Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TÜYAP 23. İSTANBUL KİTAP FUARI yapıya yedirilmesi, yazılanın şiir değeri taşıması. Üstelik genç ozanın, mitinglerin 'konulduğu', sloganların 'atıldığı' bir ortamın, bir çağın yaşayıcısı olduğunu unutmamalıyız' diyen G. Akın: Genco'ya, Nihat'ın kızına, Yılmaz Güney'e, Cevat Çapan'a da şiirler ithaf eder, şiirlerinde sevdiği, okuduğu yazarların şairlerin adı geçer. 'Gurbetinin ince ozanı/ Nihat'ın mavi kızını/pasaport kaydından düşüren dünya/ Öfkeliyim sana' diyen şair dünyada olup bitenlere öfkelidir ama bu, şiirlerinde kaba bağırtılara döniişmez. 'Neye yarar zorba bir cücük gibı Yetmeden delmek yumurtayt Evecen sözcükler gibi ağzı zorlamak Ve salmak öfkeyi aklı bağlayarak.' En öfkeli anlarında bile sabırla dizginler öfkeyi, aklı öfkeye çiğnetmez. Bu susuş durumu birçok şiirinde derin bir öfkeyi duyursa da, yerinden kaldırdıp, karşıya fırlatılan bir kaya değildir. Onun duruşu ne zaman patlayacağı belli olmayan bir bombanın korkutuctduğunu da sezinletir. G. Akın şiirinde isyan ve öfke bağıran değil, susarak gözdağı veren bir durumdadır. 'Güllere su verme, güze alışsınlar' diyen G. Akın 42. Günün Şiirleri'nden sonra; şiirde yeni bir döneme başjar. Duvarlar yıkılmış, kavgalar sesini yitirmiş, insan yabagçılajrhış, doğa zedelenmiş, kısaca çürümeler, yozluklar yaşama etkindir ve bu da en çok şairi etkiler. 'Sor bana bana sor/ geceyi bilene sor' dizesiyle yorgunluğunu duyumsatan Akın 'Bir roman kadar uzun bir tümce/ Sonra işte yaşlandım' der. 'SEVDA KAUCIDIR1 'Sevda Kalıcıdır' şairin; çok şeyi bir arada dingin bir bilinçle sorguladığı, ustası olduğu şiiri; an duru söylemiyle yükseklere taşıdığı, engin şiir birikimini sergileyen şiirlerden oluşur. Siyasal söylemli şiirlerinden sonra; değişen dünyaya, değerlere daha nesnel bakabilen, çok şey yaşamış görmüş bir bilgenin şiirdeki yansımalarıdır bunlar. 'Balkon' da: yaşlılik ve yorgunlukla birlikte sık sık anılara yolculuk yapar.Yiten zamanlar ona ölümü duyumsatır, yaşamak isteyip de yaşayamadıklarının, yapmak isteyip de yapamadıklarının hesaplaşmasını yapar. Bireyi ele geçirip, onu köleleştiren emperyaİizmin güçlenişini, savaşları, dilsizleşen insan topluluklarını izlerken; bir yandan da kişisel dünyasını gözden geçirir, 'Yorgun Seviler'i, kalıcı sevdaları, yanıtsız kalan aşklan, yaz balkonlarını, küsen dostları anımsar, anımsatır. 'Kayboldum Kimlere hüzündü kimlere nostalji Kimler tutkun idi ktmler unuttu dizeleriyle zamana sitem ederken; 'Orda öyle aramızda soluyor işte/ ayn ayrı uzakta, yanyana/ Hangi yangın hangi deprem becerebilir' sözleriyle de kurumların sevgiyi yok edişini, süreç içinde yabancılaştırmasını eleştirir. 'Herkes bıçağını, dedi/ bende biledi' der kadın/ 'Herkes bıçağını' der adanV masa bıçaklarla dolar, tedirgin/ yaz biter güz biter kış gelir/ soluksuz kalmıştır balkon/ kendine gömülür. birçok eleştirilerle karşımıza çıkıyor. tkilem adlı şiirde: 'Sunduğu en değerli, yasamın bana Çoban köpeğinin dikenli tasması bir kolye Kimi kumsaldayım ölü bir deniz kabugft Onur Yazarı Kij göğünü yaktım, bir kavak büyüttüm balkonumdan Akşam desem değil, yangın desem değil Dtjarda apansız bir kıyameli yaktım.' Mustafa Öneş'in kadın şairler hakkındaki bir sorusuna: "Ben işi ciddiye ilk alanım ülkemizde, bu doğru. Ama ben olmasam başkası olacaktı. Elimizin hamuruyla erkek işine kanşıyoruz işte." Ironiyle yanıt veren şair; başka bir söyleşide ise: "Kızların tanrı imgesi, yaşadıkça önce baba, sonra koca, sonra da oğul imgesiyle çakışır. Yüzyıllarca, kadın bir duygudaş (sempatizan) olarak kalmıştır. Erkeklerin kadın duyarlığı diye ayınp büyüttüğü şey, gerçekte bir duyarlık dedüzleri, yaz anılarıyla sıcak tutulacaktır. 'Erken kalkaryaşlıdırlar/ Günü uzatırlar/ Günler uzar ayvalar saranr nar çatlar/ zaman kısabr' diyen G. Akın 'Ben Seni' başlıklı şiirde: 'Tanrım sen beni sınarken nelerce/ Ben seni sınadım' dizeleriyle de tannya göndermeler yapar. Bir yandan dünya ve yaşam değişirken; şiir de değişir. 'Sözcüklerin yurdunu bilenler için/ Bir başka dil saklarız dilimizin içinde' dizeleriyle dilin yurdunu gösterirken: 'Yaşamın özünden derlememişsek Sözcükleri söze çeviren balı Dala bakmak suyun izini sürmek değilDünya dü}, yalandır ömrümüz' Kimi kıyı tutmayan deniz oluyorum Onardtm kendîmi geri çekilmelerle Yaşamı da seni de seviyorum' dizeleri evlilik kururnu içinde 'eksiği yok' gibi gorünenbir yaşamda, olması gerekenin olamayışı, yani özgürlüğün kısıtlanışı,sbireykrin kurumun dışına çıkamayışlari zaman içinde sevgiyi de aşkı da se dizeleriyle de şiir anlayışını, şiirin hayata değen yanını, şairin yaşadığı dünyaya sorumluluk duyması gerektiğini vurgular. Şiirini yaşadıklarından, yaşanması gerektiğini düşündüklerinden, yani gerçeklerden besleyen şair; ilk şiirlerinden son kitaplarına değin bu izlek üstünde sürdürmüştür. 'Yok saymaltytm, karşılıksız ve cömert hmarlamadığım, biriktirilmi} Çiçek izlerinı Çünkü yansız ve renksiz duraytm isteniyor' DURCUN VE KOKUŞAN YAŞAM 'Akvaryum' şiirindeki gibi; sistem bireyleri renksizleştirmiş, robotlaştırmış, düşünmeyen, tepki göstermeyen bireyler haline getirmiştir, şairden de aynı duruşu beklemektedir. Bu durgun ve kokuşan yaşam o denli bunaltır ki şairi; doktorlann ülserini keşfedişi bile, kıpırtısız bekleyişlerden daha yeğdir. Aynı kimliksizleşmeyi, aymazhğı şiirde de gözlemleyen Akın; şiirin yaşamdan kopukluğunu, popülist hevesleri, çabuk ünlenme istemJerini şöyle eleştirir: 'Ölümün gölgesi düşmü} şiirlerimize Ya gösteri nastl baştar Perde dendiğinde Hey herkes, aktl yerine' Sonra İşte Yaşlandım'da her şeyin hızla metalaştığını (şiir de dahil), medya aracılığıyla yapay bir yaşamın dayatıldığını, kullan at politikalanyla, köşe dönmeci anlayışlarla insanın tüketildiğini yer yer ironiyle vermeye çalışan G.Akın: 'Karşı ekran/ Karşı telesekreter/ KarşıTele sır' ifadesinde de her zamanki gibi aynı sözcüğü (karşı) yineleyerek, şiirinin uzamını arttınr. Bu tekrarlar G.Akın şiirinde; ne söylediğini bilen, söylediğini ısrar ve inatla karşısındakıne bildirmeye.göstermeye çalışan bir gayretin, bir çabanın göstergesi gibidir çoğunlukla. 'Ama neydi herkesin bildiğı Onun bilmediği neydi Düslerini işgal etmislerdi Olmamıştı kendi hayatt Bir çok başkastntnkiydi' dizelerinde ömrünü topluma adamış bir şairin, beklentilerinin tersyüz oluşuyla şaşırması, ters gidenin nedenlerini sorgulaması birçok şiirinde ortaya çıkar. 'Satranç/ Sevgilim/ Taşlar/Unut/Kaleleri ve filkri köpekli adamlar tutmuşlar/ Söylc ona sıraya girmekten vazgeçsin' diyerek satranca benzettiği sistemi her şiirde eleştirmeye devam ederken: 'Tükenmiş çareleri'nde; 'içinden ıçinden çürümüş bir dal suretinde sallanıyorlar duldaları yok, gölgeleri yok oturdukları satrançta çoktan mat olduklartnt biliyorlar K İ T A P SAYI 768 Btnlerce kadını anlata anlata Ditlremeven c.Akın şilrlnde, özellne lllşkln veriler daha çok son kltaplarında bulunur. Kadın kimiiğlnin özlemlerl. askian. dostluk ve arkada$lıklan, yasaklan ve düs kınklıklan bu $llrlere yansır. yok eden zincire dönüşümü; 'Onanlmak'tan ziyade, onarılamamış olanı, hala kanayanı, acıyanı anarak usulca sitem etmektir. 'O kadın tutsaktır hayata ikilemleriyle Paslanmaya koydu gücünü, şeytanlığını Binlerce kadını anlata anlata bitiremeBir yanı gıtgel, bir yanı mumya yen G. Akın şiirinde, özeline ilişkin veriOlmak ıstemedi iyi, niye diline dolardı ler daha çok son kitaplarında bulunur. Ya vurdumduymaz, ya kaplumbağa Kadın kimliğinin özlemleri, aşklan, dostSaysa eksiğj yok, var, kaldı bir jeyler luk ve arkadaşlıkları, yasaklan ve düş kıOrda, eskievde.' nklıklan bu şiirlere yansır. 'Resimleri yaktım, birıni saklasam dedim En çok onu yakttm onu yaktım Kırmızı Karanfil'den (1971) aldığım bu dizeler, yirmi yıl aradan sonra (1991) Sevda Kalıcıdır da kendisine yönelttiği SAYFA 14 ğil bir duygudaşlık, başkasının duygusuna katışma durumudur. Bir sürekli edilgenliktir yani.Bu sürekli edilgenlik, çoğu zaman, kızların daha kadın olmadan, kültür, bilim, sanat alanlannda gerilemelerine yol açar. Yaratıcılık, bir başkaldındır demiştik.Kadının yaratıcılığı bu yüzden kesinlikle bir başkaldırıdır.Bu başkaldırı, cinsler arasındaki gereksiz ayrım kalkıncaya dek sürecek, inanıyorum" der. Güze alışmalar başlarken; 'Bir yerlerde bir ağustos kalmış olmab'dır. Çünkü güzün soğuklaşmaya başlayan gece ve gün C U M H U R İ Y E T