Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş iir Atlası G Georg TRAKL/ Şiirler Çeviren: Danyal NACARLI Ve masumdu yüzü. Kalbine inceden bir köz düşürdü sözüyle Tanrı: “Ey insan!” Ve buldu şehri akşam vakti sessiz adımlarla; Dudaklarında o muğlak sızıltı: “Ben süvari olmak istiyorum.” Yürüdü ardı sıra çalı, hayvan Evleri ve loş bahçeleri kar beyaz insanların Arıyordu onu katili çoktan. Öyle güzel ki baharıyla yazı, öyle güzel hazanı Günahsız olanın, suskun adımları Geçiyordu hayalci karanlık odaların önünden Baş başa kaldı her gece yıldızıyla; Seyrederken yapraksız dallara düşen usulca karı Gördü loş saçağın altında gölgesini katilin Ve düştü gümüşsü, soluna başı hiç Doğmayanın. GRODEK Çınlıyor akşam vakti, güz gelmiş ormanlar Gürültüsüyle öldürücü silahların Ve altın sarısı ovalar, mavi göller. Üstünde güneş Yuvarlanıyor daha karanlık. Sarıyor gece Can çekişen savaşçıları ve vahşi çığlıklarını Parçalanmış ağızlarının. Ve birikiyor çayırda sessizce dökülen kanlar: Gazaplı bir tanrıyı barındıran kızıl bulut. Etraf mehtap ayazı. Her yol kara çürümeye çıkıyor. Gecenin, yıldızların yaldızlı dalları altında Sendeliyor suskun koruda kız kardeşin gölgesi Selamlamak için şehitlerin ruhunu ve kanlar içinde başlarını; Çınlıyor kamışta için için kalın kavalları sonbaharın. Ey daha da gururlu yas! Ey sizi, tunçtan sunaklar! Bir devasa acı besliyor bugün, kızgın meşalesini zihnin: Doğmamış torunlar. n CEVAT ÇAPAN ‘İçecek kayalıkta serinliğini mavi pınardan dudakların’ eorg Trakl 1887 yılında Avustrurya’nın Salzburg kentinde doğar. Ailesi varsıldır. Ama ağır bir depresyon geçirmekte, çocukları için ulaşılmayacak kadar uzakta, kilitli bir odadaki annesine hasret kalan Trakl, şiirlerinde anneyi kâh bir melek diye yüceltecek, kâh hayat kadını diye yargılayacaktır. Rimbaud’dan, Baudelaire’den, Rilke’den etkilenen şair Alman ekspresyonizmin en güzel şiirlerini yazmıştır. Kalabalık bir ailenin içinde hep yalnızlık çeken Trakl çocukluğundan beri kendinden küçük olan kız kardeşine büyük ilgiyle bağlanır. Enseste varan bu tutkudan dolayı kendisini şiddetle suçlar, uyuşturuculara sığınır. Bu arada Birinci Dünya Savaşı başlar ve Trak bohem hayatından kurtulmak için gönüllü olarak orduya katılır. Sıhhiye görevlisi olarak savaşın korkunçluklarına tanık olan şair sinir krizi geçirip intihara teşebbüs eder. Hastaneye sevk edilen Trakl orada, aldığı bir aşırı doz kokainle kalp krizi geçirir ve sanki kazayla geldiği, bir gün bile yaşama ehliyeti alamadığı dünyayı 3 Kasım 1914’te terk eder. ELİS OĞLANA Öterse, Elis, karanlık ormanda ardıçkuşu, Sonun bu senin. İçecek kayalıkta serinliğini mavi pınardan dudakların. Bırak, kanarsa kanasın Çok eski efsaneleri sessizce alnın Ve muğlak tabirini gökte süzülü kuşların. Ama yürürsün yeğni adımlarla sen Erguvani üzümler sarkan geceye. Oynatırsın kollarını mavide artık daha güzel. Bir dikenli çalı çınlar Aysı gözlerinin baktığı yerde. Oy, Elis, ne kadar olmuş, sen öleli. Sümbüldür bak bedenin, Bir rahibin solgun sarı elleriyle daldığı. Zifiri mağaradır suskunluğumuz. İçinden masum bir kuzu çıkar kâh Ve indirir kurşundan ağır gözkapaklarını. Katran gibi çiy düşerken şakaklarına, En son altını sönmüş yıldızların. KASPAR HAUSER KOÇAKLAMASI Bessie Loos için Gerçekten seviyordu tepeden erguvani inen güneşi, Öten siyahkuşu, yollarını ormanın Seviyordu yeşilliğin hazını. Anlamlıydı ağacın gölgesinde onun yaşamı C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1275 24 T E M M U Z 2014 n S A Y F A 19