23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tülav Fepah'm 'Erkek'l CELAL HAFİFBİLEK nfante sevdiğim romancılann başındadır, hatta en başında. "Kapanda Dört KaplarTı okurken ydlarca önce sinirlenmiştim: "Ne biçim roman bu," deyip kitabı fırlatıyor, bir süre sonra yeniden elime alıyordum. Kitap bitene dek bu böyle sürdü gitti. Sonraları neredeyse başucu kitabım oldu; ama ne yazık ki romanın ikinci baskısı bile yapüamadı bizde. G. Thomas'ın "Beyaz OteTi de önce beni kızdırmıştı; "Porno yazıyor," demiştim; sayfalar ilerledikçe porno, erotizm, ne denirse densin kaybolup gitti, hiçbiri ile ilgisi yoktu; okuduğum sağlam bir romandı. Sözünü ettiğim her iki romanda da dile hayran kalmıştım: Boşa söylenen tek bir kelime bulamayacağınız gibi yalın, abartısız, temiz bir dildi... tnsanı sıkmayan, okuyanı romana dahil eden betimlemeler, imgeler... Bir de bunlara kurgunun sağlamlığı eklenince, ama alışılmısın dışında, (hani roman sürüklemeli derler ya, öyle değil işte) okuru bir yerlerden alıp, bir yerlere, kendi beyninde, kendi hayal gücünde alıp götürüyordu. Her iki romanda da karşılaştığım gizli hicivler, acı ironi geçiştirilecek gibi dcğildi. Tülay Feran'ın romanmı okurken, her satırda neden bilmiyorum Infante ile G. Thomas aklıma takıidı kaldı. Bir benzerlik mi buldum, hayır! Peki neden? diye kendime sordum durdum. Şidi bile nedenini söyleyemeyeceğim. I CtoseNğe yenlH; Tülay Ferah'ın roınanının kahramanı kitabının adı gibi bir Erkek. Kahramana ad vermiş, aslında hiç gerekmezdi gibi geldi bana Ferah bir erkeğin ağzından konuşuyor.. ilk beni şaşırtan bu oldu: Bir erkeğin çocukluğundan itibaren cinsel dürtülerini, cinselliğini anlatıyor. Bir erkek yazar Tülay gibi ounları anlatabilir mi diye sordum kendime. Sanınm biraz zor. Önce erkekliğine yenilir; erkeklik gururu onu bazı şeyleri itiraftan belki alıkoyacaktır. Romanın konusundan aşkı arayan, âşık oknak isteyen bir erkeğin cinselîiğine yenilişini anlatıyor diye söz etmek mümkün, ama tam olacağını sanmıyorum. Ancak kırkına bölüm son bölümbazı şeyleri açıklıyor. "Bir sabah banyoda işerken penisime küsüyordum. Tutkuyfa istedığim aşkın içine etmişti. Aç gözlülükle kadınların peşinde koşmuş, aşka erişmeme engel olmuştu. O bır şeytandı. (s. 167) İki sayfa sonra, aşkı bulduğunun farkına varacaktı, "ama o azgın bir penisti." O nedenle aşkın tadına ulaşamamıştı. Tüm roman boyunca Ferah erkeği eleştirir gizlice. Erkeği kendi silahıyla (!) vurmak ister. Erkeği aşktan uzaklaştıran penistir. Erkek aşkı anlamaz, biımez. Kuşkusuz yazar burada yanılıyor. Kendi düşüncelerini söylemek için neden bir roman yazdı, diye düşündüğüm oldu. Romana düşüncelerini romana aktarmamah bence. Romanın kahramanı Cengiz, Gül adındabirkadınla tanışmıştır. Gul'ü söyle anlatır: "Onu tanımak cinselliğin bayağılıklannı saf çiçeklerle süslemektı.... O bir yaşam sanatçısıydı! Yanında azgın bir penistim. Çocuktum, kardeşiydim. Tüm bunlar belki de aşktı. "Tülay Ferah burada da erkeğin de aşkı farkedebileceğinden hâlâ şüphelidir. Roman baştan sona erotizm üzerine, birbirinden bağımsız gibi görünen, ama birbirini tamamlayan kısa öykülerden kuSAYFA 16 rulmuş. Romanın herhangi bir bölümünü açıp okuyabilirsıniz.Kırk bölüm var+Kat'(ka)m öyküsü. Neden kıık bölüm diye yazara sormak isterdim. Her bölüm belirîtı ğim gibi birbirini ta mamlayan, nek çoğu diğerinden bağmısız gibi görünen öykıiler. Bunu tckrarlamamın nedeni, bu biçimin üzerine dik katleri çekmek için. Ben buna hınzırca bir buluş dıyeceğim. Işte ikinci şaşırdığım tarafı romanın. Erkek'i bir yerde antiroman diye de tanımlayabiliriz. Okuru istediği yerde rahatsız etmesini çok iyi biliyor. Sinsice bir yazış tarzı var. Okuru avucunun içine alıyor, istediği yöne doğru çekiyor. Eski deyimle tam bir tahkiye ustası. Şaşırdığım yanlanndan biri de bu. Dile gelince: Temiz, akıcı bir anlatım. Türkçeyi o denli güzel kullanıyor ki, dilinizi bir kez daha size sevdiriyor. Sözcük seçimi için sanki ydlarca uğraşmış gibi. Hani şiirde SÖZCÜK ekonomisi dedığimizin romanda en iyi kullanılışına nefıs bir örnek. Boşuna edilmiş bir söz yok. Sözcüklerden yazarın zekâsı fıskmyor. Romanın başında okuduğunuzbir anlatı, elli, yüz sayra sonra yeniden karşınıza çıkıyor. İşte birbirinden bağımsız gibi görünen öyküleri roman bütünlüğü içinde sunulmasını sağlayan güçlü öğelerden biri debu. Romanda öyle cümleler, tanımlamalar var ki aklınızJa hemen yer ediyor. Bir iki örnek vermek istiyorum: Daha romanın başında, "Bizim iilkede insanlar cehennemde olgunlaşırdı.", "Yaşamın kanını akıtacakkadarerkektim." (s. 8) "Benim yüz yılımın Tannsının adı ilgisizlikti.", "Yaşamın bir başkasmm gerçeğine dönüşmek" (s. 9) Aslında roman DU cümlenin üzerine kıırulmuş gibi. nı sürdürür. Tülay Ferah'ın romanı beni her sayfada şaşırrtı. Büinegelmiş deyisle roman aynntılar sanatı deriz. Aynntılar da yaşanmışlıklardan kaynaklanır. Erkeğin cinselliğini anlatan Ferah'ın bir erkeğin cinsel yaşanmışlıklarından yola çıkarak anlattığı öykülerdeki ayrıntılara nasıl şaşırmazsınız. Aşın cinsel düşkünlüğün yanında romanın kahramanı Cengiz, bir elma yaprağını koparttıktan sonra, ellerinin arasında, "nazlı nazlı büyüyecek bir elma ağacı" düşlevecek kadar da duygusal ve verecendir. Ama kansı bunların rarkında değildir; oğluna, "Baban bu sabah elini gösterip ne dedi biliyor musun(' Elinin içinde bir elma ağacı büyüyecekmiş. Çok ilginç değil mi?" der. Ne dersiniz Tülay Ferah iğneyi biraz da kadınlara mı batınyor? Evlililderi, "sadece bir evlilik cüzdanına sığacak kadar büyüklüktedir." Kucaklanacak bedentar Ferah, romanın 94. sayfasında Cengiz'in ağzından erkeği ve kadını tanımlar. Şöyle der: Dünya tarihi erkek sözcüğüyle özdeştir.... Dünya, Tanrı babamızın eseriydi... Kadınlar tensel hazlarla hizmet eden köleler.... Erkekler dünya tarihini kadınlann gözüne girmek için yazmışlardır..... Dünyada dişi olmasaydı, Fatih Sultan Mehmet gemıferi karadan Haliç'e indirtir miydi? Pythogoras matematiğe kafa yorar mıydı?.... Ve kadın olmasaydı dinler olur muydu?" gibi. Cengiz erkeğin varoluş nedenini söylemelerin tersine kadına bağlar. Çünkü ona göre "Dünya penisten başka bir şey değildir." Romanda tek yadırgadığım, o yalın anlatım içinde sadece bir süslü cümle oldu. "Kendi kendine bırakılmış insanlık, inatçı bir uğultuyla yaşarken, kendi ölümünü seyrediyordu." Romanın kahramanı Cengiz çok duygusal bir anında bunlan söyler, ama "inatçı bir uğultuyla yaşarken" gibi anlatımlar Ferah'ın etkili dili içinde bana biraz ters geldi. Kırk bölüm+KaPın öyküsünden oluşan romanın her bölümü cinsellik erkek cinselliği adına bir deneme. Tülay Ferah sanınm erkek cinselliğini varoluşunun esası gibi ele alıp, sorguluyor. Bir peygamber gibi diyebfleceğimiz Kafka'ya da romanın sonunda mektuplaryazdırması, bu cinselliğe Kafka'nın ağzından destek araması gibi geldi bana. Hasta Kafka'nın, kan kusan Kafka'nın su sözleri ile roman biter. "Kucaklanacak bedenler için öyküleryazmak istiyorum." Tülay Ferah romanımıza vepyeni bir ışık, renk getiriyor. Okunmau aerim. • Erkek/ Tülay Ferah/ Telos Yayınalık sine daha iki yıl vardır... Söz konusu tekvinin ikinci yüzü ise şu: Julian Barnes'ın yazarlığının başlangıcında bu yapıtın olduğunu söylemem, gerçekte 'metafor' anlamında da doğru sayılabilir: Barnes'ın romanına bir simge olarak seçtiği 'Papağan', romancının yenilikçi estetik gırişıminin aracılığınıyapar, çünkü bu hayvan aynı zamanua 'Söz'ün, yani 'Logos'un taşıyıcısıdır. Julian Barnes bu romanında, yaşam ile sanatın diyalektiği temasını çarpıcı bir kurgu oluşturarak işler. Yaşamla sanatın kesişim noktalarını, arakesitlerini, benzerliklerini ve benzemezliklerini büyük bir hayal gücü scrgilcyerek deşer. Romanın önemi, estetik yenilikçiliğinin yanı sıra derinlikli bir insan kavrayışına sırt vermesiyle de belirginleşir. Ozel sorgulama Peki, okuru ta ilk satırından itibaren can evinden vuran ve zihninde, kendi yaşamıyla kurduğu o özel sorgulamayı alttan alta baslatan Flaubert'in Papağam daha özel olarak nelerden söz ediyor? Nelerden söz etmiyor ki! Ne üzerine bir kitap Flaubert'in PapağantP Ne üzerine değil kü... Bu roman öncelikle ve özellikle: Flaubert'in papağanlarının gizinden ve sonra da: Flaubert'in sanatından, estetik anlayışından, gizli aşklarından; özdeşlik kurduğu hayvanlardan; demiryollarından; yemek tariflerinden; Flaubert'in yakasını bırakmayan JeanPaul Sartre'dan; Ingiliz ve Fransız eczacıları arasındaki davranış farklılıklarından; çi çeklerin dilinden, sadakat ve ilerleme kavramlanndan; Beylik Fikirler Sözlükleri'nden; Emma Bovary'nin gözlerinin 'renklerinden'; Keops Piramidi'nin tepesinde bulunan bir lcartvizitin postmodern içeriğinden; ironi'den; eczanelerden; tulumbalı lavman pompalarından; Kahire'nin hamam oğlanlarından; evlilik ilanlarından; Boğaziçi'ndeki düssel yalıdan; Flaubert'i başından savan Küçük Hanım'dan; Naookov'un Emma Bovary'nin tazısı hakkındaki kılı kırk yaran yorumlanndan; Felicite'nin Loulou'sundan; Fransızca'yı iyi konuşamayan ve Emma Bovary'nin gözlerinin 'renkleri' konusunda fena halde yanılan emekli bir Fransız edebiyatı profesöründen; Geçmiş'i farklı kavrayış biçimlerimizden; kendi papağanlarının hakiki olduğunu iddia eden ısrarlı müze bekçilerinden; romanın kahramanı Geofrrey Braithwaite'in kansı Ellen'ın gizli yaşantısından.. ve daha nice nice şeyden söz ediyor! Romanın anlatısal belkemiğini, dünyagörüşü, estetik anlayışi ve binbir türİü ilginç yaşantısıyla AIX. yüzyılın ünlü Fransız romancısı Gustave Flaubert'in yaşamı oluşturuyor. Beri yandan romanda, bu ana öyküye koşut olarak anlatılan ve gizi ancak satır aralarında verilen bir başka öykii daha var: Roman kahramanı Geofrrey Braithwaite'in kansı Ellen'in gizli kalmış yaşantısı. Farklı yüzyıllara ait bu iki öykü anlatı boyunca görülmez ipliklerle birbirine sürekli eklemlenir ve roman kahrarnanının kişisel yaşamıyla tarihi bir kişilik olarak Gustave Flaubert'in yaşamı arasında yüzyıllar ötesinden anlamlı bir köprii oluşturur... Ana öyküde, romanın kahramanı olan Flaubert tutkunu, emekli doktor Geoffrey Braithwaite Fransa'ya yaptığı çeşitli yolculuklarla, her ikisi de Flaubert'e ait olduğu söylenen ve muhafaza edildikleri müzelerdeki bekçiler tarafından ısrarla 'hakiki' olduklan ileri sürülen iki papağanın gizini araştırmaya girişir. Acaba 'hakiki' papağan hangisidir? Romanda, papağanlann problematik varlığıyla simgelenen ve geçmişteki hakikatin bi ı CUMHURİYET KİTAP SAYI 994 hdmltPiB dokı ytsm Romanın diğer bir özeti de kendi anlatımıyla "aşkın arandığı bir cehennem deayaktakalmak."tır. (s .51) "Aşkıtadınca âşık olduğum kadını bırakır, kanmın yanı başında aşkım için delice acı çekerdim. Bu tamamlanmış bir yaşam oıurdu ki evlilik üstüne bir saniye dıişünmezdim. Acımla mutlu yaşar ve yasamımın eüzelleştiğini görürdüm...." Okurken düşünmeye başlıyorsunuz, pek inanmasanız da Cengiz arzuladığı aşka sahip olabilecek mi, aşkının acısını yaşayabilcek mi diye. Karısından boşanması, önüne gelen kadınla yatması Gül dışında onu tutkuyla aradığı aşka götürmeyecektir. Bir de buna oğlunun ölümü eklenince, oğlunun tuttuğu "futbol takımını dahi bilmemesi"; onu cinayete, oğlundan ayn kalmasına neden olduğuna ınandığı kansını öldürmeye değin sürükleyecektir. Ama öldürme nedenini kimseye anlatamayarak, tımarhanede günlerini dolduracaktır. Roman aslında bir sözcük üzerine kurulur, denir. Erkek de bir sözcük üzerine kurulmuş gibi: Cinsellik. Öyle bir cinsellik ki, erkeği aşktan, inatla, arzuyla aradığı aşktan uzaklastıran bir cinsellik. Ferah suçu peniste bulur. Cengiz, Gül'e yazdığı mektubunda, "cinselliğin olmadığı sonsuz bir yaşam,"ı özler ama, "bu aşksa bu aşka kimse saygı eöstermez. Ne ben, ne de sen," diyerek, ikÜem içinde yaşamı Raubernn SERDAR RIFAT KIRKOGLU aşlangıçta, Papağan yardı. Öyle sanıyorum ki Julian Barnes'ın yazarlık serüveninin tekvin noktası bu kısa ve yalın cümlede özetlenebilir. Dahası bu, sözcüğün iki anlamında da geçerli sayılabilecek bir ifadedir. Birincisi 'gerçek' anlamda: Julian Barnes'ı üne kavuşturup bidiğimiz Julian Barnes yapan hiç kuşku yok ki 1984 'te yayımlanmış olan Flaubert'in Papağan: adlı benzersiz yapıt olmuştur. Daha önceki iki romanı, Metrolana(l980) ve Benimle Tanışmadan Önce (1982), Barnes'ı başanlı ve ünlü bir yazar olmaya götüren yolda büyük umutlar aşılamış, pırıltılar saçan iki kilometre taşıdır. Ancak hem Ingiliz hem de dünya edebiyatı için gerçek bir başyapıtın gelme B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle