Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ve anan, ne dedi o, dilinde sahte para avcunda vicdan azabı yalnızca Almanca konuşan ölüm elçisine? Bozorg Alavi İçin (24.XI.1988) 85 yaşında sürgünün 42. yılında, yanaşmıyor nükümetin biri senin pasaportunu uzatmaya. Ne gereği var sana hükümetlerin? Onlar uzatıyor salt bekleme süresini. Ve orada girişte ölüm de pasaport soruyor mu? Ama rüzgârı unutma güvercinleri ürkütmeden ve dinle seslerini denizin kokusunu getiren tek sığmakları usuldan takılmak salınan kamışlara Ve söz, bu sefil rasgele orospu, ağzımıza takılır, her tüfek ağzıyla sadakati fısıldamak için. Fuat Saka İçin Kuşları geri çafiır: Haber vermezler artık balçıktan ve olmıış saatlerimizden. Deniz bohçalanmış ve güneşin sonu sayılmış. Ikisi de satın alınabilir burada, her şeyi satın almak olası, sokak aralarının tozu dışında. Eski zamanlarda ot bin türlü dua bilirdi, birbiriyle çelişmeyen. Eski zamanlarda ot yabancıya da iyiydi ve her eşikle evlenirdi. Eski zamanlarda ot beklemenin zerafetini bilirdi ve tanırdı adımlarından tırpancıyı. Şairler Ve Köprülerve bellek, ruhun bu çatlak derisi, gözlerini kapatıyor uçurumun başında. Kalmaya burada gerekli iki ciğer bir soluk için, bir köksap iki topak toprak için, iki gölge bir güneş için, bir öpüş iki el için. şevenler eğilirler . ( .. birbirlerine rüzgârda serviler gibi. oysa bıınlar yalnız da olabilirler. ve ayN Said / Şiirler / Çeviren: Yüksel Pazarkaya 'sevenler eğilirler birbirlerine rüzgârda serviler gibi' 1947 yılında Tahran'da doğan Said, 1965 yılında öğrenci olarak Münih'e geldi. Burada edebiyatçı kimliği, demokratik siyasi angajmanryla buluştu, dolayısıyla Iran'a dönmesi olanaksızlaştı. 1979 yılında Şah'ın devrilmesinden sonra ilk kez yeniden îran toprağına ayak bastı. Ancak, mollalar rejiminin kendi ülkesinde yeni bir yaşam kurmasına izin vermediğini gördü. O zamandan beri Almanya'da sürgün yaşıyor.Said, ilu yıl Almanya PEN Kulübü başkanı oldu. 27 Nisan 2002 günü Darmstadt'ta yapılan PEN kurultayında özel nedenlerden yeniden aday olmadı. Almança yazdığı yapıtlarıyla çeşitli ödüller kazandı. Münih Kenti Edebiyat Odülü (1986), CtVİS Radyo Ödülü (1992), Permio Letterario înternazionale "Jean Monet" Ödülü, Heildelberg kenti "Sürgünde Yazın" Ödülü (1996), Los Angeles Villa Aurora Bursu (1997), Almanya PEN Kulübü HermannKestenMadalyası (1997), AdelbetvonChamisso Ödülü (2002) vb. Yapıtları başka dillere çevrildi. Bazı kitapları: "Ben ve Şah. Ayetullah'ın Günah Çıkartması." (radyo oyunları, 1987)/ "Sevgi Şiirleri" (1989)/ "Öyleyse Bağırırım Sessizliğe dek" (şiirler, 1990)/ "Uzak Bir Anne Için Özresim" (poem, 1992)/ "Öldüğüm Yer Yabanım" (şiirler, 1994)/ "Mollaların Uzun Kolu. Sürgünümden Notlar" (1995)/ "Bir Çiçek Varmış. Kveta Pacovska'nın Resimleriyle Bir Masal" (1998)/ "Gece Ol Bana" (sevgi şiirleri, 1998)/ "Bu Olmayan Hayvan" (Bir Bestivaryum, 1999)/ "Uzak Bir Annenin Manzaraları" (Anlatı, 2001)/ "Clara. Moidi Kretschmann'ın Resimleriyle Bir Masal" (2001). Said, 11 Eylül terörü üzerine PEN Başkanı olarak şu açıklamayı yayımladı: "Bomba ve terör siyasal sorunları hiçbir zaman çözmemiştir suikastlar da. Bu eski bir bilgelik her ne kadar gittikçe daha az kişi ve politikacı buna kulak veriyor olsa da. Bu büyük caniliğin ardından kim olursa olsun, demokratik dünyaya meydan okumuştur bunun yanıtı intikam olamaz. Kim şu an yalnız öç almayı aklına koymuşsa, o da terörün mantığına göre hareket ediyor demektir, kim şimdi bir düşman arıyorsa, düşmanın her zaman fanatizm olduğunu bilmelidir özellikle, açlıktan doğmuşsa. Ve bilmelioîr ki USA'daki aşırı televizyon söylevcileri için de geçerli bu, bir din hiçbir zaman insana düşman değildir; ola ki, devlet iktidarım ele geçirmek hevesindedir.. Kim şimdi bütün Müslümanlara ya da bütün yabancılara düşman gözüyle bakarsa ve onlara böyle muamele ederse, teröristlerin ekmeğine yağ sürer. Şu an yas vaktidir, dolayısıyla aklını başına devşirmek vakti. Yanıtımız yalnızca hep birlikte daha fazla adaleti aramak olabilir. Ve adalet ekmeği de içerir. Tamamen Mattnias Claudius'un söylediği gibi: "Her şey ekmeğin üzerinde yükselir." "Kim şimdi günün modasma uyarak, tıpkı bazı siyasiler, yorumcular ve talkshoıv akıllılarının yaptıkları gibi kültürler savaşından söz ederse, yoksullarla zenginler arasında her gün daha fazla büyüyen uçuruma bağıra bağıra susuyor demektir. Ve böylece geleceğin terörüne kapiyi pencereyi ardına dek açıyor. Buna karşı çıkmanın vaktidir hep birlikte. Münih, 18.09.2001" kent toprağı yadsıyor ve ona her dokunuşun yere yönelik bir şefkat olduğunu sanıyor ölülerini yerli hayvanlara bırakıyor ve kemilklerini yabancı rüzgârlara sınırları ağiılu çöplük kaleye dönüşmüş kent terk edip gidenlerden yaşıyor ve öykülerinin etinden yabancıya sınırda bir söz öğretiliyor bıından sonra gözbağını kolluyor kentliler inkâr ettiriyorlar kendilerini muhbirlik organı taştmıyorlar artık dönüşçü bir sırca eve yerleştiriliyor bir tasmayla ve ner şeyi dinlemek zorunda kent keyirle körler ağıdını dinliyor geceleri sokaklarında dolaşıyor ve yabancıların adımlarına kulak kabartıyor SAYFA 18 mahal göğüslerinin arasındaki yer, batıl itikat dolu. denizciler fısıldasjiyor, hiçbir kazazede terkedemez orayı nişansız diye. Kemal Altun İçin (13.4.196030.8.1983) Moabıt Cezacvi'nde bir yıl tccrit hapsinden sonra, Berlin îdare Mahkemesı'ndekt duruşması strasında pencereden kendini atarak öldü. Kemal sen güneşe gitmek istedin, ama burada pencereler Türkçe anlamıyor. her ikisinin de aya gereksinimi yok. açık kenti, senin uysal teninle benim el verir öpüşlerim arasında, hiç terketmeyeceğiz; gece kaçırsa bile kalçalarının altınını sönmüş yıldızlara. CUMHURİYET KİTAP SAYI 640