29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Balzac’ın ölümsüz eseri ‘İnsanlık Komedyası’ndan ‘Kuzin Bette’ye “Kuzin Bette”, dünya edebiyatının ölümsüz yazarı ve bütün çağların en büyük yazıcılarından Balzac’ın ustalık dönemi eserlerinden. Roman, yaşamının son üç yılında sağlığındaki ciddi bozulma ve yaşamı boyunca baş belası olan borçlarından kurtulmayı sağlayabilecek Madam Hanska ile yapılacak bir evlilik için PolonyaUkraynaRusya’ya seyahati nedeniyle neredeyse hiçbir şey yazmamış olan Balzac’ın, dünya edebiyatına armağan ettiği şahaser romanların sonuncusu. r Tahir ŞİLKAN alzac, 51 yıllık yaşamına yüze yakın eser sığdırmıştır. Stefan Zweig, “Balzac, çağının ötesinde durduğu ve kendi döneminin hoşuna gitmek için değil de mutlak değerler yarattığı için, her zaman büyük bir yazardır” der. Balzac, eserlerinin tümünü “İnsanlık Komedyası” başlığı altında toplamayı amaçlamış ve eserinin planını şu şekilde çizmiştir: Özel Yaşamdan Sahneler, Taşra Yaşamından Sahneler, Paris Yaşamından Sahneler, Siyaset Yaşamından Sahneler, Askerlik Yaşamından Sahneler ve Köy Yaşamından Sahneler. ZWEIG’DAN ÖVGÜLER Balzac, İnsanlık Komedyası’nın önsözünde, eserini şöyle tanımlar: “Toplumun aynı zamanda tarihini ve eleştirisini, kötülüklerin çözümlenmesini, ilkelerinin tartışılmasını kucaklayan bir tasarının büyüklüğü, eserime bugün yayımlandığı başlığı koyma hakkını bana veriyor sanırım: İnsanlık Komedyası, iddialı mı? Doğrunun ta kendisi mi? Buna yapıt tamamlandığında okurlar karar verecek.” “Jean Christophe” gibi bir edebiyat şaheserini dünya edebiyatına armağan etmiş Romain Rolland’a, 1939’da yazdığı bir mektupta otuz yıl boyunca döne döne, büyük bir heyecanla Balzac okuduğunu ve “ne müthiş bir adam, ne büyük bir kudret!” diyerek tanımladığı Balzac hakkında büyük bir eser vermeyi amaçladığını yazan Zweig, “Üç Büyük Usta Dickens, Balzac, Dostoyevski” kitabının Balzac’la ilgili bölümünü şu satırlarla B tamamlar: “İnsanlık Komedyası tasarısı içinde bitirilenlerin yanında kırk adet bitirilmemiş, yazılmamış roman daha vardır. ‘Moskova’dır birinin adı, bir diğerinin ‘Wagram Ovası’, bir diğerinin ‘Viyana Mücadelesi’ yine bir başkasının ‘İhtiraslı Hayat.’ Bütün bunların bitirilmemiş olması neredeyse bir şanstır. Zira Balzac bütün bu romanları bitirebilseydi, tutkuların ve olayların çemberini tamamen kapatabilseydi eseri kavranamaz olanın alanına geçerdi. Erişilmezliği yüzünden kendisinden sonra gelenler için bir dev, korkunç bir engel halini alırdı. Oysa bu haliyle, erişilmez olana yönelik her yaratıcı istenç için muazzam bir teşvik ve en büyük örnektir.” “Kuzin Bette”, Paris Yaşamından Sahneler bölümünün “Yoksul Akrabalar” kısmında yer alır. Serinin diğer kitapları Kuzin Pons ve Pierette’dir. Balzac, ölmeden birkaç ay önce evleneceği Madam Hanska’ya yazdığı mektuplarda, bu romanların yazılışını neredeyse gün gün anlatır: 16 Haziran 1846 günkü mektuptan: “Bugünkü soysuz edebiyatın yalancı tanrılarını yere serecek ve benim daha genç, daha taze ve daha büyük olduğumu ispat edecek belli başlı iki üç eser yazmam günün zorunluluğu olarak kendini hissettiriyor” dedikten sonra şöyle devam eder Balzac: “Cousine Bette, hakaret gören ve dört aile arasında yaşayan ama çektiklerinin acısını öç almak suretiyle onlardan çıkaran yoksul hısımdır.” Stefan Zweig, yıllarca emek verdiği büyük eseri Balzac biyografisinde “Cousin Pons” ve “Kuzin Bette”nin Balzac’ın en büyük çalışmaları olduğunu yazdıktan sonra gerekçesini de açıklar: “Balzac, yaşamının doruk noktasında sanatının doruğuna ulaşır. Bakışı hiç bu kadar net, yaratıcı kalemi hiç bu kadar inandırıcı ve acımasız olmamıştır. Bu başyapıtları, sıkıntılı, aşırı yorgun, çok yazan bir yazar değil, dinlenmiş bir Balzac yazmıştır. Daha önceki kimi eserlerinin gerçekdışı olduğunu düşündüren ve üzerimizde herhangi bir etki bırakmayan o sahte idealizm, o tatlı romantizm bu eserlerinde ortadan kaybolmuştur. Yaşadığı pek çok tecrübenin acısı bu kitaplarda gerçek dünya bilgisine dönüşür. Artık hiçbir şeyin, ne dışsal başarıların ne de lüksün ve gösterişin gözünü kamaştırmadığı, tahrik etmediği bir adam yazmıştır bütün bunları.” “Kuzin Bette” ve “Coisin Pons”, sadece tesadüfen Paris’te ve yine sadece tesadüfen on dokuzuncu yüzyılın ilkyarısında geçer. Temel tutkuları dile getirdiğinden bugünün (1941 sonu) İngilteresi’ne, Almanyası’na, Fransası’na, Amerikası’na, tüm ülkelere, tüm zamanlara uyarlanabilir. Balzac, bu son romanlarında Fransız edebiyatının bir daha hiç erişemeyeceği bir gerçekçiliğe, duygularda sahiciliğe, tutkularda saydamlaşmaya ulaşmıştır.” TÜRKÇEYE ÇEVİRİLER “Kuzin Bette”, Türkçeye ilk kez 1946’da, Şerif Hulusi tarafından çevrilmiştir. Ölmez Eserler Yayınevi iki cilt halinde yayımlanacak kitabın ikinci cildini nedense yayımlamamıştır. 1947’de Vahdi Hatay tarafından yapılan ikinci S A Y F A 4 n 2 6 A R A L I K 2 0 1 3 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1245
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle