04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O KU RLA R A Anna Funder’dan “Her Şeyimle Ben” E nis Batur yeni bir rekora doğru koşuyor ve kendi rekorlarıyla yarışıyor. Çok kısa bir zaman aralığında yayımlanmış sekiz kitap çıkarıverdi. Yılın tamamlanmasına iki ay var, bu sayı hızla artabilir. Biz Enis’in bu kitaplarından bazıları üzerine bir söyleşi yaptık. Batur’un dört ciltte toplanacak “Edebiyat ve Sanat Üzerine Denemeler”inin, 19791994 arasında yayımlanmış yazılarından oluşan ilk iki kitabı, “Son ModernlerEdebiyat Üzerine Denemeler I” ve “Yazının Sınır Boyuna Yolculuklar: Edebiyat Üzerine Denemeler II” (Üçüncü cilt, “Sanat Üzerine Denemeler”, dördüncüsü, “Edebiyat ve Sanat Üzerine Denemeler” de sırada) ve “Dalgınlık Kursları”, “Davalı” ve “Mürekkep Zaman” kitapları bunlar. Söyleşiyi Gamze Akdemir gerçekleştirdi. Canan Tan’ın kaleminden birbirine delicesine düşkün iki kardeşin sızılı ve çarpıcı öyküsü “Pembe ile Yusuf” okur önünde. Kuşaktan kuşağa değişmeyenlerin, “böyle gelmiş böyle gider”in toplumdaki köklenişini gözler önüne seren Tan, çocuk gelinlerin, erkek evlat veremeyen kadınların halinin, kumalığın açtığı sosyal yaralara parmak basıyor. Tan’la romanını konuştuk. Haruki Murakami’nin yeni romanı Türkçede. Romanın kahramanı, 30’larında amaçsız bir adam olan Tsukuru Tazaki ve o, kaderinin gizemini çözmek, içindeki iflah olmaz yaranın kaynağına inmek için büyük bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk ise klasik ama renksizlik içinde renkleri bulduğumuz bir Murakami romanına dönüşüyor. Romanı Sibel Oral değerlendirdi. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY Dünyayı görünmez kılamazsın Anna Funder, belgeler ve tanıklıklarla hazırladığı “Her Şeyimle Ben”de, Ruth Blatt’ın anımsadıkları ve Ernst Toller’ın yaşadıklarını anlatıyor. Kitap, 1930’ların Almanyası’ndaki gerçeklerin ve “olmaz” denilenlerin trajikomik hikâyesi. r Ali BULUNMAZ azarlığa başlamadan önce insan hakları hukuku üzerine çalışan Anna Funder, bu bilgisini yazdığı köşe yazılarıyla okurlara ulaştırmıştı. Ödüller kazandığı Stasiland’ın ardından ikinci kitabı Her Şeyimle Ben, tam da insan hakları uzmanlığını konuşturduğu bir roman. Funder, 1930’ların Almanyası’ndan bir şekilde sağ kurtulan ve resmen efsaneye dönüşen Ruth Blatt’ın tarihi tanıklığından hareketle Her Şeyimle Ben’i kaleme almış. Savaş sırasında Almanya’dan kaçan Blatt (gerçek adı Ruth Blatt Koplowitz), o tarihten itibaren Hitler rejimine karşı insanlarda bir bilinç oluşturmak için çabalamış. Hatta çeşitli davetlere katılıp bir dolu konuşma yapmış. Funder da bu çabadan yola çıkarak içinde bazı gedikler açılan bir grup Alman muhalifin yaşadıklarını romanlaştırmış. ACIMASIZ VE CESUR ŞİDDET Funder, şaka gibi başlayıp büyük bir yıkımla sona eren tarihin en kanlı dönemlerinden birini belli başlı birkaç karakter etrafında kurguluyor. Bunun yanında yazar, düşünmek için de epey malzeme veriyor; en başta, büyük sıkıntılar yaşamış ve yıllar boyu kendisine “Ben kimim?” diye sorup “Hiç kimseyim” diye yanıt veren ve hayatıyla ilgili bir sürü şey yazılıp çizilen Ruth Blatt’a dair. Sonra da Ernst Toller üzerine… Her ikisi de benzer kaderi paylaşan, kaçışla ve sürgünle hayata tutunmaya uğraşan Blatt ve Toller, Her Şeyimle Ben’in odak noktası. İnsana karşı yürütülen bir savaşın ortasında dört kişi: Ruth, Ernst, Dora ve Hans. Göstere göstere gelen şiddet sarmalı bu dört kişiyi bir şeyler yapmak üzere harekete geçiriyor. Böylece birbirlerinin hayatından başlayarak hikâyelerini anlatıyorlar. Ama en çok “Alman tiyatrosunun altın çocuğu ve cumhuriyetin vicdanı” Y olan, hücresinden oyunlar yazıp dünyaya armağan eden Ernst Toller’ınkini. Bunu en fazla yapan da sevgilisi Dora Fabian elbette. Otoritelere güvenilmeyen bir ortamda kendine güvenmek zorunda olan bu insanlar, bir yandan başlarından geçenleri dünyaya açarken bir yandan da dünyanın gözünü açacak her türlü belge ve girişimin peşinde. Toller’ın hücresinde kaleme aldığı oyunlar ve metinler, dışarıdayken aklında yer edenlerden oluşuyor. Bu arada iktidara yürüyen şiddet, gitgide daha acımasız ve cesur hale geliyor. Çok sığ bir düşmanla karşı karşıya olduklarının bilincindeki Toller, zaman zaman girdiği yoğun depresyonla da anılıyor. Bu, dünyaya yolladığı oyunlarda da günlük yaşamında da seziliyor. Aslında haksız da sayılmaz çünkü bir daha dönmemek üzere Almanya’yı terk edişinin hemen arkasından raflardan toplanan kitapları yakılıp yok edilecek. Zihnini hapishanede gördüğünde zaten pek çok şey de sonlanıyor. YENİ ALMANYA’YA KARŞI Onca sarsıntının arasında Dora’yla Toller’ın birbirine bağlılığı da dikkat çekici. Kendini “onsuz yarı yazar yarı erkek” gibi hisseden Toller için Dora, “kibrinin uzak tutacağı pek çok şeyi ona gösteren” Hitler’in iktidara gelmesiyle Almanya’dan kaçan ve 1939’da ABD’de intihar eden efsane tiyatro yazarı Ernst Toller. [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap bir kadın. Ancak bu büyük aşkın coşkusu da kimi gerçekleri, örneğin dostlarının muhbirlerce arkadan vurulmasını ve ajanlarca öldürülmesini unutturamıyor. Ne de olsa psikolojik temeli korkudan ibaret bir diktatörlük hüküm sürüyor ve yaşananlar da bu anlamda hayli “normal”: Herkes hedefte ve herkesin kapısı mutlaka çalınacak, bu da son derece “sıradan.” Ruth’un da dediği gibi “insan ne yaparsa yapsın bütün dünyayı görünmez kılamaz.” Dışarıdan baksalar da Almanya’nın mezbahaya dönmüş hali görünmez kılınamayanlardan. Bunun panzehiri, elden ne geliyorsa ve hangi becerilere sahiplerse adaletsizliğe karşı savaşmak. Toller, oyunları ve yazdıklarıyla; Ruth, tanıklığı ve anlattıklarıyla; Dora, öldürücü koşuşturması ve desteğiyle hep sahnede. Kısacası Yeni Almanya’ya karşı eski bir güç birliği… Tabii teslim bayrağı çeken Hans hariç; o da görünmez kılınamayan gerçeklerden. Kendini “unutuşların dünyasında hatırlayışlarla dolu fıçı gibi” hisseden Ruth’un anımsadıkları acı ve trajikomik. Aynı Hitler’in iktidarını banyoda karşılayışı gibi… Anna Funder’ın bu dört insanın hayatını ama daha çok Ruth Blatt ve Ernst Toler’ınkini anlattığı kitap geniş bir kaynakçaya dayanıyor. Bazı isimler değiştirilmiş olsa da kişilerin tümü gerçek. Dolayısıyla romanda geçtiği üzere hiçbir şey görünmez kılınmıyor, kayda alınan tanıklıklar bugüne ve yarına ulaşıyor. Elbette kimi hisseler çıkarılması için aralara serpiştirilen kıssalarla birlikte. n [email protected] Her Şeyimle Ben/ Anna Funder/ Çeviren: Devrim Denizci Çavuş/ Yapı Kredi Yayınları/ 428 s. Anna Funder İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: Utku Çakırözer tYayın Yönetmeni: Turhan Günay tYazı İşleri Müdürü: Ayşe Yıldırım Başlangıç t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 8 9 3 0 E K İ M 2 0 1 4 n S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle