Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
RENKLER SESLER HARFLER AYTÜL AKAL NİLAY YILMAZ ÇİĞDEM GÜNDEŞ MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU KİTAPÇI ? M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ lış bir şeyi öğrenmeye çabalıyordu.” Sonunda bir daha asla taşzıpırlarına özenmeyeceğine dair söz verir. Böylece yağmurun duracağına, fırtınanın dineceğine inanır. Ancak ertesi gün hava daha kötüleşir ve okulu Taşköy’ün en alçak yerinde kurulduğundan, o ve arkadaşları, su baskını tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Ya sonra ne olur? Öğrenciler nasıl kurtulur? Zıpır hayalini gerçekleştirebilir mi? Garfield ile Arkadaşları 2Mısırlı Kediler/ Jim Davis/ Çeviren: Elif Gökteke/ YKY/ 32 s./ 2012/ 5+ Garfield çizgi filmlerinden uyarlanan dizinin ikinci çizgi romanı Mısırlı Kediler; aynı adlı hikâyenin yanında Mızıkçı ve Kemik Meselesi adlı iki macerayı daha içeriyor. Garfield ile Odie’nin, veterinerleri Liz’in Jon’a hediye ettiği antika aynanın yüzünden kendilerini Mısırlı kedilerin tutsağı olarak bulmalarıyla başlayan maceralar, kurnaz kedinin sayesinde sürpriz sonlara ulaşıyor. Gökdelendeki Hayalet/ Matteo PianoPierdomenico Baccalario/ Çeviren: Betül Parlak/ İthaki Yayınevi/ 160 s./ 2012/ 9+ Milyonlarca gencin gönlüne taht kurmuş Ulysses Moore’un yaratıcısı Pierdomenico Baccalario’dan yepyeni bir seri! Will Moogley’nin Hayalet Ajansı’na hoş geldiniz! New York’un en ünlü gökdeleni Empire State Binası’na dadanan bir hayalet! Bu hayaleti kim defedebilir? Tabii ki Williard Moogley Hayalet Ajansı. Ajansın sahibi Will ve asistanı Tupper hiç duraksamadan bu görevi kabul edip işe koyulurlar. Bu olay, icatlarından biri olan Hayalet Katafalkı’nı denemek için bulunmaz bir fırsattır. Görün bakın ki, bu “şahane” icat gökdelendeki hayaleti hiç mi hiç etkilemez. Neden mi? Bunu öğrenmek için sabırsızlanıyor musunuz? O zaman bu eğlenceli kitabın tadını çıkarmaya hazır olun! Hayvanlar/ Ayşe İnan Alican/ Mikado Yayınları/ 10 s./ 2012/ 3+ İlk okuma kitapları dizisinden çıkan bu kitap renkli resimleri ve tasarımıyla bebeklerin çok hoşuna gidecek. Bebeğiniz bu kitabı sizle beraber okumaktan keyif alacak. Hayvanlar ile ilgili kelime dağarcığı gelişirken, hem eğlenecek hem de öğrenecek. Bizim Okul Hortladı/ B.Strange/ Çeviren: Nükhet İzet/ Beyaz Balina Yayınları/ 138 s./ 2012/ 8+ Okulunuzun altında bir mezarlık olsa ne yapardınız? Sebastian Okulu’nun altında Orta Çağ’dan ? kalma bir mezarlık ölen mış, oku öğretme dişleriyle ni öğretm ederler. B dar, okul yatlarını t Acaba b eski halin yalet tes ceksiniz. ? var. KİTAP GÖLGESİ Sevim Ak’tan kurabiye kokan bir kitap Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin 2006’da projelendirip yayımladığı beş kitaplık Yaratıcı Okuma Dizisi’nden çıkan Gökte Biri Var, Can Çocuk tarafından yeniden okurla buluşturuldu. ? Mavisel YENER ahallenize aniden biri geliverse, iki direk arasına tel gerip üstüne çıksa, oradan hiç inmese… Adamla ilgili neler düşünürdünüz? “Heey beyefendi! Evinizin suyu mu çıktı? Neden bu rahatsız telde oturuyorsunuz? İşiniz gücünüz yok mu sizin?” diye mi sorardınız, yoksa da yorumsuz mu kalırdınız? Güneş’in mahallesinde yaşayanlar, adamla ilgili neler neler düşünüp, hangi senaryoları üretiyorlar bir bilseniz. Kimisi adama deli diyor, kimisi kamyondan fırlayıp tele takılmış bir kamyon şoförü olduğunu düşünüyor, kimisi de uyurgezer olduğunu iddia ediyor. Adam pek mutlu görünüyor, telin üstünde hiç de sıkılmıyor; kendini eğlendirmeyi biliyor. Bazen telin üstünde kocaman bir tekerleğe binip allı pullu topları havaya atıp tutuyor. Boş durmayı hiç sevmiyor. Düşünüyor, çevreyi gözlüyor, eğriyi doğruyu gösteriyor. Çocuklara yeni oyunlar öğretiyor. Onun sayesinde mahalleye çelikçomak, kukla tiyatrosu, korkuluk oyunu, topaç, taş dizmece gibi oyunlar giriyor. Aşağı sarkıttığı sepete Güneş’in koyduğu nefis kurabiyeleri, mahallenin çocuklarının koyduğu gofret, şeker ve cipsleri mideye indiriyor. Ev hanımları da zeytinyağlı dolma, kuru köfte, mücver getiriyorlar. Sepete para koyan olursa bu paraların hepsini çocuklara dağıtıyor. Kim olduğu belirsiz bu adamın niçin orada olduğunu mahalleli merak ediyor. Gün geçtikçe ona ısınıyorlar, halini hatırını sormadan edemiyorlar. Bir gün, onun orada sıkıldığını düşünen bir emekli “size radyomu vereyim” dediğinde teldeki adam “sakın haaa’’ diye tepki veriyor. Bunu niçin söylediğini kulağınıza fısıldamayacağım, okuyun öğrenin! Adam neden telin üstünde yaşıyor onu da söylemeyeceğim. Teldeki adam çocuklarla yaptığı sohbetlerde onlara yaşamla ilgili ipuçları da vermeyi ihmal etmiyor: “Her insan anasının karnından iyi, saf doğar. Dünya bin bir tuzakla dolu. Günün birinde kapanlara sıkışmak istemezsen taktik öğrenme derdine düşersin, öğrendikçe bozulursun, dünya gibi.”(s,51) Roman, Güneş’in dilinden anlatılmış. Onun yaşadığı sokaktan ne çok insan geçiyor. Kamyoncu, tatilci, Çingene Çiçekçi, Yoğurtçu Mehmet, Bakkal Osman ve niceleri… Hepsinin de görüşleri birbirinden farklı. Tatile yeni çıkmış tatilci, kamyoncu ve teldeki adamın görüşleri epeyce çarpışıyor doğrusu. Neden mi? “Bu adam telde olduğu için midir nedir başka yerden bakıyor dünyaya.”(s,21) Güneş’in sevimli anneannesinden söz etmesek olmaz. Gökte Biri Var’ın sevimli kahramanlarından biri o, hem de nefis kurabiyeler pişiriyor. Güneş’in annesi diğer annelerden hiç de farklı değil, eve gelen kız çocuklarının hepsiyle arkadaşlık etmesi için onu zorluyor. Susam adlı kız da bunlardan biri. İlk bakışta Susam pek sessiz, utangaç görünen bir kız. Susam gerçekte pek yalnız biri, bütün hayatı televizyon dizileri ve çizgi filmler. Yaşamda her şeyin dizilerdeki gibi olduğunu sanıyor, öyle davranıyor. Vurdulu kırdılı filmlerden öylesine etkileniyor ki, şiddet içerikli davranışlar sergiliyor. Güneş’in sevimli anneannesinin bu konuya yaklaşımı çok farklı. Susam’ın psikolojik sorunları olduğunu, ona yardım etmeleri gerektiğini düşünüyor. “Anneannem bu deli bakışlı kıza acıyor, bir türlü kızamıyordu. Yazık olmuş anneanneme. Tam terapist çıkacak kadın!”(s, 67) Romanın sonuna doğ*Gökte Biri Var, Sevim Ak, Resimleyen: Behiç Ak, ru Susam’ın değiştiğini görüyoruz; onu değiştiren ne Can Çocuk, 115 s., 2012, 9+ M olmuştur acaba? Teldeki Adam’ın bunda rolü var mıdır? Sevim Ak’ın başarılı betimlemelerinin tadına bu kitapta da varıyor okurlar. Ak, sözcükleriyle resim çiziyor, işte bir örnek: “Bacakları balon gibi şişmiş, ince ince kırmızı mor damarlarla örtülmüştü. Ayakkabıları şiş ayaklarına dar gelmiş; patladı patlayacaktı.” Mahallelinin yaşamına küçük sevinçler getiren ‘Teldeki adam’ Güneş’in bakış açısını da değiştirir. “Konuşulanlardan çok konuşulmayanlar, görünenden çok görünmeyenler çekmeye başlamıştı ilgimi.”(s, 77) Belki de o adamın gözlüğüdür kimsenin göremediği ayrıntıları ona fark ettiren. Sevim Ak, kimsenin görmediği ayrıntıları büyütece tutarak çevremizle ilgili farkındalığımızı artırıyor. Yıkılma tehlikesine karşı boşaltılmış ahşap evin tahta oymalı kapı kolunu, çatı aralarındaki kuş yuvalarını, çocuk parkının köşesindeki, çevresini otlar bürümüş başı kopuk heykeli, fare deliklerini, eski binaların birindeki kirden pastan kararmış armayı, balkonlardaki saksıları, çöp bidonlarını, mutfak pencerelerine asılı temizlik bezlerini ve daha neler neler fark ettiriyor okuruna. Teldeki adam bir gün ortadan yok olacaktır elbet, yaşamın değişim/ dönüşüm kuralı bunu gerektirir. Fakat teldeki adam ‘iz’ler bırakmıştır, bu izler mahalledekilerin yaşamları boyunca yüreklerinde duracaktır. Kitabın sonundaki “Yaratıcı Okuma Dosyası” Nihal Kuyumcu tarafından hazırlanmış. Bu dosya on üç bölüm içeriyor: Bir Öyküm Var, Benim Anneannem Dünya Tatlısı, Anneannenin Kurabiyeleri, Telde Bir Adam Var, Sokakta Neler Oluyor, Murat’ın Doğum Günü Partisi, Televizyon Tutkunu Susam, Ekranda Saklı Adam, Ah, Bu Reklamlar, Dizilerin ve Çizgi Filmlerin Dünyası, Mahallem Değişiyor, Teldeki Adam Gidiyor, Bitirirken. Her bölümde yöneltilen sorular, istenen uygulamalar metnin derinliğine biraz daha indiriyor okuru. Gerçek okuma eylemi konusunda düşündürüyor, örnekleme yapıyor. Roman akışında yer alan her yeni insan, her yeni karşılaşma kente ve yaşama katkı sağlıyor. Böylece birbirlerini besleyerek, sağlıklı iletişimin yollarını keşfediyorlar. Yazar, Güneş’in kişiliğinde, çocukluk, aile hayatı, sosyal çevreden hareketle toplumun profilini ortaya koyuyor. Metin, bu profile eleştirel gözle bakabilmemizi sağlarken çözüm önerilerini de satır arasında sunuyor. Susam’ın şiddete, tüketime yönelik davranışlarına kızmak yerine bunun nedenlerini anlamaya çalışan anneanne tiplemesi hepimize ayna tutar nitelikte. Çoğu kez toplumdaki bu tür kişilere ‘bunlar suçlu’ der, kenara çekiliriz. Neden suç işledikleriyle ilgilenmeyiz, onları bu davranışlara iten neden üzerinde düşünmeyiz bile. Bu konuyu da irdeleyen Ak, kurmacaya başarıyla yediriyor. Teldeki adam, Güneş, Susam, anneanne ve diğerlerinin bireysel öyküleri de anlatılırken hepsinin psikolojileri başarıyla aktarılmış. Gökte Biri Var, reklamların, televizyonun, dizilerin, çizgi filmlerin yaşamımız üzerindeki gücü konusunda eleştirel bir bakış kazandırıyor. Kitabın son sayfasındaki soru şu: “Bu kitabı arkadaşına okuması için önerir misin?” Yanıtımı veriyorum: Evet evet evet, bu kitabı arkadaşlarıma öneriyorum. Okurken yanınıza birkaç ev kurabiyesi almalısınız, çünkü Güneş’in anneannesinin yaptığı kurabiyelerin kokusu sayfalara buram buram sinmiş; canınız isteyebilir, benden söylemesi! ? www.maviselyener.com Kardeşimm Benim/ Cynthia Lord/ Çeviren: Nazlı Tancı/ Günışığı Kitaplığı/ 196 s./ 2012/ 9+ Catherine’in tek isteği, normal bir yaşam sürmektir, çünkü otizmli küçük kardeşi David’le yaşamaya “normal” denemez. Ailenin tüm düzeni, bu hayli farklı kardeşin ihtiyaçları çevresinde dönmektedir. Catherine, çeşitli konularda kurallar koyarak hem David’in hem kendi yaşamını kolaylamaya çalışır. Ancak o yaz, komşu eve taşınan yaşıtı Kristi’yle ve terapi kliniğindeki felçli genç Jason’la tanışmak düşüncelerini altüst eder. Catherine, kendine koyduğu kuralların da birer “engel” olduğunu anlayacak mıdır? Amerikalı yazar Cynthia Lord’un bu yapıtı pek çok ödüle değer bulunmuş. Otizmli erkek kardeşine duyduğu sevgiyle onun özel ihtiyaçlarının verdiği bunaltı arasında kalan abla Catherine’in yaşamını anlatan yazar, başarıyla işlenmiş karakterleriyle samimi ve çarpıcı bir aile portresi çiziyor. Engelli yaşamına ilişkin edebiyatta örneğine az rastlanır bir yalınlıkla çocuk gözünden “normal” kavramını sorgulayan roman, farklı olanların bir arada yaşamasının zorluklarını, umut dolu bir anlatımla irdeliyor. Hem zihinsel hem fiziksel engelliliği aynı kurguda işleyen kitap, engellilerin eğitim, mutlu olma, güvende hissetme haklarını hatırlatıyor; engelli yakınlarının yorgunluklarını, çelişkilerini ve duygusal iniş çıkışlarını da gerçekçi bir bakışla ele alıyor. Büyümenin getirdiği özgüven eksikliği ve kendini tanıma sürecinde sorulan soruları da göz ardı etmeyen roman, hem çocuklar hem yetişkinler için unutulmaz bir ortak okuma fırsatı sunuyor. Küçük Prens ve Ateş Kuşu/ Uyarlayan: Katherine Quenot/ Çeviren: Işık Ergüden/ Turkuvaz Kitap/ 32 s./ 2012/ 6+ Küçük Prens, özel bir görevle Ateş Kuşu Gezegeni’ne gider. Buranın sakinleri bir vakitler doğayla uyum içinde ve Ateş Kuşu’nun koruması altında huzurlu bir yaşam sürerlerken günün birinde Ateş Kuşu tarafından cezalandırılmışlardır. Bütün dünyalarının yüzeyi ateşler içinde kalmış ve krallarının yaptırdığı Kabuk Dünya’ya sığınarak canlarını zor kurtarmışlardır. Bu felakete neden olan şeyi ortaya çıkarmak yine Küçük Prens’e düşecektir. Acaba Küçük Prens’le Tilki, Prenses Feng ile kardeşi Huang’ı krallık tacını geri vermeye ikna edebilecek mi? Zıpzıp ve Taşzıpırları/ Yazan ve Resimleyen: Rafael Estrada/ Çeviren: Ceren Kıran/ Final Kültür Sanat Yayınları/ 2011/ 56 s./ 69 Taşköy’de yaşayan Zıpzıp’ın hayali, bir gün taşzıpırları kadar yükseklere zıplamayı öğrenmekti. Bunun için çalışmaya hazırdır ama ne ailesi ne arkadaşları bunu başaracağına inanırlar. Hatta onun bu hayaliyle alay ederler. Ama Zıp zıp kararlıdır. Çalışır, çalışır. Ve bir gün hava birden kararır, fırtına çıkar. “Gökyüzü, yüzünü buruşturarak ne demeye çalışıyor olabilirdi? Hastalandıktan sonra daha duyarlı olan Zıpzıp’a göre, bu belki de onun suçuydu. Çünkü yan Ron, Tor serüvend ulaşmışla evcilleşti adı verild ile ilişkilid hip insan laboratuv nilen en incelenm akımını g ne kadar liyor ve b labiliyor. on Publis neylerind nin Prefr tespit ed arkasınd ilişkili old cuklar iç lerken ak tal alanı, şekilde e ile çocuk rarak, sa niz. dostluk, linci Ayşe işlenen k bir biçim rak ele a gül’le bir ğin yaşam şuyla de çıktığı yo gençlerd özelliği o cadıdır! Ü cadı klan SAYFA 30 ? 24 MAYIS 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1162 CUMH