Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“Cihan Harbi tüm zihniyetleri dönüşüme uğrattı. Bu İttihatçı gelenekten gelen Cumhuriyetçi kadrolar için de geçerliydi” diyor Zafer Toprak. Halk Fırkası doğru, Halkevleri kuruldu, “halka doğru” gidildi. Atatürk’ün yaşamının son yirmi yılına odaklanmış bir entelektüel arkeoloji çalışması olarak nitelediğiniz “Darwin’den Dersim’e Cumhuriyet ve Antropoloji” adlı çalışmanıza geçersek: Cumhuriyet Türkiyesi’nin tek parti dönemini ve Atatürk’ü algılamak ve anlamak adına ülkede bilim alanında gerçekleştirilenleri incelemek gerektiğini vurguluyorsunuz. Biraz önce de belirttiğim gibi Cihan Harbi tüm dünyada zihniyet dönüşümüne de neden olmuştu. Ulusal egemenlik anlayışı yeni kurulmakta olan ulus devletin kaderini belirlemişti. Ancak siyasal ve hukuksal dönüşümler bir ulus inşa etmek açısından yetersiz kaldı. Bu nedenle ulus devletle uyumlu yeni bir yurttaş tipine ihtiyaç vardı. İşte Atatürk, harf devrimi ertesi çabalarını büyük ölçüde bu yöne hasretti. Antropolojiden esinlenerek Anadolu insanına güven duygusu aşılamayı hedefledi. Türk insanının da çağdaş uygarlığı yakalayabileceğini kanıtlamak istedi. birçok “mahrem” vesikayı içeren dönemin yöre milletvekili Necmettin Sahir Sılan’ın arşivinden yola çıktık. Bu belgeleri Tarih Vakfı bünyesinde altı cilt olarak yayımlamıştık. Bugün maalesef Dersim sorunu kendine özgü bir ekonomik alan oluşturmuş durumda. Her gün Dersim üzerine yeni bir kitap yayımlanıyor. Tabii her ulus devletin inşasında olduğu gibi Dersim’de de bir toplum mühendisliği söz konusu. Ama konu epistemolojik kaygılarla, teleolojik bir anlayışla ele alınmamalı. Tarihçinin görevi yorumlamaktan çok anlamak. Üçüncü kitabınız “Türkiye’de Milli İktisat, 19081918” başlığını taşıyor. Balkan Savaşları ve Cihan Harbi’nin hangi iktisadi ve toplumsal örgütlenme biçimlerini dayattığını okuyoruz. Tanzimat hangi iktisadi kavramların gündeme geldiği bir dönemdir ve milli iktisat hangi şartlarda nasıl evrilmiştir? Türkiye, ya da Osmanlı Devleti on dokuzuncu yüzyılda kapitalizmin gelişimi sonucu küreselleşmede enformel bağımlılık ilişikleri içerisinde konuşlanmıştı. Sömürge değildi ama ekonomik ve finansal bağlamda bağımlıydı. Özellikle kapitülasyonlar bu bağımlılığı Düveli Muazzama’nın yaptırım gücüyle pekiştirmişti. İttihatçılar işte bu ilişki düzenine baş kaldırdılar. Bu nedenle Cihan Harbi’ne girdiler. Hemen şunu hatırlatalım, Cihan Harbi on dokuzuncu yüzyılın küreselleşme sürecini sona erdirmiş ve “küresizleşme” diye nitelendirilebilecek bir evreyi açmıştı. Küresizleşme evresi 1914’ten İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar sürdü. Birçok ülke savaş koşullarında içine kapandı ve kendine yeterli olmayı denedi. Türkiye de bu evrede klasik iktisadın serbest ticaret anlayışını bir kenara bıraktı ve korumacı milli iktisat politikasını benimsedi. 24 Ocak 1980’e kadar üç aşağı beş yukarı bu politika sürdürüldü. Türkiye bu sayede bir sanayi ülkesi olabildi. MİLLİ İKTİSAT VE DÜNYA! Kitabınızın, 1970’lerde hâkim olan emperyalizm ve bağımlılık eksenli merkez çevre tartışmalarının ürünü olduğunu ifade ettiğiniz otuz yıl önceki ilk baskısından bu yana ekonomik ve kültürel içerikte neler değişti, öne çıktı veya oluştu? Milli iktisat neleri tarihe gömerken nelerin şafağıydı? “Türkiye’de Milli İktisat, 19081918” aslında ilk baskısını otuz yıl önce, 1982’de yapmış ve kendi alanında ses getirmişti. O evrede kitap büyük ölçüde merkezçevre anlayışına karşı bir tez olarak yazılmıştı. Çevrenin de bir çıkış yolu olduğunu kanıtlamaya çalışmıştı. Yeni baskı ise her şeyden önce Türkiye ekonomisini dünya ekonomisi bağlamında bir yere oturtmayı denedi. İlk baskı sırasında daha küreselleşme bilim dünyasına girmemişti. Bu açıdan ikinci baskı otuz yıllık bir birikimle sil baştan ele alındı, geliştirildi. Bugün, bu kitapta işlenen milli iktisat anlayışı yeterince özümsenmeksizin, ne tek parti döneminin devletçiliği, ne de onu izleyen karma ekonomi ve planlı ekonomi dönemleri anlam kazanabilir. Öte yandan benzer gelişmeler özellikle Latin Amerika ülkelerinde de gözlemlendi. Cihan Harbi, Almanya’yı olduğu kadar savaştan galip çıkan ülkeleri de çökertmişti. Türkiye işte bu boşluktan yararlanarak ulus devletini kurdu; kendi ekonomisine çeki düzen vermeyi başardı. n “DERSİM’DE DE BİR TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ SÖZ KONUSU” Bu kitap “entelektüel Atatürk”ü, 1930’larda gerçekleştirdiği bilimsel ve kültürel devrimi yorumlamaya yönelik nasıl bir girişimdir? Mustafa Kemal’in askeri dehası üzerine çok şey yazıldı. Bir siyaset adamı olarak da ne denli uzak görüşlü olduğu bilinegeldi. Ama genelinde görmezlikten gelinen Atatürk’ün bilime olan tutkusuydu. Cumhuriyet Türkiyesi de bilim üzerine inşa edildi. Bir tür akademi anlayışıyla Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na öncelik verildi. Ardından Üniversite reformu gerçekleştirildi. Güzel sanatlara ayrı bir önem atfedildi. Bir diğer deyişle 1930’lar Türkiye’de kültürel ve bilimsel devrim yılları oldu. Atatürk günlük siyasetten uzak, sofrasında bilimi tartıştı. O tarihlerdeki ders kitapları bile bu dönüşümün somut kanıtları. “Darwin’den Dersim’e Cumhuriyet ve Antropoloji” bu süreci ele alan bir kitap. Korkut Boratav bir yazısında kitaba “Artılarıyla Eksileriyle Kültür Devrimi” başlığını yakıştırıyor. Bence çok doğru bir yaklaşım... Dersim sorunu kitapta nasıl yer alıyor? Dersim Harekâtına ilişkin bölümleri hangi veriler ışığında yazdınız? Son yıllarda Dersim Harekâtı bellek tarihçiliğinin ana malzemesi oldu. Herhangi bir kaynağı dayanmaksızın anılarla 19371938 Dersim Harekâtı açıklanmaya çalışıldı. Sözlü tarihe saygımız büyük. Ancak, tarihçilikte kaynaklar sınırsız. Biz bu kitapta Dersim sorununa belgeler ışığında bakmaya çalıştık. Tarih Vakfı’na devredilmiş olan ve C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Darwin’den Dersim’e Cumhuriyet ve Antropoloji/ Zafer Toprak/ Doğan Kitap/ 616 s. Türkiye’de Milli İktisat, 19081918/ Zafer Toprak/ Doğan Kitap/ 800 s. Türkiye’de Popülizm, 1908 1923/ Zafer Toprak/ Doğan Kitap/ 504 s. 1248 1 6 O C A K 2 0 1 4 n S A Y F A 1 7