Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gülten Dayıoğlu’ndan “Kayıplara Karışmak” ‘Yazdıklarımın şifresi sevgidir’ Gülten Dayıoğlu’nun ellinci sanat yılını taçlandıran romanı “Kayıplara Karışmak” raflarda. Her şey satın almak üzere gittiği, sahibi “kayıplara karışmış” bir evde birden bire başladı. Öyle ki bu romanı yazma tutkusuna nasıl kapıldığını, o anları düşününce irkiliyor. Çünkü bu işe giriştiğinde okurlarını da kendisi gibi merak ve korku çemberi ile kuşatacak şaşırtıcı sırlarla kuşatılacağını, HabilKabil ile yüzleşip Babil Kulesi’nde soluk alıp vereceğini bilmiyordu. Hele ki aklın sınırlarını zorlayan bir inanç dayatmasıyla karşı karşıya geleceğini hiç düşünmemişti. Kendisini bu zorlu yolculuğu göze almaya sürükleyen, Güneş ve Gür’ün çocuklukta yeşerip yıllar içinde destana dönüşen sevdasına minnettar. Romanını on iki yaşını aşan okurlarıyla geçmişten geleceğe, tüm okurlarına armağan ediyor. Dayıoğlu’yla “Kayıplara Karışmak”ı ve ellinci sanat yılını konuştuk. r Gamze AKDEMİR okuma ve yarı saklı bir gizemle süregeliyor. Okurla yakın diyalog kuran bir biçemde, sırlı kapıları açarken aydınlık kalabilen bir metin. Kararmıyor hiç. Sonra birinin ya da birşeyin öyküsünün peşinden yola koyuluş, o keşfedişler ihtimali... Gülten Dayıoğlu bunu en çok neden sever? “YAKINLARI KAYBOLMUŞ İNSANLAR TANIYORUM” İster istemez romana “kahraman olarak” girmiş oldum. Okurlarımla el ele tutuşup bu gizemli araştırmanın katmanlarına daldık. Tanıklardan edindiğimiz kışkırtıcı bilgilerle merak, coşku, ürkü, bazen, korku vb. motiflerle sarmalanıp büyülü bir yumağa dönüştük. Her şeyi dibine kadar anlama tutkusuyla türlü insan tipleri, aile sırları, doruklarda yaşanmış, düşünce ve duygu fırtınalarıyla tanıştık. Güneş ile çocukluk arkadaşı Gür arasında beliren yürek kıpırtılarının, yıllar boyu sürüp giderek gönül depremine dönüşen sevdalarına tanık olmak, yüreklerimizi sabah güneşi gibi tatlı bir sıcaklıkla sarıp sarmaladı. Merak öğesi ve düşünce dürtüsüyle örülmüş romanları sevdiğim için sanı2 0 1 4 okurumu “gizemli Şimti” inancının, dayatmacı ilkeleriyle yüzleştirdim. Üstelik gerçek yaşamda babası, kocası, oğlu, kızı, kardeşi vb. kayıplara karışmış insanlar tanıyorum. Kaybolanların aynı Güneş Selam gibi, ne ölüsü bulundu ne de dirisine rastlandı. Bellek dağarcığımda duruyordu bu ve buna benzer yok oluşlar. Onlar da konuyu pekiştirdi. Bu tür gizemli kayboluşlar, insanların ilgisini her zaman çekmiştir. Hazreti İsa’nın çarmıha gerildikten sonra yok oluşu, hatta kendisinin, Hindistan’da yaşamakta olduğu efsanesi, insanlığın belleğinde yer eden, kayboluş konularından sadece biri. “İNSANLIK VE İNANÇ HALLERİNDEN ESİNLENDİM” Ta Habil’le Kabil’e, Babil Kulesine uzanan, insanlık tarihi kadar eski bir sır... Onun etrafında koza örercesine yazıyorsunuz. Bu bağlamda Şimtiler ve saklı kültürleri kökenlere nasıl bir yolculuk ve keşfediş romanın kalbinde? İnanç temasının romanın özündeki duyguyla hemhalliği nedir? Öğretmenlik, özel dersler, yurtiçi ve yurtdışı gezilerimde, çok çeşitli aileler tanıdım. Bunların bir bölümü başta kanlarını soylarını korumak için kendi içlerinde evlenme olmak üzere, özgün âdetler, töreler vb. inanç, dayatma ve yönlendirmelerle yaşıyor. Kimi ailelerde “ilk âdet” ziyafet sofralarında kutlanıyor. Kimi ailelerde bu konu ana kız arasında bile konuşulamıyor. Kimi toplumlar, kız ve erkek çocuklarını ilk gençik aşamasına geldiğinde, birbirleriyle buluşturmak amacıyla buluşma kulüpleri kuruyor. Kimileri kuma olmayı severek üsleniyor. Kimi yerlerde hâlâ beşik kertmesi uygulanıyor. Bekâret konusuyla ilgili yaşananlar ayrı bir araştırma konusu olacak nitelikte. Kimi aileler de kuşaktan kuşağa taşınan, şaşırtıcı sırların altında eziliyor. Romanımda, belleğimde biriken bazı aile sırlarıyla kişisel sırların kapılarını araladım. İnsanların yüreklerinde sakladığı sırlar arasında, inançlarla ilgili olanlar da var. New York’ta bir yakınımın arkadaşıyla tanıştım. Kendisi Hıristiyan olarak biliniyor. Ama gizlice Mecusi inancının ilkeleriyle yaşıyor. Müslüman olarak bildiğimiz kişi, ibadetini İslam ilkeleriyle çelişen Şamanik inançlarla yapıyor. Hırıstiyan Âleminde de İsevi ilkeleri, Paganizmle birleştirenler var. Şimti Klanını oluştururken beni şaşırtan bu insanlık hallerinden de esinlendim. Aşkın ve huzurun peşindeki Güneş ile Gür’ün sevdası modern dünyada nasıl bir masal? Dünya kurulalı beri var olan, insanın insana duyduğu yoğun sevgi, tutku, bağlılık beni çok etkiler. Sevdalanan insan, değişime uğrar bence. Bu halin, o kişinin kimyasının değişmesinden kaynaklandığına inanıyorum. Çocuklukta K İ T A P S A Y I 1271 azılış serüveni de “Kayıplara Karışmak”ın önemli bir parçası. Romanınız sizi nasıl buldu? Otuz yılı aşkın bir süre, Nişantaşı’nda, apartman duvarlarına bakan bir dairede yaşadık. Gözümüzü gönlümüzü açacak bir daire satın almaya karar verdik. Hele bir de deniz görürse!.. Tam düşlediğimiz gibi bir yer bulduk. Daire eşyalarıyla satılıyordu. Evde tek başına yaşayan, Güneş Selam adlı genç akademisyen, kayıplara karışmış. Beş yıllık zaman aşımı gerçekleşince, yasal olarak öldüğüne karar verilmiş, mirasçılar evi satılığa çıkarmıştı. Ama ev, hâlâ sahibini bekler gibiydi. Odaları incelerken birden Güneş’in ölmediği, bir yerlerde yaşamakta olduğu sezgisine kapıldım. O anda, kendisinin, evin ve ailesinin romanını yazma tutkusuyla kuşatıldım. Geriye dönüşlerle adım adım iz sürmeye karar verdim. Bir polisiye gibi başlıyorsa da giderek arayışa, tam bir maceraya dönüşüyor Y rım yazarken de aynı yollardan yürüyorum. Kayıplara karışmak, sırra kadem basmak, aranıp bulunamamak, uzaklaşmak, can havliyle kaçmak... Gözü arkada olan ve olmayanıyla bir yürek çarpıntısı, bir acele içinde kahramanlarınız. Nefes nefese bir maraton gibi öyküleri. Herkesin acıtatlı bir planı, ajandası var. Bu noktada nasıl bir arayış içinde roman kişileri, nasıl bir arayışın romanı “Kayıplara Karışmak” ve iki ailenin soyağacının, geçmişinin nasıl bir iz sürümü? Ev alma olayı gibi genç kızın kayıplara karışma olayı da gerçek. Ancak bu olay tek başına üçüncü sayfa haberi olabilir. Oysa ben yazar olarak, kayboluşun kökenine inmek zorundayım ki okurlarım için olaylar gerçeklik kılıfına bürünüp inanılır olsun. Bu nedenle Güneş Selam’ın soyağacını irdeledim. Aile bireylerinin serüvenlerini oluştururken S A Y F A 1 2 n 2 6 H A Z İ R A N C U M H U R İ Y E T Fotoğraf: Vedat ARIK