04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

için tüm yüzyılla birlikte çalışıyoruz", demiştir. Bu durumda romancının görevi toplumsal ve dirimbilimsel (biyolojik) gerekircilikleri (determinizm) kullanarak insan ruhunun gizlerini çözmektir. Bu son derece önemli ve bilimsel çahşmayı yapabilmek için Zola üç bilimsel kitabı hiç yanından ayırmaz: Charles Danvin'in Tiirlerin Kökeni, Proper Lucas'nın Doğal Kalıtımın El Kitabı ve Claude Bernard'ın Deneysel Tıbbın tncelenmesine Giriş. Ayrıca daha çok olgucnluk (pozitivizm) ve özellikle de değişik etmenlerin (fizyoloiik, toplumsal, ıklimsel, ruhbilimsel vb.) insan üzerindeki etki ve etkileşimlerini kanıtlamaya çalışan gerekircilikten yararlanır. Deneysel Roman'da romancı şöyle demektedir: "Benim burada yapacağım, yalnız bir uyarlamadır. Çünkü deneysel yöntemi, Claude Bernard Deneysel Tıbbın încelenmesine Giriş başlıklı yapıtında biiyük bir yetkinlikle uygulamıştır. Yeteneği herkesçe kabul edüen bir bilim adamının kitabı benim yararlanacağım sağlam bir temel olacaktır. Bu yapıtta tüm sorun incelenmiştir. Ben çüriitülemez deliller olarak gerekli bulduğum metin aktarmalarınıvermekleyetineceğim. Bu nedenle kitabım bir metinler derlemesi olacaktır. Çünkü her noktada kendimi Claude Bernard ile savunmak niyetindeyim. Düşüncemi daha iyi açıklamak, onu bilimsel bir gerçek özelliğinde sunabilmek için çoğunlukla doktor sözcüğünün yerine romancı sözcüğünü koymam gerekecektir (...)" Zola da bir romancı olarak gözlemci ve deneycidir. Ondaki gözlemci olayları gözlemlediği gibi sunar, hareket noktasını söyler, kahramanların üzerinde ilerleyeceği, olayların gelişeceği sağlam zemini hazırlar. Sonra.da deneyci yönüyle deneylerini yapar: Özel bir anlatı içinde, olaylar zincirinin gerekircilik yasalarına uyarak geliştiğini göstermek için kurmaca kahramanlarını harekete geçirir. Claude Bernard'ın deyimiyle, burada her zaman "gözlemlenecek bir deney" vardır. Romancı aradığı bir gerçeğin peşindedir. Deneysel romanının temel ilkeleri şöyle sıralanabilir: Başlangıç noktası gözlemlenen toplumsal olaylardır (alkolizm, fakirlik, işsizlik, şiddet kötü yola düşme...). Bu gözlemden yola çıkılarak bir varsayım oluşturulur (örneğin işsizliğin sonucu kötü yola düşme, ruhsal bunalıma girme, alkolizm gibi). Geriye bu varsayımı doğrulamak kalır: Romancı tepkileri incelemek üzere, kişilerj yerleştirdiği temel bir durum yaratır. Öyküdeki olayların gidişi ve sonucu varsayımı ya doğrulamalı ya da çürütmelidir. Deneyin sonucunda yeni bir varsayım oluşturularak yeni bir deney yapılması gerekir; bu önvarsayım ilişkisine dayanan süreç değişik olaylara eklemlenerek devam eder. Zola otuz yaşındayken çok amaçlı, çok büyük bir tasarı düşler: lkinci lmparatorluk döneminde yaşayan bir ailenin tarihi. Bu RougonMacquart'ların öyküsü olacaktır. Bir kuşaktan diğerine kalıtımsal niteliklerin, özellikle de kusurların aktarılmasını gösteren, tıp, toplumbilim, suçbilim, dirimbilim eıbi en güncel bilimsel verilerin katkısıyla, doğal tarihi ve tüm çevreleri (basın, sanat, politika, sanayi, bürokrasi, borsa....) toplumsal sınıfları içine alan bir tarih yazarak Balzac'ın tnsanlık Güldürüsü'yle (Comedie Humaine) boy ölçüşmek ister. 1870'te çıkan savaşla Fransa Sedan'da Avusturya'ya karşı yenilir, III Napoleon da siyaset sahnesinden çekilir. Artık RougonMacquart dizisinin tarihsel çerçevesi hazırdır; dev roman dizisini 1868 yılından başlayarak yazmaya başlar; Rougonların Serveti'nin (La Fortune de Rougon) "Önsöz"ünde "Bonaparte'ların düşüşü yapıtım için gereken çözümü bana vermişti. Bu düşüş ölü CUMHURİYET KİTAP SAYI 669 bir tablonun, garip bir utanç ve çılgınlık döneminin, saltanat döneminin sonu olur"diye yazacaktır. Yöntemini göstermek üzere birçok kuşaktan oluşan lkinci împaratorluk döneminde yaşamış bir ailenin toplumsal ve doğal tarihini anlatmak ister: Tasarı, 18711873 arasıheryıl bir romanın yayımlanmasıyla gerçekleşir. Romanın yöntemi kalıtım kuramına dayanır. Zola, dizide gerçek adı Adelaîde olan Dide teyzenin iki ayrı erkekle (Rougon ve Macquart) ilişkisinden doğan çocuklarının oluşturduğu oldukça kalabalık bir kahraman grubu yaratır. Bu ailenin iki önemli kusuru vardır: Alkol bağımlılığı ve ruhsal kaynaklı sinir hastalığı. Zola'nın geniş tasarısının amacı önceden tanımlanan farklı durum ve çevrelere yerleştirilen on altı kişinin aracılığıyla bu ağır kalıtımın gerçekleşimlerini incelemektir. Tüm tasarı gözlem ve deneye dayanır, amaç da son derece açıktır: Bu bakış açısıyla toplumsal ve bireysel eylemlerin içinde bilimsel bilgi ve insanın tanınması vardır. Ama roman ;erçekliği tasanyı değişikliğe uğratır. Zoa Balzac'ın tnsanlık Güldürüsü nden farklı bir roman dizisi yaratmak istemesine karşın vurgu ruhbilimsel bir incelemeden toplurnbilimsel bir incelemeye, geleneklerin, çevrenin incelenmesine kayar. Kimi zaman da Toprak'da (La Terre) olduğu gibi kalıtım sorunu neredeyse tümüyle siliinir. Zola, giderek bilimselliği bir yana bırakır, sonunda bir gözlemci ve/ya da bir deneyci olur. Pek çok çağdaş yazar deneysel bilimlere ilişkin yöntemlerin sanata aktarılmasının çoğunlukla olanaksız olduğunu belirtmiştir. Zola da on dokuzuncu yüzyıl sonunda doğalcı yanılsamanın göreceli başarısızlığını kabullenmek zorunda kalmıştır. Romancı, yirmi yapıttan oluşan RougonMacquart dizisini 1893'tebitirir: Zola böylece tek bir tutkudan, gerçeklik tutkusundan esinlenen büyük bir yapıt yaratmış, hem de yazında bilimsel bakış açısının Kullanılabileceğini göstermiştir. Yazar bu gerçeklik tutkusunu Suçluyorum'da açdcça dile getirecektir: "Benim tek bir tutkum var, öylesine çok acı çekmiş ve mutluluğu haketmiş olan insanlık adına ışık tutkusu"(10) der. Romanı kurgulayanın.dolayısıylaneden sonuç ilişkilerini kuranın romancı olduğu unutııımazsa, varsayımlann doğrulanması ya da çürütülmesinin yazara bağlı olduğu anlaşılır. Hele yazar, Zola gibi, yeteneğiyle bilimsel kuramlardan sanatın yaratıcıhğına da kayarsa deneysel roman, temeuni oluşturan önyarsayımlarını, içkin özelliklerini yitirerek "geleneksel roman"a dönüşür. Romancı için bunun bir kayıp olduğunu söylemek neredeyse olanaksızdır. S dan dekoru içinde geçen bu kanlı olay aslında yeni bir konu değildir. Ama olayların sergilenişindeki ve anlatımındaki şaşırtıcı ama acımasız gerçekçilik dönemin ince beğenisine ters duşer. Zola, Figaro gazetesinde sert eleştirileriyle tanınan bir arkadaşından kitabım tanıtmasını ister. Sonra da kendisini şöyle savunur: "Her şeyden önce bilimsel bir amaç gözettim. Ayrı yaradılışta iki insan birleşince neler olabileceğini anlatmaya çalıştım; sehvetli bir insanın bir sinir hastasıyla birleşince içine düşeceği derin sarsıntıları gösterdim (...) Cerrahların ölüler üzerinde yaptıkları incelemeyi ben, canlı bedenler üzerinde yaptım, o kadar." Yavaş yavaş, Zola'yla birlikte "doğalcılık"tan söz edilmeye başlanmıştır. Rougon Macquart dizisi Rougonlann Serveti (La Fortune des Rougon) ile başlar, La Curee (Tazı Payı) ile sürer. Zola, bu dizide ilk başarıyı Meyhane başlıklı romanıyla kazanır. Hugo'ya göre roman müstehcendir; Flaubert iseDİraz saf ve çocukça bulur. "îlerleme, Bilim, İnsanlık gibi önemsiz şeylere inanıyorsunuz, ama büyük harfleri unutuyorsunuz", diye yazar ona. Artık Goncourt kardeşler, Daudet, Flaubert ve Turgenyev ile dost olmuştur. Bu arada fakirlik dönemi de sona ermiştir. Medan'da, Seine nehri kıyısında bahçe içinde bir ev alır, keyfine göre döşer, süsler. Medan Geceleri (Les Soirees de Medan) başlıklı yapıtının yayımlanmasından sonra bu ev doğalcıların toplantı yeri olur. Katılanlar arasında Ceard, Alexis, Hennique, Huysmans ve Maupassant da vardır Nana'nın yayımlanmasıyla ikinci bir utku kazanır. Kişiliği ve beğenisiyle Maupassant'nın tam karşıtı olan Zola hiçbir zaman kadınların luzların peşinde koşmamış ama onları çok gerçekçi ve içten bir biçimde anlatmıştır. Fahişeliğin gelenek ve göreneklerini, hafif meşrep kadınların davranışlarını, dilini, beğenilerini, öğrenmek için deneyimli arkadaşlarına başvurur: Hatta bir gün yakın arkadaşı Alexis'e "Bir sokak kızına parayı nasıl verirsin? Önce mi? Sonra mı?" diye bile sorar. Birbirini izleyen acılarla Zola 1880 yıhnda kendini çok yalnız hisseder. Önce nisan ayında çok yakın dostu Duranty'i, mayıs ayında büyük hayranlık duyduğu Flaubert'i ve 17 Ekim'de de annesini yitirir. Bu acılarla bunalan Zola RougonMacquart dizisüıe ara verip birkaç ayhğına gazeteciliğe dönerek sağcı ve solcu karsıtlarıyla hesaplaşır. Yazar PotBouille, Hanımların Mutluluğu'nda ve J 1885'te de Ger } minal ile yeni başarılar kazanır. Bu kez Zola o güne . dek yapmadığı ' bir şeyi yapar ve "toplumsal sorunu ve/ya da "sermayeye karşı savaşım"ı roman kahramanı olarak ele alır. llk kez modern sanayi, işçi sınıfı ya da romandaki sözcüklerle fabrika, maden kuyusu ve maden işçileri romanının konusu olur. Ertesi yıl Zola, Eser (L'CEuvre) adlı romanını yayımlar. Ama kendisine kahramanı Claude Lantier'yi esinlendiren en eski dostu Paul Cezanne ile arası açılır. Daha sonra yayımladığı Toprak'da (La Terre) o güne dek pek az yazarın yaptığı bir şeyi yapar: Köylülerin dünyasının acımasızlığını tüm gerçekliğiyle anlatır. Roman büyük tartışmalara neden olur. Zola, RougonMacquart'ların sonuncusunu da yazdıktan sonra doğalcı ilkeleri bir yana bırakır. Hugo'nun ölümünden sonra da artık Fransa'nın en ünlü yazarı Zola'dır. Bu diziyle dönüşüme uğramış bir Zola'ya tasarılannı soran gazetecilere "dinlenmeyi düşünüyorum, ama elim kolum bağlı, yazın savaşlarına katılmadan yaşama yürekliliğini gösterebilecek miyim acaba?" diyerek bir soruyla yanıt verir. Giderek uzaklaşan Medan Geceleri'ni paylaştığı dostlarını, yeni kuşakları etkileyen akımları, fikirleri düşünür. Lourdes'a yaptığı bir gezi sırasında (1891) yeni bir roman serisi tasarlar: Lourdes, Roma ve Paris. Bu üç kent aracılığıyla yüzyıhn toplumsal, düşünsel ve dinsel özelliklerini, dönüşümferini sergiler. Üç romanının ortak kahramanı genç papaz Pierre Froment kendini sorgular, inancını yitirir ve genç Marie'nin aşkını keşfederek sonunda onunla evlenir. Zola bu üçlemede Tann askından çok, insanlık aşkının önemli olduğunu vurgular. Dört lncil (Les Quatres Evangiles) başlıklı roman dizisinde de yine papaz Pierre Froment görülür; bu kez dört çocuk sahibidir. Yirmi yıl boyunca kabalıkla, müstehcenlikle suçlanan yazar saygın bir romancı olarak 1899'da yeni bir atılım yapar; Malthüsçü burjuva öğretisine karşı, doğumların artmasını savunarak görüşlerini Döl Bereketi'nde (La Fecondite) dile getirir. Ardından işçileri bilimle uzlaştıran büyük bir kardeşliğin egemen olduğu ülküsel bir kent duşlediğini, Emek (Le Travail) başlıklı son romanını yazar. Zola ne bir fırsatçı, ne de bir adamsen 5. Suçhıyorum ve Zola'nm son gunteri llk kitabı Ninon'a Masallar'ı (Contes a Ninon) 1864'te Jules Vernes'nin yayıncısı Hetzel'e sunarak "Saym Hetzel, üç yayıncı da bu metni kabul etmedi. Ama benim yeteneğim var" diye yazar. Bundan öylesine emindir ki kendisini tümüyle yazı yazmaya vermek için Hachette'ten aynlır. Olay (L'fivenement) gazetesinde, önce kitaplardan, sonra da resimden söz eden makaleler yazar. En sevdiği şey, moda olan ünlü sanatçılan kıyasıya eleştirmektir. "Hep yenilenlerin yanında olacağım" demiş, resimde yalnız bir insan olduğu için Manet'yi, siyasette Cumhuriyetçileri savunmuştur. Olay batıp iki yıl işsiz kalınca, Zola roman yazmaya başlar: Sabahları tefrika romanı Marsilya'nın Gizleri'ni (Les mysteres de Marseille), öğleden sonraları da ilk önemli romanı Therese Raquin'i yazar. Therese, aşığı Laurent'la bir olup kocası Camille'i öldürür; ama ne o, ne üe âşığı bir türlü huzur bulamayarak inmeli kayınvalidelerinin gözleri önünde canlanna kıyarlar. Paris'te karanlık, sevimsiz bir tunafiye dükkânınm sıra 4 yu SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle