Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL n NİLAY YILMAZ n ÇİĞDEM GÜNDEŞ n MAVİSEL YENER n MUSTAFA DELİOĞLU Kitap Gölgesi “Anı Tanrıça”sı ile tanıdık Serap Erdoğan’ı; aşkla annelik arasındaki ustalıklı benzerliğin altını çizdiğinde anne değildi henüz. Bir gün anne oldu şair, kızı Ilgım Anı ile birlikte renk verdiler birbirlerine… Çocukluğun teninden yıldızlara uzanan iki el olup “Öpücük Balıkları”nı birlikte yazdılar. r Mavisel YENER Öpücük Balıkları dım” dizeleriyle başlıyor, bu kez anne afacan alıyor sazı eline. “Ben yavru olsaydım/ Annemden yapboz yapardım/ Uzaklara gidince bazen/ Birleştirip sarılırdım” (s. 31) İlk şiirler özlem temalı, ilerleyen sayfalar ise sorular sorduruyor okura. Kimi dizeler yetişkin şiirine el sallıyor: “ Benim acıyan yerim/ Niye annemde kanar?” (s. 35), “Yavrumun yerinde olsam/ Kötü şeyler getiririm aklıma/ Gidince yanımdan/ Anne adlı kamaşma” (s. 40). Serap Erdoğan, yetişkinler için yazarken çocuklara da seslenmeye başlamış, çünkü o çocuklarla durdurmuş “büyüme”sini. “Çocukluk büyümeye doğru sürer/ Bir çocukla durdurulur büyümekse” (s. 46) Anne çocuğun yerine, çocuk annenin yerine geçmiş, böylece birbirlerini daha iyi anlamışlar. Salih Mercanoğlu’nun renkli resimleri kitabın her sayfasını güzellemiş. BİR KEDİNİN İNSANI OLMAK Serap Erdoğan’ın çocuk okurlarla yeni buluşan kitaplarından birisi de Babası Çizgili Kedi. Yapıtı Sedat Serdar Erdoğan resimle Ö pücük Balıkları, iki ayrı bölümde okura sunulmuş: Yavru Balıktan, Anne Balıktan. Şiirli bir öykü bu. İlk bölümde ağırlık Ilgım Anı’nın sözcüklerinde. “Anne olsaydım eğer/ balonunu yavrumun/ bağlardım ayaklarına/ kanatları olmasa da/ dolaşırdı adımları yukarıda” diyen yavru balık, korkmasınlar diye yavru bulutlara paraşüt takacak kadar duyarlı. Çocuklar anne olursa ne olur bilir misiniz? “Çocuklar anne olursa/ perdeler sallanır/ balkonlar açılır, rüzgâr eser/ çaydanlıklar burnunu havaya diker” (s. 11). İyi de, çocuklar anne olursa ne yapar babalar? “Fakat ben anne olursam/ Ne olacak babama?/ Benim babam / Büyümeden gidelim der parka/ Ama yine de büyürüz yolda.” Dizelerden anlaşılacağı gibi, Ilgım Anı, şiirli bir yolda büyüyor, çocuk duyarlığını şiire taşıyor. Öpücük Balıkları, iki afacan kahraman (anne ve çocuk) yaratıp onların gözünden evrene bakıyor. Ilgım Anı, çocuk dünyasının renklerini, şaşırtıcı zekâsını, kendine özgü mantık yürütme sürecini balıkların ağzından dizelere yansıtıyor. “Bir yavru nasıl anne olur/ Saksıda mı büyür bahçede mi?/ Kendimi koysam bir süre/ Yeşerir miyim pamuklar içinde?” (s. 24) Kitabın ikinci bölümü “Ben yavru olsay Ilgım Anı Aymelek ve kedi Miya... miş. “Bir kedinin insanı olmak” nasıl bir şeydir derseniz, bu kitabı okuyun derim çünkü Serap Erdoğan, Miya’nın insanı! Kitapta, yazarın kedisi Miya ile tanışıyoruz. Yaramaz bir bulutu andıran gri tüyleri, anlamlı bakışlarıyla sayfalardan bize gülümsüyor. Miya diğer kedilerin aksine banyo yapmaktan çok hoşlanıyor; babası çizgili bir sokak kedisi. Evden sıkılınca bahçeye çıkıp duvardan dışarıyı seyreden, o da yetmeyince ağaçlara tırmanan, bu da yeterli gelmediyse yollara düşen bir kedi. Dışarıda neler yaşadığını kimse bilmese de karanlık çökmeden eve dönüp mama tabağının kenarındaki yerini alıveriyor. Çevresinde gördükleri Miya’yı hep şaşırtıyor, örneğin kırkayaktaki ayak kalabalığını gördüğünde şaşkınlıktan dilini yutacak gibi oluyor. Birlikte yaşadığı insanlarla beraber tatile çıkınca orada tanık olduklarına daha da şaşırıyor. Dünyanın en aksi adamı Galip Bey ile işte burada tanışıyor. Galip Bey, sürekli konuşan, konuştukça da her şeyi eleştiren Serap Erdoğan biri. Onun bu huyu Miya’nın pek hoşuna gidiyor çünkü Galip Bey konuştukça Miya dünyayı daha çok öğreniyor. Balıkçıların neden gün ışımadan denize açıldıklarını, hangi kuşun nasıl öttüğünü, begonvillerin nasıl sulandığını bile ondan öğreniyor. Bildikleri çoğaldıkça ne çok şey bilmediğinin de farkına varıyor Miya. Merak ve tanıma isteği Miya’yı başkalarıyla da yakınlaştırıyor. Bunlardan birisi, sürekli ağlayan bir adam. Miya onunlayken içini tuhaf bir sıkıntı kaplıyor, durmadan ağlamak istiyor. Kimin yanındaysa onun duygularını yaşamaya başlayan Miya bakalım kitabın sonunda kedi olmanın kendi olmak olduğunun farkına varacak mı… Serap Erdoğan’ın özgün, şiirli dili bu öyküye damgasını vuruyor. “Yaşadıklarını gözkapaklarının ve aklının arkasına atmak”, “tüylerinde rüzgâr dolaştırmak”, “bıyıklarında bir yalnızlık büyütmek”, “mırıltının rengi” gibi imge yüklü anlatımlarla karşılaşıyoruz öyküde. Babası Çizgili Kedi’de, bir yanda kedi Miya’nın serüveni çocukların dünyasına aktarılırken “öteki” kavramı da satırarasında düşündürülüyor. Miya’nın etkileyici yaşamı bir filme aktarılırcasına canlı betimlemelerle sunuluyor. İnsanlar onun yaşamında gelip geçici, önemli olan onun gördükleri, yaşadıkları, duyumsadıkları, kedi yüreğine yansıttıkları. Öpücük Balıkları ve Babası Çizgili Kedi, hayvanlar aracılığıyla, insanoğlunu daha yakından tanımamızı, kavramamızı sağlayan birer ipucu sanki… İyi okumalar. n sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com *Öpücük Balıkları / Ilgım Anı Aymelek Serap Erdoğan / Resimleyen: Salih Mercanoğlu / Mühür Çocuk/ 47 s. / 2013 / 7+ *Babası Çizgili Kedi / Serap Erdoğan / Resimleyen: Sedat Serdar Erdoğan / Mühür Çocuk / 48 s. / 7+ KİTAPÇI M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ Serinin diğer kitabı da tango tutkusunu yaşatıyor. Beyaz Oyun Ağacı / Mustafa Ruhi Şirin / Resimleyen: Serap Deliorman / 2013 / 24 s. / 6+ Serap Deliorman’ın masalsı çizgileriyle bezenmiş olan kitapta tanıdığımız pek çok masal kahramanı bizi bekliyor. Kitapta anlatılan oyunda herkes rol alabilir. Bu oyun için bir oyun ağacının yanına gitmeniz yeterli. Sevdiğiniz masal kahramanlarının hepsi orada sizi bekliyor. Tilki, Karga, Küçük Prens, Kırmızı Başlıklı Kız, Pinokyo ve daha kimler kimler… Onların anlattıklarını merak ediyorsanız hemen kaybolun kitabın sayfalarında. İyi okumalar. Sihirli Araba / YazanResimleyen: Fatih Erdoğan / Mavibulut / 2013 / 183 s. / 8+ Fatih Erdoğan’ın “Sihirli” dizisi yeni bir serüvenle “Merhaba!” diyor okurlara. Sihirli Kaykay, Sihirli Şapka, Sihirli Yok Böyle DansSamba Heyecanı / Chloe Melody / Çeviren:Zehra Tapunç / Altın Kitaplar / 2013 / 88 s. / 7+ Dört dans akademisi öğrencisi karnaval geçit arabası üzerinde muhteşem New Ride grubuyla dans etmek için seçilirler. Bella da seçilenler arasındadır. New Ride, Bella’nın en beğendiği gruptur ve bu sayede samba dansını deneme şansı yakalamıştır! Ancak beklenmedik bir kostüm felaketi baş gösterince Bella ne yapacağını bilemez. Acaba Bella’nın şans yıldızı parlayacak mı yoksa sönecek midir? Dans etmeyi seviyorsanız asla vazgeçmeyin! S A Y F A 2 4 n 1 6 O C A K 2 0 1 4 Kitap, Sihirli Şemsiye, Sihirli Küre, Sihirli Gözlük, Sihirli Küpe, Sihirli Top ve Sihirli Kalem’den sonra sıra Sihirli Araba’da. Bakalım Sihirli Kutu ne zaman gelecek? Berke’nin küçük kardeşi hastalanınca annesi ve babası onu en yakın dostları Adnan Usta’ya emanet edip hastaneye giderler. Adnan Usta, Romanya’dan göç ettiği söylenen, yaşlı bir ustadır. Elinden her iş gelir. Bu kez de bir araba yapmıştır. Berke, bu haberi alınca çok heyecanlanır. Adnan Usta’nın yıllardır topladığı yedek parçaları birleştirerek yaptığı araba gerçekten çok güzel olmuştur. Tek eksiği bir motordur. Berke, bu kıpkırmızı arabaya bayılır, hemen pedalları çevirip kısacık bir tura çıkar. Bir ara; “Keşke bir motoru olsaydı arabanın, hatta kendi kendine gidebilseydi,” diye düşünür. Bu dileğini öyle içten yineler ki tam altında durduğu palamut ağacının dalları kıpırdanır veee… Elbette sonrasını söylemeyeceğiz, okuyun öğrenin. İyi okumalar. n C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1248