03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KİTAPÇI Ë A. AKAL, M. YENER N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ dostluk konularında Doğa ile Barış’ın birlikte yaşadıkları serüvenler. Öykülerin kimi sporu, kimi sanatı, kimi bilimi yüceltiyor ve ayrı konularda olmasına karşın her biri de karşılıklı iletişimin olumlu gücünü hissettiriyor. Okunması zevkli, çocuklara zenginlik katacak öyküler. Filozof Çocuklar Kulübü (Peki Ama Ben Kimim?)/ Seran Demiral/ Final Kültür Sanat Yayınları/ 128 s./ 2012/ 9+ “Öncelikle bir defter aldık kendimize. Beşimizin ortak defteri… Şimdilik beşimiz tabii. Sayımız artacak. Ali mesela, bize katılmak istediğini açık açık söyledi. Kaanların sınıfından da birkaç çocuk var bizimle takılmak isteyen.” Her şey okula yeni gelen Sevim’le başlar. Kaan, Ece, Zeynep ve Barış, Sevim’in defterinde keşfettikleri felsefe dünyasının izinde, bir kulüp kurmaya karar verirler: “Filozof Çocuklar Kulübü”. Felsefe, beş arkadaşın birbirlerine benzeyen ve benzemeyen noktalarını görerek, insanları ve kendilerini tanımaya yönelik düşünceler üretmelerini sağlar. Böylece kim olduklarını keşfetme yolunda, sağlam adımlar atmaya başlarlar. Üstelik onlara katılmak isteyen başkaları da vardır. Kim bilir, belki kitabı okuyan meraklı okurlar da bir kulüp kurarak, filozofların dünyasına bir kapı açmak isteyeceklerdir. Çocuklara yakın günlük konuşma dili, rahat okumayı sağlıyor; çocukları düşünmeye ve felsefenin önemini kavramaya yönlendiriyor. Hügo’nun Muhteşem Dünyası/ Sabine Zett/ Resimleyen: Ute Krause/ Çeviren: Zeynep Alpaslan /Mavibulut Yayınları/ 278 s./ 2012/ 9+ Hügo 6. sınıfa gidiyor. O, en muhteşem! O, en süper! O, en harika! O, en yakışıklı! O, bir dâhi! Herkesin düşüncelerinde kendine dair hayalleri vardır kuşkusuz. Hele ergense… Okulun en havalı çocuğu, en hızlı sporcusu, en popüler kişisi olduğunu düşünebilir o zaman, ama gerçekten öyle mi? Kim olduğuyla ne zaman yüzleşir insan? “Hügo dâhice bir plan yapıyor: Her şeyi riske atmak, sonunda bir süpersporcu olmak, bir süper kahraman olarak tatlı Viola’nın kalbini fethetmek ve ailesiyle öğretmenlerine, kıymeti bilinmemiş bir süper yetenek olduğunu göstermek!” Bu planı izleyen Hügo, ardı ardına deneyler yapar. Acaba üstün yetenekli bir futbolcu mudur? Yoksa judocu mu? Belki hentbol? Yüzme? Hatta bale… Bir yandan kim olduğunu bulmaya çalışırken, bir yandan da okulun en güzel kızı olan, sekizinci sınıf öğrencisi Viola’nın dikkatini çekmeye çalışan Hügo, biraz safiyane, biraz eğlenceli, biraz pardon ama “salakça” fikirleri ve yorumlarıyla, okurları gülmekten kırıp geçirebilir. “Acaba hangisi daha iyi; kendi gerçekliklerimizle kurduğumuz sanal dünyada mı yaşamak, başkalarının bizim için kurguladığı gerçek dünyada mı? Ya da acaba hangisi sanal hangisi gerçek?” Bu soruların yanıtı kitapta mı, yoksa okurların yanıtlarında mı? Templeton İkizleri ve Parlak Fikirleri/ Ellis Weiner/ Resimleyen: Jeremy Holmes/ Çeviren: Mercan Yurdakuler Uluengin /Readhouse Kidz/ 225 s./ 2012/ 8+ İşte, okumayı sevmeyenlere bile kendini okutturacak bir kitap. Yazarın “anlatıcı” olarak okurla oynadığı sözcük oyunlarıyla eğlenirken, kendinizi birden serüvenin içinde bulacaksınız. “Farz edelim, biri kız biri erkek, 12 yaşında ikiz kardeşler varmış. İsimleri de Abi İyi Seneler Noel Baba – Acar Hafiye/ Jurgen Banscherus/ Resimleyen: Ralf Butschkow/ Çeviren: Şeyda Öztürk/ T. İş Bankası Kültür Yayınları/ 108s./ 2012/ 7+ Mavi boyalı kafalar ve köpeklerle ilgili olayları başarıyla çözen Acar bu kez de çöp bidonlarındaki faili meçhul patlamalarla ilgileniyor. Bu patlamalar ilk başlarda pek dikkatini çekmese de sonraları kolları sıvıyor. Patlamalarla ilgilenmemesinin nedeni de önemsememesi değil; Tuna bir kız arkadaş. Okulun en güzel kızı, Tuna… Acar, bir gün okulda matematik ödevini tamamlarken, Tuna onunla sohbet etmeye başlar. Başarılı dedektif, bu beklenmedik ilgiden çok hoşlanır. Öğleden sonra buluşup sohbet etmeye karar verirler. Acar, Tuna gelinceye dek saçından tutun da odasının düzenine dek her şeyle ince ince ilgilenir. Tuna, geldiğinde saatlerce sohbet ederler. Acar, ilk kez böyle bir duygu yaşamaktadır. Daha önce de kız arkadaşları olmuştur ama bu kez durum biraz daha farklıdır. Tuna’ya ilgisi daha değişiktir. Tuna biraz değişik hatta tuhaf bir kızdır; süt içmez, kola içmeyi yeğler. Acar’ın tam tersine sakız çiğnemeyi hiç sevmez, onun yerine bol bol gofret yer. Acar da ona ayak uydurur haliyle… İki genç, sürekli birlikte vakit geçirirken Acar’ın dostu büfeci Kiraznaz, bir gün şehirdeki esrarengiz patlamalardan söz eder. Çevredeki çöp bidonlarında yaşanan patlamaların sebebi ve kim tarafından gerçekleştirildiği çözülememiştir. Acar, konuyla ilgilenmek ister ama Tuna bundan pek hoşlanmaz. Acar’ın çöp bidonlarını kurcalamasını istemez. Aklı kalsa da Acar konuyla ilgilenmez ya da öyle görünür. Yine de gizli gizli çöp bidonlarını gözlemekten alıkoyamaz kendini. Birkaç kanıt toplar. Bir gün Sıçan’ı çöp bidonunun çevresinde dolanırken görür. Sıçan, daha önce arkadaşı Kiraznaz’ın büfesini soymaya çalışan haylaz bir oğlandır. Onu izleyen Acar, çöp bidonunun üzerinde “Millet, yarın yer yerinden oynayacak!” yazan bir not bulur. Bu not Acar’ı harekete geçirmeye yeter mi sizce? Bu serüvende kız erkek ilişkilerine de değinen yazar, o yaştaki oğlan çocuklarının duygularını aktarmakta çok başarılı. Yer yer erkek egemen anlatımlar olmakla birlikte sonraki serüvenlerde Tuna’yla daha sık karşılaşacağımızın ve bu bakışın bir dedektif kuşkusundan kaynaklandığının da ipuçları verilmiş. Eğlenceli ve sürükleyici bir serüven. İyi okumalar! Doğa ile Barış/ Handan Derya/ Epsilon Yayınları/ 149 s./ 2012/ / 8+ Doğa ile Barış, aynı sınıfa giden iki arkadaş. Barışçıl görüşleri, doğa sevgisi ve çevre farkındalığı özellikleriyle, adlarının anlamlarını tam olarak yansıtabilen iki arkadaşın başlarından geçenler, kitapta değişik öykülerle aktarılıyor. “Akıllı Fareler Labirentte” öyküsünde, sanatın kollarından olan müziğin gücü ön plana çıkarılırken bir yandan insanlarla hayvanlar arasındaki şaşırtıcı iletişim gözler önüne seriliyor. “Ardıç’a Ne Oldu”, çevremizdeki bitkilere, ağaçlara daha duyarlı gözlerle bakmamız konusunda farkındalık yaratıyor. “Çevreci Yunuslar”, yunuslarla ilgili bilmediklerimizi bize hatırlatırken, bazen bilgisizlik yüzünden canlılara zarar verebileceğimizi yerleştiriyor aklımıza ve böylece dikkatli ve sorumlu davranma konusunda bilinçleniyoruz. “Gıdık”, avcının saçmaları yüzünden yaralanan ve göçe yetişemeyen bir yaban ördeği ile Doğa’nın dostluğunu anlatıyor. Sadece Doğa ile mi? Gıdık, Doğa’nın köpeği Gümüş’le de iletişim kurar. Sonraki öyküler de, spor, dans, yarışmalar, bilim, gail ve John Templeton’muş.” İlginç bir kurmacayla okuru bir ileri bir geri oyunlarla serüvene sürükleyen öykü, bir yandan farklı resimlemesi ve tasarımıyla da okurun dikkatini canlı tutuyor, adeta okurken eğleneceğinin garantisini veriyor. Templeton kardeşlerin anneleri, onlar on iki yaşındayken ölür. Üniversitede hoca olan babaları Elton, çeşitli buluşlarla ilgilenen bir profesördür. Pilli Kürdan, Kendinden Ayarlı Renk Değiştiren Ayakkabı Çekeceği, Sarmısak Kabuğu Soyucu, Kendinden Diklenmeli Kitap Desteği gibi buluşları olan mucit bir babanın çocuklarının da kendilerine özgü bazı yetenekleri olmasından doğal ne olabilir? Hele bir de ne yapıp edip babalarını bir köpek almaya razı edebilirlerse… Hem de epeyce gülünç bir köpek. Şimdi Abigail ile John’un yeteneklerinin ne olduğunu, gülünç köpeğin de neden gülünç olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Bunu hemen söylememize anlatıcı izin verir mi bilemeyiz, en iyisi sizi kitabın sayfalarına davet edelim. Templeton ailesinin taşınmak zorunda olduğunu da söyleyelim ki, heyecanlı ve bir o kadar da komik bir maceranın sizi beklediği konusunda sezgileriniz kıpırdamaya başlasın. Bir de iyi haberimiz var: Bu bir dizi. Yani bu ikiz kardeşlerin yeni serüvenleri de gelecek. Kofi veya Bağışlama Sanatı/ Oliver Bantle/ Çeviren: Saliha Nazlı Kaya /Can Çocuk/ 112 s./ 2012/ / 9+ Kofi, hemen her şeye karşı öfkeli bir gergedan. Her zaman öyleydi ama acaba ileride de öyle olmalı mı? Kofi’de öğrenme, çevresini tanıma merakı yok gibidir. Mutsuzdur. Nasıl mutlu olunduğunu, kendisini neyin mutlu edeceğini de bilemez. “Artık çok geç. Hayatım, eskiden hayal ettiğimden çok farklı gelişti.” Hep böyle olmaz mı? Hayal kurarsın, sonra onu unutursun; çünkü bambaşka bir yolda ilerlemektesindir. Ancak büyükbaba Meru, kendisinin babasının babasının da yaptığı gibi, Kofi’yi uzun bir geziye çıkarmaya kararlıdır. Denize doğru… Büyükbabası ile birlikte okyanusa doğru yolculuğa çıktıklarında, gergedan Kofi bu yolculuğun onu iç yolculuklara doğru götüreceğinin farkında değildir. “Kesin olan şu ki sen beni anımsadığın sürece hâlâ biraz burada olacağım. İstersen torununa beni anlatabilirsin. Benim sana büyükbabam Sasa’yı anlattığım gibi. Ve hayat uygun gördüğünde sen de bataklığa yanımıza geleceksin.” Kofi’nin hayatı ve kendini tanıma yolunda yaşadıkları, mutluluk ve mutsuzluk kavramları üzerine düşünmeye ve kendisiyle ilgili keşiflere doğru okura bir davet… Küçük Cadı Yeşil/ Tudem Yayınları/ Marie Desplechin/ Çeviren: Sibil Çekmen/ 120 s./ 2012/ 12+ Yeşil, on bir yaşında bir öğrenci. Sevimli, akıllı, inatçı bir kız biraz da cadı. Aslında biraz değil, tam anlamıyla bir cadı. Yooo! Yanlış anlamayın, o “cadı gibi” değil, basbayağı bir cadı. Hani şu uzun yıllar yaşlanmadan hayatta kalan, sıra dışı güçleri olan, gerektiğinde süpürgesine binip uçabilen bir cadı. Henüz yaşı tutmadığından tüm bu hünerleri edinememiş olsa da Yeşil ileride yaşayacaklarını biliyor ve cadılıktan vazgeçebilmek için her şeye razı… Kısacası herkesin can atacağı bu özelliklerden hiç hoşlanmıyor. O tüm yaşıtları gibi sıradan biri olmak, büyüyünce normal biriyle evlenmek istiyor. Yeşil’i huzursuz eden başka bir şey de annesinin tutumu. Yetişkin bir cadı olan annesi 3 ise kızının bir cadı gibi davranmasını arzu ediyor. Annekız bu konuda sürekli bir sürtüşme yaşadıklarından, Yeşil’in annesi kendi annesinden yani Yeşil’in anneannesinden yardım istiyor. Anneanne Anastabotte bu çağrıya uyarak işe el atıyor. Ne dersiniz annesinin başaramadığını anneanne Anastabotte başarabilecek mi? Yeşil, cadılığı tanıyıp sevecek mi? Ya düşleri? Eğer siz de bir cadı değilseniz yanıtları ancak kitabın sayfalarında bulabilirsiniz. İyi okumalar! Rasathane’de Bir Gece/ Özlem Tokman/ Kelime Yayınları/ 144 s./ 2012/ 10+ Elif, 13. doğum gününü kutladığında yaşamının tümden değişeceğini bilemezdi. O gece, yani tam on üç yaşına bastığında, gökyüzünde olağanüstü bir kuyruklu yıldız belirir. Göz kamaştıran bu yıldızın yanı sıra bir de gizemli kitap vardır. Hiçlikten gelen bir kitap! Üstelik bu kitabın peşinde birtakım karanlık güçler vardır. Sadece bu gizemli kitap değildir hedefleri; tanık olduğu birbirinden ilginç olaylardan sonra Elif de bu karanlık güçlerin hedefi haline gelmiştir. Elif’in yaşamındaki köklü değişimde Takiyüddin Rasıd’ın da çok büyük payı vardır. Osmanlı döneminde yaşamış bir matematikçi, astronom ve kâhin olan Rasıd, aynı zamanda rasathanenin de kurucusudur. Elif ve dostları, hayatlarıyla ilgili bir seçimin eşiğindedir. İyi ve kötünün savaşında onlar da kendi yerlerini belirlemek zorundadır. Elif ve arkadaşlarının yaşamı nasıl ve neden değişmiştir? Bu değişim iyiden yana mı olmuştur yoksa kötüden yana mı? Yanıtları bulmak eğlenceli ve heyecanlı olabilir. La Fontaine Fabllar/ Jean La Fontaine/ Resimleyen: Adolf Born/ Çeviren: Acar Erdoğan/ Mavibulut Yayıncılık/ 191 s./ 2012/ 9+ 16211695 yılları arasında yaşamış Fransız yazar ve şair La Fontaine en çok fablları ile bilinir. Fabllar, isimli kitapta La Fontaine hakkında kısa bir giriş yazısı ile birlikte yazarın çok bilinen ya da pek azını tanıdığımız kırk altı yapıtı yer alıyor. Kalın karton kapaklı ve çok özenli bir baskı ile okura sunulan kitabın resimleri, çizer, karikatürist, grafik sanatçısı, animasyon film ve kitap çizeri olan Adolf Bron’a ait. Çok yönlü ve çok ünlü bir sanatçı olan Adolf Born, Grimm Masalları’ndan Üç Silahşörler’e dek pek çok yapıta can vermiş bir sanatçı. Hal böyle olunca onun adı da 17806 numaralı asteroide (Alborn) verilmiş. Kitabın çizeri hakkındaki bu ve benzeri ilginç bilgileri de bulabileceğiniz La Fontaine Fabllar, hem kalitesi hem içeriği açısından elinizin altında bulunmasını isteyeceğiniz bir kitap. Acar Erdoğan’ın çevirisiyle nice kitaplar okumak dileğiyle… İyi okumalar! Hoyrat Dünyayla Nasıl Baş Etsem?/ Olivier Grignon – Bernadette CostaPrades/ Resimleyen: Jacques Azam/ Çeviren: Saadet Özen/ Can Çocuk/ 118s./ 2012/ 10+ “Bütün dünya sanki her şey güllük gülistanlıkmış, büyükler hiç kimseye haksızlık yapmazmış ya da şiddetin önünü almak kolaymış gibi davranır. Ne var ki işin aslı öyle değil.” İşte, gerçeklerle yüzleştiğinde dünyayla baş etmekte zorlananların kendilerini iyi hissetmelerini ve güçlenmelerini sağlayacak bir kitap. Hem de bunu eğlenceyle, oyunla yapıyor. Dizinin daha önceki kitaplarını okuyanlar bilirler. Interaktif bir okuma onları bekliyor bu kitapta da. Ya dedeniz ırkçıysa? Ya anneniz sırlarınızı uluorta anlatıyorsa? Ya babanız işsizse? Ya kendinizi çirkin buluyorsanız? Ya hırsızlık yapıp yakalandıysanız? Ya aileniz fakirse? Ya kimse sizi ciddiye almıyorsa? Ya çetenin biri sizi ¥ OCAK 2013 ? SAYFA 21 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1194
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle