11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TÜYAP 23. İSTANBUL KİTAP FUARI I Onur Yazarı banlannın; küçük toprak sahiplerinin, küçük işletmecilerin yaşamak için yerlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalışlarının, büyük kentlere ya da başka ülkelere göçlerin destanlarıdır bunlar. Çarpık kentleşme, kondulaşma, toprak düzeninin bozulması, kredı ve borçlanma ana temalarıdır destanların Çorum'dan, Tokat'tan, Siıvas'tan, Yozgat'tan, Kırşehir'den, Kars'tan gelirik diye başlayan destanlarda gelinen yörenin yerel dili de kullanılır. Yöre adları, tarihçesi, lehçesi, göç nedenlerı, dağları, ırmaklan, köy ya da kasabalarının adları uzunca destanlaşır. TÜKENİŞ VE YABANCILAŞMA Bu destanlarda; ınsanla bırhkte değişen eşyalar da verilir. 'Naylonlaşan' doğallıktan uzaklaşan yaşamda her şey metalaşır, her şeyin yerini para alır. Geçim mücadelesi, yaşam zorunlulukları bireylerin en kutsal, en dokunulmaz duygu ve düşüncelerini olumsuz yönde etkiler. Kapitalizmin çarkında ufalan kadınlar, erkekler tanınmaz duruma gelirler, hızlı bir tükeniş ve yabancılaşmanın içinde bulurlar kendilerini. 'Temeline' adlı şiir: 'En küçüğü Tellı bebek yed'aylık Vurgun yemış senlmış bir köşeye Bir öhe, dıyor anası, bır nlse Hangı bır ülkentn llangı bıryerınde }\angı bır yerınde Hangı bır ana Bebeğtnı olsüne tutuyorsa Batmıştır o iilke Öliim gırmiitır temeline' Ölmeden ölmüşlerin çarpıcı bir örneğidir. Dahiler kitabında dizi ilahilere yer ve Sabrın ve direncin sairi H Arlfe KALENDER 'Ben neyı kımden aldım, nerden aldım her şeyı bır yerden aldım yorgunum yorganım uzakta dışarda sahrımı bolca verdıler tçerden aldım' y ^ y 33 yılında Yozgat'ta doğan L\ Gülten Akın; çağdaş şiiri^*"§ mizde farklı söylemiyle S haklı bir yer edinmiş; düşüncesiyle şiirini, düşüncesiyle yaşamını, eylemini birleştirebilen, başından bugüne şiirini yaşamdan ve toplumdan koparmayan öncü şairlerimizden birisidir. Ilk şiirleri Son Habcr gazetesinde ve Hisar dergisinde yayımlanan Gülten Akın şiirini üç bölümde incelemek doğru olur. Birinci bölümde (Rüzgâr Saati, Kestim Kara Saçlarımı, Sığda) daha çok kendisiylc içsel hesaplaşması vardır. 'Ben' ön plandadır. Bu konuda: 'Ilk dönemeç Kırmızı Karanfil, Rüzgâr Saati bir ilk kitap olmanın özelliklerini taşır. Kestim Kara Saçlarımı ve onu izleyen Sığda belki daha usta işi. Ama her üçü de odağı 'ben' olan hayatın çeşitli görünümlerini yansıtır. Aşk, sevgi, özlem, ayrılık, yalnızlık, çeşitli acılar, sevinçler. Bu yalnızlık o günlerde sanatçı kişiliğimin bir parçasıydı, der. Kentlcrdekı yadırgı pabuçlu yalnızltğa Dağlardakikırmızı i)'tğa varıldı' îlk ürünlerinde klasik şiirin izlerine rastlanan Gülten Akın şiirinde; dize ya da sözcük tekrarı hemen dikkat çeker. Karşılıklı bensen konuşanları bir monolog , bir içerinin yine içeriye dökümü, dönüşümü gibidir. Yatağını oyarak aynı kıyıya çarpan dalgadır bir bakıma. Arada kesik kesik konuşmalarla, unuttuğu bir şeyi hemen anımsamışçasına söyleyerek; okuyanı derine çeker. Ilk ürünlerindeki bu görünüp yitmeler; Kırmızı Karanfil kitabıyla daha fazla netleşir. Bu kitabındaki bir çok şiir Gülten Akın şiirinin yeni bir evresini düşündürür. Maraş'ın ve Ökkeş'in Destanı, Ağıtlar ve Türküler; şairin yaşamının dışına çıkarak, topluma ulaştığı, sistemi ve o sistem içindeki insanı sorguladığı; yanlı bir bakış açısıyla şiirlerini oluşturduğu dönemdir. Şiir bu dönemde hak aramanın, daha güzel ve adaletli bir yaşam isteminin, sosyalist bır düzen özleminin aracıdır. Yalnızca şiirleriyle mücadele etmcz. Avukat ve öğretmen olan Akın, uzıın yıllar demokratik kitle örgütlerinde kurııcu ve yönetici olarak çalışır. Bir davası vardır ve bunun ışığında sanata bakar. "Ben yaşadığını yazmaya çalışan bir ozanım, yaşam benim için hep büyülü, giz dolu, harikulade olagelmiştir" dıyen şaır, 1960'lara kadar kadınlığı dolayısıyla ezilenlerin ortaklaşacağı duyarlığını şıire ge I tırmcyc çalıştığını söyleyerek, daha sonra 1972'lere kadar Anadolu içlerinde yaşadığını, bu dönemde duyarlığını kendi kişılığınin ve cinsinin sorunlarından çekip, halkına yonelttiğini açıklar. Ağıtlar ve destanlar; şairin halkın yaşamından, dilinden, söylcncesınden, gelenek ve yaşam biçiminden oldukça fazla yararlandığı dönemdir. Ağıt mı yazıyorum türkü mü, sorusunu: Ağıtların, türkülerin konulan beni yüreğimden vuran konular oluyor. Bir durulma döneminden sonra kişıleri, olayı yine titizce inceliyorum. Duygularım beni ne denli zorlarsa zorlasın, bir kez bile ağıtın, türkünün konu kişisini ya da olayını, onu yetiştiren, oluşturan toprağıyla, tarihiyle öğrenmeden, doğrudan yazmaya geçmedim... Konumu, yaşamın doğasından çıkarıp, sanatın doğasına almaya çalışıyordum diye açıklar. 'Benım aattı acılann beyidir Canıma bır doru kısrakla gelir Ö/keyı sabırda erıtır Umul yer Suyunu gözümden ıçer bir zanıan Dağlar of da$lar Halk dilinden, halk şiirınden yararlanan G. Akın bazen bir türkü dizesi, bazen bır ağıttan başlayarak sonrasında kendisine özgü yeni bir şiir oluşturur. Seyran Destanı şairin sunuş yazısıyla başlar. Değişen ekonomik sistemin kur 'Kaçıp sevgilerin korkunç tuzaklanndan Kaçıp ana olmaklardan eş olmaklardan Siyaset ve Ekonomi Tarıhı m^ ~ •• • Şon KırkYılın 231 Sayfa 9.500.000.TL SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 7 6 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle