25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“Bir Hıristiyan Masalı: Tarihin En Büyük Sahtekârlığı” ‘ABD, reformist bir cemaat yarattı!’ Papalık makamı ve devletinin kurucu yasası, Vatikan’ın gizli arşivlerinde “Donatio Constantini” başlığıyla yer alan, “Konstantin’in Bağışı” adlı Büyük Konstantin’in vasiyet belgesi nasıl bir yalandır? Tarihin akışını değiştiren Hıristiyan âlemini Ortodokslar, Katolikler ve Protestanlar olarak üçe bölen, yüzyıllarca savaştıran, kini, kanı ve yüzlerce sahte fetvayı beraberinde getiren belgenin sahteliğinden ilk ne zaman şüphelenildi ve kıyamet nasıl koptu? On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Vatikan, kurucu yasasının sahte olduğunu kerhen de olsa nasıl kabul etti? Dini dogmalar ve iktidardin sevişgenliği çağlar boyu gündemdeki yerini nasıl kaptırmadı? Dinin taşeronları ve ihalecileri kimdir? İstanbul’u din savaşlarında neler bekliyor? Hepimizin gördüğünü gören ABD, cemaate nasıl reform yaptırdı? Tüm bu sorular “derin tarih” niteliğindeki bir incelemede yanıt buluyor. Mine Kırıkkanat’la “Bir Hıristiyan Masalı: Tarihin En Büyük Sahtekârlığı” adlı kitabını konuştuk. r Gamze AKDEMİR ncelemenizde dinlerin temel çelişkisini, o başat sakat ve husumet noktasını nasıl ortaya koyuyorsunuz? Çoktanrılı inançlar dahil üç evrensel tektanrılı dinlerin birbiriyle iç içe geçmiş, aynı efsanelerden çıkmış ve hatta Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyette görüldüğü üzere aynı efsaneleri doğru kabul etmiştir. Başka bir deyişle son üç büyük din ile çoktanrılı dinler arasında uzak akrabalık bağları, aynı tanrısallığa iman eden kendi aralarında ise kardeşlik derececinde yakın akrabalık vardır. Temel çelişki, bu üç dini benimseyen toplumların bu yakınlıktan değişik olana sevgi ve saygı gösterilen bir aile yaratmak yerine, tam tersine birbirine düşman kardeşler üretmeleridir. Ama bu husumetin sorumlusu bizzat dinler değildir. Dinleri iktidar aracı, hegemonya gereci olarak kullanan siyasal yönderlerdir. Dinler ve dindarlar arasındaki hizbi, nifakı, husumeti de tüm tarihte politika ve geopolitika çizenler yaratmış, toplumları “biz ve onlar” diye bölebilmek için din öğesini kullanmıştır. Zaten her savaşın altında da gizli ya da açık, savaşan kimliğin bir parçası olarak dini aidiyet de vardır. “UYDURUK DOGMALARI İNSANLIĞA İHBAR EDİYORUM” Ya, kutsal süsü verilen uyduruk dogmaları insanlığa sizin deyişinizle nasıl bir izlekte “ihbar” ediyorsunuz? Şöyle bir düşünecek olursanız; istisnasız hepsi kardeşlik mesajı veren, barışı yücelten, sevgiyi öven, nefreti yeren, insanın erdemli, hoşgörülü ve merhametli olması gerektiğini bildiren dinlerden sözünü ettiğimiz nifakı, savaşları üretmek kolay değildir. İşte ihbar ettiğim uyduruk dogmaların gerekliliği bu alanda devreye girer; dinleri S A Y F A 1 4 n 2 7 geciktirmeye yönelik son hamleler. İşte bu kitabı, bence mutlaka büyük bir savaşın yaşanacağı ve bu savaşta mutlaka din öğesinin öne çıkarılacağı yirmi birinci yüzyılda; hiç olmazsa okumak zahmetine katlanacak insanları, onlara aktarılacak gerekçelere inanmamaya çağırmak için yazdım. Tabii hiçbir kitap, hiçbir biçimde insanlığın epeyce vahşi devinimini önleyemez. Daima kanla yazılan tarihin aynı noktada ama değişik zamanda tekrarladığı çarpışmayı durduramaz. Sonrası kuşaklara bir tanıklık bırakmak, “bazılarımız olacağını biliyordu ama yine de oldu” demek istedim sadece. “BU KİTAP PROJESİYLE FRANSA’DA YAZARLIK BURSU ALDIM” Bu kitap önce içe (yurda) sonra dışa (Batı’ya) seslenen bir duyguda kaleme alınmıştır demek yanlış mıdır? Doğrudur. Bu kitap projesiyle laik Fransa cumhuriyetinin bir devlet kurumu olan Ulusal Kitap Merkezi CNL’nin yazarlık bursunu aldım. Hatta böyle bir burs verilen ilk Türkçe bir kitap projesi bu. Konu da Avrupa’nın temel tarihi, kültür kökenine ilişkin... Dolayısıyla Batı dillerine çevrileceğini ummak istiyorum. Ama Katolik Kilisenin hoşuna gideceğini hiç sanmıyor ve örneğin Polonya gibi koyu Katolik ülkelerde yayımlanacağını umut edemiyorum... Polonya dememin nedeni, on bir dile çevrilen Destina adlı romanım, burada da yayımlandı. Ama bu kitap, “Bir Hıristiyan Masalı”, Katolik dünyayı can evinden vuruyor ve bazı ülkelerde görmezden gelinmesi, gizli bir sansür uygulanması da beklenebilir. Dogmatikleşmekte hiç vakit kaybetmeyen din, nelere seri halde elveda İ asıl, temel değerlerinden saptırabilmek, dostluk ve kardeşlik mesajını düşmanlığa çevirebilmek için “Tanrı emri” olarak tartışılmaz kılınan yalanlara ihtiyaç vardır. Günün siyasal coğrafyası ve din önderliğini elde tutan makamın dediğini yaptıracak, yaptırımını da kutsal kılacak yeni gerekçeler uydurulur. Eski gerekçeler de sahte meallerle kılıfına uydurulabilir. Bunlar, tartışılmaz gerçek, yani dogma ilan edilir. Yaşam alanı bu uyduruk dogmalara göre düzenlenir. Sonucu da afiyetle yenilir. Oysa uydu ruk olsun olmasın, zaten din dogmalarının çoğu ve tüm dinlerin evrenin yaratılışına ait yaptığı açıklamaların tamamının, bilimsel buluşlarla çeliştiği bir zaman dilimine girdi insanlık. Giderek artan bu çelişki, bir çekişmeye gebe. Son yıllarda hemen tüm kültürlerde artan dindarlık, bağnazlığa varan gözü kapalı iman ihtiyacı, aslında bu çelişkiyi red ile çekişmeyi Fotoğraf: Kaan SAĞANAK “Bu kitabı, bence büyük bir savaşın yaşanacağı ve bu savaşta mutlaka din öğesinin öne çıkarılacağı yirmi birinci yüzyılda; hiç olmazsa okumak zahmetine katlanacak insanları, onlara aktarılacak gerekçelere inanmamaya çağırmak için yazdım.” M A R T 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1258
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle