Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler ontolojisini ayrıntılı olarak inceledikten sonra, Deleuze’ün eserini siyaset teorisi bağlamında ele alır. Deleuze’ün Guattari ortaklığında kaleme aldığı AntiÖdipus ve Bin Yayla’da beliren arzu ve mikropolitika kavramlarının güncel siyaset teorisi tartışmalarında alternatif ve etkili bir yön ortaya koyduğunu öner sürer ve karşılaştırmalı, eleştirel ve güncel bir inceleme sunar. Yüzyıllık Perde / Yayına Hazırlayan: Serkan Türk / Alakarga Yayınları / 328 s. Türk sineması 100 yaşında. Bir zamanlar eleştirilen, “Türk filmi” denerek küçümsenen Yeşilçam’a toplumumuzun da aydınlarımızın da bakışı artık değişiyor. Klasik Yeşilçam filmlerinin ülkemizin değerli bir kültürel mirası olduğu yavaş yavaş anlaşılıyor. Serkan Türk’ün yayına hazırladığı Yüzyıllık Perde, sinemamızın 100. yılı için hazırlanan kitaplardan biri. Türk, çalışmasında geniş bir açıdan bakarak değerlendirmeler yapıyor. Kitapta, edebiyatçıların anıları ve gözlemleriyle renklenmiş hatıralar da var. İtalya Seyahati / Goethe / Çeviren: Gürsel Aytaç / İletişim Yayınları / 370 s. Johann Wolfgang von Goethe, 3 Eylül 1786 gecesi sabaha karşı kimseye haber vermeden gizlice Weimar’daki evinden çıkar ve çocukluğundan beri hayalini kurduğu İtalya’ya gitmek üzere yola koyulur. Genç yaşta yazdığı Genç Werther’in Acıları ile yakaladığı şöhretten ve sürdürdüğü bakanlık görevinden yorgun düşen Goethe, bu kaçışın körelen yaratıcılığına çare olacağını umut eder. Tanınmamak için adını değiştirir ve en yakınlarına bile nerede olduğunu haber vermez. Birkaç ay süreceğini düşündüğü bu seyahat, neredeyse iki yıl sürer. Goethe yolculuk boyunca İtalya’nın coğrafyasına, insanlarına, kültürüne ve gündelik yaşamına dair derinlemesine gözlemlerde bulunur. Büyük ölçüde otobiyografik izler taşıyan bu gezi notlarında, yazarın gösterişli bir hayattan sade bir var oluşa uzanan kişisel dönüşümüne de tanıklık ederiz. Günlerin Köpüğü / Boris Vian / Uygulama: Jean David Morvan, Marion Mousse / Çeviren: Elif Ertan / E Yayınları / 168 s. Günlerin Köpüğü, Boris Vian’ın dünyaca ünlü romanı. Bu ara pek çok kitaba yapıldığı gibi Vian’ın Günleri Köpüğü de çizgi diyarına taşındı. Jean David Morvan’ın senaryosu ve Marion Mousse’un çizimleriyle hazırlanan kitap, Boris Vian ve Günleri Köpğü hayranları için yeni bir deneyim olacak. Elimizdeki her ne kadar bir çizgiroman uyarlaması da olsa, biz efsane romanın açılış cümleleriyle kapatalım: “Yaşamda önemli olan, her şey için bir yargıya varabilmektedir. Sonunda kitleler bireyler haklı çıkar. Yaşam kurallarının sayısını azaltmak gerekir, yaşamı sürdürmek için onları izlememize ihtiyaçları yoktur. Aslolan iki şey vardır: güzel kızlarla aşk, ve New Orleans’ın ya da Duke Ellington’un müziği, ikisi de aynı şey. Geri kalan yok olmalı, çünkü geri kalan çirkindir (...)” Yüz Yaşında Bir Cumhuriyet Öğretmeni / Ayşe Kaypmaz / Nobel Tıp Kitabevi / 194 s. Ayşe Kaypmaz,Yüz Yaşında Bir Cumhuriyet Öğretmeni isimli kitabı annesinin öğrenim döneminde (19291937) emeği geçen Selçuk Kız Sanat Okulu öğretmenlerine teşekkür etme amacıyla yazmış. Türkiye’nin kuruluş yıllarına denk gelen bu dönem, aynı zamanda ilk öğretmenlerin yetiştiği ve ilk öğrencileri yetiştirdiği zamana denk geliyor. Bu nedenle kitap, Kaypmaz’ın annesi ve aynı dönemin öğretmenlerini anlatan önemli bir kaynak olma özelliği taşıyor. Savruluş / Leylâ Serpil / Bilgi Yayınevi / 254 s. “Işık söndü. Hayatın durup durup önlerine sürdüğü inanılması güç zorluklarla kahramanca savaşmış ve sonunda yorgun düşüp güçlerini yitirmiş iki güzel can, derlenip toplanıp bu dünyayı terk eylediler. Umudun toptan tükendiği, iyimserliğin sonunda buhar olup havaya karıştığı, direnme gücünün son damlasına kadar kullanıldığı, tutunacak tüm dalların kırıldığı, yenilginin yadsınamayacak kadar gerçek olduğu o son noktada gittiler. Ellerinden gelen başka bir şey yoktu. Artık her yer karanlık...” Vahşi yaşamın “huzur perisi” ölüm ve gerçek. Kimi zaman kendiliğinden gelir hiç beklenmedik anda. Kimi zaman da çağrılır, çok özlenen bir dost gibi. Turgut Özakman’ın “Türk edebiyatı yeni bir yazar kazandı” diye nitelediği Leylâ Serpil, bir öyküye dayanan romanıyla kitapseverlere sesleniyor. n C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1293 2 7 K A S I M 2 0 1 4 n S A Y F A 2 5