Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K “Ahmet Dikmen’in anısına ve örnek eş Gülsün Dikmen’e” Son romanım nedeniyle Cumhuriyet Kitap’a “kapak konusu” olunca aklıma geldi. 2002’de, ikinci romanım (Bir Sen Yakınsın Uzakta Kalınca) çıkınca da orada “milli” olmuştum. Turhan Günay o tarihte de Cumhuriyet Kitap’ın yayın yönetmeni, ben ise bankacılığa devam ediyordum. Semih Gümüş ekürisinden(?) bir hazımsız, Turhan’a, “Bu adamı niye kapağa koyuyorsun?” diye hesap sormaya kalkışmıştı. Turhan’ın yanıtı:”Bırak yazdıklarını, ben Selçuk Altun’u yalnızca okudukları için bile kapağa koyarım!” 3302 İlk iki romanım YKY’den çıktığında aynı yayınevinin Yönetim Kurulu Başkanı’ydım. (2004’ün başlarında görevden ayrıldığımda, iki kitabım toplam 18 baskı yapmıştı.) O hazımsızın aleyhimde atıp tuttuğunu ortak dostlarımızdan duyardım. Hazret, kitaplarıma göz bile atmadan onlar hakkında fikir beyan ediyordu; bana torpil geçildiği görüşündeydi. Kitabımı okuyup beğendiği için onunla tartışan Mahir Öztaş’a, “Arkadaşın olduğu için kitabını övüyorsun” diyecektir. Mahir’in yanıtı: “Sen de arkadaşımsın ama senin herhangi bir kitabını övdüğümü gördün mü?” O kişiyle konuşmuşluğum bile yoktur. Birkaç yıl önce İstiklal Caddesi’nde karşılaştığımızda birden karşımda hazır ol vaziyetine geçip, yarı beline dek eğilerek selâm vermişti. (Özür mü diliyordu?) 3303 Yılın sahafiye “golünü” mart ayında atmış olabilir miyim? Efendim, Londra’daki sahafım Peter Ellis’ten aldığım şiir antolojisini (New Poems 1942), katılan 32 şair de imzalamıştı. Üçünün adını tüm edebiyat severler (Dylan Thomas, W.H. Auden, Wallace Stevens), 15’inin adını ise AngloAmerikan şiirini takip edenler (Robert P. Warren, Robinson Jeffers, Randall Jarrell, Archibald MacLeish, Stephen Spender, Delmore Schwartz, Karl Shapiro, Howard Nemerov, Muriel Rukeyser, Marianne Moore, George Barker, Conrad Aiken, Cecil Day Levis, Louis MacNeice, Richard Eberhart.) iyi bilirler. (Antolojiyi kaça mı aldım? Siz tahmin eder misiniz? Çıkın, çıkınnn!) 3304 İmzalı kitap alıp, okumaktan ne zevk mi alıyorum? İmzalı bir yapıtı elime aldığımda, yazarının onu bana okumaya başladığını duyumsarım. (Şey, bir de “doğru” kitabı almışsanız; satarken de fena para kazanmazsınız.) 3305 Size bir itirafta bulunacağım ama n’olur Yaşar Kemal duymasın. Sevgili okur, ben William Faulkner romanlarına odaklaS A Y F A 1 0 n 5 itap İçin...134 SELÇUK ALTUN ‘Tedavi uzun, hayat kısa’ 3301 Mulla barda tilin tıy, usta barda kulın tıy. (Âlim varken dilini tut, usta varken elini tut.) 3309 “Küresel marka” heveslilerine bir öneri : COOLECTION. 3310 Bir kitaba değil de birikime verilen Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü benimserim. 2014 ödülünün sahibi k. İskender’i içtenlikle kutluyorum. Usta şair/yazara anlamlı bir 50. yaş ödülü oldu. Ödül gerekçesinde onun şair yönü vurgulanmış. Bence onun denemeleri en az şiiri kadar güçlüdür. 3311 “Türkçenin Dudaklarısın Sen” – Enver Ercan, Varlık: Tanrı, Genç Kız ve Ben eforlu elektro için bantta koşarken ne mırıldandığımı merak ediyordu göğsüme kablo bağlayan kız tanrıyla konuşuyorum sakın karışma ama hemen prizden çek fişi eğer tanrı benimle konuşmaya başlarsa yüzüme baktı sadece aklıma hangi dize geldiyse art arda sıralıyordum oysa Oktay Rifat Nâzım Hikmet Can Yücel Cemal Süreya yığılıp kalırsam elimden tutsunlar diye nasıl anlatırsın ki bunu gencecik bir kıza tedavi uzun hayat kısa (“Türkçenin Dudaklarısın Sen” içten, vurucu şiirlerden mürekkep. Döne döne okunacak.) 3312 Okumayazma evimdeki şiir raflarını karıştırırken Birhan Keskin’in “Soğuk Kazı”sı gürültüyle yere düştü. 2010 ürünü kitabını şair: “Değerli dostum Selçuk Altun’a, Birhan der ki gezdim de geldim Şiirin ipini çözdüm de geldim. Dünyayı buraya yazdım da geldim. Dünya nedir, şiir nedir, ip nedir.” diyerek imzalamış. (Birhan, neredesin ne yapıyorsun? Son konuştuğumuzda, “Zaman şiir yazma zamanı değildir” demiştin.) 3313 “İngiltere ile Amerika bir ortak dilin ayırdığı iki ülkedir.” G. Bernard Shaw (18561955) 3314 “Kırmızı Kalem Kutusu”ndan – Bâki Ayhan T. “Memleketin genel kültür düzeyi giderek geriliyor; eskiden ortaokul düzeyindeydi, şimdilerde ilkokul düzeyine inmek üzere. Birleşik kaplar yasası uyarınca, edebiyatta da durum pek farklı değil ne yazık ki! Her ay 78 dergide eleştirmen olarak boy gösteren bazı isimlerin yazılarına bakıldığında o yazılara odaklanabilmek için ben şahsen 2025 sene kadar geriye gitmek zorunda hissediyorum kendimi.” (İstikamet Sığlıkistan mı?) 3315 “Kaç Yıl Oldu? 2014”ten – Fırat Budacı: 1,65 boyundaki Nicolas Sarkozy (Eski Fransa Cumhurbaşkanı), bir fabrika ziyareti öncesi boyu 1,70’in üzerinde olan çalışanların kendisini karşılamaması emrini vereli 4 yıl, Neşet Ertaş’ı tanımadığı için eleştirilen Nil Karaibrahimgil, “Kimse kimseyi tanımak zorunda değil. Ama olay nedeniyle sayemde Neşet Ertaş tanındı”, diyerek avantajlı duruma geçeli 5 yıl, İtalyan sanatçı Piero Manzoni’nin kendi dışkısıyla doldurduğu 30’ar gramlık konserveler 22 bin sterline (88 bin lira) satılalı 12 yıl olmuş… 3316 “91 Söz”den – Kemal Sümer: Çocuklar anne/babalarını yiyerek büyürler. İnsan ölmeyi bekleyen bir ölüdür. Kedi için sadakat, sahibini ısırmamaktan ibarettir. Sır tutulsun diye verilmez. 3317 W ile başlayan sözcükleri (özellikle Whistle ve Whisper) severim. (Hayat kısa, fırsat varken her şeyden zevk almasını bileceksin. İçtiğin bir bardak sudan, kuş sesinden, ağaçlardaki heykelsi güzellikten, gökyüzünden…) 3318 Kitap önerileri: Bedia Akarsu: Felsefe, Eğitim ve Toplum Üzerine – (Söy. Mukaddes Özgeç), Remzi / Ölümün Şarkısı Özgürdür – Şebnem Şenyener, Everest / Sevgili Halil Kardeşe Mektuplar – Yusuf Atılgan, Edebi Şeyler / Rafetlik, Paletlerin Bilge Serserisi Der. Turgut Ekiz, Cadde / Selimiye Bir Yokuştur, Oktay Akbal, Cumhuriyet Kitapları / Taklitçiler – V.S. Naipaul ( Çev. Selma Yeşilbağ), CAN / Kopyalanmış Adam – Jose Saramago (Çev. Emrah İnce), Kırmızı Kedi / Bak, Gene O Şey – Tuncer Erdem, YKY / Mehteran Bölüğüyle Enternasyonal – Cihan Oğuz, Yasak Meyve… i) 2014 ürünü “Selimiye Bir Yokuştur”, Oktay Akbal (doğ. 1923) üstadımızın damıtılmış öykü ve anılarından mürekkep. Şiirsel. ii) “Kopyalanmış Adam”ı, İngilizcesinden (The Double) okumuştum. Saramago’nun en sevdiğim romanıdır. 3319 “RAFETLİK”ten (önemli ressam Rafet Ekiz (19502003) bir trafik kazasında kim vurduya gitmişti.) : SALİ TURAN : Rafet’in yaşamı çok farklıydı ve resmi de ona paralel farklılık gösterir. O farklı yaşamı kavrayanlar, algılayanlar, o anlamda daha geniş bilgiye sahiptirler. Ama resmini bilenler, sanatını algılama yeteneği olanlar da, daha çok bu tarafını öne alıyorlar. 1971 yılından bu yana, onun resmini çok iyi bilenlerden biriyim. Kırk senedir de, Rafet’in resmini her platformda savunan biriyimdir. Resmi anlamak, üzerinde yol almak, birliktelik kurmak öyle kolay bir iş değil. Yani onu değerlendirecek insan çok azdır. Öyle olmasa Türkiye bu noktada olmazdı. Yani var olan güzellikleri kavramak, sahip çıkmak, onları çoğaltmak, bir toplumun dinamiğiyle ilgilidir. Bu da toplumun geçmişiyle ilintilidir. Biz Rafet’i yok ettiğimiz gibi, doğayı da yok ediyoruz. Güzel olan ne varsa, yok ediyoruz. Bu yalancı, aşağılık, puşt düzende, namuslu adamın ayakta kalması mümkün müdür? (Sali Turan (doğ. 1949) bir diğer cesur ressam; Türkiye’ye bir numara büyük mü gelen?) K İ T A P S A Y I 1268 Dylan Thomas namıyorum! (“Faulkner ve benzerleri bize uzak hikâyeler anlatırken Kafka, bize biz hakkında konuşur.” Simone de Beauvoir) 3306 Bir diğer “tuhaf” projem ise, aforizmalardan mürekkep bir kısa roman kotarmak. 3307 Küresel kültürazzi: Adolf Hitler II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Paris’teki askeri valisi General Von Choltitz’e, kentin önemli anıt ve binalarını dinamitlemesini emreder. Generali eylemden Nazi subayı Ernst Jünger vazgeçirir, birlikte teslim olurlar. / Ernst Jünger (18951993), insanlığın sessiz (kahr)amanı, bir bibliyofil ve yazardı. / Maurice Chevalier (18881972), şarkıcı ve aktör, II. Dünya Savaşı’nda Nazilerle işbirliği yaptığı savıyla uzun yıllar Fransa’da sahneye çıkamadı. / ABD’de içki yasağı sırasında (19191933), ülkenin Londra’daki büyükelçisi (John F. Kennedy’nin işbilir babası) Joseph Kennedy’di. Onun ABD dışındaki viski üretim şirketlerinde ortaklığı vardı; kaçakçılık işine bulaşmaktan geri duramamıştı derler. / Uyumsuz tiyatro akımının öncü yazarı Eugene Ionesco’nun (19091994) psikopat eğilimleri yok değildi. Bir düş sürecinde olduğunu düşünüyordu, bir gün uyandığında kirasını bile ödeyemez durumda kalacağına emindi. / Bir milletvekilinin tüm bildiklerinin bir pireye öğretilebileceği görüşündeydi Mark Twain. / “Tanrı sığ insanları çok seviyor olmalı, onlardan o kadar çok yaratmış ki” derdi Abraham Lincoln. 3308 Kazan Türkçesinde Atasözleri ve Deyimler – A. Battal Taymas, TDK: İrte namaz, kiç namaz, azbarda kuyın kalmaz. (Sabah namaz, akşam namaz, ağılda koyun kalmaz.) 2 0 1 4 H A Z İ R A N C U M H U R İ Y E T