23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? rupa’yı karanlıktan kurtardı ama Rönesans hareketine tanık olmayan ülkeler, aradan geçen 600 yıllık dönemde önce kitapların, arkasından da insanların yakılmasına tanık oldular. Avrupa, Mirandola ve benzerlerinin yaydığı ışıkla aydınlandı. İran, Afganistan ve benzeri ülkelerde ise Savonarola’lar egemen.. Türkiye ise bu iki cephenin tam ortasında.. Savonarola’ların yönetimindeki ülke Mirandola’nın verdiği erdemli uğraşın içinde gözleniyor.. Ve ne yazık ki Rönesans’a arkasını dönen Anadolu, matbaanın gelişini de 300 yıl geriye bırakınca, günümüzde Avrupalıların “dikte” ettirdiği “kriterlere” uymak durumunda kalan bir ülke konumunda yansımaya başladı... ? abdedetekin@mynet. com * Y. Z. Öğr. Gör. Akdeniz Üniversitesi Her Şeyi Bilen Adam/ Catherine David/ Çev. Birsen Akman/ İstanbul/ Alkım Yayınevi/ 2005/ 584 s. meler ve farklı uygulamaları karşılaştırarak, evrensel geçerli bir uygulama birliği sağlanamadığını, uygulamaların ülkeden ülkeye, kültürden kültüre farklılıklar gösterdiğini ortaya koyarak, evrensel anlamda hukuksal açıdan ifade özgürlüğünün olmadığı yargısına ulaşıyor. Dolayısıyla yazar, her ülkenin demokrasi ve politika kültüründen ayrı evrensel bir ifade özgürlüğü hukukuna ulaşmanın geçerliliğini ciddi biçimde sorgulayarak, ifade özgülüğünün henüz evrensel bir insan hakkı olmadığı sonucunu ulaşıyor. Fakat bu yargıya, ifade özgürlüğünün tam da iktidar ve siyasi yönetime karşı bir özgürlük mücadelesi olarak gerçek ve yasal zeminde savunulması gereken ve asla ödün verilmemesi gereken bir hak olduğunu da savunuyor. EVRENSEL İNSAN HAKLARI Hukuk Prof. Alexander’ın kitabı genelde karşılaştırmalı hukuk felsefesi çalışması olsa da, son derece sınırlı ve yeni olan Türkiye’nin iç hukukundaki yaptırımlara karşın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde mahkum olmasını sağlayan özellikle insan hakları ve ifade özgürlüğü alanındaki uygulamaları anlayabilmek açısından da son derece önemli bir kitap. Alexander, evrensel insan hakları ve ifade özgürlüğü hakkını şöyle tanımlıyor; “Herhangi bir yer ve zamanda, herhangi bir kişi tarafından geçerli olarak talep edilebilen ahlaki bir hak”tır. Kitapta ayrıca şu tespit ve saptamalarda da bulunuyor. Ahlaki bir hakkın, hukuk alanına transferinde belirli uygulama zorlukları ortaya çıkıyor. Özellikle de evrensel ahlaki hakların iç hukuklara aktarımında ve yasal düzenleme haline getirilişlerinde her zaman birbiriyle çelişen uygulamalarla karşılaşılıyor. Yargı erkinin kararını dayandırabileceği teamül hukuku haline gelmiş içtihatlar özellikle insan hakları ve ifade özgürlüğü alanında son derece sınırlı ve yeni bir alan. Bu yüzden ülkelerin iç hukuklarında bu tür davalarda gerek savunma, gerekse iddia makamı için “karşılaştırmalı hukuk” son derece önemli ve başvurulması kaçınılmaz bir zemin olarak geçerliliğini koruyor. Fakat burada da güçlükler var ve insan hakları ile ifade özgürlüğü alanında iç hukukların olduğu kadar uluslararası hukuk açısından da çok fazla örnek ya da içtihat bulunmuyor. Prof. Alexander’ın “ifade özgürlüğü hakkı var mı?” adlı kitabının önemi de bu noktada ortaya çıkıyor. Kitap, bilimsel tutarlılık ve karşılaştırma zenginliği içinde anlaşılır diliyle, İnsan Hakları, Uluslararası İlişkiler, Hukuk, Politikbilim, İletişim, Basın Yayın vb. öğrenci ve profesyonellerin doğrudan ilgi alanlarına yönelik benzersiz bir kaynak teşkil ediyor. ? İfade Özgürlüğü Hakkı Var mı?/ Larry Alexander/ Çevirenler: H. Çetinkayan A. Çakıroğlu/ ARAlık Yayınları/ Ekim 2006/ 224s. 901 SAYFA 35 İfade Özgürlüğü Hakkı Var mı? ? Bayram BALCI ünümüzün toplumsal ve siyasal hayatında, hukuk ve ceza yasası sisteminin kanayan bir yarası olarak süre giden “ifade özgürlüğü hakkı” evrensel hukuk ve ahlaki düzlemde nereye tekabül ediyor? Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesine yönelik tartışmaların yaşandığı günümüzde Aralık yayınları ifade özgürlüğü hakkı üzerine son derece önemli bir kitap yayımladı. San Diego Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hukuk profesörü olan ve aynı zamanda içtihatlar, Anayasa Hukuku ve Ceza Hukuku alanlarında dersler veren Hukuk Profesörü Larry Alexander’ın, “İfade özgürlüğü hakkı var mı?” adlı kitabında evrensel ahlaki hakların iç hukuklara aktarımında ve yasal düzenleme haline getirilişlerinde kavramın kendisiyle nasıl çelişen uygulamalar haline dönüştürüldüğü ele alınıyor. Yayımlandığı 2005 yılında ABD ve İngiltere’de büyük yankılara yol açan kitapta, bu alanda çok sayıda davayı örnek olarak ele alması, yargıçların verdiği kararları, ABD Yargıtayı’nın içtihatlarıyla karşılaştırarak yorum ve uygulama farklılıklarına ve ayrıca her ülkenin kendi kültürünün “ifade özgürlüğü” kavramına bakışındaki farklılara da dikkat çekmesi açısından önemli bir kaynak. Kitapta, iktidarların uygulamaları ve niyetleriyle yargının yorumları ve ahlaki hakları yasal haklara çeviren yasal düzenlemelerindeki söylemleri arasındaki uyuşmazlıkların doğrudan dava süreçlerine yansıdığını örnekleriyle ortaya koyuyor. İfade özgürlüğü açısında hukukun nasıl siyasallaştırılabileceğine dair örneklere de yer verilen kitapta, Prof. Alexander, insan hakları ve ifade özgürlüğüne ilişkin akademisyen kimliği yanı sıra araştırmacı ve vaka analizcisi olarak da, çeşitli ülkelerdeki (ABD, İngiltere vb.) farklı kararlar, benzer yasal düzelmeCUMHURİYET KİTAP SAYI G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle