19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER ? Gabriel García Márquez/ Gerald Martin/ Çeviren: Zeynep Alpar/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 692 s. Dönüş/ Joseph Conrad/ Çeviren: Gizem Genç/ Altın Bilek Yayınları/ 112 s. İçsel ve psikolojik bir drama olan “Dönüş”, insanlar arası ilişkileri, çatışma atmosferlerini ve zihinden geçen düşünceleri anlatmakta dünyanın en usta kalemlerinden biri sayılan Joseph Conrad’ın anlatım derinliği ve gerçekçi kurgulanmış, yerinde ve düşündürücü çatışma sahneleriyle, insanlığın birbirine duyduğu hürmet, samimiyet ve güvenin altında yatan pek çok soruyu gündeme getiriyor. Kahrmanı zengin ve politik olarak da güçlü bir iş adamı olan Alvan Hervey, bir gün iş seyahatinden evine döndüğünde, eşinin, kendisini terk ettiğini bildiren bir mektup bulur boş evde. Yaşadığı derin iç bunalımı ve büyük çöküş, kısa bir zaman sonra eve geri gelen Bayan Hervey’in pişmanlığını belirtmesine rağmen, büyük bir çatışmaya dönüşür. Zamanın Hükmü/ Necib Mahfuz/ Çev.: Utku Umut Bulsun/ Kırmızı Kedi Yay./ 160 s. Romanın kahramanları Hamid Burhan ve Saniye elMehdi, çocukları Kevser, Muhammed ve Münire geleceklerinin huzurlu ve mutlu olacağını düşünürler. Ancak ne aileyi ne de ülkelerini böyle bir gelecek beklemektedir. Demokrasi denemeleri, İkinci Dünya Savaşı’nın sonuçları, 1952 Temmuz Devrimi, 1967 Haziran Savaşı, Vafd, Müslüman Kardeşler, ekonomik sorunlar, Camp David Mutabakatı, İsrail’le ilişkiler ve benzeri gelişmeler ülkede politik ve sosyal çalkantılara neden olur. Bu değişim rüzgârlarından payını alan aile bireyleri bir yandan da kendi özel felaketlerini yaşarlar. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Necib Mahfuz, bir ailenin üç nesil boyunca hikâyesini anlatırken arka planda Mısır’ın yirminci yüzyılda büyük değişkenlikler ve devrimlerle şekillenen politik ve toplumsal tarihin de bir resmini çiziyor. Gül Öksüren Melek/ İlhan Durusel/ Yapı Kredi Yayınları/ 140 s. “Alınyazım Kılavuzu”, “Karakalem Requiem” ve “Süslü Nesir” ile öykü dilini perçinlemişti İlhan Durusel. Yeni yayımlanan öykü toplamı “Gül Öksüren Melek”te ise yanardöner bir dil bekliyor okuyucuları. Türkçenin sarp yerlerine çıkılıyor, işlenmemiş, yoz kalmış topraklarında geziliyor bu öykülerde. Ek olarak kendi çizgisini de derinleştiriyor Durusel “Gül Öksüren Melek”te. Sokağın diliyle kuruyor yazınsal gerçekliği. Alaycı söylem öyküden öyküye tırmanıyor ve ‘Tüyübozuk Hikâyeler’deki dört öyküde tavana vuruyor. Durusel’in işlettiği bir öykü lunaparkı olarak niteleniyor “Gül Öksüren Melek”. Cennet Kayıp/ Cees Nooteboom/ Çeviren: Esen Tezel/ Yapı Kredi Yayınları/ 124 s. “Bir hayat diğerinden daha uzun sürede pişirir, ocaklar yeryüzünün farklı yerlerindedir, sonuçta ortaya nasıl bir şey çıkacağı belirsizdir.” “Cennet Kayıp”, uğradığı bir saldırıdan sonra arkadaşıyla birlikte öteden beri merak ettiği Avustralya’ya giden, meleklere “Yüzyıllık Yalnızlık”ın yazarı Gabriel García Márquez, 1982 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında üç ülke onun kendi yazarı olduğunu iddia edecekti: Kolombiya, Meksika ve Küba. Üstelik hepsi de haklıydı. Kolombiya, doğup büyüdüğü; Meksika, en uzun yaşadığı; Küba ise her Latin Amerikalı gibi onun da içinde biraz Fidel’lik bulunduğu için... Sonrasında ise Márquez ülkesine, kıtasına ve sola katkıda bulunmak için hayli çalıştıktan ve dünyanın en ünlü Nobel’lisi olduktan sonra, kendine saygı duyan her yazarın İngilizce bir biyografisinin yazılması gerektiğine ikna olmuş ve hayat öyküsünü kâğıda dökmek isteyen Latin Amerika edebiyatı uzmanı ABD’li Gerald Martin’in önerisini kabul etmiş. İşte elimizdeki üç yüzden fazla kişiyle yapılan röportajları da içeren bu uzun ve meşakkatli çalışmanın sonucunda üslubu, içeriği ve dozunda mizahıyla bir biyografi ortaya çıkmış. Meraklısına vazgeçilmez bir kaynak... Kayıp Kız/ David Herbert Lawrance/ Çeviren: Murat Belge/ İletişim Yayınları/ 408 s. “Kayıp Kız” ahlaki değerleri sorgulamasının yanı sıra bir İngiliz maden kasabasının tüm toplumsal tabakalarını da ele alan tipik bir Lawrence romanı. İngiltere’deki bir maden kasabasının tanınmış tüccarlarından James Houghton’ın kızı Alvina taşra yaşamının durağanlığından ve gelenekselliğinden bunalmış, bu kapalı hayatına heyecan katmanın yollarını aramaktadır. Kendisine bir çıkış bulmaya çalışırken, babasına ait tiyatroya gelen gezici sanatçı grubundan bir İtalyan’a âşık olur ve kasabadaki korunaklı hayatını geride bırakarak bu tutkulu adamla birlikte kaçar. Bu kaçış, onun duygusal ve cinsel uyanışının gerçekleşmesini ve geçici bir özgürlük hissiyle tanışmasını sağlayacaktır. Ancak Alvina’nın girdiği bu yeni dünya da dışarıdan göründüğü gibi değildir. Murat Belge’nin Türkçeye kazandırdığı, 1920’de ‘James Tait Black Memorial’ ödülünü kazanmış “Kayıp Kız”, Murat Belge’nin, romanı ve Lawrence’ın edebiyatını irdelediği önsözü ve çevirisiyle okuyuculara sunuluyor. Buz Prenses/ Camilla Läckberg/ Çeviren: Elif Günay/ Doğan Kitap/ 400 s. Avrupa’nın çok okunan polisiye yazarlarından, romanları yirmi beş dile çevrilen İsveçli yazar Camilla Läckberg şimdi Türkçede. Yazar,Erica Falck, anne babasının ani ölümünden sonra, çocukluğunun geçtiği Fjällbacka kasabasına döner. Beklenmedik bir rastlantı sonucu da yıllardır görmediği çocukluk arkadaşı Alex’in cansız bedenini bulur. Güzeller güzeli Alex buz gibi evinde, küvette yatmaktadır, bilekleri de kesiktir. Erica, Alex’in ailesinin isteğiyle onun hakkında bir anı yazısı hazırlamaya girişir. Erica’nın yıllar boyunca uzak kaldığı dostu hakkındaki merakı giderek takıntıya dönüşürken, kasabanın dedektifi Patrik Hedström de davayla ilgili şüphelerinin izini sürmektedir. Yolları kesişen Erica ile Patrik karşı konulmaz biçimde birbirlerine doğru çekilirken, bir yandan da küçük kasabanın büyük sırrını çözmeye doğru adım adım ilerlerler. “Buz Prenses” Elif Günay çevirisiyle okuyucu karşısına çıkıyor. SAYFA 36 ? 24 MAYIS 2012 ve Aborijinlere takıntılı Alma ve orta yaş krizindeki kitap eleştirmeni Erik Zondag’ın yollarının önce Avustralya’daki bir edebiyat festivalinde, sonra da Erik’in, sevgilisi tarafından katılmaya zorlandığı bir sağlıklı yaşam küründe kesişmesini anlatıyor. Hollanda edebiyatının en önemli isimlerinden Cees Nooteboom’un “Cennet Kayıp”ı kendi kitabı dahil, bütün yaratılış süreçlerine göndermede bulunan, arayış ve hayal kırıklığı üzerine zarif bir postmodern anlatı. Günlük Yaşamdan Sanata/ Umberto Eco/ Çeviren: Kemal Atakay/ Can Yayınları/ 254 s. Umberto Eco her ne kadar romancılığıyla ön planda olsa da elbette roman yazmadan önce de sanatı kültürel ve bilimsel tartışmaları gazete ve dergilerde yayımladığı yazılarla yönlendiriyordu. “Günlük Yaşamdan Sanata” da bu doğrultuda Eco’nun Antik Yunan’dan Ortaçağ’a, Rönesans’tan bilişim çağına uzanan derin birikimiyle göz kamaştıran bir kitap. Eco en çetrefil konuları her kesimden okurun kolayca anlayabileceği bir dille anlatır. Ancak ona özgü ironi sanatın günlük yaşamın hemen hemen her alanıyla bağlarını kurcaladığı bu denemelere bir okuma keyfi katıyor: Ortaçağ medya gösteri kültürü ölüm cezası Coca Cola... Çağdaş yaşamın tüm göstergeleri Eco’nun yorumlarıyla yeni değerlendirmelere açılıyor. Aşka Dair/ Stendhal/ Çeviren: Ayberk Erkay/ Kırmızı Yayınları/ 308 s. Stendhal, on dokuzuncu yüzyıl Avrupası’nda, özellikle İtalya ve Fransa’da, saray avlularında, edebiyat salonlarındaki sohbetlerde, sokaklarda, evlerde izlediği insanlarda, dinlediği hikâyelerde fakat en önemlisi kendi yüreğinde, her evresi ayrı bir güzelliğe sahip olan bu tutkuya dair biriktirdiği sözcüklerle “Aşka Dair”e hayat verir. Başka isimlerin ağzından, çoğu zaman, kendi yüreğinin hikâyesidir bu yapıt. Öte yandan, bir ideoloji tasviri ve toplum tarihi... On dokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru, gücünü giderek yitiren aristokrasi ile altın çağını yaşamaya hazırlanan burjuvazinin kesişen dünyasında, Avrupa toplumunu, aşk denen muammayı merkeze yerleştirerek resmediyor Stendhal “Aşka Dair”de. Ermeni Edebiyatı Numuneleri/ Sarkis Srents/ Çeviren: Mahir Ünsal Eriş, Ali Şekeryan/ Aras Yayıncılık/ 376 s. Doksan dokuz yıl önce Osmanlıca olarak yayımlanan “Ermeni Edebiyatı Numuneleri”, tam bir asır sonra bugün, Latin harfli Osmanlıca ve Türkçe olarak tekrar okuyucularla buluşuyor. Kitap sekiz ünlü Ermeni yazardan on dört öykü içeriyor. Öyküleri Ermeniceden Osmanlıcaya çevirerek Serveti Fünun dergisinde yayımlayan Sarkis Srents, dört ünlü Osmanlı aydınından aldığı beğence yazılarını da ekleyerek Numuneler’i 1913 yılında kitaplaştırmıştı. Kitaptaki öyküler 1900’lerin başındaki Osmanlı İstanbul’undan ilgi çekici manzaralar sunuyor. Kadıköy’den karşı yakaya geçmek için kiralanan sandallar, Galata’da işleyen atlı tramvaylar, Beyoğlu’ndaki salonlarda düzenlenen maskeli balolar, taşralı hamalların çilesi, koca bulma ümidiyle Bursa’dan İstanbul’a göçen genç kızların hayal kırıklığı, gençlerin sancılı aşk hikâyeleri öykülerin geçmişten bugüne taşıklarının bazıları. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1162
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle