Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“Üretici Olarak Yazar” adlı yazısında Walter Benjamin açısından önemli olan ilke şudur: Bir edebiyat ürününün eğilimi, “ancak edebiyat açısından da doğruysa, politik bakımdan doğru olabilir.” Bir başka anlatımla: “Politik bakımdan doğru bir eğilim, yazınsal bir eğilimi de kapsar.” Şu ekleme de yapılmalıdır: “Bu yazınsal eğilim, içkin ve dışkın olarak politik bakımdan her ‘doğru’ eğilimi içerir. Yapıtın niteliğini oluşturan da budur.” Bu belirlemeden şu çıkarım yapılabilir: Söz konusu nedenle, “bir yapıtın doğru politik eğilimi, onun yazınsal eğilimini kapsadığı için, yazınsal eğilimi kapsar.” Görüleceği gibi Benjamin verimsiz diye adlandırdığı tartışmada edebiyatın eğilimi ile niteliğinin “nasıl bir ilişki içinde olduğu” noktasından yola çıkmaktadır. Onur Bilge Kula’nın yazısını uzunluğu nedeniyle iki bölümde sunucağız sizlere. Onur Bilge Kula Walter Benjamin’den tartışmalar açacak bir yazı ‘ Ü reti ci O l arak Y azar’ I Ë Onur Bilge KULA BİR TOPLUMSAL SINIFIN SAFINI SEÇEN YAZAR BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRİR W SAYFA 16 ? alter Benjamin’in “Üretici Olarak Yazar” (1) adlı yazısı, 27 Nisan 1934 tarihinde Paris Faşizm Araştırmaları Enstitüsü’nde yaptığı konuşmanın girişinde belirttiğine 3 OCAK göre, “şairin yaşama hakkı” asıl olarak onun “özerkliği/bağımsızlığı”, bir başka deyişle, “istediği gibi şiir yazma özgürlüğü” konusunda düğümlenir. Bu tümcedeki şair yerine yazar, şiir yerine de roman veya başka bir düzyazı edebiyat ürünü koyulabilir. Düşünürün belirlemeleri uyarınca, şairlere/yazarlara söz konusu özerklik ve/veya özgürlük verilmek istenmemekte, toplumsal durum, yazarları “etkinliklerini kimin hizmetine sunmak istedikleri konusunda karar vermeye zorlamaktadır.” Öte yandan, “eğlencelik edebiyat üreten burjuva yazar” böyle bir seçim yapmak zorunda bırakılmamaktadır. Bu baskı ve yönlendirmelere karşın, “proletaryanın safını seçen” ilerici bir yazar, “kararını sınıf savaşımı temelinde” vermektedir. Benjamin’e göre, proletaryanın safını seçen devrimci bir yazar için de “özerklik”, bir başka deyişle, etkinliğini ve konusunu seçme özgürlüğü bitmiş demektir; çünkü o artık “proletarya için sınıf savaşımında yararlı olan şeye göre etkinliğini düzenlemektedir.” Böyle yazarlar için genellikle “o bir ‘eğilim’ (vurgu Benjamin’e aittir) izlemektedir” denilir. Bu bağlamda “eğilim”, bütün tartışmanın düğümlendiği temel kavramdır. Eğilim etrafında dönen tartışma “verimsizdir ve sıkıcıdır”; çünkü böyle bir tartışma “bir yandan öbür yandan” ikileminden kurtulamamıştır: “Bir yandan şairin/yazarın veriminden doğru eğilim talep edilmek zorunda dır. Öbür yandan bu verimden nitelik beklemek haklıdır.” Benjamin’in açımlaması uyarınca, “eğilim ile nitelik arasında nasıl bir bağıntı bulunduğu” görülmediği sürece bu “formül” yetersizdir. Söz konusu bağıntı doğal olarak “talimat” ile oluşturulabilir: “Doğru bir eğilim taşıyan bir yapıtın, başka bir nitelik taşımasına gerek yoktur” denilebilir. Veya “doğru bir eğilim taşıyan bir yapıt, özü gereği diğer bütün (estetikyazınsal) nitelikleri taşır” buyruğu da verilebilir. POLİTİK EĞİLİM, NİTELİKLE BÜTÜNLEŞMEDİĞİ SÜRECE İŞLEVSİZDİR Bu ikinci belirleme “ilginç” olmanın ötesinde “doğrudur” da. “Bu belirlemeyi benimsiyorum; bunu yapmakla onu talimatla yaptırtmayı reddediyorum” diyen Benjamin’e göre, “bu sav ‘kanıtlanmak’ (vurgu Benjamin’indir) zorundadır.” Ayrıca, böyle bir kanıtın “faşizm araştırmalarını nasıl özendireceği” de sorulabilir. Bu sorunun yanıtı için şu açıklamalar gereklidir: Tartışmalarda “toplamcı bir biçimde” kullanılan ‘eğilim’ kavramı “politik edebiyat eleştirisinin tümüyle işe yaramaz bir aracıdır.” Benjamin açısından önemli olan ilke şudur: Bir edebiyat ürününün eğilimi, “ancak edebiyat açısından da doğruysa, politik bakımdan doğru olabilir.” Bir başka anlatımla: “Politik bakımdan doğru bir eğilim, yazınsal bir eğilimi de kapsar.” Şu ekleme de yapıl malıdır: “Bu yazınsal eğilim, içkin ve dışkın olarak politik bakımdan her ‘doğru’ eğilimi içerir. Yapıtın niteliğini oluşturan da budur.” Bu belirlemeden şu çıkarım yapılabilir: Söz konusu nedenle, “bir yapıtın doğru politik eğilimi, onun yazınsal eğilimini kapsadığı için, yazınsal eğilimi kapsar.” Görüleceği gibi, Benjamin verimsiz diye adlandırdığı tartışmada edebiyatın eğilimi ile niteliğinin “nasıl bir ilişki içinde olduğu” noktasından yola çıkmaktadır. Bu verimsiz tartışmadan çok daha verimsiz ve eski olanı “biçimiçerik ilişkisi” tartışmasıdır. Benjamin’e göre, biçim içerik ilişkisi tartışması, “diyalektik olmayan şablonlarla yazınsal bağıntılara yaklaşma” denemesidir. Peki, “aynı sorun diyalektik olarak nasıl ele alınabilir?” Benjamin’in değerlendirmesi uyarınca, bu sorunun diyalektik açıdan irdelenmesi “yapıt, roman, kitap gibi donuk ve yalıtılmış şeyler” ile yapılamaz. Diyalektik irdeleme, yapıtı “canlı toplumsal bağıntıları içine sokmak zorundadır.” Toplumsal ilişkiler veya bağıntılar ise Benjamin’in açımlamasına göre, “üretim ilişkilerince belirlenir.” Materyalist eleştiri, “bir yapıta yaklaşırken, o yapıtın dönemin toplumsal üretim ilişkilerine karşı nasıl konumlandığını” sorar. Bir başka anlatımla: söz konusu yapıt, toplumsal ilişkilerle “anlayış birliği içinde midir; gerici midir veya toplumsal ilişkileri değiştirmeyi mi amaçlamakta mıdır; dolayısıyla ilerici midir?” Bu ve benzeri soruları daha da belirgin ¥ 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1194