Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yılın yerli ve yabancı kitapları 2013: Güya hem okuyup, hem yazacaktım r Selçuk ALTUN “Leylâ Erbil ve Erje Ayden’in anılarına saygıyla” emmuz 2010’da “Bizans Sultanı”nı bitirince kendimi ucu açık bir nadas sürecinde buldum. Keyfin nereye dek gideceğini ben de, nadas da bilmiyorduk; ne güzel? Ocak 2013’te iştahla yeni bir romana başladım, kendimi en az bir yıl süreceğini sandığım bir işkenceye hazırlamıştım. O da ne, nisan sonu itibarıyla, iki yurtiçi gezisi dahil, proje tamamlanmıştı. Roman, novella’ya (kısa roman) dönüşürken tüm söylemimi yüz sayfaya sığdırmıştım. İkirciklendim. Panik içinde üç ustanın (Enis Batur, Güven Turan, Metin Celâl) görüşüne başvurdum. “Olmuş” yanıtını alınca rahatladım, kana kana okumaya devam ettim. Yurtdışı sahaf safarilerim (yaşasın Abebooks.com!) daha verimli geçti. Yurtiçinde FilizMücap Ofluoğlu ile Sait Maden (Nurlar içinde yatsınlar) kitaplıklarından imzalı yapıtlar edindim. Aralık ayında Sahafbaşı Nedret İşli eleştirmenler eleştirmeni Fethi Naci’nin kitaplığını aldığını ve ilk beni aradığını muştuladı. Orgazmik bir safariydi. “Sahaftan dost olur mu?” bir tartışma konusudur da, ben iki sahaf dostuma destek niyetine, “uygun fiyattan” imzalı bir Yahyâ Kemal fotoğrafı ile Sait Faik’in ölüm maskından kotarılan bir terracota büst aldım. Onları armağan edeceğim doğru adreslerden birisi hazır. *** 2013’te de Kitabistan’ın kuralı değişmedi: Sığ kitaplar çok sattı, vasatlar ödül kazanırken, nitelikli kitaplar ıskalandı. Kurmaca dışı ile çeviri türlerinde bir nitelik artışı olduğu görüşündeyim. Okunma sırasına göre 2013’te not ettiğim 10 özel Türkçe kitap: T olmak isterdim.) *** Kütüphanemin üçte ikisi İngilizce kitaplardan mürekkep. Bu yıl da daha çok İngilizce yapıtlar okudum. Okuma sırasına göre not ettiğim 15 İngilizce kitap: Ölüm maskından Sait Faik büstü (Heykeltıraş Gürdal Duyar) “Tuhaf Bir Erkek”, bu yıl yitirdiğimiz Leylâ Erbil ustamızdan cesur bir vedaydı. / “Ateş Denizi”nin anlatıcısını bir antikahraman bellerseniz, sürüklenir ama boğulmazsınız. / “1001 Fıçı Bira” sarsıcı bir gençlik romanı; Ferhat Uludere yılın umut vaat eden kıvılcımıydı. / Hamdi Koç’un uzun ama nitelikli magnum opus’u “Çıplak ve Yalnız” çok satan listelerine de girdi. / Mükemmel yazar, anıt insan Yaşar Kemal’in kırk yıl önce yazıp, çekmecelerinden birinde mi unuttuğu şiirsel “Tek Kanatlı Bir Kuş”, bana usta yönetmen Andrey Tarkovsky’nin gizemli başyapıtı “Stalker”ı anımsattı./ Kült şair k. İskender, “Ali”sinde, “Filozof olurum diye çıktım dağa, önüme çıkan ilk hayvan yedi beni” demeyi de ihmal etmiyordu. / Kırk yılda 140, geçen yıl ise 6 kitabı birden yayımlanan Enis Batur’un, “Ölesiye Sanat”ı bence en “damıtılmış” yapıtlarındandı. / 19661988 çalkantılı bir dönemdi. Uğur Kökden “Tedirgin Zamanlar”da, o döneme “içeriden” ve “dışarıdan” günlük diye vurucu dipnotlar düşmüş. / “Madam Samatya” bir başyapıttı. KİTAP İÇİN’in son sayısında, “Yıldırım, genel okur standardına iki, eleştirmenlere bir numara büyük kitaplar mı kotarıyor?” diye sormuştum. / Benimsediğim yayınevlerinden Metis’in, alt tarafında yazarlarının özdeyişleri bulunan defterini küresel çizerimiz Selçuk Demirel almış, konuyla örtüşen desenlerle varsıllaştırmış. (O defterin aslına sahip 2 0 1 3 Sue Grafton 1982’de, adını harflerden alan bir polisiye roman dizisi başlattı. (“A is for Alibi...”) 2013 sonu itibarıyla W harfine gelirken, kahramanı dişi dedektif, hınzır Kinsey Millhone kendisini sevdirdi. Kitapları artık New York Times çok satanları arasından inmeyen Grafton, “Kinsey and Me”de aslında kendi öyküsünü anlatıyor. “Bizans Sultanı”nın bir bölümünde, Kinsey Millhone’un emeklilik dönemini tahayyül ettim; oysa o sürekli 38 yaşındadır. / Yirminci Yüzyıl’ın başpolisiyecisi John Le Carre, (gerçek adı David Cornwell), bir zamanlar İngiliz gizli servisinde çalışıyor ancak geçim sıkıntısı çekiyordu. Amiri John Bingham takma adla polisiye romanlar yazıyordu, ona da yazarlığı denemesini önerdi. David Cornwell onun ilk adını ödünç alırken, başkahramanı George Smiley’e onun özelliklerini monte etti. Michael Jago onun yaşamöyküsünü yazarak dualarımı aldı. (John Bingham’ın kitaplarını da ıskalamamışımdır.) / İspanyol Javíer Marias (doğ. 1951) bir zamanlar Orhan Pamuk’un Nobel adayıydı. “The Infatuations” İngilizcede okuduğum en iyi iki romandan biriydi. / Diğeri, büyükbabası İstanbullu bir Musevi olan Andre Aciman’dan “Harvard Square”di. / “Saul Bellow’s Heart”ta, Nobelist ya zarı bir de en büyük oğlu Greg’in kaleminden şaşırarak okuyoruz. / Rotschild Hanedanı’ndan Nica, aykırı bir kadındı. Kocası ve beş çocuğunu bırakıp; caz piyanisti zenci Thelonious Monk’un hamisi(?) oldu. Hannah Rotnschild “Baroness”te Nica’yı anlatıyor. / Iain Banks 2013 bitmeden öleceğini biliyordu. “The Quarry”de ölüme adım adım yaklaşışın ikilemini de anlatıyor. / Paul Theroux 1975 ürünü “The Great Railway Bazaar” ile bana gezi türünü benimsetmişti. Son kitabı “The Last Trian to Zona Verde”de, Güney Afrika’dan Angola’ya çilekeş safarisini okuyoruz. / Robert Galbraith, “The Cuckoo’s Calling” nam bir polisiye yazdı. Eleştirmenlerin beğenisine rağmen kitap satmadı. / “Robert Galbraith”ın bir takma ad, “The Cuckoo’s Calling”in asıl yazarının Harry Potter’ın yaratıcısı J.K. Rowling olduğu fısıltısının ardından ilk partide 300 bin adet daha basıldı ve bir haftada tükendi. (Ben kitabın iri yarı, sakat, işsiz ve kız arkadaşı tarafından terk edilmiş dedektifi Carmoran Strike’ı benimsedim.) / J.C. Kannemeyer; 2003 Nobelisti, aykırı akademisyen J.M. Coetzee’nin yaşamöyküsünü hakkıyla yazdı ve “J.M. Coetzee, A Life In Writing”in basıldığını göremeden öldü. / Roberto Bolano 2003 yılında 50 yaşındayken öldü ve ölümünden sonra ünlendi. “The Unknown University”, çalakalem ama sürükleyici şiirlerinden mürekkep. / P.L. Fermor, 1933 yılında henüz 18 yaşındayken Hollanda’nın bir ucundan İstanbul’a dek yürüdü. İki yıl süren yürüyüşünün öyküsünü nihayet 1977’de yazmaya başladı. Ben onu 1986’da yazdığı ikinci cildiyle keşfettim; Fermor’u gezi yazarlarının Shakespeare’ı bellerim. 2011’de 96 yaşında öldüğünde “The Broken Road” bitmek üzereydi. Onu Colin Thubron ve Artemis Cooper toparladılar. / Amerikalı Frank Bidart (doğ. 1939), Türkçeye çevrilmesi gereken usta şairlerden. “Metaphysical Dog” da onun yeni kitabı. / “Roth Unbound”ta eleştirmen C.R. Pierpont, Philip Roth’un yaşamöyküsüyle kitaplarını örtüştürüyor. Kitabın altını çizdiğim satırlarından birinde Roth, “Ölüme gidiyor olsaydım ve yalnızca bir kitap okuma hakkım bulunsaydı Thomas Mann’dan “Mario ile Sihirbaz”ı okurdum” buyurmakta. / Münzevi yazar, sözcüklerin jonglörü Thomas Pynchon’un (doğ. 1937) “Bleeding Edge”inde, JoyceBeckett hattından tatlar vardı. “Yılın en iyi kitap kapağı” ödülünü de ona verirdim. *** UNESCO’nun bir araştırmasına göre dünyanın en mutlu ülkesi Avustralya’ymış; onu İsveç, Kanada ve Norveç izliyormuş. Bana yerüstü veya yeraltında beş bin kitabın sığacağı herhangi bir yer gösterin, size bir cennet kotarayım! n K İ T A P S A Y I 1245 S A Y F A 1 0 n 2 6 A R A L I K C U M H U R İ Y E T