hollywood yıldızlarının uğrak yeri olan Fairview kasabasında araba çarpması sonucu bir kişi ölür. Bu kişi kaçak bir göçmendir. Ölümünün sorumlularıyla ilgili hiçbir yasal işlem yapılmadığı gibi cenazenin ardından olayın üstü örtülür. Fakat bu olayı unutmayan biri vardır: ölen adamın kızı, Dedektif Mercado. Genç kadın yasadışı göçmen olarak sınırı geçer ve babasının ölümünü araştırmak için Fairview’da hizmetçi rolüne bürünür. Ancak Mercado’nun fazla vakti yoktur. Küba yasaları gereği bir hafta içinde Havana’ya dönmezse ailesi tutuklanacak ve hayatı tehlikeye girecektir. Adrian McKinty, Çakalların Yurdu’nda okuru bir maceraya davet ediyor. Çok Yaşa İstanbul / Dinçer Efetürk / Scala Yayıncılık / 244 s. Dinçer Efetürk, kitabında yaşadığı İstanbul’u, acısı ve tatlısıyla başından geçenleri kendi penceresinden paylaşıyor. Kitap aynı zamanda İstanbul’a bir teşekkürü, belki biraz sitem ve eskisine özlemi de barındırıyor. Efetürk, Çok Yaşa İstanbul’la ardında “hoş bir seda” bırakmaya uğraşıyor. Yeraltında Kırk Beş Sene / Ahmet Naim / Evrensel Basım Yayın / 118 s. Ahmet Naim Yeraltında Kırk Beş Sene’de18861931 arası, “mükellefiyet” zorlamasıyla işçileşen Zonguldaklıların yaşadığı sancılı değişimi, madencilik geleneklerini, sermaye birikimi için maden ocaklarında katledilen işçileri, efsaneleri, maden işçisi kadınları, madenciliğe özgü deyimleri ve daha nice “göçük altında kalmış” zenginliği maden işçisi Ethem (Yemelek) Çavuş kimliği üzerinden günümüze taşıyor. Orléans Bakiresi Jeanne d’Arc / Nilay Yılmaz / Etkin Yayınevi / 158 s. “Ben Jeanne d’Arc, aşağıdaki yüz kızartıcı günahları işlediğimi doğrularım. Tanrı katında hoşa giden ve asli görevim olan kadınlık görevlerimi unutup asker oldum. İnsanları birbirine öldürtmeye kışkırttım. Sonra da bu günahların Tanrı’dan gelen sesler olduğunu söyledim. Halkı kışkırtma, itaatsizlik, kendini beğenmişlik ve dinden sapkınlık suçlarını işlediğimi kabul ederim. İşlediğim günahları için büyük pişmanlık duyduğumu, bu suçları bir daha işlemeyeceğimi bildiririm. Kilise’ye ve Papa Hazretlerine itaat etmek boynumun borcudur. ” Nilay Yılmaz Yüzyıl Savaşları boyunca İngiltere’ye karşı ülkesi Fransa’ya memleketi Lorraine’deki cephelerden başlayarak manevi anlamda büyük destek olan ve sonradan ünü Fransa’nın dört bir yanına yayılmış bir Fransız Katolik azizesi Jeanne d’Arc’ın yaşamını romanlaştırıyor. n T E M M U Z 2 0 1 4 n S A Y F A 2 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle