19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

K “Prof. Dr. Özer Seliçi’nin anısına, saygıyla” 27.09.2013 akşamı! Diana’yı izliyorum. Filmde sevimli Prenses’in boşanmasından, ölümüne dek geçen süre irdeleniyor. Medyanın aşırı ilgisi ile Kraliyet ailesinin soğukluğundan bunalan Diana, Pakistanlı doktor sevgilisi Hasnat Han ile evlenip ülke dışına çıkmak arzusundadır. Bu nedenle, bir davette, ilk kalp naklini gerçekleştiren Prof.Dr. Christian Barnard’dan yardım ister. Sevgilisine ABD veya Kanada’da iş arıyordur. Referans olarak da onun Prof. Dr. Yacoub’un yanında yetiştiğini söyleyecektir. (İşte bu cümle beni birden altı yıl öncesine götürdü.) 2007! Annemin Öğretmediği Şarkılar’ı kendi olanaklarımla İngilizceye çevirtmiş ve Prof. Dr. Saliha Paker ile Mel Kenne vasıtasıyla Moris Farhi’ye (Musa Abi’miz) yönlendirilmişim. O sıralarda Musa Abi’nin karısı ağır hasta, beni eski editörü Jana Gough’a yolluyor. Şansa bakın ki Jana’nın bir huzurevinde kalan yaşlı annesi de o dönemde kişisel desteğe muhtaç. Buna rağmen bana zaman ayırıyor, editör buluyor ve İngiltere yayın dünyası hakkında elzem bilgiler veriyor. İş tamamlanıp ben ona bir ödeme yapmak isteyince şaşırıyor. Israr edince de gönlümden ne koparsa onu Chain Of Hope Vakfı’na bağışlamamı öneriyor. Chain Of Hope’un kurucusu ünlü kalp cerrahı Sir Prof. Magdi Yacoub’tur. Mısır asıllı kardiyolog, gelişmekte veya savaş halinde bulunan ülke çocuklarını ücret almaksızın ameliyat ediyor, diğer masraflarını ise kurucu başkanı olduğu vakıf karşılıyor. Jana’ya bir ödeme yapıyor ancak iki katını da Chain Of Hope’a yolluyorum. Chain Of Hope’tan gelen 17.09.2007 tarihli teşekkür mektubunda yaptığım bağışla Filistinli küçük bir çocuğun yaşamının kurtarıldığı muştulanıyor… 3202 Prenses Diana 31.08.1997 tarihinde Paris’te trajik bir trafik kazasına kurban gittiğinde ailecek Londra’daydık. Old Bond Street’te volta atıyordum. Klostrofobik bir antikacının vitrininde gördüğüm o gümüş obje beni mıknatıs gibi çekti. İçeri dalıp objeyi aldım ve kredi kartımı uzattım. Antikacı gerçekten antika bir adamdı. Kredi kartımı önden, arkadan; aşağıdan, yukarıdan inceledi. Belki de sıra onu koklamaya gelmişti, güven telkin ederim amacıyla İstanbullu bir bankacı olduğumu söyledim. “O zaman” dedi, “Size ilginizi çekeceğine emin olduğum bir parça göstereceğim.” Avuç içinde itinayla getirdiği, Longines marka altın bir cep saatiydi. Arka yüzünde “Gazi M. Kemal” imzası ve “16 Haziran 1934” tarihleri vardı. Onu Ortadoğulu bir diplomatın ailesinden almıştı. Saati nasıl alıp, yürüme mesafesindeki otele kendimi nasıl attığımı anımsamıyorum. O, artık ailemizin bir kutsal emanetidir. S A Y F A 1 0 n 2 O C A K itap İçin...129 SELÇUK ALTUN 3201 “At, Avrat,iPod!” ve anlamdan oluşan 104,481 söz varlığına sahiptir. 63,818 madde başı, 13,589 da madde içi olmak üzere 77,407 söz bulunmaktadır. Bu sözlerin 45,005’i isim, 11,305’i sıfat, 2644’ü zarf, 87’si zamir, 33’ü edat, 289’u ünlem, 53’ü bağlaç, 6,441’i ise fiildir.” (Efendim, ben Doğan Hızlan’ın kaç kitabı, dolma kalemi ve CD’si olduğunu daha çok merak eder oldum.) 3212 Bizans Sultanı’nın Fransızca çevirisinin kapağı küresel çizerimiz Selçuk Demirel’e ait. Onda bir “Duran adam” inceliği var diyorlar. Yazıma eklediğim fotoğrafa bir bakar mısınız? 3213 “Beni Sorarsan” – Gülten Akın, YKY VEDA Ben yoruldum gidiyorum Kendi endişeni kendin seç 3214 Geçmiş Zaman Fıkraları – Abdülhak Şinası Hisar Âli Paşanın bir sözü Mahşer Midillisi denmekle tanınan teşrifatçı Kâmil Bey Avrupa’da tahsil ederek memlekete dönen oğlunu Âli Paşaya takdim ederken: «Bu, sayenizde birkaç lisan tahsil etti. Vaktiyle bizi bu yolda teşvik etmezlerdi. Bilâkis ecnebi lisanı tahsil etmemize mâni olurlardı.» deyince Âli Paşa: «Peki, Türkçe tahsil etmenize de kim mâni oldu?» demiş. (A. Şinasi Hisar bir estetti, kısmen, ıskalandığını düşünürüm.) 3215 15.08.2013 tarihli Cumhuriyet Kitap’taki “Karakter Analizleri” başlıklı yazısında Enis Batur diyordu ki: “Görebildiğim kadarıyla, günümüz sanatçıları ve yazarları üç farklı karakter kategorisine ayrılıyor: Bir, gösterişli işler yapan gösterişçi insanlar; iki, sıkı işler yapan, sade görünümlü ama kabarık egolu olanlar; üç, sıkı işler yapan, alçakgönüllü duruşlu kişiler…” (Aynı zamanda yapmacık bulduğum Ertuğrul Özkök’ü birinci kategoriye yerleştirebiliriz. Bir merak, Enis Batur’u arayıp Selçuk Altun’un kaçıncı kategoriyi hak ettiğini sordum. İkinci? “Kabarık egom” yüzünden üçüncü kategoriye kimlerin girdiğini sormadan kapattım.) 3216 Gariban garsonlara tüyo niyetine: Garson! Çorbamda bir sinek var. Üzülmeyin efendim, ekmeğinizdeki örümcek onun işini görür. Garson! Bu sinek benim çorbamda ne yapıyor? Sanırım sırtüstü yüzüyor efendim. Garson! Çorbamdaki bu sineğin anlamı nedir? Bilmem efendim, ben bir garsonum falcı değil. 3217 25.11.2013 tarihli duyurusuyla Eczacıbaşı Holding, İKSV’nin 46 milyon lirayı bulan borçlarını üstlendi ve Vakıf binasının satışını durdurdu. Vakfın kurucusu Nejat Eczacıbaşı’na (19131993) bundan anlamlı bir 100. yaş günü armağanı düşünemiyorum. İKSV herhalde faaliyet giderlerini kısma gayretleri içindedir. Etkinliklerinde de K İ T A P S A Y I 1246 OtoportreMetin Üstündağ Bizans Sultanı Fransızcada. 3203 “İnsanın asıl doğum yeri, kendisine ilk kez akıllıca baktığı yerdir; benim ilk anayurdum kitaplar olmuştur; okullar daha az önemli sayılabilir.” Hadrianus’un Anıları, Marguerite Yourcenar (Üç gözde imparatorumdan ilki, Edirne’ye adını da veren, Hadrianus’tur (76138). Sonra Bizans’ın kurucusu Konstantin (272337) ve bibliyofil, şair, polyglot, gurme Fatih Sultan Mehmet’i (14321481) sayabilirim.) 3204 Saray Muhallebicisi’ndeki kâğıttan Amerikan servisinde, serpme kahvaltıları Cemal Süreya’dan bir özdeyişle sunulmuş; “Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı.” (Sabah mutluluğunu kahvaltı yerine şiir okuyarak yakalamayı yeğlerim.) 3205 İddialı bir Türk kahve zincirine ad önerisi: “Ve Kahve.” 3206 Benim için yurtta 2013’ün sanat olayı, “IstanbulArtNews”ün doğmasıydı. Türkiye’de ne zaman içimi ısıtan bir dergi veya gazete çıkmaya başlasa, onun ne kadar uzun ömürlü olacağını da merak ediyorum. 3207 Özgür Edebiyat sürekli takip ettiğim iki yerli edebiyat dergisinden biriydi. Yedi yıl ve 42 sayı sonra okurlarına veda etti. Nitelikli ve ağırbaşlıydı. Şaibeli anketlerle, vıcık vıcık söyleşilerle, Kitabistan’ın ünlü ama değersiz kişilerinin yazılarıyla gündem yaratmaya çalışmazdı. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Metin Celâl aynı zamanda Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve yılların eleştirmenidir. Karizmasını ve ilişkilerini kullanıp reklam almaya yeltenmemesini de not ettik. Teşekkürler Metin Celâl ve ekibi; güle güle Özgür Edebiyat… 3208 Merak ettiğim istatistikler: a) Recep T. Erdoğan’sız bir AKP’nin oyları yüzde kaç düşer? b) CHP’ye verilen oyların “kalben” ve “kerhen” şeklindeki paylaşımı nedir? 2 0 1 4 c) Doğan Hızlan’ın kaç kitabı, dolma kalemi ve CD’si vardır? 3209 “At, Avrat, iPod” Stand up filozofumuz METin ÜSTündağ 3210 Küresel kültürazzi: Sigmund Freud evinde bir diktatör gibi hareket ederdi, örneğin karısı her sabah diş fırçasına aynı ölçüde diş macunu sıkmak zorundaydı. / Şair Elizabeth Barrett Browning’in oğlu Pen (adın güzelliğine bakar mısınız?), ölene dek annesiyle aynı odada yattı; öldüğünde 12 yaşındaydı. / Matisse bir ilk dönem natürmortunun satılamadığını duyunca onu geri almak için hışımla galeriye gider; biraz önce gelip onu Picasso’nun satın aldığını öğrenecektir. / Samuel Beckett’e göre Joyce bir şeyler hakkında yazmaz; bir şeyler yazardı. / Yirmi iki yaşındayken – 1962 Nobelisti – William Faulkner, bir sömestrliğine Mississippi Üniversitesi’ne özel öğrenci olarak devam etti ve İngiliz edebiyatı dersinden neredeyse kalıyordu. / Einstein 13 yaşındayken Kant okurdu. / Hegel bir kente yerleşmek için Schelling’in tavsiyesine başvurur; “İyi bir kütüphanesi ve birası olan her hangi bir yer” yanıtını alacaktır. / Van göçmeni Vostanik Manuk Adoyan Amerika’da adını Arşil Gorky’e çevirir ve yazar Maksim Gorky’nin yeğeni olduğunu iddia eder; oysa Gorky de takma addır, üstadın gerçek adı Aleksey Maksimoviç Peşkov’dur. / “Jane Austen’in eceliyle ölmesine izin vermek büyük bir haksızlıktır derdi” hınzır Mark Twain… 3211 “2013: Güya Hem Okuyup Hem de Yazacaktım” başlıklı yılsonu yazım için Türk Dil Kurumu’nun “10. baskıdan tıpkıbasım” Türkçe Sözlüğü’ne başvurdum, “Jonglör” sözcüğünün yazılışını kontrol edecektim. O da ne? 2244 sayfa ve 104,481 söz varlığından mürekkep dev kaynakta, “Jonglör” veya “Jonklör” yoktu. İşimi Google’dan hallettim. Buna karşılık sunuş yazısında şu döküm yer alıyordu: “Türkçe Sözlük, söz, terim, deyim, ek C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle