25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Tüm yaşamımızı belirsizliklerde harcarız’ ngiliz şair ve yazar Philip Larkin, 1922’de Coventry’de doğdu. 1943’te Oxford St. John Üniversitesi’nden mezun oldu. 1945’te Kuzey Gemisi adlı ilk şiir kitabı çıktı. 1955’te yayımladığı Daha Az Aldanan adlı kitabıyla kuşağına egemen bir şair durumuna geldi. Hamsin Yortusu Düğünleri ve Yüksek Pencereler adlı kitaplarıyla ününü pekiştirdi. Roman ve caz eleştirileri de yazdı. Kraliçe Altın Madalya Ödülü’nü, Almanya Shakespeare Ödülü’nü kazandı. 1985’te Hull Üniversitesi Kütüphanesi’nin müdürüyken kanserden öldü. Şiirlerinde genellikle taşra hayatını ayrıntılarıyla dile getirir, yoğun kişisel duygulara odaklanır ama duygusallıktan ya da kendine acımaktan kaçınır. Şiirlerinin bir bölümü Seçilmiş Şiirler adıyla Türkçeye çevrildi. (Çev.: Ş. Altınel ve R. Margulies, Adam Yay., 1990). ÇİM BİÇME MAKİNESİ Çim biçme makinesi durdu, iki kere; diz çöküp baktım, Bıçakların arasına bir kirpi sıkışıp Ölmüş. Uzun çimlerin içindeymiş. Bundan önce görmüştüm onu, hatta yem vermiştim bir keresinde. Şimdiyse darbe vurmuştum onun kendi halinde dünyasına, Onarılmaz biçimde. Gömmek çare değildi. Ertesi sabah ben kalktım, o kalkmadı. Ölümden sonraki ilk gün, yeni yok oluş Aynıdır hep; dikkatli davranmalıyız. Birbirimize nazik olmalıyız Henüz vakit varken. Ş iir Atlası CEVAT ÇAPAN Philip LARKİN/ Şiirler/ Çeviren: Baki YİĞİT Philip Larkin İ UZAKLARDA Kara karikatürlerden ötede Küçük bulutlu yıldız yuvalarının Havada yüzüyor göründüğü Daha koyu boşluklar var. Özel adı yok hiçbirinin; Gece dışarıdaki yalnız erkekler Yön belirlemek ya da zevk almak için Hiç bakmazlar onlara. Çünkü böyle kaygan tozlar Çok az şeyi açıklayabilir; Yoktan çok daha azdır bilinen, Yakından daha uzak. Ve çay alıyor, gazeteleri açıyoruz. Gülümsemeli miyiz? Arkadaşlık etmek belki? Hayır, yer kapma yarışında Yalnız olmak en iyisi. Arkadaşlığın sırası değil. Altı saat oluyor. Dün gece feribotla gitseydim Şimdi ordaydım. Ama bunun için çok geç. Büfeci kız esniyor. Kendimi bitkin, sersemlemiş Hissediyorum hareketsizlikten – ve dışarıda Işıklar azalırken, korkudan, bu tahminin Üzerinde çok fazla duruyorum. Artık boşuna. BİLGİSİZLİK Tuhaf; hiçbir şey bilmezken, neyin doğru ya da haklı Ya da gerçek olduğundan hiç emin değilken Ya da gerçek olduğundan hiç emin değilken Tanımlamaya zorlanmak: Ya da öyle sanıyorum ki Ya da: Şey, öyle görünüyor ki Bilen biri olmalı. Tuhaf; bilmemek nesnelerin işleyiş biçimini: Arananı bulmadaki becerileri, Düzenleme anlayışlarını, noktaya tohum ekilmesini, Değişmeye istekli olmayı; Evet, tuhaftır, Bu tür bilgilerle donanmak bile çünkü tenimiz Kendi kararlarıyla kuşatır bizi Yine de tüm yaşamımızı belirsizliklerde harcarız; Ölmeye başladığımızda Nedeni hakkında fikrimiz olmaz. YAVRUCAKLARA BİR YUVA Sığ samanların üstünde, gölgesiz serada, Boş kapların yanında sarmaşarak uyurlar; Ne karanlık, ne set, ne toprak, ne çimen – Anne, birini bize getir saklayalım. Canlı oyuncaklar acayip şeylerdir, Ama kısa ömürlü olurlar nedense. Ayakkabı kutusunu getir, küreği getir – Anne, cenaze töreni oynuyoruz şimdi. ELLERİM SENİ ÖZGÜR KILABİLSEYDİ, KALBİM Ellerim seni özgür kılabilseydi, kalbim, Nereye uçardın? Uzakta, dünyanın her yanından Ötede uzayan bu gökyüzü Issız mı? Kent, tepe, deniz Geçer miydin Ellerim seni azat edebilseydi? Mandalı açmadan Hızla aşardım Tarlaları, çukur vadileri; yakalardım Güneşin altındaki tüm güzellikleri Sessizce kaybolurdum sonunda: Bulamazdım ne bükülü kol, ne yatak Başımı koyacak. KÜTÜPHANE ÖVGÜSÜ Yeni gözler her yıl Eski kitapları bulur burada Ve yeni kitapları da. Eski gözler yenilenir; Böylece gençlikle yaşlılık Bu hanede bir araya gelir, Yeni para basan Mürekkeple kâğıt gibi. GİDİŞAT Kırların ötesinden Işıklarını açmadan gelen Görülmemiş bir akşam var. İpekli gibi görünüyor uzaktan, ama Dizlerin ve göğsün üzerinde Huzur vermiyor. Nereye gitti yeri göğe Kilitleyen ağaç? Ellerimin altındaki Dokunamadığım ne? Ellerimi aşağıya çeken ne? SÖYLEMEYE BAŞLADIM Söylemeye başladım Kendi yaşamım hakkında, “Çeyrek yüzyıl” Ya da “otuz yıl önce” diye. Soluksuz kılıyor beni bu. Hava boşluğunda Büyük gösteri taklaları atarak Alçalıp yükselmek gibi. Bundan sonra olacakların hepsi Birkaç ölüm (kendiminki dahil). Sıra ve biçimlerini Öğrenmek kalıyor geriye. ? 3 OCAK 2013 ? SAYFA 19 TUĞLA ÜSTÜNE TUĞLA KOYMAK Tuğla üstüne tuğla koymak, Üçüncüyü eklemek, sonra dördüncüyü, Zaman bırakmaz düşünmen için Yaptığının değerli olup olmadığını. Ama mutluluk rüzgârları tartarak haykırırken Yapman gerekeni ya da ne yapabileceğini, Değerinden hiç şüphe kalmaz Çevrende tuğlalarla oturmanın. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1194 BİR HAVA TERMİNALİNDE ÖZGEÇMİŞ Gecikme. Eh, yolcular gecikmeyi hesaba Katmalılar. Ne kadar sürecek? Kimse bilmiyor. Bütün bavullar tartıldı, biletler kontrolden geçti. Uzun süremez… Oraya buraya geziniyor, Çelik sandalyelere oturuyor, sigara, şekerleme
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle