06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

mayacağını hisseden ve edebiyatla teselli bulan “usta”, Manguel’in deyişiyle bunu da yeterli görmüyor. Çünkü “edebiyat Borges’e kayıp ve başarısızlığının anılarını geri getiriyor.” Manguel, azimle âşık olan ve düzenli şekilde umutları tükenen Borges’i, onun kurmaca kadın ve erkeklerini hatırlayarak selamlıyor. Yıkıntı ve rüyalar arasında gezinen Borges’in, kaderini metanetle kabullenen kahramanları Manguel’in satırlarında karşımıza çıkıyor; “usta”, bütün erkeklerin mutsuz olduğunu sürekli yüzümüze çarpıyor: “Mutsuz bir adamın mutluluğu hayal etmesi hiçbir şekilde olağanüstü değil; hepimiz her gün bunu yaparız. Dante de bunu bizim gibi yapıyor ama bir şey daima bu mutlu kurguların berisindeki dehşete göz atmamızı sağlıyor.” İkisini buluşturan önemli bir nokta da Borges’in “metnin doğasını, başka şeylerin yanı sıra, atfetmekle başından sonuna tayin edenin okur olduğunu” söylemesi. İster yazar olsun ister sadece okur, bir metin her farklı okumayla başkalaşıyor. Manguel’in Borges’e saygısı belli ki burada biraz daha artıyor. HAKİKATİN YAKICILIĞI Köklerinin coğrafyasına epey sonra gelmiş olmasına rağmen Manguel oraların ne kadar verimli, hareketli, hüzünlü ve isyankâr olduğunu hiç unutmaz. Politik olayların edebi okumasını bu zenginliği göz önünde bulundurarak yapan Manguel’in gezintisi tarihi kahramanlarla sürer. Üniversite yıllarında ölüm haberini aldığı Che, kitaplardakine hem benzeyen hem de oradakilerden farklı bir kahraman olarak görünür gözüne: “Che bizim gördüğümüzü görmüş, bizim gibi hissetmişti, ‘insanlık durumu’nun temel adaletsizliklerine karşı öfke duymuştu ama bizden farklı olarak bu konuda bir şeyler yapmıştı. Yöntemlerinin şaibeli, siyasi felsefesinin yüzeysel, ahlaklılığının acımasız olması, nihai başarısının imkânsız görünmesi (belki hâlâ öyle görünüyor) ise onun, yerine tam olarak ne koyacağı konusunda asla pek emin olmasa da yanlış olduğunu düşündüğü şeye karşı savaşmayı kendine görev edinmesinin yanında daha önemsiz kalıyor.” Manguel’in okumalarında Che, “epik edebiyatın ikonu”na yakın bir yerde durur; bir entelektüelden eylem adamına doğru yol alışından dolayı incelenmeye değerdir. Manguel onunla ilgili olarak “inatçı bir azimle romantik savaşçıkahraman rolünü üstlendi ve benim kuşağımın, vicdanımızı yaratmak için gerek duyduğu figür oldu” der. Okumanın tarihiyle yazmanınki bir arada yürürken Manguel, yoldaki izleri gözleyen bir avcı gibi ilerler; bir bakıma “hesabı düzgün tutan muhasebecilerin” yarattığı hikâyelerin peşine düşer. Okumanın okuması hikâyelerin varlığıyla biraz daha anlam kazanır; Manguel, her şeye erişebileceğimizi sandığımız parıltılı bir dünyada böylesine yalın ve küçük hikâyelerin kaçan ölçüyü bulmamızı sağlayabileceğini söyler. O hikâyeler, bir çeşit hakikat arayışının simgesi haline gelir, Manguel bu kez de Homeros’a selam gönderir. Yalnızca Homeros mu? Sokrates ve C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Don Quijote’ye de. Manguel’e göre her ikisi de “söylenmemesi gereken” ya da söylenmesi zor olan hakikati dillendirmişti. Onları okumak tarihi okumaya benziyor, unutturulmaya çalışılan adaleti ve üstü örtülen zorbalıkları tekrar hatırlamak anlamına geliyordu; Manguel’e göre bu, hafızayı tazelemekti. Manguel’in okumaları bizi çoğu zaman unutmak istediğimiz ya da farkında olmadan atladığımız gerçeklerle de buluşturuyor. Onlardan biri edebiyatın algımıza etkisi: “Gayet iyi bildiğimiz gibi edebiyat çözüm önermez ama ortaya iyi açmazlar atar. Bir hikâye anlatırken ahlaki bir sorunun sonsuz kıvrımlarını ve içten Manguel'in okumadan anladığı sadece satırlar arasında gezinmek değil, aynı zamanda oradan bir anlam çısadeliğini sergileyebilir ve sokarmak, bunu da büyük sözcüklerle değil olabildiğince yalın anlatmak; hikâyelerin, edebi yapıtların ve sanat eserlerinin birleştirici ve insanı ayakta tutan tarafına göz kırpmak. nuçta bizi, dünyanın evrensel değil de kişisel bir kavrayışını deneyimin imbiğinden geçen okumalar erkek ve kız kardeşin, isim verilmemiş algılayacağımız belli bir berhep bir diğerini tetikliyor, en sonunda bir şey santim santim bütün evlerini işraklığa sahip olduğumuza inandıra“binlerce yıl önce bir öğlen sonrasında gal eder ve sonunda onları zorla sokağa bilir.” Sonuçta çılgınlığın göbeğinde başlanmış ve hakkında hiçbir şey bilatarken odadan odaya gitmek zorunda yaşıyoruz; Manguel bunun, nefes alıp mediğimiz bir başkasını devam ettirir” kalışlarını anlatan ‘House Taken Over’ verdiğimiz son kaleleri istila etmemesi hale geliyor. (‘El Konmuş Ev’) diye bir hikâyesi için edebiyata ve okumaya sığındığımıvardır. Ben de kitaplarımın, o isimsiz zı söyler. Metaforlar, sözler ve alıntılar İSTİLACI KİTAP, MÜLTECİ OKUR istilacı gibi kademeli fethini tamambazen boğazımızı sıksa da çoğu zaman layacağı günü önceden görüyorum. İyi okur, önünde sonunda biraz dekalenin muhafızlığını üstlenir. Okur, O zaman bahçeye sürüleceğim ama lidir. Çünkü görülmeyeni görmek ya kendini el altından yürüyen sayfada kitapların huyunu suyunu bildiğim için da olup biteni ekine köküne ayırmak, var eder, onlar okurun zamanının görünürde emniyetli olan bu yerin bile ormanda çoğunlukla başvurulan bir işleyişinin göstergesi olur. O sayfalar kütüphanemin açgözlülüğünün tamayol değil. Manguel bunun ne anlama yazarla okur arasındaki “oyun ve hile men berisinde kalmayabileceğinden geldiğini en iyi bilenlerden. Okumanın diyaloğuna” da işaret eder. Manguel’in endişe ediyorum.” okumasını yapması bile durumla ilgili belirttiği inandırıcılık, “akıllıca yalan Gutenberg çağı sona erdi mi ermedi ipucu veriyor. söyleyebilen” yazar sayesinde okuru mi bilinmez ama Manguel gibileri için İyi okurun kafası hareketli olur, aynı etrafındaki çılgınlıktan belli ölçüde okuma coşkusu, genişleyen, “güveleManguel’deki gibi. Savrulan değil, nekorur. nen”, yangın ve su baskını tehditleri reye gideceğini, daha doğrusu gitmek Manguel’in gezintisi eski zaman arasında nefes alıp vermeye uğraşan istediği yeri bilerek yola koyulur. Çıkıhikâyelerinden kutsal kitaplara, şiirlerkütüphane öyle kolay tarihe karışalan seyahat elbette Manguel’in “yuva” den kült romanlara hatta erotik edecak türden bir şey değil. Manguel’e dediği kütüphaneyi genişletecek, biyata ve pornografiye dek uzanıyor. göre dijital devrimin ürünü olan sanal okumalar marşandiz gibi birbirini izleBöylesine geniş bir hareket alanı, yazı kütüphaneler bile geleneksel kütüpyecek. Kitaplar istilacı, okur da mülteci masasının etrafına üşüşen konuların hanelerin, kitabın kokusu ve coşkuhaline gelecek: “Julio Cortázar’ın, bir sürekli artmasını sağlıyor. Zamanın ve suyla açığa çıkan ganimet biriktirme dürtüsünün önüne hâlâ geçemedi. Dolayısıyla yan ürünleriyle (kütüphane öyle bir şey vardır ki en nefret edilesi ve basılı kitaplarla beraber) “okumanın eylemlerimizi betimlerken bile onları sonu geliyor”, Manguel için “kerameti nefret edilesi, dolayısıyla da üstesinkendinden menkul bir varsayım”a döden gelinebilir olarak gösterir; dilin nüşür. zayıflığına ve tesadüfiliğine rağmen, Manguel, Okumalar Okuması’nda esin sahibi bir yazar dile gelmez olaster sıçanlara, ister diktabir dolu isimden ve kitaptan söz eder. nı anlatabilir ve düşünülmez olana törlere karşı olsun, yazarlar Bütün bu okumaların ve devasa kütüpbiçim verir ki kötülük, esrarlı niteliTanrı’nın casusu rollerinde hanenin varlığı onun “mutlu tecrübeğinin bir kısmını kaybetsin ve birkaç çılgın bir adalet biçimi getirebilirsinin” yansıması. Bu mutluluk en son hatırlanmış kelimeye indirgenmiş ler. Horatius İÖ birinci yüzyılda noktada okumanın Manguel’deki derin olarak kalsın.” ‘Agamemnon’un döneminden önce anlamıyla bizi yüzleştirir: “Okuma, (Okumalar Okuması, s. 299) pek çok cesur adam yaşadı’ diye metne girme ve onu bireysel kapasiteyazacaktı ‘ama hiçbirinin yası tutulnin tamamıyla keşfetme, yeniden icat madı, hiçbiri tanınmaz, uzun geceyle etme edimi içinde yeniden sahip olma örtülüler, çünkü şairleri yoktu.’ yeteneğidir (…) Okuma, okurlarının Horatius’un ima ettiği gibi biz daha kelimeler labirentine girmesini, kendi talihliyiz. Bizi kurtaracak olan şiirler yollarını kesip açmasını ve sayfanın ve hikâyeler (ya da içlerinde bir tür kenar boşluklarının ötesinde kendi hakurtuluş bulacaklarımız) yazılmakta ritalarını çizmesini talep eder.” ya da yazılacak ya da yazılmış ve İşte bunlar hep Manguel. Elbette iyi okurlarını bekliyor ve zamanla tekrar okur olma isteğiyle yanıp tutuşanlara, tekrar, şunu varsayarlar: İnsan zihni, iyi okur olmuş birinden, herkesin içeen gaddar edimlere bir ad vereriğini zaman ve deneyimle genişletebibildiğine göre leceği “birkaç” tüyo ya da yaşanmışlık her zaman bu aktarımı. n edimlerden [email protected] daha bilgedir; iyi Okumalar Okuması/ Alberto Manyazıda guel/ Çeviren: Sevin Okyay/ Yapı Kredi Yayınları/ 364 s. Okumanın ve yazarın gücü “İ 1239 1 4 K A S I M 2 0 1 3 n S A Y F A 1 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle