03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA Bir yaşama ustasıdır Aydın Boysan. Tıpkı Nâzım'ın EmıleZolal840'ta Yaşamaya Dair şiirinde olduğu Paris'te dog'du. Gazete gibi... Hangi yaşta ve nerede ciliğe atılmak için Haolursa olsun, amacı, "yaşama chelte Kitabevi'ndeki isinden 1866'da ayrtldı, kıdemlilerinden okura bir pencere açmak"tır. Yaşamak bir Önemli gazetelerde edenaktır ona göre. Bu hak doğru biyat ve sanat eleştirileri kullanılmalıdır. Her günün kaleme aldı, ünlü kişilerin biyografilerini sabahına yaşamın sannesine yazdt. Ressam Eduard çıkar gibi hazırlanmalıdır kişi. Manet üzerine övgü Olümün korkulacak, merak dolu makaleleri oldukça edilecek yanı yoktur. Aslına ilgi gördü, biryandan resim alanında geleceğin bakılırsa doğumla birlikte eksilen hücrelerimizde izlenimcilerini savunur, siyasal olarak da impara hükmünü sürdürür ölüm. An . torluk rejimine yandaş gelir, öne geçer, çürümüşlüğü görünürken öte yandan pekiştirir. Yaşarken ölüm romantik eğilimlerinden düşüncesine saplanıp kalmak, yavaş yavaş uzaklaşıyor ancak yapacak niçbir işi du. Yazılarında Balzac, olmayanların uğraşıdır, demeye Flaubert, Goncourt getirir Boysan ve delikanlı kardeşlere duydugu hayranlıgı diîe getirerek edasiyla muhteşem koşusundan etaplar aktarır. bilimsel ilkelerden esinlenen çözümleyici bır edebiyatın gelismesi ANMETGÜNBAŞ düsüncesini iştedi. Ilk romamnı 1867'deyazlgi alanım dışında da okuduğum kitapmaya basladı. lar, izlediğim yazarlar vardır. Olanak ölComte'un, Taine'in çüsünde elimdeki zamanı iyi kullanmadü$ünceleri ve C. ya, onlara da yer açmaya çalışırım. Aydın BovBernard'ın 'Deneysel san da bunlardan biridir. Yeni bir kitabıyla Tıp Incelemelerine kapımı çaldığında açmamazlık edemem. Cîünlük güneşlik bir adamdır o. Her zaman Giriş' kitabı Zola'nm roman alanında Natüralist sepeti dolu geÜr. Dili su tadındadır. Hem berrak hem akışkan. Dolaysız, içten, abartısız. yöntemi biçimEsprilerini ve deneyimlerini koyacak yer bulendirmesinde önemli lamayan 80'lik bir çınar. Ne var ne yok döoldu. Rougon Macauart ker ortalığa. Çeşnisi bol, renkleri canlıdır. adını taktığı bir aitenin Tüm renkleri sekizinci bir renkte birleşir: Yayaşamını beş kuşak şamak renginde! Boysan'ı arayan, böyle bir rengin içinde bulur. Sekiz renkli bir gökkuboyunca inceleyen 20 şağı dolaşır durur aramızda. Bakarkörlere aycittlik önemli yapıtım na tutar. "Aynalar"(*) en son ışıltısının adıise 1871 'de yazmaya dır. başladı.Yapıt 1893'te Bir yaşama ustasıdır Aydın Boysan. Tıpkı tamamlandı. Bu kapNâzım'ın Yaşamaya Dair şiirinde olduğu gisamlı çalısması süresince bi... Hangi yaşta ve nerede olursa olsun, amagiderek sosyalizme cı, "yaşama kıdemlilerinden okura bir pencere açmak"tır. Yaşamak bir haktır ona göyakınlık duymaya re. Bu hak doğru kullanılmalıdır. Her günün basladı. 1898'deDreyfus sabahına yaşamın sahnesine çıkar gibi hazırolayına karıştı. "îtham lanmalıdır kişi. Ölümün korkulacak, merak Eaiyorum" adlı yazısı edilecek yanı yoktur. Aslına bakılırsa doğumneaeniyle orduya la birlikte eksilen hücrelerimizde hükmünü hakaret suçunaan bir yıl sürdürür ölüm. An gelir, öne geçer, çürümüşhapse mahkum edildi. lüğü pekiştirir. Yaşarken ölüm düşüncesine saplanıp kalmak, ancak yapacak hiçbir işi ollngiltere'ye gitti. Bir yıl mayanların uğraşıdır, demeye getirir Boysan sonra çıkan genel aftan yararlanarak Fransa 'ya ve delikanlı edasiyla muhteşem koşusundan etaplar aktarır döndü. 1902'deöldü. Bir parça sevmek Zeynel ve Ayse Kıran Uzayda yaşamla ilgili bir kitap yazdım, bir hocalarımız ölümünün daha yazacağım. Dostlarımı özlüyorum, on100. yılında bize bir kez lara vakit ayırmam şart. Özlediklerim var. Çidaha hatırlatıyorlar. çeklerime kim bakacak? Elbet ben! Bol kitaplı günler... Yapacak çok işim var, çooook!" (s. 11) Aydın Boysan'dan yine hayata dair bir kitap Avnalar ma sahneleri yaratır." (s. 99) " Bilmiyor kı y anlıştan vazgeçmek' dönek 'lik değildir. Bilmiyor kı ilk duyduklarını, yalnız aptallar kafasında ambarlar. Hiç tartmadan, kontrol etmeden... Böylece beyin rafında istiflenen o düşünce, artık onun kişisel malı olmuştur. Dokundurmaz ona." (s. 111) Evet, bu sıralamayla ilgili gülmegüldürme bahsinde çok iddiaLdır Boysan. Kendinden emin konuşur: "Bir başka yanlış sanıyı da atlamayalım!.. Sanılmasın ki mizah, yalnız güldürme amacı taşır. Mizahın asıl amacı, 'düşündürmek'tir. Hem de olabildiğince hızlı düşündürmektir. Mizahın yarattığı şokla beyin öyle hızlı çalışır ki. Kişi her zaman göremediklerini görebilme gücüne kavuşur. Kişi, gerçekleri görebilmeye başlar."(s.215) Bir bakıma Aydın Boysan, esprisi dilinin ucunda biri olarak tanınır. Kentlerin Nasreddin Hoca'sıdır o. Kahkaha tufanı söyleşilerin vazgeçilmez konuğudur. Ne var ki, gerek yazılarında, gerekse söyleşilerinde taşı gediğine koyan dirimli üslubuyla bizzat düşündürmeyi amaçlar. Bugünkü 'standup' modasının çoğunlukla gülme krizine yol açan anlık esprileri göz önüne alındığında, gerçek mizahın, çelişküeri göstermekle kalmayıp bir dizi düşünce açılırnı sağlayacağı ortadadır. Gülmek için gülmüş olmak bizi bir yere götürmez. Aksine günlük yaşamın dar kalıplarına hapseder. Gülaürenin zekâsı, yeteneği; geçmişi sırtında geleceği önünde bir adamın bügi ve görgü potansiyeli ile birleşmedikçe, ondan taze bir soluk beklemek boşunadır. Işte bu yüzden Aydın Boysan, her zaman taze bir solukla gelir kapımıza. Dediği neyse, yaptığı da odur. O, herkesin Aydın Âbisi'dir. Boysan, mizahçı kimliğini gerekli yerlerde kullanan çatal dilli bir denemecidir. Bellek kütüphanesi hiç eskimez. Hangi konu üzerinde yoğunlaşırsa yoğunlaşsın, belleğinden çekip aldıklarıyla, kestirmeden yalın bir sonuca götürür bizi. Çağdaş insan tavrından ödün vermez. Sonuçların tazeliği, 'yer ve zamandan bağımsız düş satıcıları için uyarıcıdır. Örneğin 'Ufolar' hakkında yazaıklarından bir paragraf aktaralım, bilimsellik adına: "... Öte yandan bir alay gölge tüccarı, (Ne güzel benzetme ama! A.G.) 'var olmayan varlık'ların palavralarıyla ticaret yapıyor, kolay inanan insancıkları avlıyor. Ürürükçülerden de bayağı bir insan avı, daha doğrusu insan zihni avı bu!" (s. 37) Ne yazık ki, bir kez o kolaycılığa, daha doğrusu 'düşünce tembelliği'ne teslim olmuşuz. Salt güdülen insan halimize değil, yaşama biçimimize, çevremize değin sinmiş bu durum. insanlar ve mekânlar birbirine yabancılaştırılmış; kentler, doğayla uyumlıı yerleşme alanlarından çıkıp tepişme alanlarına dönüşmüş. 1950'lerin 1 milyonluk yaşandır Istanbul'u, şimdilerde 15 milyonluk nüfusa erişmişse, Türkiye hesapsızca bu gözde kentin üzerine yıkılmıştır Boysan'a göre. Birden esen iç göç kasırgası, o çelebi kültürü de alıp götürmüştür beraberinde. Iç göç mü, 'iç kanama mı', her neyse; gülerken derin derin düşünmenin zamanıdır yine: "Tarihçiler ne derse desin, dinlemem. Istanbul'un tarihi ikiye ayrılır: 1. Kebaptan önce, 2. Kebaptan sonra... Bitti." (s. 140) Yaşamı boyunca 200 futbol alanı büyüklüğünde bir arazi toplamına, insana yaraşır binalar yapan bir mimardır Boysan. Temelinden çatısına değin 'gönül ferahhğı'nı önde tutmuş, kentleri kent yapan tarihi dokuya halel getirmemiştir. Ki Istanbul'dan sonra bir göz ağrısı da Izmir'dir. Daha 17 yaşındayken trenle yollara düşmüş, başta Izmir Fuarı olmak üzere, gezip tozdukça kente hayran kalmıştır. Stajı, evliliği de Izmir'de gerçekleşmiş, o dönem anılarını özel bir yere koymuştur. Ydlar sonra Kordonboyu'nun devasa apartmanlarla çevrilmiş olması, onu oldukça incitmiştir. Buradaki kıyaslamaya dikkatinizi çekerim: "îzmir yazın, imbat denen esintisiyle nefes alırdı. Şimdi alamıyor. Boğazı sıkılaı. Esinti artık, şehir içine giremiyor. Çin Seddi yüksekliği 10 (on) metredir (bilirim), Izmir sahil surları yüksekliği, 30 (otuz) metre." (s. 173) Böylesine zekâ dolu bir kıyaslamayla, insankent ilişkisine açıklık getiren Boysan, Kordonboyu'nun doldurularak sahilden uzaklaştırılmasına 'deniz çalındı' çığlığıyla yaklaşır. Boysan'ın titizlendiği bir başka konu da insanın sanat boyutudur. Yapıtların düzeyini ve halka dönük olmasını önemser. Kendince geliştirdiği sorulara yanıtlar arar. Öncesinde O. Wilde'ın kalıcı bir sözünü anımsatır: "Sanatın popüler olmayı isteme hakkı yoktur. Toplum sanattan anlamak zorundadır." (s. 46) Verdiği sanat dersinin özü kısaca şudur: "Insanlardan, onların yaşayışından kopan bir yaratma olayı, sanat olamaz. Gerçek, ner zaman için sanatın malzemesidir. Ana malzemesidir, o kadar... Gerçekler, sanat gözlüğü ile görerek yansıtıbr. Yani değiştirilir... Zenginleştirilir... Hiçbir değişiklik yapılmadan yansıtıhrsa, o sanat olmaz." (s. 191) Bence bu değerlendirme, sanatı ve toplumu ayrı ayrı yerlere koyan bir grup aymaza da ışık tutabilir. Boysan'ın müziğin gücü hakkında da söylediklerini aktarmadan geçemeyeceğim. Şöyle diyor tüm içtenliğiyle: "Oysa müzik, bütün dünya insanlanna, tek bir dille hitap edebiliyor. Hem de topu topu yedi notayla... Sadece yedi notayla. Bir türlü sözcüğü, malzemeyi, rengi kullanan tüm öteki sanatlara göre, ne mütevazı bir yücelik bu!"(s. 161) O parıltılı zekâ, ahlak tartışmalarına özdeyişsel bir tümceyle katılıyor. Bir kenara yazın; aklınızda bulunsun: "Karakteri olmayan insan, insan değildir, malzemedir." (s. 142) Boysan, Aynalar'da toplam 53 yazıyla ayna tutuyor okura. Onlardan birinde kendi suretinize rastlayabilirsiniz. Ben, o kişilikli pencereden şöyle bir baktım. Daha anlatamadığım çok şey var. Gerisini size bırakıyorum. Ne diyelim? Kolay gelsin!.. • (*) Aynalar/ Aydtn Boysan/ Biljii Yayınevı/ 1. Basım/ Kasım 2002/ 222 s SAYFA 3 Henbçafemr I TURHAN GÜNAY Imtiyaz Sahibi: Cağ Pazarlama Cazete Dergi Kitap Basım ve Yayın A$ yi temsilen Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk o Yayın Danışmani: Turhan Cünay Sorumlu Müdün Mehmet Sucu Cörsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Baski: Sabah Yayıncılık A$ Idare Merkezi: Türkocağı Cad. NO: 3941 CağalOğlU. 34 334İStanbUİTel:(212)512 05 05 Reklam: Publi Media Geçmişiyle birlikte örgütler insanı. Gelecekse, hep bir iyimserlik ufkudur onda: "Geçmiş zamandan kopmak, ruhsal sefilliktir. Kopulamaz. Daha açıkçası şudur ki, 'ölüm' olayının en yakışan tanımı, geçmiş zamandan kopmaktır. Ama hepsinden kötüsü, 'gelecek zamandan' kopmak... Yani yaşanacak zaman için hiçbir planı, düşüncesi isteği olmamak... En acınası karanlık bu!" (s. 48) Insan olmanın erdemine ulaşmak zor değildir. Bir parça sevmek, değişmeyi arzulamak, inadımızı kırmak, gülebumek, bizi farklı bir yere taşıyacaktır zamanla. Gülme öğesini vaşamın içine karıştırır. Boysan imzalı mutluluk reçeteleridir bunlar! " 'Sevda' yaratıcıdır. Kim severse sevsin!.. Odun ruhlu birisi bile, kendi zihninde kavuş669 Boysan, Aynalarda toplam 53 yazıyla ayna tutuyor okura. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle