25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA likli, kapsamlı ve güncel kitaplar konusunda bir boşluk var gibi görünüyor. Belki de bu konu geçmişte olduğu kadar okurun ilgisini çekmiyor olabilir. Gökhan Atılgan ile E. Attila Aytekin’in hazırladıkları, büyük çoğunluğu akademisyen 32 yazarın katkılarıyla üretilen “Siyaset Bilimi” çalışması, var olan boşluğu yetkinlikle dolduran, yalnız siyaset bilimi akademisyen ve öğrencilerine değil, tarih, sosyoloji, iktisat ve siyasete ilgi duyan herkese seslenen, “açıklamalı temel kavramlar başvuru kitabı” olarak hazırlanmış. Büyük çoğunluğu Türkiye ve dünyanın köklü üniversitelerinde bulunan otuz iki yazarın yazdığı toplam üç kısım ve otuz yedi bölümden oluşuyor. Kitabı Haluk Yurtsever değerlendiriyor. Büyük aydın, yazar, gazeteci ve bizlerin Bilge Ağabeyi İlhan Selçuk , altmış yıllık arkadaşı Orhan Karaveli’nin “Kendi Heykelini Yapan Adam” adı ile yeni yayımlanan kitabında bütün yönleriyle ele alınıyor. Ailesi, çocukluğu, gençliği, özel yaşamından, hastalığı ve ölümüne dek büyük ustanın nasıl bir eşik aşımı olduğunu yazıyor Karaveli kitabında. Kitap sadece İlhan Selçuk’un hayatını değil, bir dönemin Türkiye’sini de gözler önüne seriyor. İlhan Selçuk’u anıların, mektupların ışığında da ele alan kitap tanıştığı, hayatına doğrudan ya da dolaylı olarak değdiği insanlarda bıraktığı ortak izlenimlerin potası niteliğinde de. Erdal Atabek, Emre Kongar, Gürbüz Barlas, Alev Coşkun, Ali Sirmen, Şükran Soner, Gufran Kurtböke ve Tahsin Yücel gibi dostları da onu anlatıyor satırlarda. Kitap boyunca İlhan Selçuk’un kız kardeşi Ülfet Mengü’nün anıları, bu efsane düşün adamının hayat çizgisini okura yansıtmakta çok önemli bir rehber rolü de üstleniyor. Orhan Karaveli ile “Kendi Heykelini Yapan Adamİlhan Selçuk” kitabını konuştuk. Bol kitaplı günler... Siyaset bilimi alanında nite P “İ ervasız Pertavsız ENİS BATUR İyi yazar iyi insan(mı?) yi insan”, nitel açıdan cıva kategorisine giren bir tamlama. Tanımlamam istense, çalışır tanımlayabilirim sanırım. Bütününde genel kabul görür mü ayrı, bileşkenlerinin birçoğu üzerinde uzlaşma sağlanabilir. Sonuçta, hiçbir sözlükte, onaylanmış bir “iyi insan” tarifiyle karşılaşmayız; dahası, düşünürlerin yapıtlarından da çıkaramayız tanım önerilerini şaşılası iştir. “Kötü insan” için farklı mı durum? Kötülüğün ete kemiğe bürünmüş halini simgelediği söylenegelmiş kişiler yüzüyor geçmişte: Kesinleyebilir miyiz? Sontag, ölüm kampı yöneticisinin akşam konutuna döndüğünde çocuğuyla ilgilendiğine, köpeğini sevdiğine, Schubert çaldığına dikkat çeker. Kötülük safkan olmuyor. Konum, burada başka ama: Kötü insan iyi yazar olabilir mi? İyi sanatçı, iyi filozof, bilim adamı? İyiliğikötülüğü tanımlama zorluğu, bu sorulara yanıt getirmeyi güçleştirir. Bir dolu erdemi olduğunu gördüğümüz kişi, pekâlâ “kötü insan” kategorisine sokulabilir sözgelimi. Tersi de bir o kadar geçerli ama. Bir yazarın yapıtlarını tanımak için onları okumak yeterlidir de, şahsını tanıdığımızı ileri sürmemizi ulaşabildiğimiz yaşamöyküsel veriler doğrulamaya yetmez. Céline, dörtdörtlük örnek. Yalnızca yapıtında mı, yaşamında da onu “kötü insan” olmakla damgalamayı kolaylaştıracak çok sayıda etmen çıkar karşımıza: Saçtığı düşmanlık tohumları, zalimlere verdiği siyasal destek, içindeki öfke ve nefret tabakaları sıfat tamlamasını hak etmesi için yeter de artar bile. Öyle mi acaba? İyi, çünkü güçlü bir yazar olarak genel kabul görmesi aklı çelen bir unsur. Bununla bitmiyor: Hekim kimliğiyle fakirlere ömrü boyunca destek çıkmış olmasına, sonsuz hayvan sevgisine baktığımızda “kötü insan” yaftası rahatsız etmeyecek mi bizi? Kaldı ki, “kötü insan” ille de insanlığa kötülüğü dokunan demeye gelmiyor, nasıl iyiliği dokunanın “iyi insan” sınıfına ait olması gereğinden söz edilemiyorsa, denklem iki yakada da karmaşık ögeler içeriyor. “Kötü karakter”i nereye koyacağız? Léautaud sözgelimi, çekilmez ve berbat bir kişiliğe sahipmiş, bütün tanıklıklar bunu gösteriyor; gelgelelim, o özellik onu “kötü insan” kılmıştır, diyemeyiz. YAPITIN ARKASINDAKİ İNSAN Yapıtları yoluyla insanlığa yararı dokunmuş, kişiliği nedeniyle yakın çevresini mutsuz kılmış sayısız insanla karşılaşılıyor yaratıcılık tarihinde. Chaplin, ünlü örneklerden biri işte. Schopenhauer, bir başkası. Hem nereden bileceğiz: Homeros “iyi insan” mıydı bakalım? “Kötü insan”dıysa ne değişecekti, bu nedenle İlyada’nın kapağını açmayı reddedecek miydik? Okuduklarımızı farklı biçimde mi okuyacaktık? Yapıtın arkasındaki İnsan, merak ediliyor ister istemez. Picasso’nun matah biri olmadığını gösteren ipuçları sayıca çok: Yapıtlarının niteliğini etkiler mi, etkilemeli mi bu “bilgi”? Etkilememeli, diyoruz, gene de etkileniyoruz. Kendimi yakalamışımdır: “Çok değerli yazar, ama onu tanımak hiç istemezdim”. Burada, “çok değerli”ye yüklediğim nesnellik vurgusu, “istemezdim”deki öznellik vurgusundan hiç mi yara almıyor? Eliot, Valéry, Gide, Sartre, Picasso, Dali ve benzerleri: Yapıtın arkasındaki insanı, bana ulaşan “bilgi”ler nedeniyle bir türlü sevememiş, bunun yapıta uzak durmama yol açmasını istememişimdir. Benjamin, Monet, Tanpınar, Satie: Bana ulaşmış “bilgi”ler nedeniyle, insana sevgi ve sıcaklık duymam, yapıta bakışımı acaba değiştirmemiş midir? Neresinden bakılsa, “bilgi”ler sanı. Bir insanı tanımak mümkün müdür, ben doğmadan ölmüş birilerini nereden tanıyacaktım? Kaçınamamışım işte: Birilerini sevmiş, ötekileri sevememişim. Sevmem birilerini “iyi”, sevmemem öbürlerini “kötü” kılmıyor. “İyi” bellediklerim “kötü”, “kötü” bellediklerim “iyi” insanlar olabilir, yolda bunu öğrendim. Duyduklarıma hemen inanmam, elimden geldiği ölçüde sağlama yaparım. Kimse, bana iyiliğikötülüğü dokundu diye iyi ya da kötü kategorisine sokulamaz, bir de bunu öğrendim. İnsanoğlu, ömrünü ölçüsüzlükler içinden geçerek tamamlıyor. Duygusal haklılıklarımıza güvenmeyi çıkar yol sayıyoruz. Sabidius’u sevmemek herkesin harcı, hiç değilse bunun adı koyulsaydı. Ne gördüm: Kimse kendisini “kötü” görmüyor. ? TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Reklam Müdürü: Ozan Altaş ?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1181 4 EKİM 2012 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle