30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y G eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER [email protected] Shakespeare’in doğumunun 450. yılında Mîna Urgan’ın “Shakespeare ve Hamlet”i Shakespeare’e tutulan ayna... gönüllülükle yapıyor bunu” demekten yurttaşı olarak benimeçenlerde, Mîna alamamış kendini. semesinden kaynaklaUrgan’ın “Shakesnır” diyor Urgan. “İşte peare ve Hamlet” Orhan Pamuk’un, 1991’de Cumhubu yüzdendir ki, onun kitabının Yapı Kredi riyet Kitap’ta yayımlanan sözleri ise, oyunları, nice başyapıtYayınları’nca yeniden basıldığını Mîna Urgan’ı yakından tanıyanlara, bir lar gibi kitap raflarında görünce, aklım ve yüreğim, İnginefes gibi üflediği o kısık sesini anımtozlanmamış; Osmanlı liz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde satıyor: tuluat kumpanyalarınokuduğum yıllara uzandı. Hep “Mîna Urgan’ın sesi, çok iyi bildiği dan tutun da Avrupa söylemişimdir: Berna Moran’lı, Tatbir konuda çok iyi bildiği bir iki yakıbaşkentleri tiyatrolarına kadar her yerde yana Moran’lı, Vahit Turhan’lı, Akşit nıyla rahat rahat konuşan birinin sesisahnelenmiş; beyazperdeye, televizyon Göktürk’lü, Cevat Çapan’lı, Murat dir.” ekranlarına gelmiş, her dilde okunmuşBelge’li ve elbette Mîna Urgan’lı yıllar, Kitabın kendisine gelince… tur.” kanımca, bu bölümün Altın Çağıydı. Urgan’ın daha önce İstanbul ÜniverPeki, Shakespeare’in ölümsüzlüğünün sitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları’ndan Kimileri, bu değerlendirmeyi, akıldan sırrı nedir? çıkmış olan “Shakespeare I” ve “Sha çok yüreğin sesi olarak görebilir. Eh, “Neredeyse dört yüzyıldan beri Shakespeare II” adlı kitaplarının, daha insanın üniversite yılları, her zaman kespeare insan gerçeğini, insan olmanın önce hiç değinmediği on dokuz oyun Altın Çağı olmasa da gençlik çağıdır ne onurunu bize anlatarak, en çapraşık da eklenerek büyük ölçüde geliştirilmiş de olsa; dönüp gençlik çağına bakacak düşünceleri ve duyguları kavramamıza, biçimi olan “Shakespeare ve Hamlet”te, olduğunda da, aklından çok yüreğiyle yaşadığımız dünyanın, çevremizdeki bu büyük ozanın yaşamı ve yapıtları konuşmaya kalkabilir, diyenler çıkabilir. kişilerin ve onlarla olan ilişkilerimizin üstüne pek çok ayrıntılı bilgi ve yorum Ne ki, adlarını andığım hocalarımın, gizlerini en olumlu biçimde çözmemize bulabilirsiniz. hem verdikleri derslerin niteliği, hem yardımcı olmuştur. kendi alanlarında yaptıklar çalışmalar, Shakespeare’in ölümsüzlüğünün başlıKAPSAMLI BİR YAKLAŞIM yayımladıkları kitaplar ve çeviriler, hem ca nedeni, her ülkenin her kuşağıyla sanShakespeare’in yaşamöyküsü, şiir ve de İngiliz dili ve edebiyatını biz öğrenki yeniden doğması ve her doğuşunda soneleri, Elizabeth Çağında tiyatrolar ve cilerine olanca toplumsal ve düşünsel daha da canlı oluşudur. İşte bu yüzden sahne, ilk komedyalar, olgunluk dönemi boyutlarıyla sunuşları bir an göz önüne dünyanın her yerinde olduğu gibi, bukomedyaları. İngiliz tarihiyle ilgili oyun getirildiğinde bile, onların dönemini gün Türkiye’de de bizim çağdaşımızdır ları, tragedyaları, Eski Yunan ve Roma Altın Çağ saymak, yüreğin abartısından ve gelecek kuşakların da çağdaşı olacatarihiyle ilgili oyunları, son oyunları ve çok, aklın çıkarsaması olarak görülmeğından kuşkumuz yoktur…” kapsamlı bir yaklaşımla “Hamlet”… lidir… Mîna Urgan, iki yüzyıldan beri “Shakespeare’in önemi, gerçek anlam Mîna Urgan’ın “Shakespeare ve Shakespeare’in yaşamı üstüne sayısız kida evrensel bir dâhi olmasından, onu her Hamlet”inin yeniden basımının, Wiltap yazılmış olmasına karşın, bu konuda çağın kendi çağdaşı, her ülkenin kendi liam Shakespeare’in doğumunun dört yüz ellinci yılının yeryüzünün dört bir yöresindeki okurlarınca kutlandığı, “doğaya ayna tutan”, insan doğasındaki hemen her türlü duygu ve çatışmayı çok farklı dönemler ve ülkelerden insanların belleğinde yer edecek sözcük ve imgelerle yansıtan bu büyük ustanın oyunları ve şiirlerinin yeniden değerlendirildiği günlere denk gelmesi bir rastlantı olmasa gerek. “Shakespeare ve Hamlet”in sayfalarında yeniden gezinirken, ister istemez, hocamın sınıfta anlattıklarına gidiyor belleğim. Mîna Urgan’ın, yıllarda üniversite dersliklerinde okuttuklarını böylesi bir kitaba taşıyarak, Shakespeare’i akademik duvarların ötesine, “açık hava”ya çıkarmış olduğunu bir kez daha fark ediyorum. Nitekim, Akşit Göktürk de, 1985’te bu kitaptan Cumhuriyet gazetesinde söz ederken, “Prof. Dr. Mîna Urgan kırk yılı aşkın süredir bu konuya yönelen sabırlı, içten çabasının ürünlerini yükseköğrenim dışındaki Türk okurlarına da taşıyarak, anlamlı bir örnek veriyor hepimize. Üstelik bilgece bir alçak Mîna Urgan’ın “Shakespeare ve Hamlet”i, okuru edebiyatın, şiirin pek çok sorunuyla da yüz yüze getiriyor. S A Y F A 6 n 5 HAZİRAN 2014 kesin olarak tüm bildiklerimizin tek bir sayfaya sığabileceği kanısında: “İngiliz edebiyatının, belki de dünya edebiyatının en büyük yaratıcısı Shakespeare’in yaşamı ve kişiliği az çok bir giz olarak kalmıştır ve öyle kalması da kaçınılmazdır. Yıllardır birçok bilgin, bu bakımdan bize yardımı dokunabilecek tüm yayınları, belgeleri ve kayıtları iyice taramış, incelemiştir. Bu nedenle yeni bir bilgi edinmek, yeni bir şeyler öğrenmek umudu artık yok gibidir.” Gerçi bu konuda ben hocam kadar umutsuz değilim; Federico Garcia Lorca üstüne, Leonardo da Vinci üstüne yeni araştırmalar yeni bilgileri açığa çıkarabiliyor günümüzde. Evet, Shakespeare, belki de üstüne en çok çalışılmış, en çok incelenmiş yazardır dünyada; ama neden yepyeni araştırmalar yepyeni bilgileri getirmesin ki yanı sıra? Belki daha önemlisi, Shakespeare’in şiirlerine, oyunlarına bambaşka yorumlar getirilebiliyor günümüzde. Bu da, yalnızca Shakespeare’in değil, edebiyatın, doğası gereği, çok farklı okumalara açık olmasının bir sonucu olsa gerek. YARARLI BİR UĞRAŞ Ama, Urgan, Shakespeare konusunda yeni bir bilgi edinme, yeni bir şeyler öğrenme umudunun artık yok gibi olduğunu söylemekle birlikte, çok yararlı bir uğraşa kalkışıyor ve bu alandaki en önemli başvuru kaynaklarını kitabının sayfalarına taşıyor, önde gelen Shakespeare “arkeologlarının” bulgularını, görüşlerini, savlarını önümüze getiriyor. Urgan, kitabının “Shakespeare’in Şiir ve Soneleri” bölümünde, Shakespeare çevirmenin zorluğuna, dahası nerdeyse “olanaksızlığına” da değiniyor: “… onun oyunlarının hem biçimi, hem de özü şiirdir ve yazdıklarında şiirle tiyatro eşsiz bir uyum içinde bütünleşir. Shakespeare herhangi bir dile çevrilince, değerinin en azından yarısının yitirilmesinin nedeni de budur. (…) Gerçi tiyatro yazarı Shakespeare’i başka bir dile çevirebiliriz. Ne var ki, bu tiyatro yazarıyla kaynaşmış olan şair Shakespeare’i başka bir dile çevirmenin yolu yok gibidir.” Burada, kuşkusuz, “şiirin çevrilemezliği” sorunu çıkıyor karşımıza. Urgan, bizi, bir kez daha bu sorun üstüne düşünmeye yöneltiyor. Bir bakıma, yerden göğe haklı kuşkusuz. Ne ki, şiir, çevrildiğinde, aslının sesinden, söz ve imge çağrışımlarından uzaklaşabilse de, örneğin Sabahattin Eyuboğlu, Can Yücel, Cevat Çapan gibi ustaların elinde hem ruhunu koruyabiliyor, hem de bir başka dilin zenginliklerine, güzelliklerine yelken açabiliyor. Diyeceğim, Mîna Urgan’ın “Shakespeare ve Hamlet”i, okuru edebiyatın, şiirin pek çok sorunuyla da yüz yüze getiriyor. Shakespeare’in doğumunun dört ellinci yılında, ustayı biraz daha yakından tanımak; şiirleriyle sonelerine daha içeriden bakmak; oyunlarının yazıldıkları dönemle bağlarını, konularının nerelerden kaynaklandığını, Shakespeare uzmanlarının bu oyunlarla ilgili neler dediklerini ve neler tartıştıklarını öğrenmek istiyorsanız, Urgan’ın “Shakespeare ve Hamlet”ini edinin. Hem öğrenciler temel bir ders kitabı, hem de meraklıları için bir el kitabı… n K İ T A P S A Y I 1268 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle