22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Lcylâ Erbil, bir yazınsal yapının ilkin dildc, sonra da dilk1 oluştuıulduğunu çok iyi bildiğinden, Cüce'ye girmcdcn yolun başında daha, "Yazarın Notu"nda ayn bir dil çıkarıyor karşımıza. L eylâ Erbil, Gice'ye (YKY, 2001) "Yazarın Notu'yla şöyle giriyor: "C.eçen vıl <2()(>Ö), ara sıra kaldığınıız yazlık köy evimizdeki komşularım dan biri; tck başına vaşayan bir kadın öldü... Ara sıra evine çağırırdı beni, sohbet ederdik. Sıyasetle, edebivatla, sanatla, özellikle sinemayla çok ilgiliydi. (...)/ Ze nîme'ydi adı. Kendısi evden çıkmazdı pek.... Sürekli iç savaş tan söz ederdi. Konuşurdıı: 'îç savaş çıkarmaya uğraşıyorlar, bölıneye ugraşıyorlaı eumhuriye ti!..' (...) /Zcnîme'vdi adı. Zaman zaman kcdcrli, deriıı yeislere kapılmış bulur clıım onıı, zaman zaman neşeyle taşmıs, kırıp geçiriıdi gülmekten iıısanı." "Bana altmış vıl kadar öncc Amcrika'da Habsburg Yayıncvi'nee lngilizce olarak basılmışolan tekkitabı, lelsefi romanı, 'I (içlık'ı armağan ctlikteiı sonra bırbinmize olan yakınlığımız arttı.." (7,8,11) Sonrasmda biı giin, evine gittiğınde, "mııtlıılıığun ve diinyanın esrarmı çöz düğünü" söyleyeıektir Zenîme. "Orta yerde ıılıı bir çınar varmış da onun tüm yapıaklaıı sonbaharın gelişıyle kııruyup dokulmıış gihi verlere serilmiş yazılı yapıaklaıla dolu" göreıektir yazar, Zenî me'nın oturma odasını, salonunu. (12) "(Aİee" adlı ronıan bövle eıkar ortaya: "Zenîme Hanım, ad talan koymamıştı kitabına. (AÎCC' adını ben koydum... / Son gorıişmcmizin hemcn ardmdan, 20Ü0 yılımn 12 Ekımi'nde uykıı haplarıya ıntihar ctti..." (16) Levlâ Erbil, daha bu ilk böliimde, " Ya zarın Notu"nda, anlatısını, çok larklı biçinıdeörüntüleyeceğinin ipuçlarını veriyor işin başında. Sozgelimi "C.ücc "vc bir vahiy ıııetni Iıavası katıvor dökülüp sav rıılmıış yazılı yapraklarla. Zcnîme'nin adından beslenen gönder geler üzerinde de dıırmak gerekiyor. "Zen", Farsça kaılın demek. Ardmdan geletı "ima" ise, Arapça "ışareî, ışaretlc açıktan olmavarak anlatnıa." iMustaia Nihal ()zön,()smanIıcaTürkçeSözlük) Bıına gorc Zenîme, söz konıısıı anlatıda ki kaılın imı ya da doğrudan onıı ele vc ren im olarak düşünülebilir pekâlâ. Da hasl, lülıı kaılınlıgı simgeleyiei biçımde, dişılık organı olarak da değerlendirilcbi lir bu. Sonra "zcn", bıırada Farsça bileşiklcr yapmanın aıacı olarak da alınabilir. ()rneğın "şemşirzen"; kılıç çekeıı, kılıç ça lan... Koınaııin ıleılcyen böliımlcrmde crkeğın cinsel kılıeı karsısında bununla işlevlendirilcrek zenginleştirılcbılır Zcnîmc. Nitckim güçlü, kocaman kılıeı an lıran cinsel organıyla erkekler, onlar adı na Tanrı (ya da Priapos) anlalılıvor gibi sine alınabilir biı çalım roman. Nc ki clmayı ( AICC'VC ısırtan "zcn", yani kadın ya da onun dişilik organı aslında anlatılan. Zaten Zenîme de şöyle diyeccktir romanın bir yerinde: "Âh, işte o gür saçların kı, (öteki kadınlara orttürdüler üzeritıi sınısıkı koıku ketcnlerivle; korkunç birer cinsel organdan başka h\r şey olmadığına ikrar getirttikleri bedenleriyle biı liktc)..."(14) Ama milvonlaıca kartla l'iiıkiye'nın hemen her turıstik noktasından goziımüziin içine bakan şu bizim Lapsekili Tanrısal vaılık Priapos için Azra Erhat'ın, Mitoloji Sözlüğü'nıle söyledikle ri unutulabılır mı hıçr* " Yamrı yıımru bir adamcık olarak imgclenen Priapos'un phallos'u neredeyse' kendisi kadar uzun ve yukarıya doğru 16 Bir ÇIB metin: Xüce f kıvrık olarak gösteri lirdi." li, biziın l'iirk er kekleri, yıırttaşımız J ] ıia|>os ıın biıcr ardı lı de£il de nedir Tanrı aşkma? Ya Batılılar, onlar tarklı mı sanki.' Cüce'vi daha yakın dan tanımak için gclin dısına çıkalını onun, anlatıya, anlatının vapısına, ncliginc bakalım "Am"lar... Varolıış, evrenin ohısıımıı, bozulusu gibi koşııtluklar üzerinde sıkı sıkıya dııran, bıınları da sorgıılayan bir anlatı Cücc. Parçaları tamamlaya tamamlaya yol alıyorsunuz, vahiylc gelmiş kııtsal metin ler gibi... Bir araya toplandıkça anlama geçiyorsunuz, anlatıyı büıünscl olarak kavramaya başlıyorsunuz ağır ağır... Bu çok pınarlı Ciice'dc, sonuçta birbi rinden faıklı anlatı düzlemleri kcsıyor sürekli liniıınuzü. Bu kesitler nelcr, sıra layalım: 1. Anlatıcının bilinç akışı, 2 Bir kadın tragedvasıvla bütımleşınis görü nen Hatçaabla anlatısı, 3. Sorularla, sor gıılamalarla ilerlcven, aforizma bovutıın da deyişleı, yekındiımeler, 4. Bilinç akı şından scçilip vinclenen, okııru doğru dan tetikleyen tümcclcr, resimler. Bu re simlerde Mııstala Horasan ın vaıattıgı nefes kesiıi açılımlar karsısında ılonııp kaldım, desem veridir. "5. Sonradan biı Tanrı romancı biçemiyle anlatılan böliim, eücenin anlatıcıvla röportajı... Doğrusu Cüce yı, Yılılız (.ibıroğ lu'nun Kadının Yazısız Tarihi / "M vc N Sesi" (Payel, 1996) başhklı çalışmasıvla birlikte bir "koşııt okunıa olaıak alabi lirdik herhalde. Ama bu da ayn biı yazı nın konıısıı! Bunları örüntüleıken Lcylâ ljbıl, vcr yer alaysamavla, uyumsıız (absurd) ba kiijla harmanlamaktan gcri durınuyor an latısını... "Çarpıcı" dcmck vetnıcz ınctni tanıtmaya. Üzerinde çalışılacak, çalı şılması gereken bir metin bu avnı zanıanda, bir "çığ metin"... "Cüce'den alınacak yazın dersleri Leylâ Eıbıl, heı zaman yaptıgmca, giinümüz düzlemini seriyor anlatısının tabanına; dünyada, Türkıye'de, yaşanan zamana yayılan her ne varsa gozlcr onıı ne dökınektetı çekinmiyor bunları. Nc denlı yeni yakJaşımlar, ne ıleııli uç tutumlar seıgilersesetgılcsin, bunları ya şadığımız dönemin sorunlanvla karıııa yı biryazaı soıumJuluğıı olarak düşunü yor hep Erbil. Bu necıenle kitlc ilctişim araçlaruıdaki yozlaşmadan, soysu/iaş madan tııtıın, şeriatçı kalkışnıava, Sıvas kıyımına, işkeııceve, insanıııuzın yaşam biçimine, kadına biçilen rolc, buna karşın erkek çoeuğun bilinçaltına kazınınış "erkeklik" ıdolünc dck ıızanan bir eklemlenme yaratmayı savsaklamıyor İYüce'de. Ustelik bıınların hıçbıri, bir vama olarak durnıuyor romanda. Eöer "biz"sek hâlâ biz bııııca kuşatıl ınışlık içinde, kendimizi ar.ıınayı sürdü rüyorsak hâlâ; bizim anlalımız ovlcvsc bu, ötesinde manifestomuz! Yeryüzüne bırakacağımız kaçınılmaz çığlık! Peki kime karsı? "Kim nc dersc desın, sesi binlcrcc yıklır dünyanın rahmiııi elinde tutan o buvıırgan ve nobran erkek sesfinc karşı) atalarımdztdan kal(an)..." (92) Çünkü Leylâ Erbil, kala kanşiımıuk için yazıyor de£il ama kafa karışıklığı olanları keııdine okuı seçmcdığı dc (>y lesıne ortada. (), yenilennıenin, ama var olana dayalı biı ycııilcnmcnııı yazarı.. Ustelik roman dokusıınu, tek bir vabancı sözcüğc gerek duymadan öriintülüyor... Cıcrçi kirpı yazım biçimleri rahatsızlık verebiliı. Oıncğin ben de dilci ola rak hop oturup hop kalkarkcn okumalarım sırasında, hatta heı sayiayı çıziklcr le süslerken, iş yazınsallığa dondüğıinde kedi gibi kıvrılıp kaldıuı anlatıııın ayak ları dibinde... Dilde dikkat çekici yan, hem anlatısı nı var olan sözciik dağarımıza gıivenerck, ustelik bunu venileyip zenginleştiıc ıck işlemesı yazarın; hem dc ışte bu dille, evet evet bu dille, gözünuizün içinc baka baka camba/.lığa soyıınması, tlüşlemler, beyin zonklamalan arasıuda ko lan vurup bızi yildızlara uçıırnıası... Umarım genç vazarlarımız, bu deib lerden kendılcrinc çoktan pay çıkarmıştır zaten, ben bıınları söylcycne dck... tlgisiz kalmavın, clinizi uzalıp Cüco'vle çığlaşın..." K İ T A P (^ok katmanlı bir anlatı (.ücc. Daha ilk saytada bunu görcbıliyorsunuz. Yine de Ciiıe ikı ayn düzlem de alınabilir: 1.Yazarın düzlemi: nesnesı yeni vaklaşımlar. ne Zenîme olan, 2.Zenî Ne clenllyaşadığımız dönemindenli uç tutumlar sergilerse sergilesln. buniarı sorunlarıyia karmavı bir yazar sorumme nin ıliizlemi: öz luluğu olarak dusunuyor Levla Erbil. nesı Zenîme olan. dil; bunu ijuradan anhyoruz ki, savsözceKuskıısıız ronıan, bu ikı bolıımlc tasine kııtsal kıtapların navasında bir söynıamfanıvor. Bu yanıvla bcnzerlcriyle leme yöneliyor sanki. llem kıpır kıpır, çokça kaı^ıla^ılan bir roman orncğı Cükaypak, uçııcıı hem dc ağırlaşmış, tortu ce. ()ylc va, rastlantıvla eline geçirdigi salmış bir dil... roıııanı aktaıır göriinen nice yazardan kaç roman okumuijuzdıır kımbiliı bugii "Zenîme 1 lanım'ın otıırma odası ya da ne dck. salonıı(nda) ycrlcre serilnıiş yazılı yap ıaklar'daki gibi tıpkıbirbirinden kopıık Ne ki Mrbıl, ilk bölunulc romanm va degil ama birbirindcn ayrıytnı^ gibi du zarı Zenînıe'yi lanıtııken bıze, tarklı bir ran; biçimce ya da biçemce değişmeler, yol ızliyor... Yazarın Zcnînıe'sivle Zenigösteren bir vapı bu. OkumaJarın da scsnıe'nin Zcnimc'si ayn kişjleı, ayn kaıak çe, ezgice ayn dizilişler yansırtığı, tartımterlermi^ gıbı çıkıyor karşımıza. Bu vollar barındırdığı gözden ırak tutulmamala Erbil, birini ötekınc tamaml.ıtıyor bir lı! bakıma. tlk veri bu bence: okuı, Ciicc'nin tck Anlalıcıııın (lüte'de, doğı ınlan kendı diize okunamayacağını algılamak zorunne dönıık bir metin oluştıırdıığu görülüda ısin başında. Sonra kendi varatıı.ılıgı vor. tç konıışnıayla kendini, vaşadıklan nı da ortaya dökecck zorunlu olarak... nı, toplumsal dokuyıı, bu doku içinde Pck çok srizcük, tutunı, duruş okurun ya düşünülebilecek heı nc varsa bıınları pacagı kazıyla ortaya çıkarılabılır çünkü soıgulama lırsatı vcriyor kendisine. Yalancak. C.üce Tanrı, "Ma" scsi, buııun rıız bu da degil; içedönük bir kargışlama diinya toplıımlarındaki degışkeleri, kılıç, da taşıyor metin. Bu da olağan, çünkü sürtiişmcsi "Ma" ile, kadın olmayla, <~h vılan, elma, dişilik, erillik organlaıı... Bi ıcr kcşi! degıl okur için yalnızca, aynı zaşi varlıgıyla ilgili... Kendisi olmanın kavmanda birer düşunce şöleni kuşkusuz... gası bu; "aitsiz kimlik"i bırakıp kavgada bir tarafı seçmek: "... 'Ben'ı anlatmak isCielin şu satırları birlikte okııyalım: tiyor, tanrıça kaderini Roma'nın Ma'sın "(lerçeğinin ve gerçeğin peşindesin daki!" (36) Batıda "bulantı"dır bu, Do hcr vakit niçbiı şeyin onıı bozmamasinı ğııdaysa "yarık". (42,43) scnı böylece sona tloğru yakJaştırınasını kurııyorsun; yutulmanın sonunıı seyret Anlatıunın, zaman zaman atlamalı, mcyi hak ettim diyorsıın; seyretmeyi kensıçramalı düşiinccsine, kimileyiıı bilinç ıli biricik gerçcğini; yııtanın üzerinde ne akışı, lıatta kimileyin sabuklamaların eşvı ne kadar değiştirebildigini, belki de lik ettiği de düşunülebiln lıcsa|ilaşmayı (ncylc, kiminler') işte şım Parçalandıkça çoğalan, çoğaldıkça dı oldu£ıı gibi bu mctni okııvanların göçıglaşan roman /.u onünde insan kcndi üzerine oynaclığı Leylâ Erbil, bir yazınsal vapının ilkin ve oynanan oyıınların ıçine ne kadar batdilde, sonra da dille oluştııııılıluğıınu tığını yansızca algıJayabilir mivdı peki, çok iyı bildiğinden, Cüce'vc girmeden ilertle tarihin döniip bakacağı bir motil yolun başında daha, "Ya/.aun Notu'nda olmasını unıut ettiği kendinin!" (68) ayn biı dıl çıkarıyor karşımıza. Yeni bir Yutulma sonra; bütün "Ma"lar, Çok katmanlı bir anlatı SAYTA C U M H U R İ Y E T A Y I 7 08
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle