09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gerçeğe başkaldırı Doğu Yücel’in yaşamı, var oluşu ve düzeni sorgulayan yeni romanı okuyucularla buluştu. Yücel, kaleminden çıkan her şeyin gerçekleştiği kahramanıyla gerçekliğe başkaldırıyor romanında, kendi hayalperest manifestosunu dillendiriyor. ? Barış MÜSTECAPLIOĞLU üm duvarları siyah, penceresiz odada yuvarlak bir masanın etrafında dört adam oturuyordu. En gençleri, elindeki kâğıtları huzursuzca bükerek, “Raporumu tamamladım efendim,” dedi. “Tehlike düşündüğümüzden daha büyük, bu konuda derhal harekete geçmemiz gerek.” “Sen önce raporunu açıkla, Sinek Papazı,” dedi grubun en yaşlısı. “Bırak ne yapılacağına büyükler karar versin.” “Emredersiniz Kupa Ası,” dedi Sinek Papazı. “Bildiğiniz üzere, Doğu Yücel isimli genç bir yazarın yeni kitabı, Varolmayanlar diye bir saçmalık, şu aralar epey gündem yaratmış durumda. Televizyonlar, gazeteler sürekli bu kitaptan bahsediyor. Takibimizde olan yazarlardan bir diğeri de; “Varolmayanlar son dönemde hayal gücünün değeri üzerine yazılmış en güçlü kitap,” demiş. Bu nedenle kitabı gerçekçilik müfettişlerimize incelettim, sonuçlar korkunç! Eğitimli, seçkin müfettişlerimizden ikisi bu kitabı okuduktan sonra gerçeklerimizle ilgili derin şüpheler dile getirmeye, kâbuslar görmeye başladılar.” “Enteresan,” dedi adamlardan biri, “Konusu neymiş bu kitabın?” “Yazdıkları gerçekleşen bir adamın hikâyesini anlatıyor. İstanbul’u baştan başa büyük bir hayal gücüyle donatmış. Güya hayal kurmayı bilen insanlar örgütlenip gerçekçilerin kurduğu düzeni yıkacak bir yol arıyorlar. İnsanların rutin hayatlarına, gerçek olarak kabul ettiklerine bambaşka açılardan bakan bir kitap. Okurun merakını sürekli ayakta tutuyor, iyi kim kötü kim tahmin edemiyorsunuz. Üstüne üstlük güzel ve sağlam bir dille yazılmış, bilirsiniz, bu tür kitaplar hayal gücüne odaklandıkları için genelde dil ve üslup açısından zayıf kalırlar, biz de bu noktadan yakalayıp onları halkın gözünden kolayca düşürürüz, ama bu kez bunu yapmamız zor görünüyor.” “Müfettişlerde ne tür yan etkiler görüldü?” diye kaşlarını çattı Kupa Ası. “Bir tanesi gerçek olarak kabul ettiğimiz şeylerin, tarihsel bilgilerin hatta dinin bile, farklı milletlerin, farklı inançlara sahip insanların gözünde birbiriyle çelişen şekilde tanımlandığını, öyleyse gerçek diye yücelttiğimiz şeyin aslında o SAYFA 20 ? 1 ARALIK T kadar da tartışılmaz olmadığını sayıklamaya başladı. Güya bir coğrafyada ya da asırda tartışılmaz gerçek olarak kabul edilen bir şey, bir başka coğrafyada ya da asırda dalga geçilen, ciddiye alınmayan bir safsata olarak görülebiliyormuş. Bir diğeri ise fantastik oyunlar oynadığı için hayattan koptuğunu iddia ettiğimiz çocukların, aslında onlara gerçek olarak sunduğumuz şeylere, başarılı sayılmak için hiç olamayacakları kadar güzel görünmeleri, çok para kazanmaları, başkalarını ezip geçmeleri gereken bir düzene ayak uyduramadıkları için mi hayattan kopmak istediklerini sorup duruyor.” “Çok tehlikeli düşünceler bunlar. Gerçekler tartışılmaz. Tartışılmayan ise gerçektir!” Adamlar takım elbiseli arkadaşlarına şöyle bir bakıp yine önlerine döndüler. “Kararınız nedir?” diye sordu Sinek Papazı. Kupa Ası, en şişman olanlarına döndü ve “Medya gücümüz ne güne duruyor?” dedi. “Görev senin Maça Valesi, edebiyat ortamlarında bu kita bın fazla konuşulmaması ve hayal gücü içeren böyle öykülerin sanat dergilerinde yer almaması için elinizden geleni yapın. Düzenimizin güvenliği, insanlarımızın gerçeklerden kopmamaları için bugünlerde her zamankinden daha dikkatli olmalıyız.” “Düzen önemlidir. Düzen gerçektir. Gerçekten kopmamak, düzenden kopmamaktır. Gerçeği sorgulamazsan, düzeni sorgulamazsın. Düzenimiz olmazsa kimin sahip kimin kul olduğu nasıl bilinir? Kullar olmadan sahipler nasıl var olabilir?” “Bundan sonra müfettişlerimize arka arkaya iki taneden fazla hayal gücü içeren kitap okutmayın,” dedi Kupa Ası ciddi bir sesle. “Arkadaşlar bu görevi dönüşümlü üstlensinler. Hayal gücü içeren her romandan sonra, hayatın acı ama gerçek olan bilgilerini hatırlayacakları, güçlü olmanın, güzel olmanın, zengin olmanın, popüler olmanın önemini anımsayacakları dizilerle ve televizyon programlarıyla bu pisliklerden arınsınlar.” “Emredersiniz efendim,” dedi Sinek Papazı. “Varolmayanlar ve Doğu Yücel konusunda son kararınız nedir?” Kupa Ası, güçlü parmaklarıyla adamın elindeki kâğıt tomarını aldı ve tam ortasından yırtarak önce ikiye, sonra dörde böldü. “Unutulmasını sağlamalıyız. En büyük gücümüz insanların unutkanlığı. Bu toplantı hiç yapılmadı ve Varolmayanlar isimli bir kitap asla var olmadı. Son kararımız budur.” ? Varolmayanlar/ Doğu Yücel/ Doğan Kitap/ 440 s. Doğu Yücel Doğu Yücel’den ‘Varolmayanlar’ N cade duru çoğu miş, s miş, k sosya emek bu sü ? E Tomur Atagök’ün yazıları Bildiklerim Gördüklerimdir, Gördüklerim Bildiklerimdir Ressam, müzeci, akademisyen ve sanatçı Tomur Atagök’ün 1980’li yılların başlarıyla 2000’lerin ortaları arasında yazdığı sanat yazılarından bazıları bir seçki halinde ve Bildiklerim Gördüklerimdir, Gördüklerim Bildiklerimdir adıyla yayımlandı. Tomur Atagök ? Zeynep ÖZER 989’da Türkiye’deki ilk “Müzecilik Yüksek Lisans Programı”nı (Yıldız Teknik Üniversitesi) kuran Atagök’ün Bildiklerim Gördüklerimdir, Gördüklerim Bildiklerimdir adını verdiği seçkide yazılar üç tema üzerine üç bölümde toplanmış: “Kadın Sanatçılar Üzerine”, “Sergiler Üzerine” ve “Sanatçılar Üzerine”. Kitabın başında, “Sanatımın yanı sıra 1970’lerde başlayan öğretmenmüzeci kimliğim, gördüklerimi daha nesnel bir tavırla araştırma gereğini unutulmaz yaptı” diyen Atagök, sanat ve sanatçı hakkında yazarken, sanat, yazar ve okuyucu arasındaki bağın hep sorgulanması gerektiğini, nesnelliğin sanat alanındaki değerlendirmelerde en zor ulaşılan özellik olduğunu belirtiyor. Araştırmada birincil kaynağın sanat eserinin kendisi olmasının, sanatçının sözlü olarak kendi sanatı hakkında söylediklerinden önce geldiğini ifade eden Atagök, “Kadın Sanatçılar Üzerine” isimli ilk bölümde, kadın sanatçıların sergileri hakkındaki yazılarına yer vererek, sözünü ettiği bu birincil kaynaktan yola çıkıp, “kadın meselesi”nin üstüne gidiyor ve kadın sanatçılarla yapmış olduğu söyleşilere yer vererek bu konuda onların ne düşündüğüne ve ne söylediğine dikkat çekiyor. 2011 1 Kitabın ikinci bölümü “Sergiler Üzerine” genel olarak sergiler, bienal ve bu etkinliklerin çevresinde gelişen sanatsal tartışmalar üzerine. Tomur Atagök, 1980’lerde gelişen ve kendisinin de öncülerinden olduğu toplukavramlı sergilere bakışını da bu bölümde okuyucuyla paylaşıyor. Aralarında Atagök’ün oluşum ve gelişim sürecine katkıda bulundukları da olan sergiler bunlar. Günümüz Sanatçıları İstanbul Sergileri (1983, 1993, vb.), Öncü Türk Sanatından Bir Kesit (1985), 1.Kâğıt İşler Sergisi (1995), Bienaller (çeşitli tarihlerdeki İstanbul, Venedik bienalleri), 199598 arasında güncel sanatın nabzını tutan Genç Etkinlik Sergileri. Bunlarla birlikte bu bölümde yer alan üç yazı var ki yazarın öğretici sorumluluklarını nasıl sahici yüklendiğinin işaretleri. Bu kez de sanatseverlerin, sanat seviyorum diyenlerin ve okurun atlamaması gereken yazılar bunlar. “Sanatçılar Üzerine” adlı üçüncü bölümde ise Atagök, Türk resim sanatı tarihinin erken dönemlerinden Ayvazovski, Abdülmecid Efendi gibi isimler olmak üzere, oldukça yakından tanıdığı Devrim Erbil, Özdemir Altan, Yusuf Taktak gibi sanatçılar hakkında yazdıklarına yer veriyor. ? Bildiklerim Gördüklerimdir, Gördüklerim Bildiklerimdir/ Tomur Atagök/ Yapı Kredi Yayınları/ 256 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1137 G am N ve ni verm edilmiş Nazım beşinci keze ba yor. 19 sek Öğ mü’nü 1960 rına” ve gösteril yeniden 1960 Yüksek Başkan türel et bir derg yılında be Başk zun olu 1965 ler Sen siyasi g menlik yor. Aynı işine bi zorunlu ka bir g Milli E rak atan 1969 sı’nda t yor ve k ciler sin Aralık 1 boykot 1970 yo prog TRT’ye Mart d geri dö TÖS’ün daşıyla Ç CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle