Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER Masal/ Cahit Kayra/ Tarihçi Kitabevi/ 282 s. “Büyücü baykuş mu dedin? Evet, büyücü baykuş.Yani baykuşlar büyü mü yaparlarmış? Bunda şaşılacak ne var? Kuşlar kendi aralarında iş bölümü yapmışlardır. Büyü işleri için de en uygunu baykuşlardır diye düşünmüşler. Allah allah... Yani senin kuşlar aralarında konuşuyorlar ve sen şu işi yap, sen bu işi... Baykuş da büyü yapsın, öyle mi? Öyle... Oralarda büyücülük suç değil mi? Serbest mi? Hani bizde...Büyücülük bizde yasak mı? Yasak değil mi? Biz başladık Selin’le Türk Ceza Kanunu’nu irdelemeye. Çocuklar sıkıldılar. Ateş: Baba baykuşlar büyü yapıyorlarmış dedin... Sonrasını söylesene. Ne büyüsü yapıyorlar, neye karşı? Annen bırakmıyor ki anlatayım! Sevgilim hemen alınma. O kadar güzel anlatıyorsun ki hiçbir şeyi kaçırmayalım. Öğrendiklerimiz eksik kalmasın diye soruyoruz. Hadi lütfen devam et.” Cahit Kayra’nın “İnsandan Önceki Altın Yıllar” alt başlığını taşıyan Masal adlı kitabı okurlarla buluştu. Türkçe Ölüm/ Sabri Kuşkonmaz/ Berfin Yayınları/ 80 s. “Türkçe bir ölümle ölmeliyim/ kardeş insanlar duysun kendi dillerinde/ ölümler taşımasın dilim sağken/ uzak yakın, dünyanın hiçbir toprağında/ hiç tanık olmasın kanlı kıyımlara/ ölümün utandığı ölümleri söylemesin dilim.” Sabri Kuşkonmaz, Türkçe Ölüm’le şiirseverlere sesleniyor. Son Bakışta Sanat/ Taylan Altuğ/ Yapı Kredi Yayınları/ 320 s. Taylan Altuğ, kitabın adına Son Bakışta Sanat demiş. Buradaki “Son Bakış”, kendi ifadesiyle ilk elde, felsefi estetiğin sanata ve sanat eserlerine bakışını ima ediyor. Yazar, felsefi estetiğin sonda gelen, sonradan gelen bir songörü olarak, sanatla olan zorunlu bağına, etkileşimine ve karşılıklı bağımlılığına bir telmihte bulunuyor; bunu yaparken “… zamanımızda salt duyumda duyulara hoş gelen şeyle eyleşip duran postmodern yüzey estetiği içinde ölüp gitmekte olan sanatın” yeniden kazanılıp kazanılamayacağını irdeliyor. Bir umut arayışının: Felsefi estetik çerçevesinde, sanatın bir şeyi ifade ederken aynı zamanda onu gizleyen özelliğinin peşine düşüyor. Yerdeniz/ Ursula K. Le Guin/ Çeviren: Çiğdem Erkal İpek/ Metis Yayınları/ 936 s. “Başını, fırtına yüklü Kuzey Doğu Denizi’nden bir mil kadar yükseğe kaldıran tek bir dağdan oluşmuş Gont Adası, büyücüleriyle ünlüdür. Gont’un yüksek vadilerindeki kasabalarından, derin ve karanlık koylarındaki limanşehirlerinden, Adalar Diyarı’nın hükümdarlarına şehirlerde büyücü olarak hizmet eden veya Yerdeniz’de adadan adaya büyüler yaparak dolaşan birçok Gontlu çıkmıştır. Bazılarının anlattığına göre bunların en büyüğü, en azından en büyük gezgiSAYFA 24 ? 3 OCAK 2013 ni, yaşadığı devirde hem ejderhalar efendisi hem de Başbüyücü olan Çevik Atmaca adında bir adammış. Çevik Atmaca’nın hayat hikâyesi gerek Ged’in Kahramanlıkları’nda gerekse başka şarkılarda anlatılmaktadır, ama bu öykü, onun ünlenmesinden, adına şarkılar yakılmasından önce olanların öyküsüdür.” Le Guin’in Yerdeniz kitapları Yerdeniz Büyücüsü, Atuan Mezarları, En Uzak Sahil, Tehanu, Yerdeniz Öyküleri ve Öteki Rüzgâr yıllar içinde birer kült kitap haline geldi. Bu yapıtlar özel bir baskıyla okura sunuluyor. Cehennem Çiftliğinden Kaçış/ Barış Uygur/ İletişim Yayınları/ 256 s. AKP yeniden kazanmıştı, pek bir şey değişmemişti. Aynı göğe bakıyorduk işte. Trafik gene o trafik, hep aynı sakalet, hep aynı yaveler… Martılar Haliç kokuyor, Kürt bebeler Beyoğlu tramvayına asılıyordu, akşam vapuru hep kalabalıktı. Kimseye ne yapacağını söylemeden geliyordu gece. Süreyya Sami sırt ağrılarıyla uyanıyordu. Samsun yakıyordu üst üste. Göz ucuyla Türkiye Kupası finaline, Alex’e bakıyordu. Eski gazeteleri okuyordu. Parası yoktu. Bir şey arıyordu ama sanki hep eksile eksile arıyordu. Bir gün devresi çıkageldi, yardım istiyordu. Sinematek’in barında elini tuttuğu kadını hatırladı. Bal rengi gözlü kız kayıptı. İçinde yıllar önce kurulmuş saatli bir bomba patladı. Reis Efendi’den Zeynep’i geri almalıydı. Hangi cehennemdeydi o çiftlik? 38’lik Colt, dördüncü seriydi. Babamın En Güzel Fotoğrafı/ Gönül Kıvılcım/ Ayrıntı Yayınları/ 154 s. Buğdayların kökleri var, tıpkı insanların olduğu gibi. Burada, ırmak kıyısında söğüt ağacının altında oturmuş onları hatırlamaya çalışıyorum, köklerimi. Dallarıyla göğü kucaklayan söğüt ağacının kıpırtılarını takip ediyorum ve o ağaçtan düşen mekik şeklindeki sarı yaprakları. Dünyayı unutmak için daha kaç yaprak gerekir? Cevap: Havada dönerek yere düşen bir yaprak. Bir tane daha. Yaprak yağmuru bu. Elim kolum bağlı yaşlı söğüt ağacının yapraklarını kaybedişini izlerken burada ölebilirim diye düşünüyorum. Doğduğum topraklarda ölümden korkmuyorum. Gönül Kıvılcım on yıllık bir aradan sonra yazdığı ikinci romanı Babamın En Güzel Fotoğrafında köklerini arayan bir kadının belleğinden hüzünlü ve sarsıcı bir yolculuğa çıkarıyor okuyucusunu. Erken Modern Avrupa’da Kültürel Çeviri/ Peter Burke, R. Pochia Hsia/ Çeviren: Ferit Burak Aydar/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 298 s. Bütün dünyanın dili Babil’de karıştığından beri bilginin ve düşüncelerin aktarılmasında çeviri hayati önem taşıyor. Çevirmenlerin yokluğu hiç kuşkusuz insanlığı her türlü kültürel alışverişten yoksun bir dünyaya mahkum eder, ufkumuzu iyice daraltırdı. Kültürlerin aktarıldığı, sınırların aşıldığı, mesnetsiz bir kendinden hoşnutluğun aşındığı, yerelciliğin arttığı günümüz dünyasını büyük ölçüde tarih boyunca yoğun kültürel alışverişlere vesile olagelmiş çeviriye borçluyuz. Buna karşın çeviri tarihi bugüne dek tarihçiler tarafından ihmal edilmiş, edebiyat ve dil alanlarında çalışan uzmanlara bırakılmıştır. Bu kitapta, tarihçilerden oluşan uluslararası bir ekip, çeviri pratiğini ilk kez kültür tarihinin önemli bir parçası olarak ele alıyor. Gerçekçilik, Yeniden/ Yılmaz Onay/ Yordam Kitap/ 288 s. “Gerçekçilik” tartışmalarına yeni bir boyut ve canlılık kazandıracak olan bu kitap, “Brechtyen estetik”in ülkemizdeki ilk ve en önemli temsilcilerinden Yılmaz Onay’ın kapsamlı bir incelemesi ve manifestosu. “Gerçekçilik”in, bir sanatsal “akım” ya da 19. yüzyıla ait sanatsal bir “biçim” olarak görülmesine itiraz eden Onay, bu dar sınırların dışına taşıdığı kavrama zengin bir içerik kazandırıyor. Yalnızca kendine özgürlükçü, kendine demokrat örgütlü bir azınlığın demagoji ve yalanlarla yönettiği günümüz dünyasında “gerçekçilik”, sanatla yaşamı birleştiren bir üstkavram, ezilen kitlelerin elinde güçlü bir silah, tüm yönleriyle yaşamsal bir “tutum” olarak beliriyor. Kitabın güçlü tezleri, H. Pinter, J. Baudrillard, B. Brecht, A. Seghers, G.N. Pospelov, Özdemir İnce ve Nâzım Hikmet gibi yazar ve kuramcılardan geniş alıntılarla destekleniyor. Portobello Sokağı/ Ruth Rendell/ Çeviren: Lale Akalın/ Doğan Kitap/ 256 s. Psikolojik gerilim ve polisiye romanlarıyla tanınan ünlü İngiliz yazar Ruth Rendell, yeni eseri PortobelloSokağı’nda bir mahallenin karanlık köşelerine bakarken aynı zamanda insanlığın da karanlık noktalarına ışık tutmaya çalışıyor. Roman temel olarak, Londra’nın batısındaki antika dükkânları, sahafları, bitpazarıyla ünlü semti Portobello’da yaşayan Eugene Wren adlı bir sanat galerisi sahibinin öyküsü etrafında şekilleniyor. Evinin yakınlarında, yolda bir miktar para bulan Eugene Wren, parayı polise teslim etmek yerine başka bir yönteme başvurunca Portobello’nun o kadar da renkli olmayan “karanlık” yüzüyle tanışıyor. Mahallenin o olumlu havası birdenbire silinip, yerini başka bir dünyaya bırakıyor. Ruth Rendell, çok iyi bildiği ve mükemmel tasvir ettiği bir atmosferde, karakterlerini her türlü sınıfsal ilişki ve çelişki içinde resmederken, okuru da çok hareketli ve eksantrik bir “çarşı”nın içine çekiyor. Her Şeye ve Herkese Karşı Lacan/ Elisabeth Roudinesco/ Çeviren: Nami Başer/ Metis Yayınları/ 120 s. Yirminci yüzyılın en etkili düşünürlerinden olan psikanalist Jacques Lacan, güncelliğini korumaya ve tartışılmaya devam ediyor. Düşüncelerinin özgürlükçülerden ziyade baskıcıların amaçlarına hizmet ettiğini iddia edenler olduğu gibi, şahsı hakkında da olumlu ve olumsuz birçok mit ortaya atılıyor. Lacan’ı yakından tanıyan psikanalist ve tarihçi Elisabeth Roudinesco temelsiz iddiaları çürütmek ve bu önemli şahsiyeti gerek insan olarak gerek düşünceleriyle daha iyi tanımamızı sağlamak için söz alıyor. Lacan’ın psikanalizi ve felsefesi hakkında yayımlayacağımız bir dizi kitabın ilki olan Her Şeye ve Herkese Karşı Lacan, tanımak isteyenler için olduğu kadar tanıdığını düşünenler için de bir kaynak. ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1194