Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O K U R L A R A Arkeoloji, sanat tarihi kitaplarının yayımında son yıllarda inanılmaz bir artış gözleniyor. Bunda dergimizin bu tür kitapların tanıtımına verdiği katkıyı da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Her yıl mayıs ayındaki sayılarımızdan birini bu alanda yayımlanmış kitapların toplu tanıtımına ayırıyoruz. Günümüzün öğrencilerinin ne kadar şanslı olduklarını anlamak için biraz gerilere gitmek gerekiyor. Özgen Acar şöyle değerlendiriyor bu dönemi: “40 yıl önce arkeoloji, sanat tarihi, eski dilbilim öğrencileri değerli hocalarının ağızlarından çıkacak sözleri not ya da teksir etmek için uğraşıp dururlardı. O kuşaklar kitapsız büyüdüler. Türk arkeolojisinin devlerinden Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal “Anadolu Uygarlıkları” adı ile bir İngilizce kitap çıkarmıştı. Hiç unutmuyorum, bir gün “Hocam, neden Türkçe değil?” diye sorduğumda “Türkiye'de kim arkeoloji kitabı okur!” diye yanıtlamıştı. Yıllar sonra Türkçesini yayımladığında baskı üzerine baskı yaptı. Bugün arkeoloji ve sanat tarihi yayınları yapan çeşitli yayınevleri kuruldu. Artık, çoğu yabancı dillerden çevrilmiş, olağanüstü görseller ile bütünleşmiş çok değerli yabancı kitaplar yayımlanıyor.” Özgen Acar bir yıl boyunca çıkmış arkeoloji ve sanat kitaplarını bu yıl yine topluca değerlendiriyor. Bol kitaplı günler… TURHAN GÜNAY eposta: cumkitap@cumhuriyet.com.tr turhangunay@cumhuriyet.com.tr K imi düşüncelerimin, savlarımın abartılı, giderek “fantezist” görüldüğünü, sayıldığını biliyorum. Bunlardan biri de, bir soruşturmaya verdiğim yanıtta yer aldıydı: Türkiye'de, bir dönem, Eleştiri alanında atılım yaşanmış olmasını 1961 Anayasası’na, son çeyrek yüzyıl içinde bir duraklama, sonra da bir gerileme yaşanmasını 24 Ocak kararlarına bağlamıştım. Kim ne derse desin, bir ülkenin kültürel ortamında eleştirel aygıtın konumu, benim gözümde, öncelikli olarak ekonomipolitik düzenine bağlı bir seyir gösteriyor. Akademi'de geçerli ücret politikası, telif ücretleri skalası, bursların varlığı ya da yokluğu, birebir etkiliyor eleştirel üretimi. Eleştiri bir “getiri” alanı gibi görülmez hiçbir ülkede; bu nedenle de 'ilerlemiş' ülkelerde destek yoluyla ayakta kalıyor, gelişiyor. 24 Ocak kararları, 'zenginlerin sevildiği' bir ekonomi felsefesi yaratırken, her alanda gereken desteğin esirgendiği bir pratiğin egemenleşmesine yol açtı. Geçim zorlukları öğretim üyesini ana işinden uzaklaştırdı ve getirili yan işlerin forsası haline getirdi. Eleştirinin, hele çağdaş eleştirinin Üniversite'ye, akademik ortama gereksinmesi büyüktür. Hem üretim bağlamında hem de yayın olanakları açısından. Son çeyrek yüzyıl içinde önce bir duraklama, ardından da bir gerileme olduğu yolundaki gözlemim, Eleştiri çerçevesinde hiçbir canlılık yaşanmadığı anlamına gelmiyor elbette. Ne yazık ki, bu canlılıkta büyük pay kuramsal ve çözümleyici çalışmalara düşmüyor; tanıtımın ağır bastığını görüyoruz. Bunun nedeni de ekonomipolitik ayrıca: Kitap piyasası ve yayın sektörü, lojistik destek kimliğiyle yer açıyor tanıtım eksenli eleştiriye; bu alanı reklam bütçesiyle genişletmeye çalışıyor. Şüphesiz yararsız bir uğraş sayamayız bunu; Eleştiri aygıtını bu işleve indirgememek koşuluyla. Son yılların dikkat çeken bir eleştirel et Enis BATUR Pervasız Pertavsız Erbil ve Eleştiri kinliği de, akademik ve bağımsız eleştirmenlerin aynı düzlemde buluştuğu sözel ve yarısözel toplantılarda biçim aldı. Sempozyumlar, kollokyumlar, benzeri niteliklerle farklı başlıklar altında gerçekleştirilen toplantıların bir bölüğünün özenli biçimde yayına hazırlanır olması, kitaplıklarımızda raf ayıracağımız boyutlara vardı. Bunun son önemli örneği, Bilkent Üniversitesinde Talât Sait Halman başkanlığında gerçekleştirilen, Süha Oğuzertem'in yayına hazırladığı “Leylâ Erbil'de Etik ve Estetik” başlıklı sempozyumun Kanat Yayınları’ndan çıkan kitabı. Bilkent'in Türk Edebiyatı bölümü, görebildiğim kadarıyla, eleştirel üretim alanında en etkili, en düzeyli bölümlerden biri. Buna, doğrudan ya da dolaylı katkıda bulunmaya çalıştığım Dağlarca ve Yaşar Kemal sempozyumlarında birinci elden tanık olmuştum. Leylâ Erbil'in yapıtını kuşatan bir sempozyum düzenleme kararı çok yerinde bir karar her şeyden önce: Hiçbir yapıtında kendisinin gerisine düşmemiş, tersine çizgisini açmış ve aşmış iki avuç yazarımız arasında yer alıyor Erbil; gözüpek bir dünyaya bakışı bir o kadar gözüpek bir yazıyla göğüslemiş olması önemini artırıyor. “Leylâ Erbil'de Etik ve Estetik”, yazarın dünyasına özellikle yeni, genç okur kuşaklarının girişini kolaylaştıracak bir toplu çalışma. Yaşamöyküsünden başlayarak, halka halka, zorlu bir yapıtın her boyutuna, cephesine ışık düşüren metinlerle karşılaşıyoruz kitapta. Konumlamak kolay değil Leylâ Erbil'in yazıya yansıyan dünyasını. Kendisini açığa çıkarırken saklamayı savsaklamayan bir yaklaşım egemen orada. Gizli ve giz'li tabakalar iç içe geçiyor bünyesinde. Özellikle de monoloğun el değmemiş, baş döndürücü örneklerinin ortasında, hepten kılavuzsuz okuru yokuşa sürecek ölçüde yüksek dozda elementler fır dönüyor. Yazı adamı eleştirel aygıta karşı biraz mesafelidir ister istemez. Bu tür etkinliklerde, yayınlarda çilingir destesi şakırtıları kol gezer. Yazarın ehlileşmeyecek yanına kırbaçlar sallanıyor gibidir. Gel gelelim korkulacak bir şey yok: Leylâ Erbil'in yazısı yola getirilecek yazılardan nasıl olsa değil. ? Leylâ Erbil İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 901 SAYFA 3