Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O Hakan Bıçakcı “Doğa Tarihi”nde hepimize ideal yaşam biçimi olarak önerilen siteplazaAVM üçgeninde kurulmuş bir yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlatıyor. Diane Broeckhoven “Bay Jules ile Bir Gün”de sıradan ama huzurlu hayatların rutininin bir ölümle nasıl ekseninden kayacağını ve o rutini bir daha sağlamanın ne kadar zor olduğuna değiniyor. oğa lüks bir sitede oturan, bir plazada çalışan ve boş zamanlarını alışveriş merkezlerinde geçiren genç bir kadın. Güzel, bilgili, hırslı. Bu özelliklerinin hem gündelik hayatında hem de iş hayatında önemli kozlar olduğunun farkında. Hayatını bir kariyer planı gibi yaşıyor. Basamakları yukarı doğru tırmanırken ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyor. Başarılı bir iş kadını nasıl yaşarsa öyle yaşıyor. Sevgilisini de bu plana uygun olarak seçiyor, arkadaşını da. Yediği, içtiği, yaptığı, yaşadığı her şey bu plan içinde. “Her zaman mutlu olması ve sürekli arzu edilmesi” gerekiyor. Doğa’nın bir kariyer planı olarak kurduğu yaşamında her şeyin tam istediği gibi gittiğini görüyoruz. Dergilere kapak olacak kadar güzel ve çekici. İşinde gelebileceği en üst noktaya gelmiş. Çalıştığı halkla ilişkiler şirketinde patrondan sonra gelen iki direktörden biri. “Mutlaka zengin, genellikle kaba ve her zaman can sıkıcı adamlarla takılıyor”. Onlar Doğa’ya gerekli saygıyı gösteren, kadın olduğunu hissettiren, gerektiğinde onun için kavgaya girecek adamlar... Arkadaşlarını da aynı şekilde seçiyor. Kendinden daha çirkin kadınlar oluyor hep en yakın arkadaşı. 35. yaş gününde tanıyoruz onu, Tam istediği gibi giden hayatında aslında işlerin çok da mükemmel olmadığını görmeye başlıyoruz. En önemli sermayesi güzelliği için kuşkuları var örneğin. Vücudunda tek kusurun yassı ve küçük göğüsleri olduğunu, onları da büyüttürse her şey daha güzel olacağını düşünüyor. İşte de “küçük” göstermeye çalıştığı önemli bir sorunu var; kendisiyle aynı düzeyde olan diğer direktör Alev. Alev onun kadar güzel değil, giyimine, makyajına özenmiyor, ama çok çalışıyor, çok üretiyor. Doğa’nın kariyer planında yapıması gereken ne varsa yapmadan o pozisyona gelmiş gibi. Doğa onu yenmesi gerekS A Y F A 8 n 26 kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Doğa Tarihi tiğini düşünüyor ve işte bütün enerjisini Alev’e goller atmak üzerine kuruyor. Oturdukları sitedeki daireyi annesi babasından ayrılırken aldığı tazminat ile satın almış. Site bütün parıltılı görüntüsüne rağmen tamamen dolu değil, yarısı boş. Tüm daireler satılamamış. Hakan Bıçakcı Genç sevgilisi ile evlenmek için kendilerini terk eden baba ise “eski” Anlatılan geleceğe yönelik kara bir ütophayatı temsilen Göztepe’de sıradan bir ya değil. Doğa, en başarılı, en mutlu, apartmandaki eski evlerinde oturuyor. en güzel olmaya koşullanan günümüz Böylece Doğa’nın tamamen belleğinden insanını simgeliyor. Önerilen hayat biçimi silmek istediği eski hayatı ile ince de olsa bu ve bizler de çocuklarımızı ona göre bir bağ korunuyor. Doğum günü vesilesi yetiştirmeye, biçimlendirmeye çalışıyoile çok seyrek görüştüğü babası ile teleruz. Plazasitealışveriş merkezi içinde fonda konuşması ve daha sonra iş için gerçekleşecek bir hayatı kurmaya çalıgeçtiği Kadıköy yakasından toplumsal şıyoruz. Hakan Bıçakçı, romanda Doğa olaylar nedeniyle dönemeyip geceyi bagibi hayatını planlar, öyle yaşamaya çabası ile geçirmesi, genç kızlık odasının lışırsanız sonunuz bu olur, mesajını veriaynen korunmuş olması eskiyi iyice canyor gibi görünse de Doğa gibi insanların landırıyor. sayısı her geçen gün artıyor ve hepsinin Kariyer planına göre genç, güzel, baDoğa örneğinde olduğu gibi eski yaşamşarılı kadınların yanında olması gereken larından sızıp gelen çatlakları yok ya da o zengin ama kaba ve can sıkıcı sevgilisi çatlakları onarmayı biliyorlar. Onur’un aslında kendisine hiç uyBAY JULES İLE BİR GÜN madığını ise ilk aşkı Ulaş’la tesadüDiane Broeckhoven “Bay fen karşılaştığında iyice fark ediyor. Jules ile Bir Gün”de (Haziran En yakın arkadaş olarak seçtiği 2014, çev. Deniz Koç, Kolektif Burcu’nun hızla kilo verip gittikçe güKitap) sıradan ama huzurlu zel ve çekici bir kadın haline gelmesi hayatların rutininin bir ölümle de rahatsız edici bir başka gelişme. nasıl ekseninden kayacağını Burcu’nun güzelleşmesi Doğa’nın ve o rutini bir daha sağlamanın kusurlarını daha çok fark etmesi anlamına geliyor. Yüzünde beliren kırışıklar dikkatini çekmeye başlıyor. Ve tabii arkadaş kadrosundan bile olsa yakınında güzelliği ile yarışacak bir rakip bulunduramaz. Bir dizi karar alıyor. Göğüslerini estetik ameliyatı ile büyüttürüyor. Onur’un evlenme teklifini reddediyor. İşine daha hırsla sarılıp, Alev’i yakın takibe alıyor. Tüm bu ataklara rağmen yaşamında bir şeylerin ters gittiğini fark ettiğinde Doğa panik atak krizlerini yaşamaya başlamıştır. Güzelliğim bozulur, kilo alırım korkusu ile doktorun verdiği ilaçları kullanmayınca da kendi sonunu kendi yaratmış oluyor. “Doğa Tarihi” (2014, İletişim yay.), “plazasitealışveriş merkezi üçgeninde sıkışmış hayatları anlatan, günümüzde geçen bir distopya” olarak tanıtılsa da ben gerçekçi Diane Broeckhoven’in yavaş yavaş okuru sarıp kendibir roman olduğunu düşünüyorum. ne bağlayan sade ve duru bir anlatımı var. 2014 D ne kadar zor olduğunu anlatıyor. Alice’in rutini sabahları kocası Bay Jules’un pişirdiği kahvenin kokusu ile uyanmaktır. Her sabah saat tam sekizde Bay Jules kahvaltıyı hazırlar. Alice de koku iyice baskın hale geldiğinde yaşlılıktan gelen ağrılarla mücadele ederek yataktan kalkmayı başarır. Bu her gün yaşadıkları bir rutindir. Ama o sabah Alice yine sıradan bir güne başladığını düşünse de sanki bir şeyler farklıdır. Kocası her zamanki gibi mutfak masasında değildir, kanepede oturmuş yağan karı izlemektedir. Yanına gittiğinde Bay Jules’un öldüğünü anlar. Alice için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Elli yılı beraber geçirmişler. Ve artık Alice elli yıldır içinde biriktirdiği her şeyi yanında oturduğu Jules’a rahatça, hiç itirazla karşılaşmadan söyleyebilecektir. İlk düşündüğü bu olur ve bir süre içinde biriktirdiklerini anlatır. Ama sonuç olarak ölüm bir gerçekliktir. Jules’un bedeni hızla soğumaktadır ve Alice’in bu ölümü kabullenip gereğini yerine getirmesi gereklidir. Ama Alice kendisine huzur ve güven veren bu rutinin sürmesini istemektedir. Bir süre Bay Jules hiç ölmemiş gibi davranır. Sonuçta kocası oturmuş yağan karı izlemektedir. Burada ölüleri ile bir türlü vedalaşamıyanlar geliyor akla ve öykünün o yöne doğru kayabileceğini düşünüyorsunuz. Buna benzer birçok olay var haberleşen. Aylarca, yıllarca ölüleri ile birlikte yaşayanların haberleri. Ancak koku dayanılmaz olup komşulara kadar ulaşınca ya da başka bir tesadüfle ölüm olayı ortaya çıkıyor. Alice’in de Bay Jules’la vedalaşamayacağını düşündüğümüz anda kapı çalıyor. Gelen komşunun otistik oğlu David’dir. Her gün yaptığı gibi Bay Jules’la satranç oynamaya gelmiştir. Sağlığı açısından bu rutinin asla bozulmaması gereklidir ve bozulmasına tahammülü yoktur. David, Bay Jules’un öldüğünü bir süre sonra fark eder. İlk başta buna tepki gösterecek gibi olsa da Alice ile yeni bir rutin yaratabileceklerini anlayınca fark etmemiş gibi yapar. Yoğun kar yağışı nedeniyle David’in annesi gittiği hasta ziyaretinden gelemeyince geceyi Alice ile birlikte geçirmeleri gerekir. David’le geçirdikleri gün ve gece Alice’e Bay Jules olmadan da hayatında bir rutin oluşturabileceğini anlamasını sağlar. Jules’un sabah kahvelerinin yerini David’in ziyaretleri alacaktır. Diane Broeckhoven Antwerp doğumlu bir yazar. Hollanda’da uzun süre yaşamış. Gençlere yönelik yirmi roman yayınlattıktan sonra yetişkinler için yazmaya başlamış. Yetişkinler için sekiz anlatısı yayımlanmış. “Bay Jules ile Bir Gün”ün Almanca çevirisi ile başarıyı yakalamış. Çeviri 100 bin adet satmış. Daha sonra kitap 13 dile çevrilmiş. "Bay Jules ile Bir Gün" kısa (78 sayfa) ve etkileyici bir anlatı. Diane Broeckhoven’in yavaş yavaş okuru sarıp kendine bağlayan sade ve duru bir anlatımı var. Hayatın sıradanlığını oluşturan rutinlerin nasıl belirleyici olduğunu anlatarak başlayıp ölümle yüzleşme, en sevdiğini, tek hayat bağını yitirme, geçmişle hesaplaşma gibi konulara uzanıyor, aşk, aile, komşuluk, dostluk gibi kavramları sorguluyor. n K İ T A P S A Y I 1271 HAZİRAN C U M H U R İ Y E T Fotoğraf: Kaan SAĞANAK