04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 KURL A R A TÜYAP îztnir Kitap Fuarı bu yılın Nisan ayında gerçekleştirildi. Katılan yayınevi ve yazarların düzenledikleri etkinliklerin, fuara büyük zenginlikler kattığı yadsınamaz bir gerçeklik. Bu etkinliklerin en ilginç olanlanndan biri ise üç genç yazar taraftndan gerçekleştirildî, Yıllardır ortaya getirilip konuşulmayan, "Gençkuşaktan yazarlann önceki kuşak yazarlan nasıl değerlendirdikleri'' sorunu hu üç genç yazanmtz tarafmdan konuşuldu. Cemil Kavukçu 'nun yönettiğipanele Sema Kaygusuz, Faruk Duman ve murat Gülsoy katıldılar ve yukanda değindiğimiz sorunu konu$tular. tzleyenlerin de büyük bir ilgiyle dinlediği komişmalar, gençlerin geçmişe karşı hiç de ilgisiz olmadtklanm ortaya koydu. Fuarın hemen ertesinde yayımlamayı düşündüğümüz bu konuşmalan, metin haline getirmek bir hayli uzun sürdü. Gecikmemizin nedeni bu. Genç yazarların bu ilginç konuşmaları okurlanmızın da ilgisini Çekeceği kesin. Türk Halkbilimi'nin en büyük öğretmeni Pertev Naili Boratav'ın arşivi Türkiye'ye geldiği günlerde kapak yapmış ve arşivinin önemini belirtmistık. Bu arşivin kitap halinde yaytmlanan bb'lümlerini de sayfalarımızda tanıttmştık. Şimdi Halk Masalları yayımlanmaya başladı. Pertev Hnca'mn arşivini yayınılayan ekibin bajtnda olan Muhsine Helimoğlu Yavuz ile konuşarak, tnasalların önemini bu derlemeden bir de masal sunarak, yeniden gündeme getirmeye çalıpık. Bol kitaplı günler!... *fETHİ NACİ Anadolu Notlam'ndan Kavak Yellerine ve Son Sıöınak'a Z C TURHAN GÜNAY Imtlyaz Sahlbf: çafl Pazarlama Gazete Dergl Kltap Basın ve Yayın A.$. Adına Berln Nadlo Yayın Danısmani: Turhan Gunay o sorumlu Müdür Fikret llklz oCörsel Yönetmen: Dllek Hkorur c Baski: Çağdaş Matbaacılık Ud.stl.oklareMerkezl: TürKocaöı cad. No: 3941 Caöatoğlu, 34 534 Istanbul TO. «12» 512 05 050 Reklam:MedyaC § aman zaman Reşat Nuri Güntekin'in hiçbir şey kalmamıs gibi bütün mal ve mülAnadolu Notları'nı (Birinci kitap: kümü satarak elimde çocuğumla bu memle1936'da; ikinci kitap: 1966da yayımketten çıkıp gitmeyi ciddi surette düşünüyolanmış.) "karıştınnm". C) kitap, bir roman rum ve bu fikir, beni gitgide sarıyor.' demeokur gibi, basından başlayıp sonuna kadar yi sürdüren; karısının öldüğü gece, on yedi okunan kitaplardan değil. Anadolu Notlayıldır yaşadığı kasabada, kendini "o ilk gerı'nı Kavak Yellcri ve Son Şığınak'la birlikceki kadar yabancı ve yalnız" bulan, "bu yate okuyunca Resat Nuri'nin bu ıki romanı bancılık duygusunu hiçbir zaman içinden yazarken Anadolu Notları'ndan yararlandıtamamiyle söküp" atamayan doktor Sabri ğını anlıyoruz. niçin ayrılamıyor kasabadan? Nedeni çok açık: "Midye kabuğu gibi daracık bir dük"Yenilikler" başlıklı bölümde okuyoruz: kâna yapışıp bütün ömürlerini orada geçiren "Sene 1913; Büyük Muharebe eli kulağınve rnesudolmak için ondan başka bir yer tada.../ O zamanın gençliği O gençhğı Osmanlı devletiysavvur edemeyen küçük esnafa şaşardım. Fale beraber memle .iketi de bir uçuruma doğbi kat memur aylıfa gıbı muayyen olmayarak ru götüren sebeplerden bazılarını yalan yan âdeta sürprizler nalınde gelen paraların zevk lış sezinlemeye başlamıştı. Bunlardan biri ve heyecantm tamdıktan sonra şaşmadım. Anadolu'ya yapılmakta olan haksızlıktı. Hâidı, farktnda olmadan esnaflthn yolunu Asırlardan beri bütün kuvvet tstanbul'a vetutmuştuk " (Italiklerbenim. F.N.) rilmişti. Devlet adamları, işadamları Anadolu'da yalnız bir asker ve zahirc deposu, Resat Nuri, "Anadolu'nun sıhhî durumııidealist gençlik ancak uzaktan bevilir, okşanu ıslah.ı" giden "çiçeği burnunda bu genç nır ve acınır karanlık ve esrarlı bir evliyalar idealist"in, "paraların zevk ve heyecanını tadiyarı görünüyordu. nıdıktan sonra" ne duruma geldiğini, tam bir gerçekçilikle gözler önüne seriyor. "Balkan felâketinden sonra îstanbul'da bir kalkınma hareketi oldu; gazctclerdc ba"Para"ya ek olarak Dr. Sabri'nin, bu küzı yazılar yazıldı. Bunlardan biri merruım çük kasabada gördüğu saygıyı, sevgiyi îstanŞenabeddin Siıleyman'ın 'Gençler Anadobul'da göremeyeceğinin bilincinde oldıığulu'ya' başlıklı bir makalesiydi. / Gençler o nu da ilerı siırebiliriz. zaman makale ile, nasihatle pek Anadolu'ya Müftü'nün önemli bir yeri var Kavak Yelrağbet edcccgc bcnzcnıezlerdi. Bazıları ka^ leri'nde: lem kâtipliğı filân gibi küçük bir işlc îstanŞeyh Sait isyanında asılıııa tehlikesi atlatan bul'da tutunamazlarsa afilaya sızlava yakın Müftü'de, o yılların dın politikası tam bir vilâyetlerden biriııe çıkarlar, orada dünyanin "devlet korkusu" olarak somutlaşmıştır. öbür ucunda sürgüne gönderilmiş gibi âhMüttü'yü korkusunda haksız saymamak geu zâr içinde vakit geçirirlerdi. rek: Miihendislerle doktor Sabri "bir içki âlenıine giderler: "Gecenin geç bir vaktine "Şehabeddin Süleyman'ın makalcsini kadar içildi. Tekke ilâhileri, gazeller okunaokudugum zaman Bursa'daydım. / O vakitrak eğlenildi." Mühendisler ve doktor "Tekki aklımca Yıldızlar sembolü, bir gökyüzü ke ilâhilerinin" bir zararını görmezler ama gibi genis, derin ve karanlık Anadolu'ya yerlokantasında, birkaç dostuyla, "yavaş yavaş yer serptlmiş kasabalarımızın sembolü. nefes okuyan", "muhabbet eden", "Ba"Gençliğin, hele bizim yetiştirdiğimiz zaba"nın lokantası "basılır" ve "Baba" "mahmanlaraaki gençliğin imaj, teşbin, istiare kemeye verilir." zevkini mazur göımeli! Sabri, bir süre Îstanbul'da yasar ama sür"Mcmleketin halini ışık ve karanhkla izah düremez: Kopmuştur Istanbul'dan. Reşat eden bu makalede Istanbul, bir güneş olaNuri'nin karamsar yorumu: "...artık hiçbir rak tasvir ediliyordu. Fakat ancak çevresini mesele, hiçbir kavak yeli tehlikesi kalmamışyarımyamalak aydınlatabilen, ışığı Marmatır." Roman, Sabri'nin "kasaba ağzıyla" söyra kıyılarından ötesine geçemeyen cılız bir Reşat Nuri bu mektuba şöyle cevap verilediği "Ne idelim. Sağlık olsun!" sözüylebigüneş. Bu günesin tek Daşına Anadolu'yu yor:"... Bozguncu, yalnız harp yahut dahilî ter. Bu cümle, "Gençler Anadolu'ya" ülkükurtarmasını beklemek bos hayaldi. Şu halanarşi zamarılarında tesadüf edilen bir in cülüğünün hazin sonunu da açıklıyor... de o, yurdun bir köşesinde kendi kendini sandır. Normal zamanlarda, hele bizim gibi mutlak bir emniyet ve muvazene aralayadursun, biz gençler üçer, içinde büyük inkılâbını yapmakta eşer içerilere yayılmalı, bir günedevam eden bir memlekette tenkişe muhtaç olmadan yaşayacak ve de sadece tenkid demek lâzımdır. cevrelerini aydınlatacak küçük Ve gene müsaadenizle ilâve edeküçük ışık kaynakJarı yaratmalıyyim Kİ bu bir yazıcı için haktan dadık. Bizim için kurtuluş ancak bu ha da ehemmiyetli bir şey, bir vayıldızların parlamasıyla başlayazifedir. / tnsanları sevmek gibi caktı."(ss. 9394) memleketi sevmenin de tek şekli Kavak Yelleri'nin roman kalıyoktur..." (Anadolu Nodarı, s. ramanı Sabri niçin Anadolu'ya 287) gittiklerini «öyle açıklıyor: "Bir zaman, Istiklâl Muharebesinin Reşat Nuri, özellikle 1940'larson seneleri, mektebi yeni bitiren dan sonra romanlarında eleştirinin şiddetini artırmaya başladı. ençlerin parolası 'Gençler AnaYukardaki mektuba benzer kim olu'ya' idi. Biz, yedi genç idebilir nasıl mektuplar almıştır... alist, Anadolu'nun sıhhî durumuAma düşüncelerini sonuna kadar nu ıslaha gitmeğe hazırlanıyosavundu. Hep eğitim işlerinde çaruz." lıştı. Yaşıtlannın birtakım yüksek Daha "kasabaya ilk ayak bastımevkilere getiriknelerine karşıiık ğı gün" kasabaaan "kurtulmayı o hep gölgede kalmayı yeğledi. Ne akuna yerlestiren", "Istanbul'a var ki o, "gölge"de yazdığı romandöneceğim. (...) ... yedi, sekiz ay larla, değerleri hâlâ gereğince aniçinde mutlaka buradan gidece „ " diyen; karısı öldükten son R e s a t N u r J ftze||,k|e 1 M 0 . | a r d a n ^ ^romanlanndaei«tlrinln jlddettnl artır laşJmamış bu romanlarla ya5amara, artık benı buraya bağlayan maya bajtadı. yı surdurecek. • Son Sığınak, Reşat Nuri'nin son romanı; ilk defa 1961'de kitap olarak yayımlanmış; Reşat Nuri'nin, ölümünden sonra gün ışığına çıkan tek romanı. Son Sığınak'ı okurkcn Anadolu Notları'nı, Notlar'ın birinci bölümündeki "Tuluat Tiyatroları I, II, IIII" başlıklı yazıları anımsamamak olanaksız. Reşat Nuri, tulu at tiyatrolarına duyduğu bııyük ilgiyle yazdığı bu yazılarda, nem tuluat oyuncularına duyduğu sevgiyi dile getirir, hem de tuluat tiyatrolarının önemini: "Bu, yorgunluktan, açlıktan yılmadan, mihnetı kendilerıne zevkeden uyanık ve sevimli göçebeler yıllarca Anadolu'ya neşe, hareket ve yaşamak zevki taşımışlardır." (Anadolu Notları, 17. baskı, 1993.) Reşat Nuri'nin 1930'larda yazdığı Anadolu Nodarı'yla 1950'lerde yazdığı Son Sığınak arasında yakın ilişkiler var. "Tuluat Tiyatroları' başlığıyla yazdığı üç yazıda öne sürdüklerini Reşat Nuri, aşağı yukarı yirmi yıl sonra, Türkiye'nin 1930 soniarındaki ekonomik, toplumsal, siyasal ger çekliklerinin gözlemlenmesine dayalı eleştirilerini de ekleyerek, Son Sığınak adıyla roman biçimine büründürüp yeniden sunuyor okurlarına. Ne var ki Anadolu Notları, Son Sığınak'ı epey etkilemiş görünüyor. Bu etki, önce dil bakımından gösteriyor kendini: Son Sığınak'ta çoğu zaman, roman dili (yazınsal dil) bir yana Dirakılmakta, bu dilin yerini Anadolu Nodan'nın röportaj dili (kullanmalık dil) almaktadır. Reşat Nuri, özellikle "inkılâp"a, Cumhuriyet'in 1930'lardaki başarısızlıklarına, bürokratların budalalıklarına yönelık eleştirilerini klasik roman biçiminin roman kişileriyle, olay örgüleriyle değil, Anadolu Nodan'nın rö portaj diliyle anlatmaktadır. "Tuluat Tiyatroları" başlıklı üç yazıdan bazı parçalar, hemen hemen hic değiştirilmeden ya da pek az değiştirilerek Son Sığınak'ta karşımıza çıkmalctadır. Asıl önemlisi, Son Sığınak'ın roman gibi başlayıp röportaj gibi sürmesi ve sona ermesidir. Son Sığınak'a "roman" demek güç. Ne var ki Reşat Nuri, kıırulu düzene karsı muhalefetini gitgide artırıyor. Ve günün Dİrinde "bir dost"tan şöyle bir mektup alıvor"Inkılâp Anadolusu süratle ilerliyor, yükseliyor ve güzelleşiyor. Ondan bahseden muharririn Daş rolü bu terakkinin bir dev parmağıyle çizilmişe benziyen haşmetli grafiğindeki zirveleri belirtmektedır. Halbuki sen bu grafığin eskiyi, fenayı, sakat ve geri yi gösteren aşağı çizgilerde mütemadıyen gecikmeden hoşlanıyor gibisin. Bu terakkiyi hızlandırmak için Anadolu'yu halkın ve öilhassa gençliğin gözüne daha başka türlü ışıklarla parlatmak, ruhları daha başka ateşlerle tutuşturmak lâzım olduğunu anlamıyacak bir insan da değilsin ama bilmem neden böyle oluyor." (Anadolu Nodan) CUMHURİYET KİTAP SAYI 594 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle