06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ressamlar ve hevkeltıraslar ALİ CENGİZKAN S on yıllarda yoğun bir kıtap hazırlığı ıçınde bulunan ODTÜ Mimarlık Fakultesi oğretım iıyesı ()nder Şen yapılı, mimarlık, resim, heykcl vc sınema üzerindeki ılgisinı, beş vıldır dil üzerine de çekmişti. Bu, bir bakıma, dil ve edebiyat ilc kent üzerınde tekrar mimarlığa dönmek anlamına da gelivor. Yakın zamanlarda ycnı baskı yapan "1 ler Sözcü gün Bir Oyküsü Var" ilc "Nc Dcmek Istanbııl; Bebek, Niye Bebek?", sözcükler üzerinden anlatıya ve kcnte, kent tarihı nc donen özel sözlük ansiklopedileri oluşturuyorlar. Bunların okunmaları da, adları gibi, pek keyifli oluyorsa, bu biraz da günümüz çalışma temposunun kişıye nefes aldırmayan ve okumaya vakit bılakmayan yapısından. Birsözlük okuıgı bı, küçük ve kısa gelen bir madde, hcm zihirı açıcı, hem cıe yolda izde vapurda kısaca göz atılabilecek ve ayraçla bir başka okuma seansına kadar, mesaie konu lacak bir konu oluşturııvor. Yeni kitapları da aynı teknıklc yazılan resim ve heykel anlatıları. "Ressamlar vc Kadınları", "Şairin hayatı şiire dahıl" dı ven şaır ustamız Cemal Süreya'yı bir !ıex daha anmamızı sağlayacak kadar düşün düriicü. Ressamların yaşamları da resimleri de, kendi yaşamlarını yaşanası kılan met resler, sevgililer, modeller ve cşlcrden bagımsız düşünülemez elbet: Yazar kita bını, sevgilisi, ya da metresi rahibe Phrynea'yı Knidos Venüs'ü olarak ıesinı lcyeı ek ölümsüzleşcn Praxiteles'le başla lıvor. Rcssamın ölümsüzleştirmek ısledi gi, hcıhaldc aşkıdır, sevdiği kadındır; an cak ışe bakın kı, ressam da "boyadığı" sevgilisi, metresi, nıodeli ilc birliktc olum suzleşıyor. Leonardo da Vinci, Francesco (ioya, PauJ Gaugin, Edouard Manet, Henri Matisse, Egon Schiele, Oskar Ko koschka, Christian Schad bu ılk bölü mün ressamları ise; Peter Paul Rubcns, Anthony van Dyck, HansHolbeın.Gus tav Courbet, PierreAugust Retıoir, Claııdc Monct, Rene Magrittc, Salvador Da lı, Marc Chagall, Lucien Freud, Oskar Kokoschka, Egon Schiele ve Kazımıı ve Maleviç de, eşlerini "boyayan" ressamlar olarak ikinci bölümü oluşturuyorlar. Pi casso'nun kadınJarı için ise üçünciı bir bolıım oluşturulmuş. Öyle ya, Fernande (Mıvieı, Olga Koklova, Marie Theresc Waltcr, Dora Maar, François (îilot vejae quclinc Roque, onun yaşamını dolduran, çoğu kcndisi de sanatçı olan kadınlardır. Bıldik Picasso resimlerinin çoğu, bu kadınların modellık yaptıgı resimlerdir. Kitabın son bölümü ise "Türk rcsmındc Eş Portrelen" adını taşıyor ve 1 Ialil Pa s,a ile Aliye Hanım, Namık Ismail ıle Me dıha I lanım, Osman Hamdi Bev ve Naile I lanım, Bahriyeli tsmail Hakkı vejııaıına 1 lanım, Feyhaman Duraıı ve Ciüzin 1 lanım, Hıiscvin Avni Lıfij vc I Iarıka I la nım, Eşref Uren ve Melehat hanım, Edip Hakkı Köşcoğlu vc Münevver Hanım, Zckı Faık Izer ve Sevim hanım, Ercument Kalmık vc Emel I lanım, Hale Asaf ve Is maıl I lakkı Toyaı Bey, Nuri lyeın ve Nasip Ivcm, Fcthi Arda vc Mclchat I lanım, ()zdeınir Altan ve Nerıııin Altan, Yalçın (iokçcbağ ve Fevzıye (iökçebağ, kıtap ta tanıtılan Türk ressamları ve eşlcri oluvor. Bir toplumbılım bılgisi verccck ka ılar sıkı dokulıı olmasa da, bu bölümdeki oiTk'klerden, Tıırk ressamlarının daha 'mazbut' yaşantı içinde olduklarını anlıvoruz; ya da Türk resminin hırçın olma yan ressamlaı ı buı ava alınmış gibi gelivor zılan bu kitap, bu kez heykel üzerine bir sözlük savılabilir. Şöyle bir "Açıklama " sayfası var: "Bu kitabın kapagında 'Heykel' yazıyorsa da, kitabın yazarı'Yonut' sözcüğünü öneriyor. Kökende, 10 yılı aşkın birsüredir, yazılarında, kitapların da 'yonut' sözcügünü kullanageliyor. Derslerini izlcmiş ve ızleyen öğrencıleri de 'heykel' değil 'yonut' sözcüğünü öğrendilcr/bellediler. Cielgelelim, resmi ve özel 'Yazım Kılavuzları nda 'heykel' yerine yer alan sözciık 'yontu'dur. Bu durumda yazar, 'yontu' sözcüğünün yerine 'yonut' sözcüğünü (kullanageliyor oluşuna kar^ın) öncriyormuş konumunda... Ancak, 'yontu' sözcügünün çok yaygın olarak kullanılmıyor/yaygınlaşmamış ohışunu da dikkate alarak öneriyor 'yonut' sözcüfiünü. Bu söylenişin dile daha yatkın ve aiışılmış ses yapısında olduğu inancında. Tıpkı yapıt, kanıt, somut, soyut, sarkıt, dikit, konut, koijut, vb. sözcükler gibi..." Böylecc kitabın adında geçen heykel, içeride tanıtılan heykeltı raş/yontucuların tercihlerine ya da kullanını kolaylıkları/yatkınlıklarına göre heykel/yontu/yonut biçiminde yer almakta. îlk bölıimde, heykel tarihi icinde heykelin i^lcvi, abartı, duruş, portre dönemi gibi özelliklerine değinen Şenyapılı, Rodin, Degas, Donatcllo, Micnelangelo gibi heykeltıraşların ellerinde heykelin anlanı değiştirisinc, ycni boyutlar kazanışına değınmekte. Duchamp, Brancusi, Giacomctti, Archipenko, Moore ve Segal, çağdaş hevkeli yontarken, algılama ve yansıtma konusunda değışim ve gelışım yaratan bir dizi ustadan ancak l)ir kaçı "()tuz Bin Yıldır Süregelen Yol cıılıık ", ilk bölümün adı olarak, heykel sanatının ne denli ıızun bir geleneği oldıığıınu söylemekle kalmıyor, bizi ikinci bölüme de baglıyor. Çiinkü ikinci bölümün adı "Seksen Yıklır Sııregclen Yolculuk"tur ve nes nesi de Türk hevkel sanatıdır. Bölüm, vazarın uygun bulduğu bazı güncel olay lara değindif*i kadar, çağdaş Türk hevkelinin önemli adlarını da anıyor: I lak kı Atamulu, Ziihtü Mürıdoğlu, (îürdal Duyar, Rudolf Bclling, Hıiscyın (îezer, Yavuz Görey, Zerrin Bölükbaşı, Korav Ariş, Seyhun Topuz, Mcrıç I lızal, Ferıt Ozşen, Remzi Savas,, Rahmi Aksungur, Mehmet Aksoy, Aytaç Marmara Katı, Osman Dinç, Bihrat Mavitan, Erdağ Aksel, Yaşar Ali Güneş, Bünyamin (İz gültekin ve llhan Koman. Türkiye'dc heykel, bu kısa yaşamına karşın, değışen çağa ayak uyduran, çok değerli sanatçı figürlcrı ve ürünleıi ıle, dünya sanatına katkıda bulunan bir noktaya erişmiştir. Kuşkusuz en genç ler, artık sanat kitapları ile yoğrulan bir heykel sever kuşağın beğenisı ıle yıkana rak en başarılı olan kuşağı olusjturacaklardır. Bu kuşağın elinde, eski Hitit ler'den beri süren bir gelcnck ve arayış, herhangi bir özentiye kapılmadan, yenı bir sayfa açmaya yetecektir. • Önder Şenyapılı (200 i) ResuımLır vc Kadınları, MElVPrcss Yayınt, Ankara Önder Şenyapılı (200 i) Otuz Bin Yıl Öncesınaen Giinîhnüzc Heykel, METUPress Yayınt, Ankara. •flessamlar ve Kadınları' 197O'II yılların ortalannda önder $enyapılı Karikatürîstler TAN ORAL "Neyi, Neden, Nasıl Anlatıyor Karikatür ve Kim, Niye Çiziyor". Bu uzun ve açıklayıcı soru dizisi ashnda ilginç bir kıtaDm adı. Önder Şenvapüı, sevip ilgi duydugu geniş bir çizgi dünyasında dolaşırken, karşılaştığı yanıtların, bu kez sorulannı. kitabının kapağına taşımiij. Zaten konuyla yakın ya da uzak, ügisi olan kişılerin de merakları genellikîe aynı doğrultuda olııyor. Onun icin meraklısı bu kitapta aradığı ve aramadığı pck çok şeyi oulacakur, üstelik katıldığı ve katümadığı pek çok seyi dc. Kitap adı gibi çeşitlemelerden oluşuyor. Yetnıiş altı adct bölüm başlığı var, sıra sıra akıp gidiyor bunlara ve iki yüz onaltıncı sayfayı buluyor, Kitap eğer yanlış saymadıysanı iki yÜ2 yetmiş adc. çi/iın vc loto ilc zenginleşüriîmiş dc. Karikatürc ılı^kın yazılan, çizÜen vc konusjulan nc varsa, Şenyapılı'nın gözünc kulagına dcğmedcn geçmemiş. Zaten o da göriip duyduğıı kadar konuşan ve konusturmayı seven biri. ^inıdi bütün bıuılan burada yazıya da döfemüş oluvor. Böy lece kıtap, bölüm başlığı bplluğu kadar, her vanı doyurucu alıntılarla da dolııp taşıyor. Üstelik bilgi yiiklü bu alıntılar gü7 10 Oudeı îjcnpayıh'nın ikinci kıtabı "()tuz Bin Yıl ()ncesinden Cîünüıııüze 1 Icykcl". Yine maddeleme tekniği ilc yaU M H U R İ Y E T K İ T A P 'Otuz bin yıl önceslnden günümüze heykel' nümüzle uzak geçmiş arasında, Türkiye ile dış dünya arasında ve karikatürlc diğer sanatlar arasında gidip gelivor. Genellikle karşı bakısları da yan yana getirip okııyucuvu tartışmaya kışkırtıyor. Bu noktada ise yazar, kcndi özneî bakışını ve diişüncesıni de, bir alıntı imi^çesine nesnel bir tutumla yeri geluikçe olanca açıkhğı ile sergileyip tartışmaya sıınmaktan geri kalnııyor. Küçük anıa önemli bir ayrmtıda biz de tartışmaya kaülrnış olalım. Mesela kitap frenkçede humour kelimesinin etimolojik açılımını oldukça gcniş biçimde verdiktcn sonra, bunun Türkçedeki mizahın karşılı^ı olmadığını, mizahın karşılığının satire olduğunu söylüyor. Oysa Fransızca Türkçe Büyük Dil Kılavıızu'nda "Humour: Ciddi bir şekil altında nükte, mizah" diye tanımlanıyor. Satire ise sanırım hiciv karş,ılı£ı olmalı. Ozetle, ele avuca sığmayan ve sabun gibi kaygan bu çizgi ve mizah sanatı, her zaman tarif edilmeye çalı^ılrnış ama o hep tanım dışı kalmayı başannıştır. Bu da, onun belkj varlık nedcni olduğu kadar asıl kimliğinin de bir karşılığıdır. Kitap bir basın sanatı olan karikatürün son derece renkli, karmaşık ve ok gcniş alana yayılmış ilcinç dünyası üzerinde bir el ıeneri e arajjtırırcasıııa çcşitli noktaları aydınlatarak okuyucusunu dolajtırıyor. Neyi, neden, nasıl anlatıyor karikatür ve kim, niye çiziyor'a yanıtlar sunuyor. Ş'cnyapıh'nm bu güzel çabasını "ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık ve Iletişim AŞ Yayınları METU Press" de bu ilginç kitapla değerlendırmiş olııyor. s I SAYFA 5 S A YI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle