23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

leri elbette birbirlerinden çok farklıdır. Gençlere önerim, birbirlerinden epey farklı şairlerden, kendileri için, bir bileşke yaratmalarıdır.) Belirtmem gerekir: Egemen Berköz bana çok şey öğretmiştir. Belirtmem gerekir: Mehmet Taner benim için çok önemli. Gençler “lirikten” bıktı, peki. Çünkü, “Hayat sert geçiyor, liriğin ‘mızmızlığı’ sert geçmekte olan hayatımızı açıklamaya yetmiyor” diyorlar. Fakat ‘lirik’in ‘mızmız’ olduğu kat’iyyen söylenemez. Ama onlar öyle söylüyorlar; peki, şimdilik öyle söylesinler. Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’nün seçici kurul üyeleri her yıl on civarında dosya üzerinde kara kara düşünür. Örneğin bu yıl İrfan Çinar’a verildi ödül. Ama Erda Har’ı tanımış olmam (dosyasını okumuş olmam) benim için gerçekten mutluluktu. Bu yıl henüz on beş yaşında olan bir delikanlıyı da tanımış oldum. Adını vermeyeyim şimdilik, kendisine de söyledim; çok değil, 35 yıl sonra şiirimizin başına bela kesilecek bu delikanlı. Çok genç olanlarla ilgili şunu söyleyebilirim. k. İskender müthiş bir etki yaratmış üzerlerinde. Ama İskender’i tam olarak sindirememişler henüz. Bu yüzden de sözü bel altına ve küfre çekiyorlar ha bire. Vaktiyle şöyle demiştim: “Şiirin muhalifliğini, muhalefet meraklısı.. güya marjinal bir yapıya sahip olmasıyla değil; muhalefet ‘bilinci’ne sahip olmasıyla açıklasak gerektir. Ne var ki bu açıklamada ‘edep’ olmazsa olmazların başında gelir. Edebini yanına alamayan şiir, lümpendir. O serseriliği, şiirin doğasındaki serkeşlikle asla karıştırmamak gerekir.” Bugün de böyle diyorum. “DENEMEYİ YA DA DÜZYAZI YAZMAYI BECERİYORUM” Mayıs Yayınları, her yıl baskısı tükenmiş kitaplarınızdan iki adedini yeniden hayata geçiriyor. Bu, eski şiirlerinize ulaşamayan okur için iyi bir fırsat. Bize bu yeniden kitaplarınız için neler söylemek istersiniz? Biz, Sina Akyol’un sadece şiir kitabı olur diye inanmışken birden “Düzyazdım” adında, dergi yazılarınızın derlendiği kitabınızla karşılaştık. Sina Akyol, farklı türlerde yeni eserler verecek mi? Mayıs Yayınları benim için çok önemli. Çünkü yöneticisi Suat Çelebi benim için çok kıymetli. Demişti ki Suat: “Abi, ‘toplu şiirler’den vazgeç, çok kalın ve dolayısıyla pahalı oluyor; her yıl bir kitabını –ilk baskısı kaç sayfaysa o kadar sayfa olarak yayımlayayım.” Bunu bana 2010’da söylemişti. Demiştim ki ona: “Her yıl bir kitabımı yayımlarsan, hayattayken yazmış olduğum son kitabımın yeni baskısını göremeyebilirim; her yıl iki kitabımı yayımlarsan, hayattayken yazmış olduğum son kitabımın yeni baskısını 2015’de görebilirim. Sana ve bana söz, 2015’e kadar yaşayacağım!” Sonuçta anlaştık. Her yıl iki kitap hesabından C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I hareketle bugüne kadar altı kitabımın yeni baskıları yayımlandı. O kitapların meraklıları, o kitapları internet ortamı üzerinden edinmeliler; öneririm, daha hesaplı oluyor. (Fakat, aksilik işte, bir de şu Salyangoz İlmi’ni sardım Suat’ın başına; demek oluyor ki 2016’da da yaşıyor olacağım.) “Düzyazdım”a gelince: Kitap Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı. Yayınevi yöneticisi bana dedi ki: “İzmir’de bir kitabevi açtık, gidip görün.” Gidip gördüm. Harika bir kitabeviydi. Bir köşesinde benim “Düzyazdım” da duruyordu. Aldım elime, karıştırmaya başladım; kitabevi çalışanlarından biri yakınımdaydı, sordum: “Yahu” dedim, “ben bu adamı ‘şair’ olarak bilirdim; neyin nesidir bu, deneme mi?” Dedi ki kitabevi çalışanı: “Efendim, düzyazı kitabı.” Dedim ki, “Peki, iyi bir şey mi bu, almaya değer mi?” Dedi ki kitabevi çalışanı: “Umduğumuzu bulamadık efendim.” Doğrusunu söylemem gerekirse, ben de umduğumu bulamadım “Düzyazdım”da. Bana sorarsanız, harika bir kitaptır derim. Ama satış rakamları herhalde öyle söylemiyor. Kitabevi çalışanı bu açıdan sonuna kadar haklı olsa gerek. Ama bence, ben de haklıyım, “Düzyazdım” adlı kitap için, “Harika bir kitaptır” derken. “S.A. farklı türlerde yeni eserler verecek mi?” Keşke besteci olabilseydim. (Bunu Eşber Yağmurdereli’ye söylediğimde, o da bana, “Keşke şair olabilseydim” dedi. İnsan milleti böyledir işte, birbirine özenip durur.) Roman nasıl yazılır, bilmiyorum. Öykü nasıl yazılır, onu da bilmiyorum. Denedim, “Düzyazdım” çıktı. Demek ki denemeyi ya da düzyazı yazmayı beceriyorum. Sina Akyol neden şiir yazdı? Gencecikti ve duygularını şiirle dile getireceğini sanıyordu herhal; lisede âşık olduğu kız için şiirler yazdı; pek de işe yaramadı doğrusu. Derken, sanırım bir tür ‘alışkanlık’ oldu şiir yazmak; sürdürdü bu alışkanlığını. Derken, salt duygunun şiirin safrası olduğunu fark etti. (TRT Belgesel’in yaptığı bir programda bunu da dile getirdi, ama ‘şiirin safrası’, ‘şiirin sofrası’ olarak yer aldı o belgeselde.) Şiirin bir yapı kurma işi olduğunu Hilmi Yavuz Hoca’dan öğrendi. Bu bilgi üstüne okuduğu iyi şairler sayesinde, şiirin bir yapı kurma işi olduğu bilgisi, perçinlenmiş oldu kendisinde. Bu arada, gündelik hayatın tüketici diline karşı geliştirilebilecek en sağlam ve yapıcı dilin şiir dili olduğu sonucuna da vardı. Hâlâ yazıyor olmasının nedeni budur bence. Yani, demek istedim ki öyleyken böyle. n Salyangoz İlmi/ Sina Akyol/ Yasakmeyve Yayınları/ 112 s. (1) Salyangoz İlmi, Sina Akyol, Yasakmeyve Yayınları, Nisan 2014, s. 97. (2) a.g.e., s. 12. (3) a.g.e., s. 50. (4) a.g.e., s. 100. 1275 2 4 T E M M U Z 2 0 1 4 n S A Y F A 1 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle