Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K “Özalp Birol için” Mart başında piyasaya çıkan yedinci romanım, bölüm sonlarındaki sayfalar boş bırakılmasına rağmen 104 sayfa sürdü. Daha doğrusu, roman oldu kısa roman (novella). Ona uzun ama şiirsel ad bularak sanki bir denge kuracaktım: “Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme.” Pera Müzesi’nin konuşlandığı tarihi binanın giriş katına ilk adımımı attığım zaman, burada ne güzel parti verilir diye iç geçirmiştim. (Kısmet kendi kitabımaymış) Ün, ödül veya para için yazmam! 04.03.2014 tarihinde verdiğim kokteyl ile asıl amacım, önemli yazar, şair, eleştirmen, editör, sanatçı, kitapçı, sahaf, gazeteci ve bibliyofil dostlarımı bir araya getirmekti. Bir arp ve flüt ikilisi partiyi varsıllaştırdı. Hürriyet’in Kültür ve Sanat Şefi İhsan Yılmaz sona doğru bir nüansa dikkatimi çekti. Arpist Burcu Aygider’in “sol omzunda bir güneş” dövmesi vardı. Serendipity, ahhh! 3302 “Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme”yi minik torunum, bibliyofil adayı Ali’ye ithaf ettim. Kapak desenindeki fotoğrafta, onun sekiz aylıkken bir kitaba odaklanmış pozu var. Ali 19 aylık ve bizi tek heceden mürekkep sözcüklerle bal gibi yönetiyor. “Yaşamı tek heceden mürekkep sözcüklerle sürdürmek”; Elias Canetti’lik bir aforizma olmadı mı bu? 3303 Museviler XV. yüzyılda İspanya’dan kovulunca, “Kanetti klanı” önce Edirne’ye yerleşti. Kanettiler soyadlarını, La Mancha otonom bölgesindeki Canete beldesinden ödün(ç) almışlar. Canete’nin 2012 itibarıyla nüfusu 933; La Mancha’lı bir diğer ünlü (kahr)amansa Don Kişot! (Bir tepeye konuşlanmış olan gizemli Canete’den bir fotoğrafın fotokopisini, gözde yazarlarımdan Vivet Kanetti’ye verdim.) 3304 Şubat ayında film afişleri düellosu: RECEP İVEDİK: 4 EYVAH EYVAH: 3 3305 Artık bu ülkede duyduğum hiçbir haber beni şaşırtamaz diyorum ve ertesi sabah duyduğuma yine şaşırıyorum! “Türkiye’nin en büyük kuruluşu Koç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’a, Başbakan Recep T. Erdoğan ile görüşebilmek için Kuzey Irak Bölgesel Kürt lideri Mesud Barzani’nin aracılık yaptığını duyunca aklıma ilk gelen.” 3306 Hınzır özdeyişler : Bazıları korkunç bir kişi olduğumu düşünür. Oysa bende bir çocuk kalbi bulunur… S A Y F A 1 0 n 1 M A Y I S itap İçin...133 SELÇUK ALTUN Zamanın ısırdığı taş köprü O ölü serçe Boynundan bağlı bir kayık gerildiğinde Bir çekirge cırlıyor uzak otlarda Güneş, üzerine basıyor aç dikenlerin… 3313 Yeryüzü Korkusu’ndan – Oktay Akbal 4.9.1965 Edebiyatsızlık Edebiyatı seven kalmayacak bu gidişle. Bir şiir kitabıyla, bir öyküyle baş başa saatlerini geçirenler parmakla sayılıyor. Yayıncılar basmıyorlar edebiyat yapıtlarını. Nerde on beş yıl öncesinin öyküleri, şiirleri! O öyküleri, şiirleri yazanlar! «Ama nerde bıldır yağan kar şimdi?» demiş Villon. Nerde! Bir tek sözcük bazen ne çok anlamlı oluyor. 6.8.1966 Sait Faik de bıkardı öykü yazmaktan bazı zamanlar. Aylarca gezerdi boş. Bir daha yazmayacağım derdi, kendi kendine küserdi. İlgisizliğe, kayıtsızlığa. Sonra bir iç deprenişi, bir başkaldırış, bir yürekleniş ya da büsbütün kırılışla sarı bir defter, küçük bir kurşunkalem alırdı ilk tütüncüden. O eşsiz öyküler öyle yazıldı çoğu kez. Sait Faik öykü yazarken önemli bir işti öykü yazmak, öykü yayımlamak. Öyle gelirdi bana. Bugün yok öyle biri. 22.5.1968 Bir şiiri şairine anlattırmayacaksın, yorumlattırmayacaksın. O yorumu sen yapacaksın. Ne varsa, güzellikler, duyarlıklar, anlamlar şiirle senin arandadır. Şair çıkıp gider şiirini bir kez yazınca. Kimse giremez şiirle okur arasına. Nasıl inanmış kişiyle Tanrı’sı arasına kimse giremezse, öyle. Şairi bile giremez o şiirle senin arana… 23.6.1968 İşte yazarın eleştirmeciye karşı zaferi! Sherwood Anderson diyor ki: «Öykülerimin bir şeye benzemediğini söyleyen Mencken on beş yıl sonra bunların güçlülüğünü ve güzelliğini daha ilk gördüğü anda sezmiş olduğunu yazdı.» 3314 ABD’nin bazı eyaletlerinde marijuana satışı serbest bırakıldı. Ancak bankalar etik(?) nedenlerle, bu tür işyerlerinin işlemlerini kabul etmiyorlar. Daha nice alt yapı sorunları zamanla aşılacaktır. Da, New Jersey’deki bir dev ilan tahtasında hınzır bir mesaj var: “Marihuana, alkol ve futboldan daha tehlikesiz.” 3315 “İnsan alelekser (çoğu kez) başkasına sürmek istediği çamura bulaşır.” Cenap Şahâbettin (18701934) 3316 Nisan yazımda Kitabistan’ın renkli kişilerinden Mustafa Kemal Ağaoğlu’ndan (19391999) bahsetmiştim. O, YAZKO ve BİLSAK’ın kurucularındandı. BİLSAK’ta müdürlük yaparken telefona da bakar, açarsa “Buyurun ben Mustafa Kemal” dermiş. Onun görev başında olduğunu bilen muzip arkadaşları telefon eder, “Ben Mustafa Kemal” yanıtı alınca da, “yine Anıtkabir düştü, pardon” deyip kapatırlarmış. 3317 1960’lardan üç melodiyle yaşam sevinci tazelemeye ne dersiniz? (Eğer açıkK İ T A P S A Y I 1263 ‘Tek heceden mürekkep sözcüklerle yaşamak’ 3301ama masamdaki kavanozun içinde. Stephen King ABD başkanı olarak iki avantajım var: maaşım dolgun ve işime yürüyerek gidip gelebiliyorum. John F. Kennedy Günümüzde televizyon kavga, vahşet ve küfür demektir – ve bunlar daha uzaktan kumanda aletinin kimde kalacağı safhasında karşılaştıklarınız. Donna Gephart İyi kızlar günlük tutar, kötü kızların zamanı yoktur. Tallulah Bankhead 3307 Öncü film yönetmeni Federico Fellini’nin (19201993) gerçekleştiremediği bir proje, durağan fotoğraflardan mürekkep bir film yapmaktı. (Benim daha zor ama şiirsel bir projem var: Roman adlarından mürekkep bir kısa roman.) 3308 Küresel kültürazzi: Anatole France’a kütüphanesindeki tüm kitapları okuyup okumadığı sorulursa, “Peki, siz mutfak dolabınızdaki nadide tabakları her gün kullanıyor musunuz?” dermiş. / Mark Twain Amerika’yı ziyaret etmekte olan Maxim Gorki’yi yemeğe çağırır; onun yanındaki kadının karısı olmadığını öğrenince daveti derhal iptal eder. / Aziz Jerome’un Aziz Augustine’e yazdığı bir mektup, ikincisinin eline dokuz yıl sonra geçer. / Camille Pisarro ve Alfred Sisley nam ünlü ressamlar sefalet içinde öldüler. / Charles Dickens ilham gelsin diye uzun yürüyüşler yaparmış; bir keresinde yirmi beş mil gittiği iddia edilir. / Gustave Mahler karısı Alma’nın Bauhaus’un kurucusu, mimar Walter Gropius ile ilişkisi olduğunu öğrenince konuyu irdelemek üzere derhal Sigmund Freud’a gider. Görüşmeleri bir gün sürer. / Pers Kralı Kserkses (M.Ö. 519465) Çanakkale yöresinde yaptırdığı bir köprü çökünce önce köprünün ayaklarına 300 Sol omuzuna güneşi asıp da gezen arpistBurcu Aygider kamçı vurulmasını ister. Derken vazgeçer, ilgili mühendisbaşlarının kellelerini uçurtur. / “Hiçbir eleştirmenin heykelinin dikildiğini gördünüz mü?” derdi Sibelius. / Yazarların hocası Wallace Stegner’in (19091983) oğlu da yazar ve edebiyat profesörü oldu. Adı mı? Page (sayfa). / “Yazarları entelektüel olmayan tek ülke ABD’dir” derdi Albert Camus… 3309 Yoksa ben artık “küresel kültürazzi” bulamaz duruma düşünce mi KİTAP İÇİN’lere son noktayı (k)oyacağım? 3310 06.02.2014! Bibliyofil Pelin Batu’yu kokteylime davet etmek için telefonla aramıştım. Geçen hafta Londra’daymış. Çıktığı sahaf safarilerinden (Charing Cross Road, Cecil Court…) iştahla bahsetti. O sırada masamda, Cecil Court’taki sahafımdan henüz gelmiş 1916 ürünü “The Emigrant” (yazarı Fyodor Dostoyevski’nin kızı Liubov F. Dostoyeskiya) duruyordu. Bundan bahsedersem sanki inanmayacaktı. Ben de okurumla paylaşırım dedim. 3311 Abdülbaki Gölpınarlı’ya (19001982) göre Mevlâna Celâleddin’in “25618 beyitlik ‘Mesnevi’sinden başka 25000 beyte yaklaşan büyük bir divanı vardır… Mevlâna, divandaki şiirleri de ‘Mesnevi’ gibi irticalen ve çoğunu bir münasebetle söylemiştir.” Elli bini aşkın beyit de yazsa Mevlâna deyince aklımıza o eşsiz hoşgörü rubaisi gelmez mi? (Gene gel, gene / Ne olursan ol / İster kâfir ol, ister ateşe tap, ister puta / İster yüz kere tövbe etmiş ol / İster yüz kere bozmuş ol tövbeni … Umutsuzluk kapısı değil bu kapı; nasılsan öyle gel.) 3312 Soğuk Yazgı’dan – Kadir Aydemir, Yitik Ülke: Beklemek Sürülmüş tarlalar, yılan delikleri Dingin gölgesi bir çamın Yaşar Kemal ile Doğan Hızlan, Selçuk Altun’un kokteylinde. 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T