18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER İki Gözüm Üzümüm/ Necdet Neydim/ Günışığı Kitaplığı/ 90 s. “Sen Islık Çalmayı Bilir misin?”den sonra yine şiirleriyle okurlarına sürpriz yapan Necdet Neydim, çocukluğun neşeli sesini, meraklı gözlerini, kaygılı sorularını, hatta korku dolu bakışlarını yansıtıyor dizelerine. Bazen büyümenin hüznü karışıyor şiirlerine, bazen yaşlılığın iç sesi. Eşseslilik ve anlam yakınlıkları üzerine kurguladığı sözcük oyunlarıyla çocuk okurda iz bırakan şiirlerinde, çocuğun ağzından konuştuğu kadar, yetişkinin içindeki çocuğu da konuşturuyor Neydim. Çocuklarla büyükler arasında hoş köprüler kurulmasını sağlayan kimi şiirinde unutulmaya yüz tutmuş deyimler hayat bulurken kiminde de bir şairin ünlü dizelerine göndermeler sürpriz oluveriyor: “Orda ne yapıyorsun/ diye sordu çocuk/ in aşağı/ düşeceksin yoksa/ gelirsem benimle oynar mısın/ diye sordu yıldız.” Faşist İdeolojinin Doğuşu/ Zeev Sternhell, Mario Sznajder, Maia Asheri/ Çeviren: Şule Çiltaş/ Ayrıntı Yayınları/ 352 s. İsrailli bir tarihçi ve dünyanın önde gelen faşizm uzmanlarından biri olan Zeev Sternhellin en önemli çalışmasıdır Faşist İdeolojinin Doğuşu. Sternhell bu kitapta faşist ideolojinin köklerini ve faşist hareketin gelişimini büyük bir titizlikle irdeliyor ve tam bir soyağacı çıkarıyor. Bunu yaparken, gerçek beşiği dediği Fransa’daki doğumundan, İtalya’da, 1914’ten itibaren milliyetçiler ve fütüristlerle birleşip çiçeklenişinin izinde, sırtını dayadığı toplumsal mitler, yarattığı psikolojik ve ahlaki zıtlıklara kadar, faşizmin bütün gelişim aşamalarını gözler önüne seriyor. Ayrıca Sternhell, Marksizm’in antimateryalist ve antirasyonalist Sorelci devrimci revizyonunun, kaygıları ekonomik olmaktan çok etik ve ahlaki olan bir revizyonun neden olduğu tartışmaların ışığında, militan faşizmin pek çok siyasi ve entelektüel temsilcisini (Mussolini, Valois, Mosley, José Antonio Primo du Rivera) olduğu kadar faşizme organik olarak bağlı olmayan siyasetçiler ve özellikle Nietzsche, Sorel, Barrès, Labriola, Pareto, Corradini gibi düşünürleri de tek tek irdeliyor. 100 Yılın Darbesi/ Kerem Çalışkan/ Caretta Yayınları/ 152 s. Birinci kitapta “100 Yılın Rövanşı”nı anlattık. Rumeli’de 1912’de yaşanan Türk ve Müslüman katliamından 1915 Ermeni tehcirine uzanan tarihi sürecin ‘arka planı’, birbirine bağlanan olaylar ve yorumlar eşliğinde genç kuşaklara aktarıldı. 100 Yılın Darbesi’nde ise darbe davaları ile çalkalanan bugünkü Türkiye’de 100 yıl önce Osmanlı’nın kaderini değiştiren İttihatçıların ‘Babıâli darbesi’nin öyküsünü anlatıyoruz. Kitabın yazarı Kerem Çalışkan, 100 Yılın Darbesi’nde bazı soruların da peşinden gidiyor: Darbe yapan ilk Genelkurmay Başkanı Hüseyin Avni Paşa’nın dikta hevesi nasıl son buldu? Osmanlı’da ilk siyasi darbe ile tahttan indirilen Abdülaziz intihar mı etti, yoksa darbeciler tarafından öldürüldü mü? Meşrutiyet karşıtı askeri isyanı bastırmak için 31 Mart’ta Hareket Ordusu’nu kim organize etti? Meclis kapatılıp, İttihatçı Cemiyet yeraltına inince Talat Paşa ‘Hükümet darbesi’ne nasıl karar verdi? İttihatçılar ‘Edirne elden gidiyor’ diye darbe yaptıktan sonra Edirne’yi nasıl kaptırdılar? Kim nasıl geri aldı? ‘Darbeci Binbaşı Enver’ ‘Genç subaylar rahatsız’ paroSAYFA 24 ? 4 EKİM 2012 lası ile nasıl silah soruyla Harbiye Nazırı oldu? Modernleşmeye direnen ordu daha sonra nasıl modernleşme ve ilerlemenin bekçisi haline geldi? Modernleşme ve ilerlemeye karşı esas tepki neden İslamcı kesimden geliyordu? Ordunun darbecilik geleneğinin köklerinde hürriyet kavgası ve Makedonya komitacılığı mı var? Sinemada Psikoloji/ Tarık Solmuş/ Doruk Yayıncılık/ 332 s. Düşündürücü ve insan derinliğini irdeleyici çalışmalarıyla yakından tanıdığımız Uzm. Psk. Tarık Solmuş’un “Anormal Davranışlar” alt başlığıyla yayımlanan Sinemada Psikoloji isimli kitabı özgün bir çalışma. Filmleri psikolojik derinliği ve yansımalarıyla inceleyen Solmuş, bu çalışmasında da, gerek filmlere gerek kendimize yeni sorular sormaya itiyor. Solmuş, hem sinemanın şaheserlerine hem de insanın iç dünyasına uzanarak yeni yorumlara olanak sağlarken alanı için de kılavuz niteliğinde bir çalışma ortaya koyuyor. American Psycho, narsisistik kişilik bozukluğuna sahip bir erkeğin yıkıcılığını, bastırılmış bilinçaltısal güdülerini, kıskançlığını, hasedini, rekabetçiliğini neredeyse tüm boyutlarıyla aktarır. P.S. I Love You’da ya da Ordinary People’da eşin ya da ailenin bir üyesinin ölümüyle gelen kayıp ve yas yaşantısını tüm çarpıcılığı ve gerçekliğiyle görürsünüz. Sinemada Psikoloji okura bir film dökümü ve analizi sunmakla kalmıyor, psikolojiye ilgisi olan herkesi yeni seyirlere ve okumalara çağırıyor. Hayat Bakım İster/ Özdemir Özkan/ Omega Yayınları/ 256 s. “Koçluğun amacı bireyin kendini algılamasına, anlamasına, tanımasına, anlatmasına yardımcı olmaktır. Bu amaca ulaşmak için gerekli gizil gücü ortaya çıkarmaktır. Başka bir deyişle, kişinin güdülerinden yararlanarak ilgiyi, sevgiyi, özgüveni, özgür ve özerk davranmayı, yaratıcılığı, üreticiliği sağlayacak güdülere doyum sağlamak, kişinin kendini gerçekleştirmesine, varlamasına, yardımcı olmaktır.” Yaşam koçu Özdemir Özkan, “Bir kitap okudum hayatım değişti!” benzeri tüm ifadelere karşı çıkarak, hayatı değiştirecek asıl gücün kendi elimizde olduğunun altını çiziyor. Özkan, yaşam koçunun bir akıl hocası olmadığını ve dertlilere deva, hastalara şifa olmak gibi bir özelliğinin bulunmadığını, koçluğun ise bir terapi olmadığını belirtiyor. Hayat Bakım İster, bazen farkında olmadığımız, bazen görmezden geldiğimiz bazen de ortaya çıkarmada zorluk çektiğimiz bu gücün yaşam koçluğu ile nasıl ortaya çıkarılabileceğini anlatan, “Yaşama sanatı nedir?” sorusuna cevap bulmamızı sağlayan, yaşamdan örneklerle zenginleştirilmiş bir kitap. Yanılsamaların Şenlik Ateşi/ Alex Callinicos/ Çeviren: A.R. Aylin Altınay Cingöz/ Habitus Yayıncılık/ 162 s. Sürekli bir kriz hali her defasında insanları korkulara sevk ediyor. Hükümetler de bu sırada kurtuluşları kendi ellerinde olan finansal piyasaları rahatlatma telaşı ve neoliberal ‘normalliğe’ dönme çabası içinde kamuya tutunuyorlar. Maliyetin toplumsallaşması, ‘normallik’ uğruna, tüm zamanlar için ekranlarda dönen yanılsamalarla tekrarlanıyor: Kurtarma harekâtı ‘herkes için ve tüm dünya adına’dır! Hem ideolojiyi hem de kapitalizmi örgütleme nin bir modeli olarak neoliberalizmde büyük bir delik açan krizler yanılsamalarla, şenlik ateşini her daim canlı tutmayı başarmıştır. Callinicos bu yanılsamaları ele alıyor, üst üste koyup Chiapas, Seattle, Latin Amerika hareketlerinin yol göstericiliğinde ateşe veriyor; sermayenin küreselleşmesinin yanında küresel isyana işaret ediyor. Gülüşün Düştü/ Burhan Gündoğan/ Kora Yayın/ 126 s. “Giderim/ düşer yollara gecenin içinden gidişlerim/ kaçak gülüşüme saklıyorum seni/ ardımda ellerinin küsen sıcağı/ pencerendeki mahzun bakışına dalıyorum yine/ zımpara kâğıtları elinde/ siliyorsun kalın çizgilerimi/ laciverde kesiyor gece/ öfke alıyor sabahım/ yaralı gidişlerinden alıyorum sesini/ kalkıyorum yerimden/ incinmişsin/ dünya böyle/ en yakın gittiğin yerden dönersin/ en yakın bildiğinden uzak/ içine düştüğün kedere gülersin/ bir elin kalbime gider/ diğeri içinin sızısına/ kalsın bu dört duvar arasındaki bakışım sana/ elime tutuşturduğun sevimlilik kaç kişilik/ düşüp parçalansın gördüğüm bu tükenmişlik/ gitsem giderim/ eline aldığın vicdanına sesim/ dur desin/ beyaz donlu bir adam geçirmiş urganı boynuna/ karanlıkta farların aydınlattığı zamana/ sen kendine yanarsın o içine aldığı evlat acısına/ en usturuplu küfürdür söylediği meydana.” Burhan Gündoğan Gülüşün Düştü’yle şiirseverlere sesleniyor. Şahların Şahı/ Ryszard Kapuscinski/ Çeviren: Oktay Döşemeci/ Habitus Yayıncılık/ 120 s. Hafızai beşer nisyanla maluldür. Şahların Şahı, İran’ın son dönem tarihinin, şahın devrilişinin ve İslam hareketinin iktidara gelişinin eski fotoğrafların anlatımında, ses bantlarının canlılığında ve kenarda köşede özenle tutulmuş notlarla yazılmış güncesidir. Unutmamak üzere yazılmış bir devrin edebiyat yüklü belgeselidir. Bir devrim anının, devrimin koşullarının ve dönüşümünün; İran özelinde İslam hareketinin iktidara gelişinin hikâyesidir. Öncesi ve sonrasıyla Ryszard Kapuscinski’nin betimlemesi, yalınlığı ve tespitleriyle İran sokakları ve tüm toplumsal dinamikler gözümüzün önünde canlanıyor. Bugüne dair ne varsa o günden söyleniyor; Şahların Şahı yaşanmış ve bugün yaşanmakta olan tüm devrimlere ışık tutuyor. Çocuklar Kalıyor/ Alice Munro/ Çeviren: Cem Alphan/ Can Yayınları/ 390 s. Alice Munro, belki de bugüne kadarki bu en cesur öykülerinde, aşk çılgınlıklarını, toplumun kibar dış görünüşünün altında yatan gerilimleri ve aldatmacaları, insan yüreğinin tuhaf, çoğu kez de gülünç arzularını ortaya koyuyor. Çocuklar Kalıyor’da yer alan sekiz öykü, taşra yaşamının kuşkulu konulardaki suskunluk ve ağzı sıkı olma geleneğini irdeleyerek gizli ilişkileri ve en yalnız bireyleri bile bağlayacak biçimde paylaşılan suçları gün ışığına çıkarıyor. Kimi zaman yalanların toplumun huzuru için kaçınılmaz olduğunu da örnekliyor. Çin Yolculuğu Defterleri/ Roland Barthes/ Çeviren: Sema Rifat/ Yapı Kredi Yayınları/ 214 s. Roland Barthes 1974’te Çin’e gitmişti. Yanında F. Wahl (felsefeci ve yayın editörü) ile Tel Quel dergi ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1181
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle