01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler le okuyucuya anlatılıyor. çArşı Ulan! direnişi, sıcak bir dille anımsatmakla kalmıyor taraftarlık ruhuna ve siyah beyaz renklere de göz kırpıyor. Eski günler, eski maçlar, tribünün orta yerinden hikâyeler okuyucuyla buluşuyor. Siyah beyaz renkleri, vicdan temelindeki bir ruhla satırlara kazıyan çArşı Ulan!’ın bir sosyal sorumluluk projesi olarak değer kazandığını da belirtelim. Kitabın telif hakları 1 Umut Vakfı’na bağışlandı. Parrot ile Oliver Amierika’da / Peter Carey / Çeviren: Handan Saraç / Ayrıntı Yayınları / 496 s. İki kez Man Booker Ödülü kazanmış edebiyat dahisi Peter Carey, gerçek bir ustalık eseri olarak anılan kitabı Parrot ile Olivier Amerika’da edebiyat dünyasının bu dil sihirbazı yarattığı karakterlerle bizi 1830’ların Amerika’sına götürmekle kalmıyor, Parrot’ın kişiliğinde Charles Dickens’ın, Olivier’nin kişiliğinde ise Alexis de Tocqueville’in gözleriyle o günlere dair eşsiz gözlemlerde bulunuyor. Kitap boyunca eski kıta Avrupa’yla yeni dünya Amerika kıyaslanıyor, bir aristokratla bir reformistin gözünden. Bir eleştirmenin benzetmesiyle: “Kristof Columbus Amerika’yı keşfetmiş olabilir ama yeni romanıyla Carey okurlara bu kıtayı yeniden keşfetme zevki veriyor.” Schopenhauer / David E. Cartwright / Çeviren: Sibel Erduman / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 598 s. 19. yüzyılın en özgün ve kışkırtıcı düşünürlerinden Arthur Schopenhauer’ı anlatan elimizdeki biyografi, Schopenhauer’ın parçalanmış aile hayatını, erken dönemlerde üzerinde etkili olan kişileri, Kant’a olan eleştirel bağlılığını, Fichte ve Goethe ile kişisel etkileşimini, Schelling ile kararsız ilişkisini, Hegel’e yönelik nefretini, felsefesinin tanınması için verdiği mücadeleyi ve geç gelen şöhretine karşı tavrını içeren bütünüyle belgelenmiş bir portre sunmaktadır. Schopenhauer bu biyografide, Samuel Beckett, Jorge Luis Borges, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Thomas Hardy, Thomas Mann, Friedrich Nietzsche ve Ludwig Wittgenstein gibi farklı kişiler üzerinde kayda değer etkisi olan bir düşünür olarak ortaya çıkmaktadır. biz burada iyiyiz / Barbaros Altuğ / Can Yayınları / 90 s. Edebiyat çevrelerince yakından tanınan Barbaros Altuğ, ilk romanı biz burada iyiyiz ile okur karşında. Türkiye’de tanışıp farklı bir ülkeye göçen ve daha iyi, daha özgür bir hayat aramaktan ziyade kendilerini aradıkları gerçeğiyle yüzleşen üç genç, bilindik bir hikâyeye umulmadık bir son yazıyor. Berlin’in soğuğu ve yeni hayatı vaat eden bilinmezliğiyle İstanbul’un sıcak, kaotik ve tanıdık havası çarpışarak herkese başka bir yol çiziyor. Akıcı ve gerçekçi diliyle biz burada iyiyiz, hataları, tercihleri, yalnızlığı, çaresizliği ve birey ya da bir şey olma güdüsüyle çarpışan insanların, hepimizin hikâyesine dokunuyor. Şehrin Gizli Öznesi / Yıldız Ramazanoğlu / Kapı Yayınları / 252 s. Yıldız Ramazanoğlu’nun gözleri, şehirlere bakarken de edebî tavırdan asla vazgeçmiyor. Şehrin Gizli Öznesi’nde objektifini Asya ve Avrupa’nın şehirlerine doğrultuyor yazar ve kentleri maddeten ve ruhen çepeçevre saran gizli özneleri ve hikâyeleri önümüze C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 7 3 seriyor. Bu kitapta şehirlerin insan üzerinden dile gelmesini anlatmak istemiş Ramazanoğlu. “İnsandan insana bir iletişim olması için yatay gelişen, ayağın toprağa değebildiği, ağaçlarla, hayvanlarla dostane ilişkilerin kurulabildiği şehirler lazım bize.” diyor ve “Ancak böyle yerlerde fikredebilir, temel insani ve uhrevi hedeflerimizden kopmadan yaşayabiliriz.” diye de ekliyor. Doğuştan Yalancı / Ian Leslie / Çeviren: Erhan Derya Kibaroğlu / NTV Yayınları / 288 s. Ian Leslie, Doğuştan Yalancı’da okuru, aldatmaya dair psikoloji, nörobilim ve felsefe alanından son gelişmelerin yer aldığı keyifli bir fikir turuna çıkarıyor; çocukluğumuz, kariyerimiz ve sağlığımızın yanı sıra reklamcılıkta, siyasette, sporda ve savaşlarda yalanın oynadığı rolü inceliyor. Aziz Augustinus, Charles Darwin, Sigmund Freud ve Joni Mitchell gibi değişik şahsiyetlere odaklanarak insanın yazılımındaki hata olmak bir yana, yalanın benliğimizde önemli bir yere sahip olduğunu, aldatmanın dinamiklerini anlamadan kendimizi anlamanın mümkün olmadığını savunuyor. Demokrasi Nefreti / Bacques Rancière / Çeviren: Utku Özmakas / İletişim Yayınları / 112 s. Düne kadar Avrupa’da resmî söylem totaliter dehşete karşı demokrasinin erdemlerini övüyordu. Devrimciler ise bugün ve buradaki demokrasiyi biçimsel bulup, gelecek bir gerçek demokrasiyi savunuyorlardı. Şimdi bütün bunlar geçmişte kaldı. Artık bazı hükümetler demokrasiyi silahların gücüyle ihraç ederken, Batı’da yeni düzenin aydınları kamusal ve özel yaşamın her parçasında demokratik bireyciliğin ve eşitlikçiliğin zararlı tezahürlerini teşhir etmek için aralarında yarışıyor. Bu ikisinin ortak değerleri yok edip yeni bir totalitarizm ürettiğini, insanlığı intihara sürüklediğini iddia ediyorlar. Bu ideolojik dönüşümü anlamak için onu zenginliğin küresel yönetimi içinde ele almak yeterli değil. Eski zamanlardan beri, kendilerini halkı yönetmeye doğal olarak yetkili görenler “halkın yönetimi” fikri karşısında dehşete kapılmıştır. Jacques Rancière, demokrasi, siyaset, cumhuriyet ve temsil arasındaki karmaşık ilişkiyi incelerken, günümüzde yükselen demokrasi nefretinin kaynaklarını gösteriyor bu kitabında. Sahilden Bostancı / Gül Ersoy / Sel Yayıncılık / 132 s. Sahilden Bostancı, arayış, umut etme, kabullenme gibi duyguların rehberlik ettiği, farklı coğrafyaların ev sahipliği yaptığı hikayelerin, bir minibüste denk gelebilecek ancak bir sokakla yaşamları tamamen ayrışabilecek insanların hayatlarına göz kırpan bir kitap. Gül Ersoy, arayışın, kişinin kendine ve etrafına karşı geliştirdiği sorgulama dürtüsünün coğrafya ile nasıl bir ilişkisi olduğunu, yolları kat etmenin kişi ile peşine düşülen cevaplar arasındaki mesafeyi nasıl etkilediğini anlamak adına birçok durakta mola veriyor, bir minibüs hattını, eski bir şarkıyı başlangıç noktası alıp, dünyaya uzanıyor. Şehir hayatının rekabetle saldıran, kıskacına alan düzeni karşısında “hayır” diyebilmenin ve sırtını dönüp gidebilmenin özgürleştiriciliğini sunuyor. Diğer yandan da taşraya uzanıp, küçük bir kasabada toplumsal cinsiyet rollerinin bireyi nasıl yonttuğunu; kimliğini kazanma mücadelesinin ekmeğini kazanma derdi ile nasıl çeliştiğini gösteriyor. 1 0 Herhangi Bir Gün / Elvis Peeters / Çeviren: Gül Özlen / Alef Yayınevi / 158 s. Ömrü boyunca yaptığı ve yaşadığı hiçbir şeyden pişmanlık duymayan bir ihtiyarın bir günü. Bir salı günü ya da belki çarşamba... Hayatı karşısına çıktığı gibi kabul edip ona göre yaşayan bir adamın geriye dönüşlerle anlatılan hikâyesinden, genç yaşta arkadaşlarıyla birlikte bir suç işledikten sonra ailesi tarafından Afrika’daki sömürgeye gönderildiğini öğreniyoruz. Burada çiftlik işleten ablası ve eniştesinin yanında başlayan iş hayatı, sık sık kesintiye uğrayarak çeşitlenir. Paralı asker, pilot, kamyon şoförü... Kendi ülkesinde bir günün diğerinden farksız olduğu bir hayat süren yaşlı, yalnız adamın hatırladıkları, insanın nasıl bir kötülük, şiddet üreticisi olduğunu gösteren balyoz darbeleriyle dolu bir metin kurar: Herhangi Bir Gün. Kömür Tutuşunca / Erol Çatma / Evrensel Basım Yayın / 152 s. Bu kitap 1965 Martında kendiliğinden patlayan ama etkisi tüm ülkeye yayılan Zonguldak direnişinin öyküsünü anlatıyor. Erol Çatma, bu grevin ayrıntılarını belgeler üzerinde titiz bir çalışma yaparak ve tarih içinde zorlu bir yolculuğa çıkarak ortaya çıkarmış. Yıllar önce iki maden işçisini kurşunlayarak katleden sermaye güçleri, işçi sağlığı ve güvenliğinin kurallarını hiçe sayarak 13 Mayıs 2014’te de Soma’da 301 işçiyi madende katletti. Zonguldak’ta, Soma’da ve tüm madenlerde kaybettiğimiz işçilerin anısına yayımlanıyor kitap. Spartakislerden İspanya İç Savaşına / Murray Bookchin / Çeviren: Akın Sarı / Dipnot Yayınları / 304 s. Murray Bookchin’in son ve anıtsal eseri Devrimci Halk Hareketleri Tarihi dizisi bu dördüncü ve son ciltle tamamlandı. Kitabına yirminci yüzyılın ilk çeyreğindeki Alman Devrimi’ni tartışarak başlayan Bookchin, o dönemki Alman işçi sınıfının Avrupa’nın diğer işçi sınıfları arasında en muhafazakâr ve düzene en fazla eklemlenmiş toplumsal kesim olduğunu, Alman Sosyal Demokrat liderler tarafından kurnazca kullanılan bu durumu sağlıklı değerlendiremeyen Spartakistlerin, Rosa Luxembug’un şahsında, kendilerine yanlış bir strateji belirlediklerini ileri sürmektedir. Bavyera, Macaristan ve Avusturya’daki devrimci kalkışmalar da yazarın kitabın birinci kısmında incelediği konular arasındadır. Üzerinden yetmiş yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen anısı Bookchin açısından hâlâ taptaze olan İspanya Devrimi ise tarihte eşi görülmedik bir enternasyonalist mücadeleyi içerir. Şarap ve Tanrı / Kamil Sarhanlı / Maya Kitap / 150 s. Yunan Mitolojisi’nde tanrıların tanrısı Zeus’un oğlu Dionysos, dile gelip kendi hikâyesini anlatıyor bu kitapta. Şarabın ve eğlencenin tanrısının başından geçenler, tarihsel bilgiyle yoğuruluyor. Şarap ve Tanrı’da yazar yaptığı araştırmayla Dionysos’u edebi bir dille ete kemiğe büründürüyor. Dionysos’un tarihsel süreç içindeki mitolojik serüvenine, güvenilir bilgi ve farklı anlatım tarzıyla tanık olacak okurlar Kamil Sarhanlı’nın bu çalışmasında. Dionysos hakkındaki çok şey ekleyecek ve onu tanımaya yardım edecek, kurgusallık ve şiirsellikle dolu bir çalışma. n T E M M U Z 2 0 1 4 n S A Y F A 2 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle