19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 8 MAYIS SALI ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER dil Aşçıoğlu dikkatimi çekmişti; ben de “özlemle özlemek” gibi söyleyişleri, yineleme; yani bir çeşit hatalı söyleyiş saydığımdan söz etmiştim. Sharon Erel, bu konuda benim gibi ve Adil Bey gibi düşünmediğini yazmış; çok da güzel örnekler vermişti. Araya başka konular girdi, o konuya eğilmeyi ihmal ettim. Yabancıların hakkımızda ne düşündüklerini hep merak ederiz ya ben de Sharon Hanım’ın söylediklerini kıt İngilizcemle Türkçeye çevirmeye çalışayım. “Yazı yazmak, soru sormak” gibi kullanımların Türkçenin en hoş, en sevimli özellikleri olduğunu düşündüğünü söyledikten sonra “pespembe, simsiyah, dosdoğru, besbelli” gibi sözcüklerle ses taklidi yoluyla oluşturulmuş “langır lungur, takır tukur, fosur fosur” ile “yavaş yavaş, tatlı tatlı, pis pis” gibi yinelemelerin (Bu sonuncusunun kendisine “pis pis gülmek”i anımsatıp gülme isteği uyandırdığını da söyleyerek) uyaklı söyleyişlerle “ekmek mekmek” deyişlerimizi gerçekten çok şirin bulduğunu yazmış Sharon Hanım. Bunların günlük konuşmalara çekicilik, zekâ, albeni, hatta dostça bir sıcaklık ve nükte kattığını söylerken seslerin yinelenmesinden rahatsızlık duyuluyor olabileceğini; ancak bunun kötü bir şey sayılmaması gerektiğini belirtmiş ve şöyle demiş: “Merak ediyorum kaç dil insana, komşusuyla basit bir konuşma yaparken aliterasyon, ses taklidi ve iç uyağın şiirsel olanaklarını kullanma şansı verir?” 9 MAYIS ÇARŞAMBA Mehmet Yılmaz ne zamandır öneriyordu. Bugünkü Cumhuriyet’te Orhan Bursalı’nın “bilimci” dediğini görünce hem M. Yılmaz adına hem Türkçe adına sevindim. “‘Bilimci’ mi, yoksa ‘bilim insanı’ mı denmeli?” diye sorduktan sonra düşüncesini şöyle açıklıyordu Mehmet Bey: “Erkek cinsiyeti çağrıştırdığı için olsa gerek, ‘bilim adamı’ kavramından vazgeçilerek ‘bilim insanı’ denir oldu. Olabilir, ama kulağa garip geliyor. Ayrıca, Türkçemizde daha iyi bir olanak var: ‘Bilimci’. Sanat yapana ‘sanatçı’ dendiği gibi, bilim yapana da pekâlâ ‘bilimci’ denebilir. Üstelik daha kısa. Zaten, örneğin, ‘sosyal bilim insanı’ yerine ‘sosyal bilimci’ demiyor muyuz? ‘Bilim insanı’ yerine ‘bilimci’ yazmayı önersek, gazete editörleri ne der acaba?” “Sanatçı” diyoruz, “tarihçi”, “edebiyatçı”; niye “bilimci” de A meyelim? “Bilim insanı” sözü yalnız kulağa garip gelmiyor; aynı zamanda, “bilim hayvanı” da varmış ve bilimle ilgilenen kişiyi, insan olma özelliğiyle ondan ayırıyormuşuz gibi bir izlenim de yaratıyor. Bir de “tavşan hayvanı” der gibi, her duyduğumda bir aşağılama sezinlediğim “Türk insanı” lafı var. Hem Türk hem de insan anlamına geliyor gibi. “Fransız insanı”, “Arap insanı” diyor muyuz ki “Türk insanı” diyelim! 10 MAYIS PERŞEMBE Futbol kulüplerinin ürün satış mağazalarına verdikleri adlardan daha önce söz ettiğim için Can Hayat Özyurt’un iletisine yer vermeyi ihmal etmişim ve ayıp etmişim. Üstelik bir lisenin kantininde “patates” yerine “PATATEZ” yazıldığını da görmüş Özyurt, bir pidecinin hem de cadde üzerindeki kocaman tabelasında pide çeşitlerini “kıymalı, patatesli, ıspanaklı, kaşatlı” diye sıraladığını da. Futbol takımları hakkında da şunları yazmış: “Ülkemizin en büyük ortak paylaşım alanı futbol ve bunun büyük kulüpleri Fenerbahçe’nin ürün satış mağaza adı: FENERIUM, Galatasaray’ın mağaza adı: GS STORE, Trabzonspor’un mağaza adı: TS CLUB, Orduspor’un mağaza adı: CAFE STORE FIFTY TWO 52; sadece Beşiktaş Türkçe isim kullanmış. Onların mağaza adı: KARTAL YUVASI.” Takım yöneticilerinden bir şey beklemememiz gerektiği ortada. Ama taraftar tepki gösterebilir bu tutuma. Dükkânlarının adı İngilizce olunca futbollarının kalitesi mi yükseliyor? Nedir bu özenti? 11 MAYIS CUMA “Operatris”… Nedir? Ali Murat Atay yazdı: “Akdeniz Üniversite Hastanesi’nin genel poliklinik randevu telefonunu aradım. Önce ‘Numarayı biliyorsanız girin, bilmiyorsanız sizi operatöre bağlayacağım’ kaydı geliyor, az bekledikten sonra bu kez de ‘Sizi operatris’e (!) bağlıyorum’ kaydı geliyor. Evet ‘operatris’… Anlaşılan Amerikancayı bitirdik, Fransızcanın masculin / feminen özeliklerini dilimize yerleştirmek kaldı.” Dinlemek is terseniz, deyip telefon numarası da bildirdi. Yalnız dinlemek değil, şikâyetçi olma yürekliliğini göstermek isteyecekler için ben de yazıyorum o numarayı: 0 242 249 60 00. “Artık bitirdiğiniz bir konuda da bir iki şey yazmak isterim.” deyip yılan hikâyesine dönen konuya da değinmiş Atay: “Çocuklara ‘anneciğim’ denmesi Antalya’da ciddi dal budak salmış durumda. ‘Anneciğim’ her yerde kullanılıyor, burada erkekler de yaygınca kullanıyor, bolca ‘babacığım’ da var. Sanıyorum insanlar bunda çok duygusal bir şeyler buluyor. Aman çocuğum oldu, ben de onun anneciği oldum, gibi bir durum mudur? Birbirlerinden duydukça sanki daha çok kullanma yarışı yapılıyor. Antalya’da kendimden az yaşlı bir kadına adres sordum diyelim. Bana ‘İki sokak yukarısı ablam’ derse artık şaşırmıyorum. Ya da daha yaşlısı ‘Şurdan dönüver teyzem’ diyecektir. Bir erkek de aynı şekilde ‘amcam’ diyebilir. (…) Bir dolmuştayken vb. bir anne ve çocuğu binerse bekliyorum, kadının ‘anneciğim’ demesi en fazla 30 saniye alıyor. Bu konuda Antalya kâbus gibi.” 12 MAYIS CUMARTESİ “Dünyanın 103 ülkesine ihracat yapan, bu ülkelerde dillerini konuşamadığı insanlarla bile dost olabilen, bir zamanlar sadece kalıplarını ürettiği ürünleri şimdilerde taklit edilecek kadar rağbet gören bir sanayiciyi konuşuyoruz. (…) “Sadık Özgür tüccarlık ile sanayiciliği birleştiren o haslet sayesinde piyasayı, piyasanın nabzını, kilit sektörünü ve ileri teknolojiyi aynı anda hissedebildi. Bir Anadolu insanıydı o.” Dünyaca ünlü Kale Kilit Kurucusu ve Kale Endüstri Holding Onursal Başkanı Sadık Özgür’ün yaşamöyküsünü anlatan Benim Kale’m, kale gibi bir kitap olmuş gerçekten. Bu kitabı yazmak için epeyce emek vermiş olduğu anlaşılan Rıdvan Akar, Önsöz’de kitabın Sadık Özgür’ün yaşamöyküsü olarak okunabileceği gibi, Türkiye’de sanayinin yapısal dönüşümünün öyküsü olarak da okunabileceğini söylüyor. Yoksul Bayırüstü köyünün küçük çobanının nasıl bir sanayi devi haline geldiğini; azmin zaferini anlatıyor kitap. 13 MAYIS PAZAR Ne zamandır duyuyorum. “O binaların yerine ne yapılacağı hâlâ muallak” diye tümceler kuruluyor. Muallak, “asılmış, asılı, havada, boşta duran” anlamında Arapça bir sözcük. Mecaz olarak “sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış” anlamında “muallakta kalmak” diye kullanılırdı eskiden. “Muallak” diye tek başına kullanılmamalı. ? [email protected] [email protected] www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Altıkırkbeş’ten bir kitabın adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı kitaptan bir alıntı ve yazarın adı ortaya çıkacaktır. 10 E 11 21 1 C 2 C 3 F 4 A 5 G 6 B 7 A 8 I 9 C Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU [email protected] F G 12 D 13 D 14 G 15 G 16 C 17 A 18 L 19 E 20 I. Neşe Yaşın ve Mehmet Yaşın’ın memleketi. C 22 A 23 K 24 A 25 L 26 C 27 H 28 J 29 I 8 68 47 29 35 32 J. “Ercişli …” (“Seherde uğradım ben bir gü 30 B 31 K 32 I 33 A 34 A 35 I 36 F 37 H 38 F 39 J 40 B 41 C 42 E 43 H 44 H 45 A 46 L 47 I 48 C 49 B zele / Dedim sarhoş musun söyledi yoh yoh / Ağ elleri boğum boğum kınalı / Dedim bayram mıdır söyledi yoh yoh” diyen şair). 57 39 74 28 79 50 K 51 C 52 F 53 A 54 B 55 B 56 B 57 J 58 D 59 A 60 K K. “… Thomas” (20. yüzyılın en etkili şairlerin61 L 62 A 63 B 64 A 65 G 66 F 67 K 68 I 69 H 70 C 71 L den olan, Galli şair). Tanımlar ve sözcükleriniz: ladığı ünlü oyunu. A. Tennessee Wiliams’ın, 1961 yılında yayım 72 G 73 A 74 J 75 G 76 H 77 H 78 A 79 J 80 A 23 60 67 31 50 L. Harflerinden Rilke çıkan bulmaca şahsiyeti. 24 45 73 7 17 64 53 33 34 D. Boyun eğen. 46 61 18 25 71 52 38 36 66 20 3 G. Güngör Dilmen’in bir oyunu. 78 22 4 62 80 59 B. Paul Bowles’ın en ünlü romanı. 58 13 12 yazacaksınız). 10 42 19 F. İsmet Özel’in, Kırk Yılın Şiirleri’ni topladığı E. Ardahan’ın bir ilçesi (yalnız ünsüz harflerini 30 49 56 6 55 54 40 63 65 11 15 72 5 14 H. Refik Erduran’ın bir oyunu. C. Bertolt Brecht’in yarattığı tiyatro yordamı. 1161. sayının çözümü: A. AKGÜN AKOVA, B. YENİKLERİN AŞKI, C. NAYIR, D. AYSEL ÖZAKIN, E. ŞİMAL, F. İTİYAT, G. İRİN, H. RY, I. LUANDA, J. ERSUN, K. RUHBANLAR, L. İR. Şiir: “bir kurt nasıl kuşanırsa öyle kar günlerini/ aynalar kuşanıyor aynadaki tenini Hilmi YavuzEra” 16 51 9 21 26 48 41 2 1 75 70 kitabı. 37 27 76 69 43 44 77 24 MAYIS 2012 ? SAYFA 39 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1162
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle